15;
"Doksan dört, doksan beş, doksan altı.." Son birkaç derstir yaptığım tek şey cama vuran yağmur damlalarını şimdiki gibi öylece saymaktı. Öğretmen soru sorduğunda, soruyu düşündüğümde, cevabı bulamayıp kafamı önüme eğdiğimde ve öğretmen cevabı söylerken sanki biliyormuşumda şimdi hatırlamışım gibi rol kestiğimde, sayıyı unutuyordum. Bu yüzden sayamadığım kadar çok baştan saymıştım cama vuran damlaları. Hiç bıkmadan.
Okul çıkışı Sara Taehyung'la buluşacaktı. Aslında Sara, grupu ve Taehyung buluşacaktı. Ve bilin bakalım o grupta kim var? Evet doğru bildiniz Sara'nın sessiz kuzeni Saerin. Yani ben.
Biz genelde arkadaş olarak takılırdık. Sara, Hyeya, Jini, Choi, ben ve Taehyung. Arkadaşlığımız Sara'nın aşkını itiraf edene kadar sürmüştü. Daha sonra grup fazla görüşmemeye başladı. Genelde Taehyung ve Sara zamanlarını birlikte geçirir, Hyeya kıskançlık krizlerine girer, Choi ve Jini ise kendi hallerinde takılırlardı.
"Saerin,"
Duyduğum sesle kolumun üzerine yatırdığım kafamı kaldırdım ve sayıyı yine unuttum. "Efendim?"
Choi beyaz saçlarını eliyle tarar gibi yaparak yanıma doğru ilerliyor, bir taraftanda gülümsemeye çalışıyordu. Zorla gülümsediği o kadar belliydi ki. Choi yanıma vardığında kıvrımlı kalçasını sıraya yasladı ve ellerini önünde birleştirdi. "Plan iptalmiş."
Yine.
Anlamamış gibi kaşlarımı çatıp geriye yaslandım. Sürekli bunu duyduğum ve sürekli aynı tepkiyi verdiğim için bünyem bunu adet edinmişti. "Niye?"
Choi sıkıntıyla nefesini üfleyerek bakışlarını boş sınıfta gezdirdi. "Jini annesiyle alışverişe gidiyormuş ve." Tekrardan susarak bakışlarını kaçırdı. Ah, Choi ne demek istediğini biliyorum. Bunu duymaya alıştım. Choi Taehyung'tan hoşlandığımı bilen tek kişiydi.
"Söyle Choi, ne söyleyeceğini biliyorum, aptal değilim."
"Sara ve Tae birlikte vakit geçireceklermiş."
Biliyordum.
Choi'ye hiç bir şey söylemeden sıradan kalktım ve sakin adımlarla sınıftan çıkarak koridorda ilerlemeye başladım. Bir taraftanda telefonumu çıkarıp mesaj yazıyordum.
katei: kalbimi kırıyorsun.
Taehyung: ?
Taehyung: Ne yaptım?
katei: aşık olmadığın birine neden aşık gibi davranıyorsun?
Taehyung'a cevap yazacağım sırada duyduğum melodiyle duraksadım ve okulun gösteri salonuna geldiğimi fark ettim. Kapıda öylece dikilirken bakışlarımı etrafta gezdirmiştim ama içerisi karanlık olduğundan pekte bir şey göremiyordum. Burası geçen yıl kapatılmıştı, gösteriler için daha büyük bir salon kullanılıyordu artık okulda.
Ama sanki burada birisi vardı. Hatta sanki değil, kesinlikle vardı. Kulağıma ilişen gitar sesi şizofreni olduğum için değildi ne de olsa. Elimdeki telefon titreştiğinde merdivenleri inerek sahneye doğru ilerliyordum.
Taehyung: Sana kalbinin kırılacağını söylemiştim Anonim. Seni tanımıyorum.
Taehyung: Beni tanımıyorsun.
katei: ama tanımak istiyorum.
Gitar sesi kısa bir süreliğine kesildikten sonra tekrardan çalmaya başladı. Sahnenin oraya vardığımda yan köşede perdelerin arkasında birisinin yerde oturup gitar çaldığını gördüm. Siyah kapüşonunu kafasına geçirmişti ve anlaşılmayan mırıltıları çaldığı şarkıya ayak uyduruyordu. Adımlarımı ona doğru yaklaştırdığımda sırtını duvara yaslayarak oturan bu kişinin kim olduğunu biliyordum.
O buraya sürekli gelirdi. Ben de onu takip ederek buraya sürekli gelirdim. Belkide bugün buraya gelmem, ayaklarımın yüzünden değilde kalbim yüzündendi. Kim bilir?
