Mrs. Ures
Kulubeye dönmüşlerdi. Geceydi ve herkes uyuyordu. Bir tek Tessa'yı uyku tutmamıştı. Nasıl ya? Ne çabuk? Her şey ne kadar da hızlı gelişmişti. Tessa Mrs. Ures'in bu kadar çabuk ve nasıl herkesin gözü önünde olduğuna şaşırıyordu...
***
- Çabuk ol, Carlo, çok acıktım, zaten böyle bir yere neden gelsikse?- Mrs. Ures
- H-Hanım efendi, ama siz de söylediniz, yeni Hayvan Koruyucusu gelecek, ve konum tam b-burayı işaret ediyor. Yoksa unuttunuz mu?- Carlo
- Saçmalama, Carlo! Tabii ki, unutmadım. Şapşal Paul ve Henri'ye hiç bir şeyde güvenmemeliydik. Şimdi planın gerisindeyiz. O adamm... Kız mıydı, yoksa erkek mi?- Mrs. Ures
- Kız, efendim.- Carlo
- Hah, o kız çoktan ya ölmeliydi, ya da ellerimde olmalıydı.- Ures
- Kızın hiç özel olmadığı söyleniliyor.
- Söylenti.. Ah, boş boş konuşurlar. Peki sen şahit oldun mu?
- H-Hayır efendim. Ama eğer görseydim mutlaka söylerdim.
- Carlo, yemeğim nerede kaldı?
- Bu-Buyrun efendim. Yarın aramaya çıkacağız.
- Sen çıkacaksın. Ayrıca şuan çıkmaman için bir engel göremiyorum.
- Ama gece efendim...
- Umrumda değil, o kızı bulun ve getirin. Zaten bir Hayvan severle daha savaşamayacağım.
- Efendim, galiba Hakan bey de buralarda. Çünkü hatırlarsanız, yeni biri gelirse diye Hakan beyin ona gözcülük yapacağı söylenmişti.
- Onu yendim, bir kez daha yenebilirim.
- Haha, bu mükemmeldi efendim. Tüm leoparları almış ve yeni moda başlatmıştınız.
- Evet, şimdi çene çalmayı bırak, hazırlan ve git.
- Nereye efendim?
- Carlo, salak mısın? Kızı bulmaya. Hemen git!
- Nereden bulacağım?
- Bilmiyorum, ama bulana kadar her yeri ara. Bu kız söylenildiği gibi özel değilse, işimize yaramaz. Ama emin olmalıyız...
*****
O sırada bizimkilerin kulubesinde
Tessa uyuyamadığı için dışarı çıktığında Hakan'ı gördü. Hakan da onu bekliyor gibiydi.
- Bak, fazla zamanımız yok, mutlaka Mrs. Ures'i durdurmalıyız.- Hakan
- Niye geldi? Burada ne işi var?- Tessa
- Seni almak için. O çok güçlü.- Hakan
- Ama biz de güçlüyüz, değil mi?- Tessa
- Bak, sorun şu ki, senin özel gücün var mı, onu bile bilmiyorum. Büyükannem senin seçilmiş kişi olduğunu söyledi, hatta akilis büyükleri bile bunu onayladılar. Şahin dede'ye saygımız büyüktür. O senin özel olduğunu söyledi.- Hakan
- Ay dur, gurur okşandı bi' an. Yani ben özel miyim?- Tessa
- Tahmin ediyoruz. Umarım öylesindir. Çünkü, Mrs. Ures yeni hiyleler planlıyor ola bilir.
- Nina uyuyor.
- Bence sen de uyumalısın. Nina seninle irtibata geçmek isteye bilir. Anlarsın ya, telepati.
- Ha, evet. Ama uykum yok...
- Beni de uyku tutmadı. Düşünsene, sabah uyandığımızda kafamızda silahlarla Carloyu görüyoruz.
- Carlo kim?
- Mrs. Ures'in asistanı diyelim.
- Peki, Paul onun asistanı değil miydi?
- Dur bir dakika! Paul'u nereden tanıyorsun?
- Kendisi yeni gelen işçilerdendi. Herkese akilisleri aradığını söylüyordu. Sonra müdür onu işten çıkardı, çünkü müdürün kaymasına neden olmuştu.
- Oha, demek buraya kadar geldiler ha?
- Paul kim ki?
- Paul ve Henri: Şapşal kardeşler. Kardeş değiller, ama böyle söyleniliyor. Beceriksizler. Hatta bir keresinde Lusia'nın (kendisi en iyi akilis bahçivanıdır) ineklerini yemlemek isterken, az daha öldürüyorlardı. Zor kurtardık, yara bile almadılar.
