Bölüm 23 - Havai Fişek

Ağrı, sancı, acı... Philip uyandığında kendini hâlâ yorgun, ağır ve yaşlanmış hissediyordu. Sanki baskın onu yormakla kalmamış, ömründen yıllar çalmıştı.

Anılarını yavaş yavaş geri kazandı. Mutfak droidleriyle aralarındaki mücadele, uçan denizanası robotlara karşı verdiği savaş, Nikolai'ı yaralayışı...

Philip, sanki soğuk sudan çıkıp ılık bir melteme maruz kalmış gibi irkildi. Islakken zaten üşüyordu, rüzgâr sadece ona üşüdüğünü iyice belletmişti. Vicdan azabı da zaten içindeydi, hatırlamak onun ızdırabını  anlamlandırmasına sebep olmuştu.

Sonradan, pek tabii, üzülmesi gereken en son şeyin Nikolai'ı yaralaması olduğunu düşündü. Baskından sağ çıktıysa esir alınmış olmalıydı. Şaşırdı, oysa yer altındaki revirde olduğunun uyanır uyanmaz farkına varmıştı.

Yattığı yerden hafifçe doğrulurken alnındaki sargıyı ve sağ elindeki kelepçeyi hissetti. Ne zaman başını çarptığını hatırlamıyordu, bayıldığında olmuş olmalıydı. Yatağa bağlanma sebebini ise anlamadı.

Etrafa göz gezdirince burasının gerçekten de yer altı LRDA tesisindeki revir olduğunu anladı. Üstelik Kertenkele kardeşleri de buradaydı, yalnız Nikolai'ın bilinci yerinde değildi. Belki de hükümet üssü ele geçirmişti, şimdi de afallamaları ve açık vermeleri için onları buraya hapsetmişti.

Kapı açılınca Philip'in dikkati oraya yöneldi, içeri Fyodor girdi. Etrafa göz gezdirdikten sonra Nikolai'ın yatağının yanındaki sandalyeye oturup yaralı kolundaki elini tuttu. Fyodor'un sol bileği, Nikolai'ın sağ kolu ve karnı sargılar içindeydi.

Fyodor kendi eline baktığında kısa bir an General'in bileğini nasıl yaktığını hatırladıysa da dikkatini yeniden Nikolai'a yönlendirdi. Tek bir şey söyledi: "Üzgünüm."

Philip, Fyodor'un hain olduğuna yönelik bir çıkarım yaptı. Evet, mutlaka hain olmalıydı. Nikolai'ın düşman tasvirini anımsadı: içlerinden olmayan, erkek bir klon. Nikolai belki de Fyodor'a ihanet etmemek fakat arkadaşlarını da uyarmak amacıyla düşmanın Fyodor olduğunu söylememiş, böyle bir tanım yapmış olabilirdi.

Parçalar yavaş yavaş yerine oturdu. Evet, mutlaka düşman Fyodor olmalıydı. Onun kokusunu aldığını hatırlıyordu, oradaysa neden yardım etmemişti? Belli ki bir hükümet köstebeğiydi, medüz kılıklı robotları da mutfak droidlerini de general rolü sayesinde o kontrol etmişti.

Philip Fyodor'u suçlamak için kesin kanıtlar ararken Philip'ten önce uyanmış olan Casimir ondan önce davrandı, "Hain!" diye öfkeyle bağırdı. Philip ise düşüncelerini tartmak için vakit buldu.

Fyodor Casimir'e döndü, cevap vermedi, kederli bakışlarını Nikolai'a çevirdi. Konuşmak için önce herkesin tepkisini beklemeye karar verdi.

Nikolai'ın en yakın arkadaşı Leonid, Fyodor'un sessizliğini onaylama olarak algıladı. "Pislik herif! Bunu Nikolai'a sen yaptın! Sana güveniyordu, hepimiz güveniyorduk!"

"Başka suçlayacak olan?" dedi Fyodor.

"Baskında neredeydin? Neden yardıma gelmedin?" diye sordu Darnir.

"Mavi gözlü canavar klon nerede?" dedi Pyotr.

"Bir gözü mavi, diğeri kahverengi olan mı?" dedi Fyodor.

"Evet, o!" dedi Pyotr.

Fyodor saatine baktı, "Birazdan gelir."

"O şerefsiz karga benim gırtlağımı sıktı, bileğimi kırdı!"

