4- "Sinir krizi yükleniyor..."

Selamün aleyküm gençlerr

Bölüme geçebilirsiniz'☆

* * *


Gözümden bir damla yaş yere düşerken adamın parmağı da tetiğe çoktan basmıştı.

Ben acıdan bedenim uyuşacak, silahın sesiyle kulaklarım çınlayacak sanarken boş silah sesi geldi kulağıma. Korkuyla kapattığım gözlerimi şaşkınlıkla açarken karşımdaki suratsız adam da endişeyle silahın tetiğine ardı ardına basıyordu ama boştu.

Ne yani sabahtan beri içi boş olan bir silah yüzünden mi katlandım ben buna?

Sinir bozukluğuyla gülmeye başlarken adam silahın bir o tarafına bir bu tarafına bakıyor, tetiğe ardı ardına defalarca basıyordu. Kıvırcık saçlı ve sabahtan beri ağlayan o aptal kız da şaşkın şaşkın bakıyordu sadece.

Sinir krizi yükleniyor...

"Şimdi bittin oğlum sen." dediğimde bana korkuyla bakan o adamın üstüne doğru koşup tüm gücümü kullanaraktan bir yumruk yapıştırdım.

Melek denen o sinir bozucu kız ise korkuyla çığlık atmıştı. Anca çığlık atıp ağla zaten! Çıt kırıldım kızlardan oldum olasıya nefret etmiştim.

Attığım yumrukla birlikte keyfim daha da çok yerine gelirken aklıma telefonumu kırdığı gelince biraz öteme savrulmuş adama nefretle baktım yine. Daha dur sen, ben sana silahla erkeklik yapmak neymiş onu göstereceğim.

Arkamı döndüğümde hasta yatağının kenarında duran ve acil durumlarda müdahele edilebilmesi için koyulan, içi malzeme dolu  o demir tepsi gibi olan şeyi aldım. İçindeki malzemeleri yere döktüm hızlıca. Sonra onu aldığım gibi düştüğü yerden kalkmaya çalışan adamın kafasına bir tane yapıştırdım.

"Bu, silahla erkeklik tasladığın için!"

Adam acıyla inlerken odada demirin sesi yankılanıyordu. Sinirden birazcık gözüm dönmüş olabilirdi, kabul.

Bir tane daha geçirdim kafasına. O ise yüzünü korumakla meşguldü.

"Bu, telefonumu kırdığın için!" diye bağırdım sinirle.

"Bu, kendim için!" Ve bir tane daha vurdum kafasına.

"Bu da sizin gibi takıntılı erkekler yüzünden hayatından olan kadınlar için!" dedikten sonra öyle hızlı vurdum ki acısını resmen ben bile hissettim. Ayaklarımın dibinde duran karnına da spor ayakkabılarımla bir tane tekme attım.

"Nasılmış? Silahla insanları korkutmak, tehdit etmek kolaydı değil mi? Noldu erkekliğin sadece silahtan mı ibaretti?" dediğimde olduğu yerden ayağa kalkıp beklemediğim bir şekilde başörtümden asıldı. Asılmanın etkisiyle kafam eğilirken yakınımda duran sol elini kavradığım gibi ısırdım. Öyle bir ısırdım ki etini koparacağım diye korkmuştum

Sen kimsin de benim başörtüme dokunuyorsun pislik.

"Beni zaafımdan vuracak kadar da karaktersizmişin bakıyorum da." dedim suratına sinirle bakarak.

Acıyla başörtümü bırakınca hemen kayan bonemi düzelttim ve kendine gelmesine fırsat vermeden karnına bir tekme attım tekrardan. Arkaya doğru yalpalanıp düşünce ensesine son bir kez daha geçirdim demir tepsiyi ve onu bayılttım.

Adam hareketsiz bir şekilde yerde yatarken sanki az önce hiçbir şey olmamış gibi ellerimi silkeledim ve boynumu sağa sola yatırara kütlettim.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Adamı öldürdün!" diyen ve sabahtan beri ayak bağı olmaktan başka hiçbir işe yaramayan o kıza baktım. Masum ve acınası kız...

"Ah canım benim yaa kıyamam! Eski nişanlına ve az önce ikimizi de öldürecek olan adama mı üzülüyorsun sen! Yemin ederim sana da girerim şimdi benim sinirlerimi bozmayın. Bu telefonun parasını ikiniz de ödeyeceksiniz! Anladın mı?" dediğimde az önce olanlardan dolayı benden korkmuş olmalı ki başını salladı usulca.

Ardından arkamı dönüp kapıya ilerledim ve o hayvan herifin kapının önüne doldurduğu dolapları teker teker itelemeye başladım. Bir an önce bu cehennem gibi yerden çıkmak istiyordum. Az daha durursam bir sinir krizi daha geçirme olasılığım yüksekti çünkü.

