BELKİ DE HİÇ UNUTMADIM

Yeni bir ilişkiye başlama fikri açıkçası beni korkutuyordu. Buna  hazır mıydım?  bilmiyordum. Yeni  bir  ilişki  düşüncesi  beni  korkutuyordu.  Hazır  olup olmadığımı bilmiyordum. İlişkiler uzaktan güzeldi. Oysa o  insanı tanıyınca  birer kabusa dönüşebiliyordu.  Kalbim  ikinci bir  ayrılığı kaldıramazdı. Zeki'den, hoşlanmaya  başlamıştım.  Fakat bunu Eren,  ile  yaşadıklarımla kıyaslayacak  kadar aptal  da  değildim.  O  halen  daha  kalbimdeydi.  Çünkü ona  aşıktım. Onu  tamamen unutmam zaman  alacaktı. Aşk ve  hoşlanmak  ikisi  de  birbirinden son  derece  farklıydı. Dünyada  bu  iki  ayrımı  karıştıran,  bilmeyen,  yaşamamış  milyonlar  vardı.  Oysa  ben  yaşamıştım.  Ve  biliyordum. Ancak Zeki,  ile  zaman çok güzel geçiyordu. Onunla sohbet başkaydı. Kültürlüydü. Benim gibi tam bir kitap kurduydu ki, zaten yazar oluşundan,  kitap yazmasından  belliydi. Okumayan yazar olamazdı. Onunla çok ortak noktam  vardı. Onunda İngilizcesi çok  akıcı, ve  iyiydi. Konuşsak bizi İzmir,  sokaklarında kesin   turist sanırlardı,  o  derece.

"Zeki, ben ciddi  bir  ilişkiden yeni  çıktım  ayrılık  da beni çok yıprattı o  yüzden seninle  sevgili  olma konusunda zamana ihtiyacım  var" dedim.

"merak  etme ben seni  hep beklerim hazır olduğunda da  sevgili  oluruz hem daha tanışma aşamasındayız birbirimizi bu  süreçte daha  da iyi tanıyalım  e  bunun yolu da önce iyi birer arkadaş olmaktan geçiyor öyle  değil  mi?".

"haklısın".

o gün yemek  yedik. Bol  bol sohbet  ettik. Vakit eğlenceli geçmişti. Sonra başka  yere gittik. Teleferikteydik. Asansör İzmir'in  güzel tarihi bir mekanıydı. Kahve içmek üzere asansörde yukarıya  çıkarken asansörün içinde o  esnada  kimse  yoktu birden beni  tuttu ve dudaklarımdan  öptü. Sonra  da  özür  diledi. Pişmandı.

"özür dilerim bir  anda kendimi tutamadım ne  olur affet".

"önemli  değil" dedim. Kızmadım. Hoşuma gitmişti.

Ertesi gün okulda ilk kez onun benim elimi tutmasına  izin verdim.  Onunla henüz sevgili  değildik. Fakat  arkadaş  da değildik. Şu  anda onunla ne olduğumuzu bende  bilmiyordum. Fakat daha fazla düşünmek,  üzülmek,  buna  kafa  yormak istemiyordum. Sadece anın tadını çıkarıyordum. Buda yetiyordu. Zeki,  kötü biri  değildi. Beni  üzeceğini  sanmıyordum. Beni üzen,  derinden yaralayan Eren,  olmuştu  ki, ona  fazla bağlanmıştım.  Uçlarda,  aykırı,  değişik,  çapkın, çılgın,  herkesle  yatan bir  erkek olduğunu  bilmeme  rağmen  ona şans tanımıştım.  İşte  gönül  bu bazen yanlış bir adama da  kayabiliyordu. Oysa  Zeki,  tam  tersiydi. Ne  o taraflarda  bezi  vardı,  ne de beni  üzecek herhangi  bir  girişimde  bulunmuştu.  Sessiz,  sakin,  sempatik,  işinde,  gücünde, başarılı, aldatmayan, yazar  ve  çoğu  kızında  evlenmek isteyeceği  türde  bir  erkekti. Ona  aşık olabilirsem mutlu  olup,  düzenli  bir  hayatım  olabilirdi. Diğerini  seçersem  de  aşık,  ama,  mutsuz  bir yaşamım olacaktı.  Okulda  hep o  tarz kadınlarla takıldığı  için  onunla olsaydım  ya  da  haydi bir şans daha verdim  diyelim  adım  direk  orospuya  çıkacaktı. Kısacası Zeki,  demek güzel  bir evlilik,  düzenli  bir  hayat , Eren  demekse çılgınca tutkulu eğlenceli  dakikalar ama orospu damgası yemek  demekti.

Kafam çok karışıktı. İşin kötü yanı birinden  hoşlanıyor,  diğeriniyse  seviyordum. Çılgıncasına.

her  şeye  rağmen...  Eren'i,  istiyordum.  Ve  yaşadıklarımızı  da  kafamdan bir  türlü  atamıyordum. Nasıl atacağımı  da  bilmiyordum.

