EREN İLE TANIŞMA
"Bu arada ismim Eren. Ege Üniversitesin'de, Spor Bilimleri Fakültesi son sınıf öğrencisiyim. 24 yaşındayım. Basketbol ve futbol oynamayı seviyorum. Boş zamanlarımda spor yapmayı, yüzmeyi, hafta sonları arkadaşlarımla yürüyüşe çıkmayı, ve Cesur'u kendisi köpeğim olur az önce onunla tanıştın gezdirmeyi seviyorum".
"ne güzel memnun oldum" dedim. Demek Spor Bilimleri Fakültesinde okuyordu. Ne kadar da belli diye düşündüm. Düzgün fiziğinden, kaslarından, sporcu olduğu her halinden belli oluyordu. Üstelik seksi, baştan çıkarıcı, ve yakışıklıydı da. Benden üç yaş büyüktü. Hım dedim içimden. Buda ayrıca seksiydi.
"peki ya sen?"
"ha ben?".
Eren, güldü.
"sen bana kendini tanıtmayacak mısın".
"pardon bir an için daldım da. İsmim Canan. 21 yaşındayım. Ege Üniversitesi'nde İngilizce öğretmenliği okuyorum. 2 sınıf öğrencisiyim".
"tesadüfe bak aynı okuldayız. Seni daha önce hiç görmedim".
"Ege Üniversitesi çok büyük, ve kalabalık bu normal".
"haklısın. Vay be İngilizcen çok iyi olmalı benimse berbat beni boş zamanlarında çalıştırır mısın?".
"şey benim pek boş vaktim olmuyor". Bir an için niye böyle dediğimi bilmiyordum. Muhtemelen karşımdakinin kalbini kırmıştım. Üstelik ayıp da etmiştim. Ancak böylesine yakışıklı bir erkeğin etrafımda olmasından dolayı mutlu olmam gerekirken aksine huzursuz hissediyordum. Çok çirkin bir kızdım, bir kırk beş boyum vardı. 57 kiloydum. Şişmandım, Kısaydım. Kısa siyah saçlı, gözlüklü, üstelik de pasaklıydım. Yıllardır kendime bakmamıştım. Hep derslerimle ilgilenmiştim. Sadece bir tane sevgilim olmuştu. Oda aynen benim gibi inekti. Ortak dersleri alıyor olmamız ve tabi ikimizin de okul birincisi olması bizi birbirimize bağlamıştı. Oda tipsiz bir erkekti. Bana uygundu. Oysa şimdi karşımda böyle mükemmel görünen bir erkek vardı, ve benimle arkadaş olmak istiyordu. Sadece arkadaş olmak ve beni tanımak istiyordu. Oysa ben içimden daha fazlasını istemem yetmiyormuş gibi bir de kendimi böyle bir erkekle arkadaş olmaya nedense yakıştıramıyordum. Kaan, bile beni aldatmıştı. Daha şimdiden bana bu denli çekici gelen bir erkekle nasıl başa çıkabilirdim ki? arkadaş kalmayı başarabilir miydim? okuldaki diğer boş, playboy erkekler laf etmezler miydi? bunlarla uğraşmak için fazla yaşlıydım. Eğer 18 yaşında olsaydım , belki baş edebilirdim , ama , 21 yaş tüm bunlar için kulağa fazlasıyla yorucu gelebiliyordu.
ve yaşlı.
"olsun vaktin olduğu kadar çalışırız bizde bende oldukça yoğunum seni fazla sıkmam, aramam, güven bana".
"peki" dedim.
"o halde bana cep telefonunu söyler misin hazır elimdeyken seni kaydedeyim sonra unuturum".
keşke unutsa dedim içinden. Sonra da mecbur çocuğa telimi verdim.
"çok sağol. İngilizceye ihtiyacım var. Hayatta çok önemli biliyorsun".
"öyle".
"bana yardım edeceksin öyle değil mi?"
"sana yardım edeceğim".
"teşekkürler".
"rica ederim".
