Gerçekler

Biz artık kamptaydık. Çok harikaydı ve neşe dolu gözüküyordu. Bizi buraya araştırma için yollamışlardı. Bu işte biyoloji öğretmenimizin büyük emeği vardı. Şimdi ise karşımızda büyuk bir kamp alanı duruyordu. Çocuklar koşturuyor, hafif müzik ortamı güzelleştiriyordu.  Burası gerçekten büyük bir kamptı. Gerçekten gökkuşağı gibi rengarenkti. Adının hakkını veriyordu. Isteyenler restoranda oturuyor, isteyenler çadırda, isteyenler küçük evlerde kalıyordu. Havuz da vardı. Büyük ve geniş bir ormana sahipti. Küçük bir hayvanat bahçesi vardı. Dinlenmek için ideal.

Bize odalarımızı gösterdiler. Kızlarla aynı odadaydım. Kızlar bir odaya,  erkekler diğer odaya yerleşmişti.
Tessa:
"- Bu kadar, pahalı bir yere bedava geldik ya, bedava!"
"- Evet, evet, hepsi araştırma için" Asena dedi.
"- Havuz harika görünüyor, bir ara göz atmalıyız bence-" Ilayda
"- Yakışıklı çocuklar gördüm ben"- Lili bunu söylerken kıkırdıyordu.
" Burası harika olacak, birkaç gün kalacağız, ama bu zamanı iyi değerlendirmeliyiz. Bol şans!"- Enna son bavulu da içeri getirmişti. En çok bavul Ilayda ve Asena'ya aitti. Ilayda bolca makyaj ve giysi getirirken, Asena bilgisayar, bolca defter getirmişti. Yaprak numûneleri toplayacak, mantarları  araştıracaktı.

Yavaş- yavaş güneş batıyordu ve ışıkları denizin üzerinde mükemmel etki yaratıyordu. Sahilde oturmuş Bu mükemmel anın tadını çıkarıyordum. Asena ve Lili içecek alıyor, İlayda kampın mağazasından alışveriş yapıyordu. Enna ve Hakan yürüyüş yapıyorlardı. Esfarto:
"- Tessa, yanına otura bilirmiyim?"
"- Elbette"
"-Emir ve Berk kız tavlamaya çalışıyor, ben de yapacak bir şey bulamadım. Hakan..."
"- Enna'yla yürüyor."
"- Enna ondan hoşlanıyor mu?"
"- Bunu bilemeyiz"- gülmeye başladım.
"- Burası çok güzel"
"- Bence de"
Sonra Esfarto konuyu değişti:
"- Nina nerede?"
"- Evde uyuyor."
"- Sence neden Hakan onun gelmesinde bu kadar ısrarcıydı?"
"- Bilmiyorum, ama umarım yakında öğreniriz."
"- Berk bana kız tavlamanın yollarını öğretecek."
"- Berk'e o konuda pek güvenme derim. En uzun yazışması 12 dakika olmuş. 3 dakika da beklemiş."
"- Ama Emir daha iyi, değil mi?"
"- Evet, görmüyormusun, Ilayda'ya yürüyor."
"- Hiç şansı yok."
"- Bence olur. Neden olmasın?"- dedim ve Esfarto'nun koluna hafif yumruk attım.
"- Güçsüzsün"
"- İnan, güçlü halimi görmek istemezsin."

Sonra Esfarto 2 fıkra söyledi. Güldük.
"- Hadi, kalk gidelim."
"- Nereye?"- şaşırmıştım.
"- Seni daha önce hiç görmediğin bir yere götüreceğim."
"- Tamam, ben de merak ettim şimdi"

Esfarto beni ayağa kaldırdı ve onu izlememi söyledi. Kampın kenarındaki, ormana doğru koşuyorduk. Buradan sonra heryer yeşillikti ve yürümeye başladık.
"- Orayı görünce çok seviceksin"

Biraz sonra önümüzde büyük bir şelale gördük. Ağaçların arasında harika bir yerdi burası. Esfarto ve ben kayanın üzerinde oturduk.

"- Hadi bir dilek tut"- dedi Esfarto.
"- Iyi de, böyle bir yerde dilek tutmazlar ki. Dilek kuyusu mu burası?"
"- Olsun. Sence burası nasıl?"
"- Bayıldım. Ara- sıra gelmeliyiz. Nasıl ve nereden buldun burayı?"
"- Buralar benden sorulur. Bu kampı iyi tanırım."

Bu zaman çalılıkların arasından ses geldi. Ayağa kalktık. Çalilıklar aralandı ve içinden Nina çıktı. Gerçekten ödüm patlamıştı.
"- Nina, burada ne arıyorsun?"
"- Sanırım, seni bulmaya gelmiş"
"- Nasıl buldu ki"
Nina kucağıma atladı. Ben onu çok seviyorum ya. İyi ki, Nina var. Onu aldıktan sonra ne kadar garip olaylar olsa bile, biliyorum ki kalplerimiz arasında bir bağ var.