KISKANÇLIK

"Uyu  sen uyu seninki  sevgili  yapmış  kendine boşuna  demiyorum her kadın kaşardır diye o  orospu  daha  ayrılığın üzerinden ne  kadar geçti yeni  birini  bulmuş  bile  o  buldu  sen bulamadın  ağla" dedi Cem,  eliyle Canan ve  yeni  çocuğu  (adı okulda  şu  anda  yeni  çocuğa  çıkmıştı ismini pek  bilen  yoktu) eliyle  işaret  etti.

"ne  saçmalıyorsun  sen?"

"ben  gördüğümü  söylüyorum". Eren, kafasını döndüğünde eski  sevgilisini   yeni  biriyle el ele tutuşarak  otururken  görmüştü. Bir  anda içi  acıdı.  Nefes  alamadı sanki ve kendini  direk tuvalete  attı. Oldukça  sinirliydi. Kendini  aldatılmış  gibi  hissediyordu. Oysa onun  Meleğiydi  o  nasıl  yapardı  bunu? onu  hemen nasıl  böyle unutuvermişti?  peki  ya  o  yaşadıkları? hiç mi  bir  anlamı  yoktu? Eren,  şu anda  resmen kafayı yemek üzereydi. O  çocuğu bulup,  her  an  öldürebilirdi. Tabi  bunun  için önce  eline bir silah vermeleri gerekiyordu. Resmen sevdiği  kızın elini  tutuyordu. Nasıl yapabilirdi  bunu ha? nasıl? hangi  akla dokunabilirdi  ona?

hemen oraya gitti.  İçindekileri dökmeden ona bu  gece rahat bir  uyku  yoktu.

"yeni  birini  bulmuşsun bakıyorum". Birden dona kaldım. Oydu. Ne  istiyordu  benden? oysa bir daha karşıma çıkmaz  sanıyordum.

"bu seni ilgilendirmez".

"ilgilendirmez  öyle mi  hey  sen  kız  arkadaşımın üzerinden  ellerini  çek bir daha ona dokunmayacaksın".

"sen kim  oluyorsun da  bana karışıyorsun?"

"senin  sevgilinim"

"eski sevgilin  demek  istedin  herhalde  çünkü  biz üç  ay  önce  ayrıldık Eren unuttun  mu? hatta  beni  terk  eden  sendin"

"evet  öyleydi  ama  pişmanım ve  seni  geri  kazanmak içinde  elimden geleni yapacağım".

"üzgünüm  ama o  artık benimle buna  izin  vermeyeceğim her  şeyi  anlattı  bana onun senin  gibi erkeklerle işi  yok  olamaz  da".

"sana onu nasıl yatakta uçurduğumu da söyledi  mi  peki ?  altımda  zevkten  nasıl inlediğini de anlattı  mı?senin ona  asla veremeyeceğin zevki  verdim ben ona yaşattım sen ne hakla konuşuyorsun  ha? yaşadıklarımızı biliyor  musun  sen? hala daha  beni  seviyor  o  beni  unutmak  için  senle  çıkıyor asıl kullanılan sensin burada"

"Zeki lütfen  gidelim  buradan"  dedim. Daha fazla dayanamayacaktım. Bu  hakaretlere de. Beni sevdiğini söylüyordu sonra bu şekilde  davranıyordu. Resmen kafayı yemişti. Bu adamdan korkulur dedim içimden. Onunla  olamazdım. Tekrar yapamazdım. Gücüm tükenmişti. Zor  bir  aşktan değil artık kolay bir aşktan yana olmak istiyordum. Daha fazla üzülmek istemiyordum. Bayılacaktım. Zor  nefes alıyordum.

"iyi  misin?"dedi Zeki. Bu  esnada Eren,  "sana kız  arkadaşıma  dokunmayacaksın  demedim  mi  diyerek Zeki'nin  yüzüne sert  bir  yumruk  attı. Zeki yere  düşmüştü. Yüzü kanıyordu.

"git buradan  yeter?" diyerek  bağırdım.  Tüm okul bu  esnada şaşkınlıkla  bize  bakıyordu. Müdür gelmişti.

"burada  ne  oluyor  böyle  siz  koca  adamlar  burası  Üniversite  kendinize  gelin yoksa ceza vermek zorunda  kalacağım  sen Eren benimle  geliyorsun  derhal".

"çok  üzgünüm Canan  seni  çok  seviyorum  ve seni  hala unutamadım". dedi Eren. Müdürle gözden kayboldu.

belki  de  hiç  unutmadım...

"ha salak herif şimdide  bir kız  yüzünden  şurada mezun olmamıza on beş  gün  kalmış uzaklaştırma cezası  alır tam bir aptal  tam" dedi  Cem. Olanları üzülmek yerine  aksine gülerek,  eğlenerek izliyordu.

"Eren  için  üzüldüm"  dedi Suzan.