"okulda derslerin nasıl?".
"ben bölüm birincisiyim".
"vay be cidden mi? bu çok büyük bir başarı. Tebrik ediyorum. Başarıların daimi olsun".
"sağol peki ya senin nasıl? diyerek çayımdan bir yudum aldım.
"pek de parlak sayılmaz. Okulda kızlar peşimi bir türlü bırakmıyor bilirsin işte bende pek derslerimle ilgilenemiyorum".
hislerimde hayatım boyunca yanılmamıştım. Çapkın bir erkekti işte. Onunla ilgili olan tüm o fantezileri bir an önce kafamdan atmak zorundaydım. Bana ne oluyordu böyle? Kaan, ile çıkarken aklıma hiç cinsellik gelmiyordu. Buna ihtiyaç da duymuyordum. Kaan'ın bu konuda diğer erkeklerden farklı olmasını seviyordum. Onunda aklı fikri varsa yoksa derslerindeydi. Ve sadece iki kez öpüşmüştük o kadar. Başka da bir şey yaşamamıştım onunla. Yaşamaya da ihtiyaç duymamıştım orası ayrı mesele. Taki bir gün yabancı diller dersinde okul çıkışında Kaan'ı, Ukraynalı çok güzel bir kızla öpüşürken görünceye kadar. Kız Kaan'da ne buldu? bilmiyordum, ama, Kaan'ın galiba çok zengin olduğunu bir an için unutmuştum. Çok zengin bir ailesi vardı. İşte nedeni buradan anlaşılıyordu. Ben Kaan'la sevgiliyken parasının olması aklımın ucuna dahi gelmemişti. Paraya önem veren bir kız hiç olmamıştım. Ben farklı, daha doğrusu sıradan bir kızdım. Fakat parası için erkeklerle birlikte olan kızların gözümde birer orospudan farkları yoktu ki sadece para için seks yapan kadınlardan bile daha değersizdiler gözümde. Diğerleri en azından dürüsttü, karşısındakini kandırmıyordu, geçimlerini, bedenlerini satarak sağlıyorlardı o kadar. İşleri oydu.
ne acı hayatlar var dedim içimden. Onları o hale getirenler ayrıca utansın.
yazık.
"sustun".
"pardon".
"Hep böyle dalar mısın?".
"bilmem".
"Dur tahmin edeyim arada yazı işlerine filan da girdin mi sen?".
"anlamadım?".
"demek istediğim yazar arkadaşlarım var onlarda sürekli dalıp, giderler. Yazarların hayal dünyaları çok geniş olduğundan dikkatleri biraz dağınık olurmuş birde arada yazacakları eserleri kafalarında kurdukları içinde öyle dalıp giderlermiş bir iki kez yazı yazan arkadaşlarımı da aynı senin gibi yakaladım".
"ha yok hayır yazmıyorum fakat aşırı okurum".
"hım belli oluyor zaten kitap kurtları da böyle dalıverirler, hayal dünyaları geniş olur ,sohbetleri de çok keyifli olur tıpkı senin gibi".
"teşekkür ederim".
"teşekkür etmene gerek yok. Kültürlü bir kızsın. Bazı kızlar çok güzel, ama, o kadar boşlar ki. Bir oturup sohbet edemiyorsun adam akıllı. Sadece yatakta iyi oluyorlar o kadar. Fakat seks de her şey değil bence".
"haklısın ben çok çirkin bir kızım".
"yanlış anladın sana çok çirkin filan demedim ben hayatımda hiç bir kadına çirkin demedim,demem de. İnsanların tipiyle alay eden boş erkeklerden nefret ediyorum inan bana".
"yanlış anladım kusura bakma".
"kendinle barışık ol. Her insan güzeldir".
"yeme beni. Herkes dış görünüşe önem verir".
"doğru fakat herkes yaşlanacak. Tip geçici oysa bilgi, kültür, kendini geliştirmek sence bunlar daha önemli değil mi?".
"yani benim için daha önemli. Göreceli olabilir".