- Şimdi herşey anlam kazanıyor. Bu kadar bilgi uykumu getirdi. Enna...
- Lütfen ona bir şey söyleme. Biliyorum, ama bu bir sır.
- Sırr olan ne?- Esfarto kapının yanında durmuş Hakan ve Tessa'yı izliyordu.
- Oğlum, sen daha uyumadın mı?- Hakan
- Uykum yoktu ve siz ne hakkında konuşyordunuz?- Esfarto
- Hiç, sadece kendimi tutamadım ve beni götürdüğün ormanı söyledim.- Tessa söylediği yalana kendisi bile inanmamıştı.
- Neyse ben uyumaya gidiyorum. Hadi iyi günler.- Tessa kulübeye girdi.
- Ne planlıyorsunuz?- Esfarto
- Esfarto, ne planlaya biliriz?- Hakan
- Ah, neyse.- Esfarto bunu söyledi ve yatağına geri döndü.
***
Bu sırada Carlo..
Carlo gece'nin karanlığında yeni akilisi bulmaya çalışıyordu. Ve hiç şüphesiz başarısızdı. Heryeri aramıştı, ama yeni akilisten iz yoktu. Kulübelere de giremezdi. Carlo hemen pes etti ve bir köşede oturdu. Etraf karanlık ve sessizdi. Saat 2 olmuştu. Âniden Carlo önünde Paul ve Henri'yi görünce çığlıl atmak istedi, ama kendini zor tuttu.
- Burada ne işiniz var? Beceriksizler, Mrs. Ures sizi görmek bile istemiyor.- Carlo
- Bu üzücü, çünkü biz sonraki sihirli hayvan geçitinin ne zaman ve nerede olacağını öyrendik.- Paul
- Şaka yapıyorsunuz, tamam o zaman söyleyin.- Carlo
- Önce altınlar....- Henri
- Hayır, belki de yalan söylüyorsunuzdur, bunu Mrs. Ures bilmeli.- Carlo
- Peki, hadi gidelim.- Henri
- Nereye? Herkes uyuyor.- Carlo
- O zaman şapşal sensin. Sen neden uyanıksın?- Paul
- Çünkü, yeni gelen akilis kızı bulmalıyım.- Carlo
- Herneyse, biz bilgileri öyreninceye kadar canımız çıktı, biz uyumaya gidiyoruz.- Henri
- Hayır beni yalnız bırakamazsınız, ben, ben n'apacağım?- Carlo
- Akilisi bul, küçük adam...- Paul
Carlo sinirli gözlerle Paula baktı ve kasten aramayı sonlandırdı. Sinirlenmişti, Paul kendisinden daha aşağı seviyede olmasına rağmen, hiç iyi konuşmuyordu. İntikamını alacaktı...
*****
- Aah, iyi uyudum..
- Günaydın!
- Günaydın.
- Herkes bu gün nasıl bakalım?
- Arkadaşlar bu gün orman gezimiz iptal oldu, üzgünüm. Ama tüm gün havuzda ola biliriz.- Hakan
- Doğru, okula dönünce havuzdaki dondurmalarla ilgili makale yazarız.- Esfartonun bu yorumuna herkes gülmüştü.
- Neden gezimiz iptal oldu?- Tessa
- İnanın ki, ben de bilmiyorum. Ormana bu gün giremeyiz. Ama söz veriyorum, yarın gideceğiz.- Hakan
- Neden giremiyoruz?- Esfarto
- Ya bize dedilelr girmeyin, niye kurcalıyorsun?- Hakan
- Esfarto, biraz sakinleş. Hakan haklı. Belki çok önemli nedeni vardır. Arkadaşlar hadi madene gidelim. Görevliyle sohbet ederken, sormuştum ve giriş iznimiz var. Hadi orayı araştıralım.
Ekibin geri kalanı tereddüd etmeden yemek yemeye başladılar. Yemekten sonra malzemeleri toplamış ve yola hazırlardı.
Herkes artık yola çıkmıştı, o an Esfarto Hakanın kulağına şunları söyledi:
"- Neler çeviriyorsun bilmiyorum, ama yakında öğreneceğimden emin ola bilirsin".
Tessa Enna'yla sohbet ediyor, meyvelerden yiyerek, güneşin tadını çıkarıyordu. Lili, Asena ve İlayda da onlara katılınca kahkahaları yükselmeye başladı.
Esfarto Emre'yle, Hakan'sa Berk'le yürüyordu. İkisinin arasında bir şeyler olduğu herkese belli olmuştu.
Nina'ysa herkesten arkada çok neşeli şekilde zıplayarak geliyordu. Kamp çalışanları Nina'nın yemeğini zamanında veriyor, ona bakım yapıyorlardı.
