Geziye Son 4 Gün
Geziye gitmemize 4 gün kalmıştı. Benim hazırlıklarım başlamıştı ve neleri götüreceğimi biliyordum. Liste yazmıştım ki, unutmayayım. Listem'e göz attım:
●Kulaklık (gerekmese bile, yinede)
●Batarya
●3 paket sakız
●Giysilerim
●Kalem, Kağıt (not almak gerekirse)
●Saç tokalarım
●Yolda yiyilecekler●
●Cips ve Çikolata
●Jelibon ve Kraker
●Meyve Suyu
Evet, bu daha listenin yarısı. Daha o kadar çok şey var ki! Enna ile görüşüp, biraz sohbet edecektik.
1 saat vardı. Yine oturmuş düşünüyordum. Gezi nasıl olacak? Umarım harika geçer. Aslında Nina'yı kendimle götürmek istemiyordum. Alınmayalım, ama orada bana yük ola bilirdi. Evde ailemle kalırsa rahat olacaktım. Ormanda geziye gitsem aklımda kalırdı. Ama! Hakan isimli çocuk bilmem nedense ısrar etmişti. İlle de, Nina'yı kendimle götürmeliymişim. Ya sana ne? Neden Nina'yı bu kadar önemsiyor?
Neyse ya, Enna da ona aşık. Aldık başa belayı. Aslında yakışıklı birine benziyor, ama bakıcaz yâni. Ayy, Enna ve onu düşünüyorum da, çok tatlı. Enna geziye gideceği için uçuyor olmalı. Neyse, evden çıkmam lazım.
"Maceracılar"
Esfarto: Arkadaşlar buluşuyoruz,değil mi?
Enna: Bekliyorum zaten.
İlayda: Okki. Ama Ennacım, sen neden herkes gibi değil de, erken gidiyorsun?
Enna: Malım ya, hava güzeldi geldik. Hadi bb.
İlayda: Ben yoldayım bu arada
Berk: Enna! 10 saniye sonra nelerin olacağını bilemezsin.
Enna: Ne diyon, gerizekalı!
Berk: 4 saniye.
Enna: Yahu...
Esfarto: Neler oluyor? Ses verin.
Berk: Enna'yı korkuttum.
Enna: Hadi alkış, ne kadar da sevap dolu bir iş yapmışsın.
Tessa: Geliyorum, yoldayım. Merhebalar!!!
Esfarto: Merheba, Tessa.
Tessa: Hadi az yazın, hemen gelin.
Emir: Of Berk, neredesin?
Tessa: Hadi yeter, ayrılın. Bak Enna'yı görüyorum.
Enna'nın yanına koştum. Ve onu kucakladım. Berk'e selam söyleyip oturdum.
Deniz kenarında oturmak eğlenceliydi. Berk yine durmadı. Bir sohbet açdı: "Geziye gideceğimiz için heyecanlıyım. Öff, orada millete bir şakalar yap..."- kelimesini tamamlayamadan Emir sohbete atıldı. " Yapıcaz. Evet harika olacak"
Bu ikisi çok komiklerdi. 2 yıldan fazla oluyor tanıyalı... Aynı sınıftaydık. Esprileri komikti. Ve herzaman positiflerdi. Onlara bakınca, onlarda bir ışık görüyordum. Onların bizi güldürmesi, eğlenceli destekleri hayata dayanmamızı sağlıyor gibiydi, öyleydi...
"Selam, cankitolar!"- İlayda gelmişti.
"Cankito? Bu yeni terim mi? Bilelimde diyelim"-diye bağırdım.
"Ya böyle şeyleri nereden buluyon?"-diye Enna söylendi.
"Bir kız demişti, dilime düştü. Sorry"-İlayda
"Sori diye okunur"- Enna
"Şu ingilizceden kaçmalar olmasaydı.."- dedim.
Gülmeye başladık. İlayda diğer egolu kızlar gibi değildi. O yüzden onu seviyorduk. Ne kadar modaya ve güzelliğe düşkün olsa bile asla, ama asla nezaketinden, hareketlerinden taviz vermezdi. Yerini, duruşunu bilir, herkesle gerekince konuşurdu. Evet, bazen dersten kaçıyordu, sebebi de bizim ingilizce dersimizle, onun sevdiği çocuğun spor dersinin aynı saatte olmasıydı. Hoşlandığı çocuk bizden 1 yaş büyüktü...
10 dakika sonra herkes toplanmıştı.
Asena yine herzaman olduğu gibi çanta ve kitaplarla gelmişti. Fazla utangaçtı. Ama çok iyi kalpliydi. Melankolikti, aşırı duygusal yapısı vardı. Ama aynı zamanda akıllıydı, zor zamanlarda en mantıklı çözümlerin sahibiydi. Okulda bazıları tarafından eleştirilse bile, o bazı kişilere kulak asmazdı. Ama, bana söylemişti. Onların sözlerini duyuyor ve üzülüyordu...
Sadece gerçekten 3 günlük şu dünyada 1 saniyemizi buna mı ayıralım???