"çok fazla sohbet etmeyi sevmiyorsun değil mi? gizemli bir yanın var gibi".
"bildin evet fazla sohbetten hoşlanmam az ama öz arkadaşım vardır. Bana yetiyor. Gizemli yanıma gelince son derece sıkıcı ve sıradan bir kızım ben".
"sana göre öyle olabilir".
"anlamadım".
"bir gün bir insana çok da farklı gelebilirsin bunu unutma".
"henüz rastlamadım" dedim.
"bu rastlamayacağın anlamına gelmez". Bir anda yüzüne baktım. Derinden bakan anlamlı bakışlarına. Yutkundum. Bakışlarımı kaçırdım. Çayımı içtim. Kızarmıştım. Bunu hissediyordum. Bu sohbet bana fazla gelmişti. Kaan'la , bile geçmişte böylesine derin konulara, sohbete girmemiştim. Kaan, ile tek yaptığım geçmişte sürekli olarak ders çalışıp, hafta sonu el- ele alışveriş merkezinde gezerek, sinemeya gitmekti. O kadar.
"okulda binlerce arkadaşım var. Hepsi geçici. Çok fazla arkadaşım var fakat bende kendimi yalnız hissediyorum garip değil mi?".
" Bence değil. Çünkü kalabalıklar içerisindeyken de yalnızdır bazıları".
"vay be bunu sevdim. Tek cümlenle kalbime dokundun. Aynı beni özetliyor".
"buna sevindim".
"şu dersleri ne yapacağım bilmiyorum".
"ne yapacağın belli?".
"nedir?".
"kızları bırakıp derslerine konsantre olacaksın. Daha çok ve dikkatli çalışacaksın yanlış anlama ama bence çalışmıyorsun. Çalışırsan dersleri geçmen kolaylaşır".
"haklısın çalışmıyorum. Yani son günlerde".
"o halde sıkıntı yok. Çalış ve de başar. Fakat çalışmadığın zamanda of deyip üzülme çalışmadan başarılı olamazsın".
"tavsiyene uyacağım".
"bu tavsiye değil herkesin bildiği şeyler aslında".
"kızlar beni bırakmıyor bu arada".
"sende bundan hoşnut gibisin".
"hoşuma gitmediğini söyleyemem bir erkeğim sonuçta bazı erkekler yerimde olmak için can atıyorlar yani bazısına bakan tek bir kız bile yok oysa bana çok fazla var oluyor ve arada bende"
"anlıyorum" diyerek lafını böldüm. Ne yani? şimdide cinsel kaçamaklarını mı dinleyecektim. Yok bu kadarı da artık fazlaydı.
"benim gitmem lazım. Çok memnun oldum".
"görüşürüz umarım" diyerek elini uzattı. Tutmak zorunda kaldım. Ve çok utandım. Aceleyle oradan uzaklaştım.
eve geldiğimde kendimi direk yatağa attım.
"kızım yoruldun mu?" diyerek odama girdi, annem. 52 yaşındaydı. Emekli bir bankacıydı. Babam da emekli bir mimardı. Oda 52 yaşında. Üniversite'de, tanışıp, evlenmişler. Bir tane de küçük erkek kardeşim var. Henüz 12 yaşında. Ve beni delirtiyor.Çünkü fazla yaramaz.
"aman ne yorulacak anne o? Üniversite'de, yorulur mu insan? kolaydır. Ben ne yapayım anne? 6. sınıfın ne zor olduğunu biliyor musun sen?".
"iyi de ne diye bağırıyorsun? bunu normal bir ses tonuyla söyleyemez misin?".
"yeter sakın gene başlamayın haydi yemeğe" dedi annem. Kardeşimle birbirimizi çok seviyoruz, ancak didişmeden, tartışmadan geçirdiğimiz tek bir günümüz bile yok.
yemek yiyorduk.
"e Emre, nasıl geçti günün bakalım?".
"okulda beden eğitimi dersinden ful çektim baba hareketleri çok iyi yaptım. Matematik sınavım kötü geçti, ama, ya o kadar da çalışmıştım. Çok zor baba çok".