Madene girmişlerdi. Güneş ışınları taşlara çarparak, madeni rengarenk bir görünüme kavuşturuyordu. Çok güzel bir mamzaraydı. Asena hemen tabletini çıkardı ve araştırmaya başladı. Notları bile tablette alıyordu.
- Arkadaşlar bu taş yakut. Ama biraz kirlenmişe benziyor. Bu maden çok değerlidir.- Asena
- Hey, hemen çıkarıp satalım.- Emre
- Haha, boşuna uğraşma, onu çıkaramazsın.- İlayda
- Emre, başımıza iş açma.- Hakan
- Offf- Emre dudağını büzdü.
Yürümeye devam ettiler. 1 saat sonra madenin yarısına ulaşmışlardı. Burada çalışan bir ekip gördüler. Çocuklar hepsi aşağı indiler ve her biri bir şeyle ilgilenmeye başladı.
Emir ve Berk aletlere dokunuyor, onlarla oynarken, Asena çıkarılan taşlar hakkında uzun bir makale yazıyordu.
İlayda bu arada rengarenk taşlarda kendi yansımasını izliyor ve bundan kendini alıkoyamıyordu.
Güzel, zarif, şık...
Lili yer kazmaya koyulmuştu bile. Dedesi de madenciydi, o yüzden Lili bu işte hepimizden becerikliydi.
Enna ve Esfarto madencilerle konuşuyor, diğer taraftan taşları dikkatle temizlemelerine yardım ediyorlardı.
Hakan bunu fırsat bilerek, Tessaya sessizce fısıldadı:
- Bak, sana söylemeliyim ki, yeni bir hayvan geçiti gelecek ve bu
yakınlarda.- Hakan
- Ne? O da ne ki?- Tessa
- Bak, bunu sana sonra açıklarım, ama bu gece kampın ormanındaki şelalede olacağı kesin. Gece haber verdiler.- Hakan
- Peki, ama....- Tessa
- Hey! Tessa sen de bize katılmak ister misin?- Esfarto
- Tessa, canım buraya gel.- Enna
- Geliyorum, arkadaşlar!- Tessa
Çocuklar madenin her yerini incelemiş ve herkes bilgi toplamıştı. Akşam olunca bu bilgileri yazmaya söz verdiler.
Öğle yemeğinden sonra herkes rahatlıkla havuzda eğleniyordu. Bir tek Halan dışında... Çünkü, Mrs. Ures belki de hayvan geçiti için gelmişti. Tessaya göre de ola bilirdi. Hakanı endişelendiren şeylerden biri de, sanki, aşık olmasıydı. Evet, Enna'ya aşık olmuştu. Nedenini bilmese bile, onu herhangi bir tehlikeye atmamak için sırrını söylemiyordu. Enna'nın ona aşık olduğunu biliyordu, ama o kendi hisslerinden emin değildi...
***
Mrs. Ures'in odasında
- Efendim, Paul ve Henri gelmiş, sizi görmek istiyorlar.- Carlo
- Onları kov, hatta şöyle yap, önce onlara ceza ver, sonra kov.- Ures
- Elbette, büyük bir zevkle.- Carlo
- Ama hey! Bayan biz, sihirli geçit...- Paul
- Dur, ne? Onları buraya getir Carlo! Hemen!- Ures
- Bıraksana- diye Paul Carlo'ya çıkıştı. Ve devam etti:- Evet efendim, kızı bulamadık, doğru. Ama Sihurli Hayvan Geçiti'nin ne zaman ve nerede olacağını biliyoruz.
- Efendim, bence inanmamalıyız, bu geçit her yıl farklı yer ve farklı zamanlarda ortaya çıkıyor. Nasıl emin ola biliriz ki?- Carlo
- Olamayız, ama ya doğruysa? Dökülün bakalım.- Ures
- Evet, ama ilk önce....
Mrs. Ures sandıktaki parayı gösterdi.
Paul ve Henri'nin gözleri parlamıştı.
- Ama eğer, geçit gerçekleşmezse, sizi öldürürüm.- Ures
- Pe-Peki efendim, ama sizi temin ederiz ki, gerçek.- Paul
- Evet, kamptaki ormanda, bu gece yarısı, şelale'nin yanı.- Henri
- Ne? Çok yakın, bu kamp mı?- Carlo
- Evet, çok doğru. Burası.- Henri
- Mükemmel. Parayi sonra alırsınız, şimdi hepiniz hazırlanın. Hayvan avlayacağız.- Ures gülmüştü.
***
Gece olmuştu, artık herkes yavaş-yavaş uyumaya gidiyordu.
