İKİ AY SONRA
HAYAT DEVAM EDİYOR
Ertesi gün okulda resmen ölü gibiydim. Başım ağrıyor, ağlamaktan dolayı göz kapaklarım şişmişti. Derslere bir türlü konsantre olamıyordum. Yapamıyordum bunu. O gün hayatımda ilk defa sınavım kötü geçmişti. Hocam bana döndü ve konuştu.
"Canan iyi olduğundan emin misin? ilk defa 60 aldın çalışmadın mı?".
"çalışamadım hocam kusura bakmayın yakın bir arkadaşım öldü de".
"başın sağ olsun bu çok üzücü korkunç umarım en kısa zamanda toparlanırsın".
"sağ olun hocam" dedim. Nitekim öyle de oldu. Bir sonraki sınavdan gene 100 almıştım. Bir şekilde çalışmayı ve yeniden konsantre olmayı başarmıştım. Bu zorlu günlerde Burcu, hep yanımda olmuştu. Beni asla yalnız bırakmamıştı. Tek gerçek dostum oydu artık. Bu hayatta tabi birde annem. Sağ olsun oda hep beni teselli etmişti. Babamın, ve kardeşimin olaylardan henüz haberi yoktu. Fakat babam Menekşe'yi sorunca ona onun öldüğünü söylemekten başka çarem kalmamıştı. Babam gerçekleri öğrenince şoka uğradı. Hatta anneme bak ne demiştim sana hayatım onların yaşında erkekle, kız arkadaş olamıyorlar işte hatta baksana hamile kalıp ölen kızlar bile oluyor of korkunç demişti. Babamda tıpkı annem gibi sürekli olarak bana o çocukla görüşmemem gerektiğini söylüyordu.
"baba onu o olaydan beri görmedim zaten"
"aman ha kızım çok tehlikeli bir çocukmuş o sakın".
Ertesi gün kardeşimin 13 yaş günüydü. Evde kutladık. Azda olsa neşelenmeye, ona bu üzgün halimi elimden geldiğinde belli etmemeye çalışmıştım. Sonra o arkadaşlarıyla dışarıya eğlenmeye çıktı. Bende odamda tüm gün yatarak ve ağlayarak tavanı izledim. Doktorun bana verdiği ilaçları içiyordum. Annem odama girdi.
"bebeğim istersen bir psikolağa gidelim ha ne dersin?".
"hayır anne psikolağa gitmek için fazla yaşlıyım ergenlikte değilim ben".
"kızım psikolağa gitmenin yaşı yok 50 60 yaşındaki insanlarda gidiyor istersen bir düşün sana iyi geleceğini düşünüyorum"
"hayır anne para tuzağı onlar sana anlattıklarımı beni dinledin ona da anlatacağım ve para alacak en nefret ettiğim şey".
"sen bilirsin sadece beni endişelendiriyorsun eski neşeli kızımı geri istiyorum".
"haklısın anne söz toparlanacağım hayat devam ediyor".
"işte benim kızım" diyerek gitti annem.
"durumu nasıl?"
"toparlamaya çalışıyor Orhan işte nereden çıktı şu çocuk bilmiyorum bana söylemiyor ama halen daha onu çok seviyor".
"canım daha aralarında bir şey de geçmedi ki ne oldu nasıl oldu da bağlandı aşık oldu böyle".
"öyle işte".
"serserinin de teki okulda takılmadığı kız da yokmuş baksana".
"olay bir tek ondan da ibaret değil Orhan en yakın arkadaşıyla yattı kızı hamile bıraktı ve kız öldü düşün bu korkunç"
"haklısın hayatım valla öyle kızımız zor süreçlerden geçiyor"
"onun yanında olmalıyız".
"şu seneyi de bir atlatsın bir yurt dışına geziye çıkalım".
"çıkalım Orhan dilinde son 3 senedir yurt dışına gideceğiz lafı var ama daha bırak yurt dışını son 3 senedir şehir dışına bile çıkamadık".