"biliyor  musun ben  hiç üzülmedim böyle salakça  davranırsa daha başına çok iş  gelir beter olsun".

"beter olsunlar" dedi Suzan'da.  "yani  inanamıyorum akıl  alacak  iş  değil şu sümüklü,  çirkin kızı unutamadı gitti allahım yani Adriana  Lima,  olsa bu denli çabayı  anlayacağım  da  bu ne  allah  aşkına?".

"kızım  sende tipine sövüp  durma  artık  yeter onun  gözünden güzel  demek  ki yoksa bana  göre  de çirkin  bir  kız  e  değişen  ne adam  vurulmuş  işte gerizekalı  bir  sürü  hatun  götürdü  hatta geçenlerde   becerdi yattı birini  bunu  unutamadı".

"başka  kadınlarla mı  yattı?"

"yattı  tabi  Ukraynalıydı bir tanesi hatta ben ayarladım dehşet bir parçaydı".

"iyi  halt  ettin"

"sende  unut  artık  Eren'i,  üzgünüm  ama  olacak  iş  değil  seni kandıramam  seni  asla  sevmeyecek".

"senden  nefret  ediyorum  Cenk?"

"neden  doğruları  söylediğim için mi  e  ne  demişler  doğru söyleyeni  dokuz köyden kovarlar nede  olsa neyse hiç birinizle  uğraşamam  valla  bugün evli  bir  kadını  becereceğim tam  bir afet".

"bekarlar  bitti  şimdi  de evliler  mi  başladı  nasıl  bir  adamsın  sen  Cenk ha?"

"alan memnun veren memnunsa  bana ne  kocasından seks yapıyorum  ben kızım zevke  bakıyorum zevke tek gecelik bir  ilişki olacak  nasılsa  beklenti  de  yok  e daha  ne?" dedi Cenk.

"hep  böyle mi  yaşayacaksın?"

"evet  ne  o  yoksa  kıskandın  mı?  bana  duyguların  mı  var? eğer  öyleyse bundan  bir  an  önce  vazgeç yemişim  aşkı".

"sen aşktan  ne  anlarsın  ki  sanki?"

"aşk  boktan bir  şey"

"bu hiç aşık  olmadığından  olabilir  mi?"

"evet  olmadım olmak  da  istemiyorum  bayan  çok  bilmiş. Sus  artık  be  kafam  şişti  of  birinin  Eren'i,  birinin  sümüklüsü ne bu be ben  seks yapmaya gidiyorum  uğraşamam"  diyerek  gözden kayboldu, Cenk. Cenk,  en  son Suzan'a "seninle  işim  bitti  demişti" ve  bu  neden bilmiyordu,  ama,  ilk  kez  kalbini,  yüreğini  acıtmıştı. Onu  beğeniyordu  galiba biraz. Ve  birini  beğenmekte  hoşlanmak, veya  aşk  kadar  olmasa  da  insanı  üzebiliyordu.  Hele  ki  söz konusu olan duygu imkansız,  karşılıksız bir  beğeniyse. Söz  konusu  olan  adam duygusuz,  bir  adamsa.

bu  ilişkiler zordu. Ve  karışıktı  da.

en güzeli  hiç  bulaşmamaktı. Ah  Menekşe  dedi  içinden  Suzan. En yakın  arkadaşıydı.  Hiç sevgilisi  olmamıştı.

ve  o  kadar  mutluydu  ki. Çünkü  hiç  acı  çekmemişti.  Kendisini  evleneceği  erkeğe saklıyordu.  Ve  ona  göre  bu  tek  bir  kişiydi. Bana kalbinin  sahibiyle  henüz tanışmadığını  söylemişti. Fakat bir  gün  buna  inanıyordu  da.

Suzan,  güldü. Ve  hayatında  ilk  kez  ağladı.  Neden  bilmiyordu.  Her gün  değişik  erkeklerle yatıyordu, çok  arkadaşı  vardı,  fazla,  ama  yalnızdı.

acaba oda  mı  istiyordu?

imkansız  da  olsa bir gün  "sevmek ve  de  sevilmek?"

Bir Gün.

"herkesin  duyguları  olabilir  kimi  sadece  bunu  saklar,  gizler".

birden  bayılmıştım. Suzan,  kalktı ve  ondan  nefret  ediyor,  kıskanıyor olmasına  rağmen yanına  gitti,  hemen. Koştu. Etrafta  kimse  yoktu. Çünkü öğrenciler  kavgadan  sonra  derse  gitmişlerdi.  Buna  Canan'ın , yeni  erkek  arkadaşı Zeki'de  dahildi.

"hey doktoru  arasana  çabuk?"  diyerek  bir  öğrenciye  seslendi. Arattı.  Doktor müsaitti.  Haberi  almıştı. Ve  ona  yardım  etti. Onu  okulun revirine kadar  yanında  bir  kaç kız  öğrenciyle  daha taşıdı.

ona yardım  etti.





Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top