"zor filan değil dikkat etseydin yapardın". dedim.
"hiç de bile çalıştım ben tamam mı? üzgünüm ama biraz da temel meselesi sen temelini aldın tabi herkes senin gibi bütün derslerden ful çekemiyor ablacağım".
"peki peki" dedim. Tartışmak istemiyordum. Annem ve Babam bana artık derslerimin nasıl olduğunu sormuyorlardı. Hem artık bunun için yeterince büyüdüğümü şurada sadece iki senem kaldığını, hem de yıllardır okul ve bölüm birincisi olduğumu biliyorlardı. Hayatımda sadece iki kez 99 almıştım oda yazım hatasından. Onun dışında tüm derslerden aldığım not yüz üzerinden yüzdü. Bu hep böyle oldu ve de değişmedi. Arkadaşlarım da benimle gurur duyuyorlar. Çünkü çok başarılı bir öğrencilik hayatım oldu. Hala da böyle. Bunun yurt dışında master yaparken işime yaracağını düşünüyordum. Oysa kardeşim henüz çok küçüktü. Önünde uzun yıllar vardı. Ben gidecektim, o burada ailemle kalacaktı. O yüzden de onunla daha çok ilgilenmeleri, ve okulunun, derslerinin nasıl geçtiğini merak ediyor olmaları da son derece normaldi.
"Burcu, Menekşe nasıllar kızım?".
"iyiler baba selamını iletirim. Hafta sonu buluşacağız".
"iyi kızlar dostlarını iyi seçtin".
"öyle baba".
"erkek arkadaşı yok ama değil mi?".
"yok anne ihtiyacım da yok sevgiliye".
"sevgili anlamında sormadım ki kızım normal bir erkek arkadaştan bahsediyorum".
"aman be Şükran bu devirde kızla, erkek arkadaş mı olur? arkadaş mı kalabilir sende?".
"niye olmasın? benim Üniversitedeyken çok erkek arkadaşım vardı, ve hepsini sen de tanırdın Orhan".
"canım bizim devirle, onların ki bir mi şimdi?".
bu sohbete gülmeden duramadım.
"babam haklı" dedi kardeşim. Şimdiki Üniversitelilerin kimi eli, kimin cebinde, herkes herkesle yatıyormuş baba".
"hişt oğlum çok ayıp ne muhabbet bu böyle yakıştıramadım bu konu burada kapanıyor" diyerek mutfağa gitti annem. Hem kızmıştı, hem de sohbetten hoşlanmamıştı.Çok ayıp deyip, duruyordu.
"ne diye böyle muhabbetler açıyorsun sen 12 yaşında olduğunu unutuyor musun yoksa?".
"ben duyduğumu söylüyorum". dedi Emre.
"her duyduğunu söyleme ve her duyduğuna da inanma ufaklık".
"peki ben odama oyun oynamaya gidiyorum".
"ödevlerin bitti mi?".
"bitti bayan çok bilmiş bazen annem gibi davranıyorsun".
"ablanım ha anne ha abla fark etmez".
"hı" diyerek gözden kayboldu. Bende bu esnada salonda biraz kitap okudum. Bende derslerimi çoktan halletmiştim. Hem de hepsini.
Ertesi gün çok kötü bir olayla karşılaştık. Kardeşim eve ağzı, burnu dağılmış bir halde gelmişti. Annemle, Babam dışarıda arkadaşlarıyla yemeğe gitmişlerdi.
"Emre ,ne bu hal ne oldu? diyerek hemen yanına koştum.
"yok bir şey".
"anlat yoksa fena olur".
"peki. Bir çocukla aram iyi değil. Çete gibi bir şey. Durduk yere okulda herkesi arada dövmesiyle ünlü. Karşı koydum hatta bende ona bir iki patlattım, ama, işe yaramadı".
"çabuk giyin?".
"nereye?".
"okula gidiyoruz".
"beni rezil mi edeceksin?".