"maddi durumumuz"
"tamam Orhan yeter sessiz ol bağırma Emre duyacak birde onunla uğraşmayalım ona anlatmadık olanları"
"aman bilmesin zaten yeni yaşının tadını çıkarsın 13 yaşında artık ergenliğini birde ablasının problemleriyle geçirmesin çocuk".
"aynen birde onun psikolojisiyle uğraşmayalım bozulmasın".
"abla sen iyi misin?."
"iyiyim Emre sağol".
"bence iyi değilsin bence sen bir erkeğe ciddi vuruldun ve tahmin edeyim ya seni aldattı çıkıyordun ya platonik ya da sevgilisi var".
"saçmalama Emre sevgilisi olan birine ne diye aşık olayım sapık mıyım ben?".
"bilmem"
"sus Emre rica ediyorum bir sus".
"seni böyle görmek sadece beni üzdü".
"tamam haydi gel buraya" diyerek ona sarıldım. Daha sonra iki kardeş televizyonda film izledik. Azda olsa kendimi bir anda iyi hissetmeyi başarmıştım.
telim çalmaya başladı.
"alo nasıl oldun?".
"ölü gibiyim Burcu sorma yaşayan bir ölüden farksızım".
"toparlanmalısın"
"bunu deniyorum".
"o pisliği görmedin değil mi?"
"hayır görmedim"
"iyi"
"aynen"
"sen neden sessiz konuşuyorsun yanında biri mi var?".
"evet kardeşim o henüz olanları bilmiyor"
"tamam hafta sonu görüşürüz Alsancak'da bara gidiyoruz itiraz istemem geliyorsun kuzenlerim de gelecek onları seviyorsun bizle yaşıt ayak uyduruyorlar biliyorsun"
"eğlenebilir miyim? bilmiyorum"
"eğleneceksin iyi gelecek bak sana güven bana".
"peki" diyerek telefonu kapadım. Haklı olabilirdi. Olanlardan beri aradan iki ay geçmişti. Ve evden dışarıya çıkmamıştım.
durmadan ağlamıştım.
Hafta içi okulda spor salonunda oturmuş elimde şişe su içiyordum.Basketbol oynamıştım.
ZOR AŞK
"Canan konuşmamız lazım"
birden onu gördüm. Hemen koşmaya başladım.
"Canan dur lütfen" diyerek Eren'de arkamdan koşmaya başladı.
"benden uzak dur yoksa bağırırım"
"çok özür dilerim olanlardan ötürü affet beni"
"arkadaşım senin yüzünden öldü pislik"
"onunla yattım evet ama sonradan öleceğini bilmiyordum bunların olmasını yaşanmasını hiç istemedim ben"
"ama oldu ve yaşandı Eren anlıyor musun bana yaşattıklarını hayal dahi edemezsin"
"bende günlerdir uyuyamıyorum ve durmadan ağlıyorum"
"beter ol"
"Canan lütfen"
"ne istiyorsun Eren?"
"affet beni lütfen ben çok üzgünüm"
"tamam seni affettim lütfen bir daha karşıma çıkma ne olur git artık aileme seninle konuşmayacağıma dair söz verdim"
"beni kötü tanıyorsunuz ben kötü bir erkek değilim Canan inan bana sadece çapkınım ama artık bu işleri bırakacağım karı kız işlerini"
"ne halin varsa gör senin hayatın ne yaparsan yap kimle yatarsan da yat senin hayatın bu bizi ilgilendirmiyor"
"bundan emin misin?"
"ne demek istiyorsun"
"beni hala tüm olanlara rağmen her şeye rağmen sevdiğini düşünüyorum"
"yanlış düşünüyorsun gerçekten tüm bu olanlardan sonra seninle arkadaş olacağımı mı düşündün?"
"sadece arkadaşlığı kast etmedim sevgilin olmak isterdim"
"sen kafayı yemişsin"
"hayır seni seviyorum"
kahkaha attım. Benimle resmen taşak geçiyordu.