Saat 2'di, Hakan ve Tessa dışarı çıktılar. Tessa siyah pantolon, siyah gömlek, mavi ayakkabı ve siyah ceket giymişti. Hakan da savaş kostümündeydi. Tamamen siyah..
İkiside ormandaki şelaleye doğru yol aldılar. Hakan her şeyi orada açıklayacağını söylemişti.
Artık şelalenin yanındaydılar.
- Hey, burası Esfartoyla geldiğimiz yer.- Tessa
- Vay, demek tanıyorsun.- Hakan
- Esfartoyla aranız neden kavgalı?- Tessa
- Sanırım, senden hoşlandığımı sanıyor.- Hakan
- Hoşlanmıyorsun, değil mi?- Tessa
- Tabii ki, hayır...- Hakan
- Ha, çünkü Enna seni seviyor ve siz sevgili olacaksınız.- Tessa
- Kesin konuşmayı sevmem.- Hakan
- Ama sevmelisin, Enna seviyor..- Tessa
- Arkadaşına çok bağlısın.- Hakan
- Öyleyimdir. Ayrıca, Esfarto da yanlış düşündüğünü anlayacak.- Tessa
- Sen Esfarto'dan hoşlanıyor musun?- Hakan
- Şu geçit de neyin nesi anlatsana?- Tessa
- Ha evet, beni dikkatle dinle. Öhm- Hakan öksürdü. Hakanı dinleyen kişi sadece Tessa değildi...- Evet, bu geçitin tam ismi "Sihirli Hayvan Geçiti". Her yıl farklı zamanda, ve farklı yerde oluşuyor. Onu bulmak çok zordur. İyi ki, denk gelmişiz. Bir geçitten yalnız özel kişiler geçebilirler. Ve ya elinde patlayan silah olan herkes. Geçitten isminden görüldüğü gibi hayvanlar geçiyor. Ama normal hayvan yığını değil. Her türden, yer yüzündeki her türden hayvan geçiyor. En sağlıklı hayvanlar bu yolla kendilerini yeniliyor ve geçit bittiğinde değişiliyorlar. En eski zamanlarda hayvanlar bu yolla değişiyorlardı ve herşey sorunsuzdu. Ama sihirli avcılar bu geçiti keşfettiler ve herşey o an değişti. Sihirli Hayvanları avlamak çok zordur, hiç bir insanoğlu tek başına sihirli karınca üstadını ve ya kaplumbağayı yakalayamaz. Sihirli avcılar her yıl nöbet tutuyor ve o hayvanları avlıyorlar. Sihirli hayvanlar çok değerlidir. Mesela sihirli bir inek bin sene boyunca 4 ülkenin süt ihtiyacını sağlayabilir. Avcılar genellikle leopar, kaplan gibi hayvanlar avlarlar. En çokta Mrs. Ures. Hayatında sadece bir defa katıldığı geçitten şans eseri leopar avlamıştır ve o leopar hâlâ verimli bir şekilde Mrs. Ures'in kölesi. Bu yüzden o kadın bu kadar zengin. Sihirli bir hayvan her yıl kendiliğinden düzenli olarak yavru yapar.- Hakan
- Oha, şu sihirli hayvanlar ne kadar da mükemmel.- Tessa
- Evet, ama gördüğün gibi dünyada hayvanların nesli tükeniyor. Çünkü sihirli avcıların bu geçitteki hayvanlara zarar vermesi, dünyadaki hayvanlara da zarar veriyor. Doğa uyumludur. Kimse onun huzurunu bozmamalıdır. Ve işte, biz akilisler de doğa'nın koruyucularıyız. Güçlerimizle her yıl, geçiti korumaya çalışıyoruz. Ama sihirli avcılar gün geçtikçe daha da güçleniyorlar. Son 2 yılda 253 hayvan kaybettik.- Hakan
- Sana söz veriyorum Hakan, elimden geleni yapacağım!- Tessa
- Ben de- bunu Esfarto söylemişti. Tessa ve Hakan şoktaydılar.
- Kulübeden çıktığınızdan beri sizi izliyorum. Merakımı affedin gençler. Ama Hakan'ın her söylediğini duydum. İlk önce özür dilerim. Ama derin bir nefretim de yoktu zaten. İkincisi, şu pislik avcılara ben de günlerini göstereceğim.- Esfarto
- Geçit için son 1 dakika. Gerisayım başladı.- Hakan
- Esfarto git lütfen, seni tehlikeye atamayız.- Tessa
- Bende sizinleyim. Canım pahasına! Herşey Hayvanlar için! Hayvanların Sesi için! Doğa için!!!- Esfarto
Âniden geçit açıldı ve herşeyi içine almıştı bile. Paul, Henri, Carlo ve Mrs. Ures'i bile....
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top