"hayır salak seni kurtaracağım".
O çocuğu bulduğumda hemen kendini savunmaya geçti.
"yalan söylüyor. Ben bir şey yapmadım. ilk o bana saldırdı".
"bana bak velet ya kardeşimi, ve diğer çocukları rahat bırakırsın ya da şimdi seni müdürün odasına götürürüm ve okuldan ya atılır ya da ceza alırsın. Ya da ailene her şeyi anlatırım ailen eminim ki okulda başka çocukları dövdüğünü bilmiyor konuşsana" diyerek bağırdım.
"evet bilmiyor".
çocuğu kulağından tuttum. Çekmeye başladım.
"bir daha yapacak mısın?".
"hayır abla asla töbe bir daha söz ne kardeşine dokunacağım ne de başka çocukları döveceğim. Lütfen aileme ve müdüre bir şey söyleme yalvarırım". Tuttuğum kulağı bıraktım.
"kaybol şimdi bir daha da gözüme görünme".
çocuk koşarak gözden kayboldu. Bir daha kardeşime bulaşamayacaktı. Ha şöyle dedim içimden. Dışarıdan oldukça iri, güçlü, uzun boylu görünüyordu, oysa pısırığın tekiydi. Bu tipler bu yaşlarda hep böyle oluyorlardı zaten. Bu yüzden zaten görünüş aldatacıdır. Kimseden korkmayacaktın bu hayatta. Ne denli güçlü görünürse görünsünler.
korkularınla yüzleş...dedim içimden.
"valla senden korkulur".
"teşekkür etseydin bari".
"sağol".
bu çocuk adam olmaz dedim içimden. Gene de seviyordum, keratayı. Akşam annem, babam hemen Emre'ye, ne olduğunu? sordular.
"düşmüş baba okulda".
"aman oğlum dikkat etsene". dedi annem.
"bizi endişelendiriyorsun oğlum".
"söz baba bir daha düşmek yok".
"aman ha dikkat" dedi babam. Bu yaşta kırarsan kemiklerini ileri de sıkıntı çekersin.
"aman be Orhan her şeyi abartmakta üstüne yok senin de çocuk işte düşmüş sen hiç mi düşmedin o yaşlarda?".
"tamam" diyerek konuyu uzatmadı babam da.
"birer dondurma yiyelim mi?".
"olur dedi" kardeşim. Film izliyorduk. Leonardo Di Caprio, baş roldeydi.
"ne yakışıklı bir adam bu". dedim izlerken. Birden kendimi onunla öpüşürken hayal ettim. Bana ne oluyordu bu ara böyle? birden utandım. Neyse adı üstünde hayaldi nede olsa. Kim hayal etmiyordu ki?
kimin hayallerinde fanteziler yoktu?
kim hayal kurmuyordu ki?
hayallerim bitmek bilmeyen bir tür okyanus gibiydi.
"kızım o karizma adam bakar mı sana? ne yapsın seni unut onu".
"aman be Emre, sanki okuldan bir erkekten bahsediyorum ha ünlü oğlum o adı üstünde baştan sonra hayal asla karşımıza çıkmayacak bir adamdan bahsediyoruz burada".
"şaka be ablam seni seviyorum" diyerek güldü. Bende ona eşlik ettim. Asla tanışamayacağımız, görmeyeceğimiz ünlüleri bile bazen beğenebiliyoruz.
bazı şeyler hayalde güzeldi.
O gece hayatımda ilk kez mastürbasyon yaptım. Bu yaşıma dek yapmamıştım. Eren'i, düşündüm. Hayalimde onunla seviştim.
Bugünü düşündüm. Bakireyim diye olmalı dedim içimden. Bu yüzden düşünüyorum. Yoksa evlenmeden biriyle birlikte olmaya karşıydım. Büyük konuşmak istemem ama özeldi cinsellik.
özel olmalıydı. Özel yaşanmalıydı.
sıradan biri için değmezdi. Sırf ihtiyaç ya da zevk için bir erkeğe kollarımı teslim etmezdim. Yapamazdım, bunu.