"Karga tabiri kısmen doğru, kanatlarını kuzgun genlerinden alıyor. Hakkımda başka tahmini olan var mı?" dedi sakince Fyodor.

"Bırak onun elini! Onun sadakatini hak etmiyorsun!" dedi Leonid. Eli bağlı olmasaydı kalkar, onu döverdi. Hiddetten gözü dönmüş vaziyetteydi.

"Onu koruyamadım, haklısın." dedi Fyodor.

"Neler oluyor?" diye sordu Dmitri.

"Bilmiyorum." dedi Isaac.

Philip Fyodor'u suçlamadı. Bunca yıllık eğitmeni, onları yakalatmak istese illaki daha önceden bir fırsat bulurdu. Ama bir yandan, General'in hastalanmasının bunun için uygun bir ortam olduğunu düşünmeden edemedi. Üstelik önceden ihanet etmek gibi bir isteği yokken, yeni yaşanmış bir olay hain olmasına yol açmış olabilirdi.

Fyodor'un koyu gözlerine âdeta bir sis bulutu indi. Yorgunluk, üzüntü ve güvensizlik okunuyordu tavırlarından. Pişmanlık, nerede yanlış yaptığına dair bir merak kırıntısı.

Saatine baktı, daha vakit vardı. "Yoksa diğlerleri hâlâ tahmin edemiyor mu? Gerçeği idrak edemiyor musunuz?" dedi alayla.

Dmitri ne diyeceğini bilemedi. Hiçbir şeyden emin değildi, sayısız ihtimal vardı. Isaac ise bir şekilde Fyodor'u suçlu bulmadı, yalnız, "Her şeyi en baştan anlatın!" diye sitemde bulundu.

Colin ise belki şoke olduğu için, belki de gerçek benliği soğukkanlı olduğu için düşünceleri gitgide berrak ama bir o kadar da kaotik bir hâl almaya başladı. Yırtıcı hayvanlarla dolu bir ormanda, yapayalnız ve yaralıyken huzur bulmuş gibiydi.

Eline baktı, sargılıydı. Belki o da eldivenle gizlerdi yarasını. Hayır, sırf çizim yapabilmek için dahi olsa ampütasyona razı olur ve protez takardı o. General veya Yaroslav gibi siyah eldiven değil, beyaz eldiven isterdi. Tören eldivenlerini severdi. Bir sanatçı için daha uygun olacağını düşündü.

Meydan okuyan Fyodor'a baktığında, Nikolai'ın kolunun boydan boya kesildiğini hatırladı. Nikolai'ın masaya yaslanmış vaziyette dinlenirken elinden süzülen kan damlaları gözünün önüne geldi. Acaba esir edilene kadar önünde bir kan birikintisi olmuş muydu? Olmasını diledi. Sanatçı ruhu böylesinin daha estetik olacağını söylüyordu ve nedensizce, kaygılı anlarda yegâne kaygısı sanat olurdu.

Düşüncelerinden korktu, kendinden korktu. Nikolai onun kardeşiydi ve onun daha fazla kan kaybetmesini dilediğine inanamıyor, vahşi düşüncelerini kabullenmek istemiyordu. Kendinde biriken öfkeyi başkasına yönlendirmek istedi. Kendi azabını başkasına çektirmek istedi.

"Nikolai'ı nasıl koruyamazsın?"

O esnada, nihayet Nikolai kendine geldi. Sızlandı, farkında olmadan karnını tuttu. Acıyla gözlerini sımsıkı kapattı. Kolundaki kesik ve karnındaki yara hâlâ epeyce canını yakıyordu. Etrafında olanlara dikkatini vermedi, yalnız koluna ve karnına odaklanmıştı.

Fyodor sükûnetle cebinden bir enjektör ve ufak, saydam bir kutuda morfin çıkardı. Nazikçe Nikolai'ın bileğini tuttu, bir miktar morfin enjekte edip, "Bu iyi gelir." dedi. Nikolai ses çıkarmadı fakat bir müddet sonra kolundaki ağrı dinince mırıldanarak teşekkür etti.

"Teşekkür etmene gerek yok, yaralanmana ben sebep oldum. Seni koruyamadım, özür dilerim. Ama merak etme, yaralarının izi kalmaz. Yakında iyileşeceksin." dedi.

Leonid dayanamadı, "Onursuz herif!"

Akabinde Fyodor'a peşi sıra hakaretler, ithamlar yağdı.

"Alçak!" dedi Casimir.