"gülme lütfen ben ciddiyim sen gördüğüm en kültürlü, farklı, sohbeti iyi, eğlenceli, kalbi güzel, bir kızsın ayrıca sen çok güzelsin de fiziğinden bahsediyorum"
"güldürme beni"
"yo ben gerçeği söylüyorum şu anda seninle ilgili olan tamamen kalbimden geçenleri dile getiriyorum"
"bunu okulun yarısıyla yatan bir erkek mi söylüyor"
"onlar sadece seks idi tek gecelikti, bir tür eğlence tanımıyorum onları anlamı yoktu o kızların duygu da yoktu ama senle sohbetim, paylaştıklarım çok çok farklıydı".
"beni de kullanıp atmak yatmak mı istiyorsun sadece?"
"hayır seni sevmek istiyorum, ve sen ne zaman bana dokun dersen ancak o zaman dokunurum sana ben cinselliğe yeterince doydum zaten ben seni hep beklerim anlıyor musun? benimde ihtiyacım var sevmeye sevilmeye ciddi bir ilişkiye, hiç ciddi bir sevgilim olmadı daha önce senin dışında da kimseye bağlanamadım lanet olsun ama günlerdir sürekli olarak seni düşünüyorum bir türlü aklımdan çıkmıyorsun".
"yeter dinlemek istemiyorum bunları". Birden sıkıca beni kollarımdan tuttu ve dudaklarımdan öptü. Karşı koymak istemedim ama güçlüydü karşı koyamadım. Zaten aşırı uzun boyluydu ve ben yanında cüce kalıyordum.
"lütfen bana bir şans ver".
"hayır"
"seni sevmeme izin ver"
"asla"
"peki öyle olsun ama bu burada bitmedi bunu bilesin çünkü benim senden vazgeçmek gibi bir niyetim yok senden asla ayrılmayacağım. Seni bırakmayacağım".
"neden ben?"
"kalbin farklı senin"
"yürüyeceğini nereden biliyorsun biz birbirimizden çok farklıyız"
"seni seviyorum"
"olanlara rağmen mi?"
"evet her şeye rağmen seni çok seviyorum ve daima da seveceğim"
"buna inanmak isterdim,"
"bir gün inanacaksın ama önce izin verde ailenle bir tanışayım olanları onlara da bir açıklayayım benden nefret ediyor olmalılar"
"evet senden nefret ediyorlar"
"lütfen izin ver seninle arkadaşlığıma devam etmem için önce aileni ikna etmem gerekiyor senden önce onları"
"Eren lütfen"
"gel benimle"
elimden tuttu. Karşımda resmen ağlıyordu. Ona sarıldım.
AŞK MÜCADELE ETMEK DEMEKTİR
ertesi gün anneme ve babama olanları anlattım
"kızım sen aklını mı kaçırdın tüm olanlardan sonra o serseri çocukla sevgili mi olacaksın seni üzer o unut bunu o pislik bu eve adımını atamaz son sözüm budur" dedi babam.
"baban haklı kızım onunla görüşmeyeceksin izin vermiyoruz aşk senin gözlerini kör etmiş"
"anne sizden son bir ricam var onu da bir dinleyin önce bir gelsin bize sonra hoşlanmazsanız eğer söz bir daha onunla asla görüşmem".
peki dediler. Pes ettiler. Çünkü beni ikna edemeyeceklerini biliyorlardı. Bir diğer fırçayı da Burcu'dan yedim
"sen delirmişsin"
"aşk böyle bir şey"
"tamam ama üzülürsen sakın bana sarılıp ağlama"
"söz"
"senin için endişeleniyorum o çocukla öyle biriyle asla yürümeyeceğini biliyorsun öyle değil mi?"
"denemek istiyorum"
"seni kullanıp atacak"
"buna asla izin vermeyeceğim evlenmeden onunla birlikte olmayacağım Burcu"
"o bunu kabul edecek mi peki?"