Ertesi gün telefonda Menekşe, ile konuştuk. Ona her şeyi anlattım.
"kızım sen abayı yakmışsın aşık olmuşsun".
"Menekşe, ne aşkı sadece bir kez tanıştığım birinden bahsediyoruz burada".
"ama hayatında gördüğün en yakışıklı erkekmiş aynı zamanda".
"sorma fazla yakışıklı benim hiç bir şansım yok olamazda hem benim kalbim kapalı biliyorsun artık kimseye güvenip bağlanamam".
"çok abartıyorsun niye yanına oturdu sohbet etti senle düşün demek ki beğendi"
"yanılıyorsun sadece arkadaş olmak istiyor".
"sende arkadaş ol o zaman".
"yapamam".
"nedenmiş?".
"çünkü fazla yakışıklı".
"sende zekisin".
"ama güzel değilim".
"bence güzelsin".
"sence öyleyim neyse kapatalım bu konuyu".
"ama bu konuyu sevdim çok heyecanlı ya kızım insan hayatında ne zaman yakışıklı bir erkek görür ki tadını çıkarsana ben yıllardır görmüyorum ne sosyal medyada, ne okulda, ne de sokakta".
"ilahi sende alemsin ha".
"öpüyorum".
"bende seni".
"görüşürüz".
"görüşürüz".
Tam telefonu kapattım, Burcu aradı.
"alo".
"ne iş?".
"ne ne iş?".
"Menekşe anlattı. Birine vurulmuşsun".
"her zamanki Menekşe işte abartmış. Hayal aleminde yaşar o hep bilirsin".
"bende seni uyarmak için aradım. Bu yakışıklı erkeğin dikkatini dağıtmasına, izin vermemelisin sen Canansın. Okul,bölüm birincisi Canan etkilerse kötü olur yani derslerini".
"saçmalama Burcu, bir erkek için dersleri boşlayacak biri miyim ben? yıllardır tanıyamadın mı beni sen?".
"öyle de ne bileyim çok yakışıklı demişsin Menekşe'ye.
"bu doğru öyle hayatımda gördüğüm en seksi, yakışıklı erkek o".
"işte bundan bahsediyorum bende".
"Burcu henüz ne arkadaşım, ne de sevgilim bu ne panik, heyecan böyle. Sizinle de bir şey paylaşılmıyor ha".
"aynı okuldanmış bizimle doğru mu bu?".
"öyleymiş".
"ve sen telini ona verdin?".
"e ne olmuş?".
"dikkatli ol yakışıklı erkekler kızları kullanır atar, onlara güven olmaz ki, en tipsiz, ve cahil, serseri olanları bile kızları kullanıp atıyorken tipi düzgün olanını sen hayal et".
"hayal etmiyorum".
"sen düşün diyecektim".
"Burcu sıkıldım ya kapatalım artık bu konuyu geldi, geçti".
"umarım öyledir".
"öyle öyle". Teli kapattım.
of bu kızlarda can sıkmakta üstlerine yok.
gene aradı.
"efendim Burcu?".
"resmi varsa atsana ya da sosyal medya hesaplarınızı aldınız mı birbirinizin?".
"of "
"tamam tamam kızma sadece merak ettim".
"babam geliyor artık kapatmam gerek".Kapattım.
"kızım ne diye arkadaşına öyle söyledin ki benim yüzünden konuşmayacaksın ha aşkolsun böyle mi düşünüyorsun hakkımda. Yoksa baskıcı bir baba mıyım ben?".
"yok babacığım yanlış anladın hiç olur mu öyle şey? sevgilisinden ayrılmış da özel işte ben babam geliyor deyince o kapattı utandı". İlk defa babama yalan söylüyordum. Kızardım.
"ayrılmış demek yazık ne diye ayrılmışlar?".