"Hain!" dedi Ethan.

"Piç!" dedi Pyotr.

"İleri gitmeyin, lafın ucu General'e değiyor!*" diye imayla uyardı Fyodor, sinirle gülerek.

"Sen yapmadıysan neden vicdan azabı çekiyorsun? Eğer bizim tarafımızdaysan neden bizim gibi kelepçeli değilsin? Planın nedir?" diye sordu Dmitri, sakince.

Fyodor önce saatine, sonra kapıya baktı. Az sonra içeriye kara kanatlı, farklı gözlü adam girdi. Siyah üniformasıyla kuzguni kanatları, beyaz teniyle uyumlu bir zıtlığa sahipti. Apoletlerine bakılacak olursa yarbaydı, üniforması ise özel kuvvetlere aitti.

"Bu o! Boğazımı sıkan herif!" dedi Pyotr.

"Boğazın ve bileğin için üzgünüm." dedi kanatlı adam. Hemen sonra Nikolai'a döndü, "Özür dilerim, Nikolai. Hiçbirinize, özellikle de sana zarar vermek istemezdim. Nitekim savaşta epey işe yarayacaksınız." dedi. Nitekim Nikolai'a zarar vermenin cezası çok ağırdı.

"Nikolai da mı hain?" dedi Casimir.

Nikolai Fyodor'a döndü, soru sorar gibi baktı. Fyodor gizlice, diğerlerinin göremeyeceği şekilde elini siper edip dudaklarını oynatarak ona bir şeyler söyledi.

"Hangi taraftasın sen?" diye sordu Dmitri.

"Sizinle aynı taraftayım." diye cevap verdi kanatlı adam.

"Biz seninle aynı tarafta değiliz! Bizi çipleyemezsin! Hükümet için çalışmaktansa ölürüm daha iyi!" dedi Leonid. Neyse ki kendini şu an için kendine kıyma imkânı yoktu.

Kanatlı adam ve Fyodor saatlerine baktılar, başlarını kaldırıp kapıya döndüler. Fakat içeri giren bekledikleri kişi olmadı, beklemekten kaçındıkları kişi oldu.

Albay Danilova -aradan geçen on üç yılda diğer üç eğitmenle beraber üç kez terfi almıştı, ellerini arkasında bağlamış vaziyette dimdik yürüyerek revirin ortasında durdu. Yukarıdan sımsıkı at kuyruğu yapılmış yer yer gri-beyaz saçları ensesine değiyordu. Cüretkar ve kendinden emin hatlara sahip yüzü öfkeyle kırışmıştı. Canlı kahverengi gözleri yanan bir odundu âdeta. Şişkin kasları gerilmiş, yapılı vücudundaki damarlar belirgin olmuştu.

Kertenkeleler, Fyodor ve kanatlı genç hemen ayağa kalkıp selam durdu. Danilova onlara işaret verince serbest pozisyonlarda ayakta beklediler. Fyodor ve kanatlı adam ise Danilova'ya çekinerek yaklaştı.

"Droid gönderilir sanıyorduk, efendim." dedi Fyodor.

"Zahmet etmeseydiniz." dedi kanatlı genç.

"Bu aptallar droidden anlamazdı. Ziyanı yok." dedi Danilova. Ne Fyodor ne de kanatlı adam üstelemedi. Fyodor, Philip'in yanı başındaki sandalyeyi çekip revirin ortasına getirdi. Danilova baş selamı vererek oturdu, ondan sonra herkes yerine oturdu.

"Hayal kırıklığı ve israftan başka bir şey değilsiniz," diye söze girdi. Elli yaşında olmasına rağmen sesi güçlüydü.

Albay hariç tüm askerlerin içlerinden kaderlerine nasıl küfrettikleri yüzlerinden okunuyordu. Danilova belli ki onları iyice fırçalayacak, hatalarını zihinlerine kazıyacaktı. Çoğunun avuç içleri terlemişti, hepsi de başlarını öne eğmişti. Bazıları gerginlikten elleriyle veya giysileriyle oynuyor, bazıları dudaklarını ısırıyordu.

"Gördüğünüz kanatlı asker: General'in klonu, Lukyan. Onu da, Fyodor'u da ben eğittim. Onlara hain demek haddinize değil!"

"Baykuşlara karşı direncinizi arttırmak için baskın yapmalarına General izin verdi. Lukyan, Fyodor ile beraber eğitiminize katkıda bulunacak. Medüz robotlar ayrıca ihtilalde diğer tüm LRDA droidleri gibi orduya katılacak."