Oturup sadece o güzel şelaleyi izledik suyun sesi insanı rahatlatıyor du.

Geri döndüğümüzde Biz önde Nina arkada geliyordu.
"- Tessa, Tessa, Affet, biliyorum ki Nina buraya gelmemeliydi! Kayboldu! Gitti!"-  İlayda çılgınlar gibi bağırıyordu.
"- Ama, İlayda"
"- Bak özür dilerim, Emir makyaj kutumu aldı, onu kovalamak zorunda kaldım. Nina'yı kendi köpeğim gibi seviyordum. Off."

Nina arkamızdan çıktı ve Ilayda'ya doğru koştu. Ilayda büyük bir sevgiyle onu kucakladı.

"- Ben de bunh söylemeye çalışıyorum. Nina kendisi bizi buldu"
"- Nina, sakın bana söylemeden gitme"

Uzakta 2 kız gözüktü:"- Salakmısınız? Köpek o, köpek! Sizi anlamaz!"- diyerek gulmeye başladılar.

"- Kes sesini..."- diye tısladım.
Esfarto dedi: "- Değmez, Tessa, onların hayvanlara sevgisi ve saygısı yok. Hayvanlar insanları anlayabilir.."

Birlikte kulubelerimize yollanmışdık. Gece olduğunda ateş'in etrafına toplanmış ve korku hikayeleri anlatmaya başlamıştık.

- Tıpkı böyle bir ormanda, böyle bir gecede, kafasız bir şövalye ağaçların arasında dolanıyordu. Ve o..
- Bir dakika, eğer kafası yoksa, önünü nasıl görebiliyor?
- Kafasız dedim, beyinsiz değil. Herneyse, devam edelim. Evet, böyle bi' gecede dolaşan şövalye insanları sessizce izliyordu. Ve onlar uykuya daldıklarında onları...
- Bu kadar yeter! (Lili)
- Ama, Lili, bu sadece korku hikayesi. (Berk)
- Hiç korkutucu değildi, hadi ama Lili (Esfarto)
- Şimdi ben bir hikaye anlatacağım, yavrularım, dostlarım, bunu herkese söylersiniz, onlar da bilsin.- Dedi Emre;- Bir gün bir taksici yolla gidiyordu. Arabayı zengin bir kadın durdurdu. Ve kadın mezarlığa gitmesini istedi. Taksici arabayı mezarlığa yönlendirdi. Kadın mezarlıkta indi ve bir mezarın yanına oturdu. Dua okuyor gibiydi. Taksici kadina bakmaya başladı. Kadının parmağı pahalı yüzüklerle doluydu. Taksici dayanamadı. Yerden bir tahta aldi ve kadının kafasına vurdu. Kadın bayılmıştı. Taksici hemen kadının parmağındaki yüzükleri çıkardı. Ama bir yüzük çıkmıyordu, baş parmaktaki yüzük. Taksici kadının parmağını kesti ve yüzüğü aldı. Tüm parasını çaldı ve kadını mezarlıkta öylece bıraktı.
Taksici zengin oldu. Parasını harcıyordu. Ama bir gün, taksici düşündü ki, acaba neden son bir kez defa taksicilik yapmayayım, belki daha çok para kazanırım. Arabasına atladı.
Yolda bir kadın arabayı durdurdu ve ona mezarlığa gitmesini söyledi. Kadının elbiseleri cok kirli ve pasaklıydı. Fakir olduğu belliydi. Ve kadının baş parmağı yoktu.
Mezarlıkta kadın indi ve bir mezarın önünde dua okumaya başladı. Taksici tırsmıştı. O yüzden yavaş- yavaş arabaya binerek, kaçmak istedi. Kadın bunu duydu ve taksiciye döndü: " Evladım, benden korkuyormusun?"
" Ha-ha-hayır, teyze. A-ama bi-birşey sora bilirmiyim? Baş pa-parmağınız neden yok?"
" Çünkü, BUNU SEN YAPTIN" - diye Emre bağırdı!!!

Bunu Ilaydanın önünde bağırdığı için hepimiz ve en çok da Ilayda korkmuştu. Kız korkudan dilini yutacaktı.
"- Aaa, delirdinmi, Emre?!"
"- Delirdimse, n'olmuş? Korktunmu?"
"- Herhalde, gerizekalı!"
"- Çocuklar, size bir hikaye söyleyeceğim. Bi' hikaye değil de, ibretlik bir ders gibi düşünün. Benim büyük babam ailesine hep değer verirdi. Bir keresinde evimizde büyük bir şenlik vardı. Ses yazıcı almıştı ve gelecekte dinlememiz için ses kaydı yapıyorduk. Tabi, o zamanlar daha yeni çıkmıştı öyle aletler. Onun sözlerini asla unutmadım. Şöyleydi:

"Bak Karıcığım, 40 yıl, 50 yıl sonra, elbette ben olmayacağım. Beni iyi dinleyin. Bak, bu çocuklar benim tek birikimim. Hayat izin verirse, hepsini evli ve mutlu görmek istiyorum. Hayır, elbette bir gün dünyayı terk edeceğiz. O zaman, bak, sana yapmanı söylüyorum. Hepinizin mükemmel bilgili olmasını söylemiyorum. Onların hepsinin doktor, mühendis, bilim adamı olduğunu söylemiyorum. Hayır, kim oldukları önemli değil: bilim adamı, işçi, doktor. Ama önemli olan, iyi insan olsunlar! Sonra, onlar da, bir gün, büyüyecek, büyüyecek ve yuvalarından çıkacak, bütün kuşlar gibi uçacaklar. Onlara bak o zaman, evet, evet! Nereye gitseler, hangi ailelerden olsalar bile, senden, benden bir parça kendilerile götürmüş olacaklar. Tıpkı birbirimizle tanıştığımız gibi, kendi ebeveynlerimizden bir şey getirdik. Felsefe yaptığımı söyleyeceksiniz. Ama bak, sanırım öyle. Hepimiz birbirlerine kuşaktan kuşağa bir şeyler veriyoruz: bu şeyler başlıyor, ancak kurtaramaz, yok olmaz, düşmez, sürmez ve daha sonra tamamlar. Dünyadaki hiçbir şey yok olmuyor, ölmüyor, kimse ölmüyor. İyi de, kötü de, nesillerle geçiyor. Hayatımızda ne güzel şeyler varsa, çocuklarımızın yeni yaşamında da öyle güzellikler olsun. Hayat böyle işte. İşte böyle ..." demişti

- Sen bunlarin hepsini nasıl aklında tuttun?
- Nasıl unutabilirim ki?
- Vay canına, Hakan, büyük baban gerçekten doğru söylüyor.
- Ailesine hep değer verirdi. Bizi de severdi.
- Amma uzattınız, ha!
- Hadi ama, Emre, sence de güzel bi' konuşma değilmiydi?
- Öyleydi. Şimdi konuyu değişelim.
- Yani, sizi bilmem ama uykum var ve ölüyorum.

Tessa ayağa kalktı. Ve gruptan uzaklaşarak, kulubeye taraf yürümeye başladı. Gece güzeldi ve gökteki ay, geceye daha bir güzellik katıyordu. Tessa sahile inme kararı aldı. Gece olduğu için sahilde kimse yoktu. Sahilde yere oturdu ve denize bakmaya başladı...

- Tessa! Beni duya biliyormusun?
- Uhm, ne?

Tessa yerden kalktı. Burası sahil değildi. Farklı bir yere benziyordu. Sanki, uzayda gibiydi.

- Nina! Konuşa biliyormusun? Ama nasıl..
- Evet, ben Nina, köpeğin. Tamam çılgınca gele bilir, ama yardımına ihtiyacımız var.

Nina konuşuyordu! Tessa'nın önünde durmuştu. Tessa bayılacak gibiydi.

- Bu mukemmel birşey! Hep filmlerde olurdu, ama süper!
- Evet, tabiki, çılgınca tepki vermemelisin. Yani, hayvanlar neden konuşamasın ki?!
- Herşeyi anlat neler oluyor? Seçildim mi?
- Aslında seçilen de dene bilir. İşler karışık. Herşeyi anlatacağım. Otur lütfen.

Tessa oturdu ve Nina konuşmaya başladı.

- Biz, bir topluluğuz. Hayvanları korumak ve onları kollamak. Kötü insanlar var, her zaman bize engel olanlar. Onlar hayvanlara acı çektirirler. Biz onlarla baş etmeliyiz. Tessa, bize yardım et. Senin kalbindeki iyiliği gördük, ben gördüm. Şuan tabii ki, benden vazgeçebilirsin, çekinebilirsin, ama sen olmadan yapamayız.
- Hayır, size yardım edeceğim. Nina, sen benim herşeyimsin. Sen hayatıma renk kattın.
- Bu harika, çünkü, önümüzde uzun bir yol var. Zorluklarla, engellerle çevrelenmiş yollar.
- Nina, biz başaracağız. Kızım benim..

Sarıldılar. Tessa her ne kadar şaşırmış olsa da, kendini toparlamıştı.

Hiç biri geleceği göremez ve ya neler olacağını bilemezdi. Ama çok zorlu yolların ve bilinmeyen maceraların onları beklediklerini biliyorlardı.

- Nina, kampa nasıl döneceğim?
- Aslında, şuan rüyadasın. Sahilde uyuyakaldın.
- Peki, nasıl uyanacağım?
- Bakıyorum da, artık her şeyi öğrenmişsin.

Gelen sesle irkilerek, arkalarını döndüler. Bu Hakan'dı.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top