"of be Orhan sana ne? niye ayrıldıysa ayrıldı. Sanki senin kızın ayrıldı. Bu merakın bir gün beni öldürecek" dedi annem. Ne ara odama girdi, anlamadım. Emre, ise dünyayı unutmuş kendi odasında yatağında müzik dinliyordu. Birazdan uyurdu. Saat on buçuktu.
ertesi gün erken kalkıp okula gidecektik.
Birden telefonum çalmaya başladı. Açmak istedim, ama, Eren adını görünce bunu yapmak istedim, ama, yapamadım. Saat geç olmuştu. Hem niye arıyordu ki? hem açsam ailem Efe, diye birini tanımıyordu. Onlara ne derdim? yalnız yaşamıyordum ki, rahat edebileyim.
İnsanın ailesiyle yaşamasının güzel tarafları olduğu gibi, bu gibi olumsuz tarafları da vardı, işte.
birden mesaj geldi. Whatsapp a. Görüldü diye belirtmeden okudum.
"kusura bakma. Rahatsız ettim. Galiba uyudun. Bunu düşünemedim. Mesajımı görünce yanıt ver lütfen. Yarın öğle arasında beraber yemek yiyelim, buluşalım olur mu? tabi eğer sende istersen".
ona yarın yanıt verecektim. Evet diyecektim.
yarın galiba heyecanlı ve de büyük bir gün olacaktı. Kız arkadaşlarımı da onunla tanıştırmak zorundaydım.
tek korkum dostlarıma güveniyordum ancak sorun bu denli yakışıklı bir erkeğe güvenmek isteyip de güvenemememden kaynaklanıyordu. Üstelik söz konusu olan çocuk okulun neredeyse yarısıyla muhtemelen yatmış olan bir erkekti. Ve o son sınıftı. Yaşça bizden büyüktü de. Üç yaş da olsa Üç yıl üç yıldı.
tanrım neler saçmalıyordum ben böyle?
hem daha bugün Burcu, ile telefonda aramızda böyle bir sohbet geçti.
"haklısın Burcu, zaten kendisi bana çapkın olduğunu itiraf etti".
"en azından dürüstmüş. Ortalık yalancı erkek kaynıyor".
"onu unutmalıyım".
"acı çekmemek için unutmak zorundasın kendin dedin çapkın diye seni üzer".
"iyi de o çocuk beni istese de üzemez çünkü bana bakmaz Burcu, çekici değilim".
"erkek milleti bu hiç belli olmaz yakışıklı ya da tipsiz bir erkek hiç fark etmez erkek erkektir ve kadın olsun, nefes alsın yeter ki sen güzel de bir kızsın".
"beni sevdiğin için böyle söylüyorsun".
"hayır ben gayet ciddiyim".
arkadaşlarım beni sevdikleri için böyle söylüyorlardı. Ben kültürlü, zeki bir kızdım. Fakat güzel, çekici, seksi değildim. Kendimi biliyordum.
ve asla da olmayacaktım.
fakat güzel bir ailem, bana ömür boyu yetecek güzel iki tane kız arkadaşım, ve güzel bir kalbim vardı.
hayallerim ve hedeflerim de vardı. Ve asla da bitmeyeceklerdi.
daha yurt dışına gidecek, master yapacak, yeni bir hayata başlayacaktım. Ehliyet yeni almıştım. Araba kullanmayı da öğrenmiştim.
hem de çok iyi bir biçimde. İyi bir işim olacaktı. İngilizce öğretmeni olacaktım.
yurt dışında. Orada beni seven bir erkek çıkardı.
güzel kalbi, işi, olan kültürlü, iyi ve evlenilecek bir erkek.
iyi bir erkek.
iyi bir insan...
eğlenilecek,aklı sadece sekste olan erkeklere, yakışıklı , çapkın, Playboy erkeklere lanet olsun Ersin, gibilere hoşçakal ki zaten bir sene sonra o mezun olacaktı.
ve onu bir daha asla görmeyecektim.
rahat olmalı onunla sadece geçici bir arkadaşlık kurmalıydım.
evet bunu başarabilirdim.
galiba.
acaba?
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top