Dolapları çektikten sonra derin bir nefes verdim ve yerde hareketsiz yatan adamın yanına yaklaşıp suratına bir tane okkalıca tükürdüm. Sizin gibilerin nesli tükenir inşallah!

Melek denen kız bana tiksinen bakışlar atarken ben de ona sen hayırdır bakışları attım. Hayır yani burada tiksinilmesi gerek bir tek ben miyim?

Yorulmuş bir şekilde kapıya yaslanıp bütün ağırlığımı vermişken tam çekilip kapıyı açacaktım ki karşı taraftan birisi benden erken davranıp kapıyı çoktan açmıştı. E ben de ağırlığımı kapıya verince ve kapı da açılınca çoktan yere yapışmıştım. Yerdeki beyaz fayanslarla bakışıyorduk şu an.

Çok yakışıklı bir beyefendinin beni tutacağını beklemiştiniz değil mi? Maalesef yanıldınız. O anca yaz dizilerinde olurdu. Olmasın da zaten istemem. Yerdeki fayanslar daha güzeldi hem. Soğuk soğuk beni kendime getirmişti.

Bir saniye ya ben neden hâlâ kalkmıyorum? Kafamı çarpınca kendime gelmem de zor olmuştu tabii ki. O yüzdendi yani. Yoksa hiç de salak bir kız değilim. Sadece bugün yaşadıklarım biraz ağır gelmişti o kadar.

Büyük bir duygu karmaşasının içine düştüm desem yeridir.

Ben yere düşer düşmez, kapıyı açan kişi olsa gerek hemen kollarımdan tutup benim ayağa kalkmam konusunda yardımcı olmuştu. Kim olduğuna bile bakmadan teşekkür ettikten sonra arkamı dönüp hastanenin çıkış kapısına doğru ilerledim. Yamuk yumuk birkaç adım attıktan sonra görüntüler bulanıklaşmış ve bacaklarım kendini çoktan salmıştı. Gerisi ise muamma arkadaşlar.

Kafamı nerelere vurdum Allah bilir! Kaç tane beyin hücrem ölmüştür şimdi...Üzülsem üzülsem onlara üzülürdüm. Ha bir de, kırılan telefonuma.

Bilincim yavaş yavaş kapanırken en son gördüğüm şeyler koşarak bana doğru gelen birkaç kişinin ayağı ve kulağıma gelen endişe dolu seslerdi.

Sonrası bende yok. Kafam gitti çünkü. Bulutların üzerinde uçuyormuş gibi hissediyordunuz sanki ama laylaylom da değil. Kafamda hissettiğim acı tarif bile edilemez.

* * *

(1 saat sonra)

Gözlerimi açtığımda yumuşak bir yerde yatıyor olmak bana kendimi biraz olsun rahat hissettirirken yavaşça yattığım yerden kalktım ve oturur pozisyona geçtim.

Vakit, etrafa mal mal bakışlar atıp olayları idrak etmeye çalışma vaktiydi. Bugün yaşadıklarımı hafızam teker teker bana hatırlatırken kafamda hissettiğim acı da beni unutmayın ben de varım diyordu. Bir sen eksiktin zaten.

Ben kendi kendime beynimin içinde düşüncelerimi harbe sürüklerken yanıma gelen kişiye takıldı gözlerim. Dalgalı kahverengi saçlara sahip, henüz otuzlarına gelmemiş bir doktordu. Yuvarlak gözlüklerini eliyle düzelttikten sonra yatağın biraz ilerisinde durdu ve bana bakarak konuştu.

"Geçmiş olsun deli kız. Biraz daha iyi miyiz?"

"Sağolun çok iy- Bir dakika ne? Nereden deli kız oluyormuşum beyefendi?"

"Biz kapıyı açmaya çalışırken kenardaki pencereden bakmayı da ihmal etmiyordum. Perdenin yanında açık kalan minik bir bölüm vardı. Yaptıklarını taktir ettim doğrusu. Herkes yapamaz böylelerini."

Ellerimi anlıma vurduktan sonra onu cevapladım.

"Olabilir fakat bu, bana deli kız deme hakkını size vermez."

"Haklısınız kusura bakmayın hanımefendi. Siz yeni gelen stajyerlerdensiniz değil mi? Kendimi tanıtayım, ben acil bölümündeki baş hekimim."

Aha şimdi bittik. Tebrik ederim seni Sahra. Bravo. Bugün yürek de yemedim halbuki sadece bir dürüm çiğköfte girmişti mideme...

* * *

Bölüm sonu~

Evet bölüm biraz geç geldi farkındayım ama umarım beklediğinize deymiştir skhdjsjs

Yorumlarda buluşalım ;)

Diğer bölümlerde görüşmek üzere
Allah'a emanet olun, seviliyorsunuz♥

İnstagram : levlagraph

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top