"LRDA Yer Altı Üssü şu an için güvende. Bir tehlike olduğunda ise asla buna benzer bir durumla karşılaşmayacaksınız. Bütün girişlere organik çipli sinekler mevcut, yabancı biri girdiğinde uyarı verecekler." 

"Efendim, emredin gerisini ben anlatayım. Sizi meşgul etmeyelim." dedi kibarca Fyodor. Herkesin hem beden hem ruh sağlığı için kendini öne atmıştı.

"Lüzumu yok." dedi Danilova. Buraya gelmesinin sebebi sadece General'in emriyle klonları ikna etmek değildi, onları görmeyi ve durumlarını bizzat öğrenmeyi de istemişti. Doğrusu, buraya gelmeden önce sağlıklı vaziyette kurtulduklarına ihtimal vermiyordu. Tahminlerinde de haklı çıkmıştı. Nikolai bir süre sağ kolunu, Colin sol elini bir müddet kullanamazdı.

"Gerçek bir baskın olasılığı hususundaki detayları Yarbay Fyodor'a bırakıp asıl önemli mevzuya değinmek gerek."

Philip yutkundu.

"General sadece iki gün aranızdan ayrıldı, üstelik ardında mesaj da bırakmıştı, yine de birbirinize girdiniz! Savaş meydanında, devrim sırasında ölürse ne yapacaksınız?"

Bütün klonlar yutkundu, böyle bir şeyin olmasını hiçbiri istemezdi. General'in ölümünü hayal bile edemezlerdi. Pek çoğunun gözünde General'in gücü ve değeriyle kimse boy ölçüşemezdi, kimse onu öldürecek kudrete sahip olamazdı. Oysa daha iki gün önce General'in gücü kesilmiş, yatağa düşmüştü. Gerçeklere karşı nasıl bu kadar taraflı bakabilmişlerdi?

Danilova, onların şaşkın ve az da olsa içine acıma duygusu karışmış ifadelerine daha fazla mahal vermedi. Şiddetli sesiyle, yaşını unutturacak kadar keskin bir dille, "Bir daha böyle bir karışıklık yaşanmayacak. Albaylar dururken hiyerarşik sırayı bozup yerine Fyodor'u geçiriyorsa, haddinizi bilip emirlerine itaat edeceksiniz."

Klonlar hep bir ağızdan emredersiniz, diye cevap verdi. Bazıları Danilova'nın Fyodor'u kıskandığını düşündü fakat bu cılız bir olasılıktı. Danilova'nın kızı vardı, daha fazla mesuliyet istemezdi.

"Lukyan'ın, askerlere ciddi zarar gelmemesi hususunda verilen emri çiğnediğini görüyorum." dedi General.

"Bağışlayın efendim, kontrolüm dışında oldu." dedi ve boynunu büktü Lukyan.

"O hâlde kontrolü elinde bulunduracaksın, Lukyan. Ceza olarak Nikolai'ın ve Colin'in tedavi masraflarını, revirde içtikleri bir yudum suyun bile giderini cebinden karşılayacaksın. Fiziksel bir ceza verilmeyecek çünkü Fyodor'un yaptıklarından bihaber değilim." dedi Danilova.

"Af buyurun efendim, intikam arzuma yenik düştüm." dedi Fyodor, el pençe divan durarak.

"Kendine hakim olacaksın, Fyodor. Lukyan'ın tedavi masrafını karşılamayı ceza mahiyetinde göreceksin." dedi Danilova. Lukyan ayakta tedavi göreceği için Fyodor şanslıydı, sadece bir sağlık droidinin harcayacağı elektriği ve sağlık malzemelerini ödeyecekti.

Nikolai, intikamının alındığını düşündü. Öcünün nasıl alındığını merak ettiyse de sormadı. Fyodor'un kısasa kısas yaptığını düşünüyordu. Gülümsememek için kendine zar zor hakim oldu, sadistik arzusundan dolayı kendinden utandı.

Danilova sözü devraldı. "Fyodor'a güvenmeniz hususunda sizin de emirlere uygun davranmadığınızı görebiliyorum. Attığınız iftiraları, ettiğiniz küfürleri bizzat duydum! Bir daha Fyodor'a ve Lukyan'a saygısızlık yapmayacaksınız. Az önceki küstahlığınızın da cezasını çekeceksiniz."