Mantıklı! Ama ben öyle miyim? Bir şey söyleseler anında cevap veririm. Ama daha çok herkesle anlaşırım. Resm çizmeyi ve kitapları severim. Spor yapmak da hobim. Spor benim için sağlıktan öte, ihtiyaçtır. Böylece stres atıyorum. Rahatlıyorum...
"Gezi için giysilerimizi ve temel ihtiyaçlarımız için başta gıda götürmemiz şart!"- Asena telefondakileri okuyordu.
"Gerçekten, Esfarto, biz nereye gideceğiz?"- Enna Asena'nın kutsal konuşmasını bölmüştü.
"Bilmiyormusunuz? Mutlu-Tatlı Kamp'a işte"- dedim.
"Ne, orası da neresi? Bizim gideceğimiz kamp ismi 'Gökkurşağı Kamp' "- diye Esfarto şaşırdı.
"Şu Mutlu olan kamp benim küçük erkek kardeşimin gittiği park. Harika desenli.."-İlayda telefondan ayrılmıştı.
"Sohbet dondu yaa. Hadi size bir kızla sohbetimi okuyayım da keyfiniz yerine gelsin."- dedi Berk::::
Berk: Selam
Silen: Slm
Berk: Slm ne ya? Neyse, sen söyle bakayım sev varmı?
Silen: Yok, yok ne yapacaksın?
Berk: Dersleri okuman lazım.
Silen: Ne?
Berk: Diyorum ki, ders ders. Notların fena sürünüyor.
Silen: Hadi, sana ayıracak zamanım yok.
Berk: Şu Harun var ya, okulun popüleri?
Silen: Nolmuş ona?
Berk: Hiç, nefes alıyor, falan.
Silen: Komik olduğunu mu düşünüyorsun? Değilsin!
Berk: Tamam dur. Bir insanın kafasına radio düşmüş,adama bi şey olmamış. Neden?
Berk: Çünkü, radioda hafif müzik çalıyormuş.-İletilmedi.
Berk: Lan, engelledin mi? Eh, bana ne?
-İletilmedi.
"Kız beni engelledi." -Berk kahkaha attı.
"Alınma ama bayat bir espriydi. Duymaktan kulağım kanadı"- dedim.
"Hani, nerede kan?"- Esfarto ve elbette herkes telefondan ayrıldı. Bu telefon, içinde ben de olmakla hepimizin sonunu getirecek.
"E artık söyleyin bakalım. Hazırlıklar tamam mı?"
"- Çok güzel. Konumuz şu: Ne götürmeliyiz?"
"- Asena'nın kutsal konuşması bölünmeseydi, bilirdiniz"
"- Sorun değil, zaten.. Evet önemliydi. O yüzden WhatsApp'dan size mesaj olarak attım. Peki ama neden sesi gelmedi?? "- Asena şaşkındı.
Herkes telefonuna baktı. Bir tek, Enna, ben, Esfarto ve Lili'de ses gelmişti. Asena'yı sessize almıştılar.
"- Ya canım benim, çok fazla mesaj atıyorsun "- dedi İlayda.
"- Ama hepsi bilgi, gerekli bilgi! "- Asena biraz üzgündü.
"- Ya bunu boşverin, Asena, kız, harika şeyler yazmışsın, bunların hepsi gerekli "- Asena'nın mesajını okuyan Enna hanım(!) sonunda konuştu.
"- Neden dondurma almıyoruz?" Berk elinde 9 adet dondurmayla bize yaklaştı.
"- Oha lan, birini bana ver"- Esfarto resmen bağırmıştı.
Herkes bir tanesini aldı. Evet, geziye gideceğimiz için çok heyecanlı ve tedirgindik.
"- Sen, neden 9 tane dondurma aldın? Biz 8 kişiyiz"
"- Ne bileyim, WhatsApp grubunda 9 kişi değilmiyiz?"
"- Lan, Hakan nerede, Hakan?! Çocuk resmen mesajlara görüldü atıyo, buluşmaya gelmiyo!" -Emir haykırdı.
"- Belki, işi vardır?" Dedi Enna.
"- Hayır, onu arıyorum"- dedi Esfarto ve hoperlörü açtı. Hakan cevap vermişti. Enna da kızardıysa, sohbete başlaya biliriz.
- Hakan, nerelerdesin?
- Ben mi?
- Yok nenem, nerdesin, neden mesaj atmıyorsun? Neden buluşmalara gelmiyorsun?
- Yoğunum bu aralar...
- Neyle?- Enna sohbete resmen daldı.
- Sadece babamın şirketinde.. Spor yapıyorum, işim çok...
- Anlamadım? Geziye gelmeyecekmisin?
Artık Hakanla Enna konuşmaya başlamıştı ve bu bizimkilere azacık garip gelmişti.
- Gelicem tabi. Siz neredesiniz?
- Biz? Denizin yanındaki park'da
- Ok, geliyorum.
- Oha, o kadar yol.