"bana kabul edeceğini söyledi"
"bak bu ilginç işte"
"karşımda sürekli olarak ağladı"
"gerçekten pişman mı dersin?"
"galiba"
"mutlu olmanı istiyorum sadece peşinde hep kızlar olacak bunu bir kere kabul et çünkü fazla yakışıklı maddi durumu da ayrıca yerinde iki geçmişi çok karanlık çok fazla kadınla yattı bunu bilip onu hayatına almak zorundasın açıkçası sevdiğim erkeğin benim gibi bakire olmasını tercih ederdim anlıyor musun"
"anlıyorum yaşantına da saygı duyuyorum ancak ben bu dediklerinle olduğu gibi kabul ettim onu beni mutlu ediyor Burcu ancak beni aldattığı taktirde biter ben bunu ona söyledim"
"eh haydi bakalım zaten peşinde binlerce kız var sana geldiyse ben senden hoşlanmadığını asla söyleyemem tatlım hele ki söz konusu olan Eren gibi bir erkekse"
telefonu kapattım. Onu düşündüm. Zorlu bir macera ve aşk beni bekliyordu.
başarabilir miydik?
iki zıt kutuptuk biz. Bu ilişkinin tüm olanlardan sonra yürüme olasılığı var mıydı acaba?
ailemle sonunda tanıştı. Çok zorda olsa bir şekilde onları ikna etmeyi başarmıştım. Aksi taktirde ailem ağlamaktan dolayı benim sonumun kötü olacağını düşündüler. Beni daha fazla ağlarken görmek istemiyorlardı. Beni o halde görmek onlarında içini oldukça acıtmıştı.
"bak oğlum olanların bir hata ve kaza olduğunu söyledin sana inanıyoruz korunmadan bir kızla beraberlik yaşadın ve onun hamile kalmasını düşünemediniz ikiniz de ancak sonuç olarak kız öldü ve haydi bunda da sen bunların olmasını istemedin ancak okulda çok fazla kızla olmuşsun kızım her ne kadar artık bu işleri bıraktığını söylese de sana inanmamız için henüz çok erken zamana ihtiyacımız var onu hele bir üz elimde kalırsın kızımız bizim her şeyimiz eğer ki amacın farklıysa ve onu sevdiğin, değer verdiğin yalansa olacaklardan ben sorumlu olmak istemem bunu bilesin". dedi babam.
"gözümüz üzerinde ona göre kızımızı asla üzmemelisin" dedi annem. Canlarım benim dedim içimden.
"size söz veriyorum onu asla üzmeyeceğim asla da aldatmayacağım artık benim hayatımda sadece kızınız var"
"umarım öyledir dediğimiz gibi halen daha sana inanmış, güvenmiş değiliz sadece sana bir şans veriyoruz o kadar hemen de öyle umutlanma"
"elbette efendim"
"e düğün ne zaman?" dedi Emre. Olanları öğrenmişti. Ona alıştıra alıştıra anlatmıştık her şeyi. Psikolojisinin de böylece bozulmasına engel olmuştuk.
bu esnada güldük.
mutfaktaydım. Kardeşim yavaşça yanıma yaklaştı. Ve kısık sesle ailemin duymayacağı bir biçimde şöyle dedi; " kızım nasıl tavladın bu yakışıklı çocuğu söyle ona büyü filan mı yaptın yoksa şaka mı bu Leonardo Di Caprio diyordun bu ondan da yakışıklı hiç onu aratmıyor yani amma da şanlısın ha evlen bu çocukla sakın kaçırma böylesini zor bulunur dünyada valla".
"aman be Emre abartmakta üstüne yok haydi işine git ne evliliği be sende"
"şuraya yazıyorum ikiniz de birbirinizi bu denli severken bu iş fazla uzamaz en fazla bir sene içinde yaparız düğünü"
"hayır 2"
"ha"
"iki sene sonra mezun oluyorum ufaklık Üniversitem bitmeden evlenmem"
"doğru".
gülüştük. Kardeşime bir kez daha sarıldım.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top