Birkaç adım daha atıp ona yaklaştığımda gitara yasladığı parmaklarını durdurdu ve koca salonda yankılanan melodi aniden sessizliğe gömüldü. Bakışlarını bana çevirmemişti. Sadece gitar çalmayı durdurmuş bir şekilde karşıya bakıyordu.
"Saerin?" diye kısık sesiyle mırıldandığında refleks olarak bir adım geriledim. Nereden bilmişti benim olduğumu?
"Nasıl.." diyerek lafa başlamaya başladığımda Taehyung gülümseyerek konuştu. "Kokun," Bakışlarını bana çevirip gitarı kucağına yatırdı.
"Büyükannem gibi kokuyorsun."
Elimdeki telefonu cebime tıkıştırıp onun yanına doğru ilerledim. "Benimle alay etme Taehyung. Karete biliyorum."
Tabii ki karate falan bilmiyordum. Sadece bana büyükanne demesi biraz alınmama neden olmuştu. İnsan ne güzel kokuyorsun falan derdi.
Taehyung gülerek kafasını iki yana salladı. "Tabi tabi siyah kuşak sahibiydin değil mi?"
Benimle dalga geçmesine sinirlensemde onunla başka konuşabilecek hiç bir konum olmadığından buna izin verdim. Ellerimi havaya kaldırıp televizyonda gördüğüm kadarıyla karşımdakini yere sermeye hazırmışım gibi bir pozisyon aldım. Taehyung buna sadece gülmüş ve gitarını yanına bırakarak ayağa kalkmıştı.
"Bizim küçük Saerin'imiz büyümüşte beni dövecek mi?"
Havalı olduğunu sandığım çarpık bir gülümseyişle ona baktım. "İstersen deneyip görelim."
"Deneyelim."
Kollarımı esneterek kendimi kunfu panda gibi hissetmeye başlamıştım ki Taehyung'un üzerime gelmesiyle yerimde donup kalmayı bırak, tabanıma tükürerek koşmaya başladım.
"Yah! Özür dilerim." Geriye attığım adımlar daha seri bir hal aldığında bu kez Taehyung yüzündeki havalı gülümsemeyle üzerime yürüyordu. Onun karşısında şansım yoktu. Su götürmez bir gerçekti bu.
Taehyung aniden takip edemediğim bir hızla uzanıp kolumu tuttuğunda şansımın bittiğini o an anlamıştım. Koluma yapışan zırh gibi ellerine rağmen ben hâlâ kurtulmak için çabalıyordum.
"Taehyung seni gebertirim bırak beni." Ona karşı koymaya devam etsemde aslında ikimizde gülüyorduk. Bu komik miydi bilmiyorum ama bana eğlenceli geliyordu. Onu güldürmeyi başarıyordum. İşte bu Tanrı'nın bana verdiği süpergüçtü.
Taehyung beni ters çevirip sırtımı göğüsüne yasladı ve kollarını kaçmamam için karın boşluğuma doladı. Artık gülmüyordum.
Sessizlik gösteri salonunu esir almış gibiydi. Bu kadar abartmamalıydı değil mi? Güldük eğlendik tamam ama bana bu kadar yakın durmamalıydı. Onun sevgilisi vardı. Ben de onun sevgilisinin kuzeniydim. Cidden, buna kendim bile inanmıyorum.
"Saerin," diye fısıldayarak kulağıma yaklaştı. "Dalga geçmiyorum." Sesi buz gibi soğuk ve son derece ciddiydi. Bu kanımı donduruştu. Çünkü Taehyung grupta nadir anlarda ciddi olurdu. Hep gülmeyi, eğlenmeyi ve tuhaf şeyleri seven birisiydi.
"Büyükannem gibi kokmanı seviyorum."
Belimdeki kollarını çözdü. Ama hâlâ nefesini kulağımın tam arkasında hissediyordum. "Bana onu hatırlatan tek kişisin."
Arkamdaki varlığı gölgenin karanlığa çekilmesi gibi yavaşça çekildi. Merdivenleri çıkan adım sesleri kulaklarıma ilişti ve salonun kapısı açıldı. Bütün bunlar olurken ben olduğum yerde öylece durup karşıdaki boşluğu izliyordum.
"Bu arada Sara'nı görürsen söyle, bugün onunla buluşmayacağım. Yapmam gereken işler var."
Ve kapı kapandı. O gitti.
Kıpırdanmayı akıl edebildiğimde salondan çıkmak için adım attım. Fakat odak alanıma ilişen gitarla fikrimi değiştirip Taehyung'un az önce oturduğu yere gidip eteğimi umursamadan yere oturdum ve gitarı kucağıma aldım.
Eşzamanlı olarak telefonumu çıkartıp içime dolan hisle mesaj çektim. Telefonumu sessize alıp yanıma bıraktım ve sessizliğin içinde kalmış odanı notalarla aydınlatmaya başladım.
katei: istemek yetmiyormuş.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top