- Görüyorum sizi - telefonu kapadı.
5 dakika sonra ve Hakan bizleydi. Enna'nın yanına oturmuştu. Ve Enna kıpırdamıyordu.
"- Arkadaşlar, zaten yakındaydım."
"- Özrün kabul edildi. Dondurma istermisin?"- Enna Hakan'a dondurma teklif etti.
- Olur, teşekkürler.
- Eee, daha daha nasılsınız?
- Nina gelecek değilmi?- dedi Hakan.
-Anlamadım, bu nereden çıktı?- diye çıkıştım. Sesim biraz yükselmişti.
- Geliyormu? -Hakan
- Gelmesinin ne önemi var?- Esfarto
- Gelecek, merak etmeyin, ama neden?
- Hiç, sadece yanımızda bi tane evcil hayvan olsun.
- Benim kaplanım var getireyimmi?- Emirin gözleri parladı.
- O kaplanın içindeki pamukları ağzına sokacağım!- Dedim. Peluş kaplan. Yani, başka bir şey değildi. Güldük.
Hakan uzun biriydi. Çoğunlukla cins giyinirdi. Saçı fazlaydı. Ve o saçını savurduğunda Enna elimi sıkıyordu. Bir gün elime kan gelmeyecek ya! Spor bir arabası vardı. Ama arabasını kirletmeyi severdi. Bildiğim kadarıyla araba koleksiyonu vardı. Babası şirket müdürüydü. Hakan gezilere çok giderdi. Afrika ve Amazon'a da gitmişdi. Bir kaç defa kitap yapmak istese bile, kendinde yazacak sabrı bulamadığını söylemişti.
Gece olmuştu. Herkes dağılmıştı. Eve geldiğimde annemi sımsıkı kucakladım. Evebeyinlerinizi sevin. Onları her gördüğünüzde, hangisinin son görüş olduğunu bilemezsiniz. Çok seviyorum annemi. Babamı kendimden çok seviyorum. Onları kaybetmekten korkuyorum. Her geçen gün yaşlanıyoruz. Ve ben büyüyorum, onlar yaşlanıyor... Biliyoruz, ölüm olacak. Herkes ölümü tadacak. Ama kimse bunun olacağını bilmiyor. Kimse nasıl öleceğini, ne zaman öleceğini bilemez....
Akşam yemeğinden sonra odama geçtim. Instagram'da DMlere baktım. Bana pek mesaj gelmezdi. "Maceracılar" grubu dağılıyor(!). Bunlar gerçek hayatta mal gibi susup, medyada grubu sallıyorlar.
-Maceracılar-
Esfarto: Hadi sohbet edelim.
Enna: Ya sen nie burada sohbet açıyon, hayatta konuşmuyorsun?
Berk: Kelimelerin arkasına saklanmak kolaydır. ;)
Emir: Ve ya emojilerin :))
Ilayda: Napak?
Emir: Hadi oyun!
Ilayda: Ya Allah'ını seversen, bi git!
Emir: Nereye? Youtube'ya gideyimmi?
Ilayda: Cehenneme!!!
Emir: Gideyom.
Emir: Ya, lan, burası çok sıcak.
Berk: Kankalar sizce neredeyim?
Enna: Tuvalet?
Berk: Tebrik, lan sen evime kamera mı taktın???
Enna: Gerizekalı yerin orası zaten. Anladın sen... ;)))
Esfarto: WOWIWIWIWI
Ilayda: Hey, kapak, HEY!!!
Emir: Orada bir ses geldi mi? Kapak sesi gibi ??
Tessa: Izin verin, bi okuyayım.
Enna: La bu neğğğ???
Tessa: Berk, sen bu sözün altında kalırsan, öl yani.
Hakan: Enna, fena kapak yazmışsın!
Tessa: Helal kanka!!!
Berk: Tes, sen kimin tarafındasın?
Tessa: İkinizinde ;)
Hakan: Enna?
Tessa: Kız, neredesin?????
Enna: Geldim, teşekkürler Hakan
Tessa: Bana teşekkur yokmuu?
Enna: Sana da teşekkür kanki
Tessa: Kankicim
Ilayda: Yav, ben bunu yazayım gerek olur.
Emir: Not alındı. Yılın KAPAĞI
Esfarto: Gideceğimiz zaman hava 27°C den yüksek olacak.
Asena: Özürler, tüm mesajları okudum ve geldim
Enna: Herkes "Merhebağ" yazmamış, herkesin dilinden Merheba!
Emir: merheba!
Berk: Merheba!
Enna: Ya üf, ya!
Hakan: Hava güzel olursa, oranın yanında plaj da var. Oraya gideriz.
Asena: Evet, havuzu var ve temiz. Ayrıca herkes begeniyor, gidebiliriz.
Enna: O zamaaaaaan....
Tessa: Hazırlıklar başlasın!
Emir: Zaten başlamıştı.
Tessa: Emir, hevesimi öldürdün şuan.
Ilayda: Neyse, gidelim, geç oluyor KB
----------------------------
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top