İşte başlıyor, diye düşündü Philip.

"Leonid, Pyotr, Casimir, Ethan ve Colin; ceza olarak hem yemekhane droidlerini hem de medüz robotları tamir edecek ve sizinle savaşan yemekhane droidlerinin ve medüz robotların harcadığı elektriği kendiniz üreterek karşılayacaksınız. Aynı zamanda ettiğiniz laflardaki harf sayısı kadar şınav ve mekik çekeceksiniz, bu sırada Fyodor üstünüze basacak."

Tüm klonlar, bu son cezanın kesinlikle Fyodor'un önerisi olduğu konusunda hemfikirdi. Cezalılar ise Fyodor'a ettikleri lafları düşünmeye başlamıştı.

Danilova onlara dediklerini hatırlatmakta gecikmedi, hepsinin yüzlerine bakarak söylediklerini hoparlörden dinletti. Cezalı klonlar boynunu büktü, topluca af diledi.

"Casimir'in, Nikolai'ın da sadakatini sorguladığını duydum. Ceza seçimini Nikolai'a bırakıyorum. Yalnız, Casimir'in eğitimden geri kalmasına sebebiyet verecek bir cezaya onay vermiyorum."

"İzninizle kararımı söyleyebilir miyim, efendim?"

Danilova'nın izin vermesi üzerine Nikolai, "Zincir kullanarak baskın sırasında yaşadıklarımın tıpkısını zihninde yaşamasını arz ediyorum. LRDA uğruna göze aldıklarımı iyice öğrenirse, bir daha hain olduğumu düşünemez." Onun da kolu kesilsin, karnı deşilsin, arkadaşı tarafından vurulsun.

"Pekâlâ, izin veriyorum. Cezayı üç gün sonra Fyodor versin. Nikolai da isterse şahit olsun." dedi Danilova.

Casimir'in General'e, Danilova'ya ve Nikolai'a duyduğu olumsuz hisler güçlendi, köklendi. Artık elinde belirgin bir sebep, açık seçik bir kanıt vardı.

"Baskında kimin ne yaptığını unutmuş değilim. Nikolai'ın, Lukyan onun yaralanmasına sebebiyet vermesine rağmen Fyodor'un suçlanmaması için, diğer müfreze askerlerine düşman özelliklerini anlatırken düşmanın Fyodor'a benzediğini söylememesi gerçekten yüksek bir sadakat göstergesidir. Ancak takım arkadaşlarına detaylı bilgi vermemek doğru değildir, böyle bir bağlılık tehlikelidir. Aynı zamanda üstün başarılarından dolayı Pyotr, Darnir ve Colin'i takdir ediyorum. Zor koşullara rağmen dirayetli davrandığınızı göz önünde bulunduruyorum."

"Sonuç olarak, hepinizin cezasını Marko denetleyecek. Nikolai bugünlük revirde kalmaya devam edecek. Cezalı Kertenkele askerleri ona kan bağışlayacak. Colin ve Pyotr ise dispanserde tedavi görecek."

Danilova duraksayınca, "Müsaadenizle, efendim, bir soru sormak niyetindeyim." diye araya girdi Dmitri.

"Dinliyorum." dedi Danilova.

"Gerçekten Albay Tiarna Danilova olduğunuzu kanıtlayabilir misiniz?"

Aslında Philip'in de aklına bu husus takılmamış değildi fakat hâl ve hareketleri onu ikna etmek için kâfiydi.

"Nasıl bir kanıt istiyorsun?"

"Yalnız, yıllardır burada bulunan ve LRDA adına görev yapan birinin söyleyebileceği bir malumat."

"Eğer ben sahte isem, gerçek Danilova'yı konuşturup böyle bir soru  için cevap hazırlamış olamaz mıyım?"

"Hayır, Danilova asla malumat vermez."

"Semantik dekoder veya beyin-bilgisayar arabirimi müdahalesine maruz kalsa bile mi?"

Semantik dekoder, beyin dalgalarını isabetli tahminlerle yazıya çevirebilen yapay zekâ destekli bir makineydi. Beyin-bilgisayar arabirimi ise bilgisayara bağlı bir çip vasıtasıyla düşüncelere kısmen erişebilen bir cihazdı. Her iki makine de kişinin düşüncelerini bir yere kadar bilebilirdi.

"Hayır, üst düzey yöneticilerin bu olasılık için beyni hazırlıklı olur."

"Askerî hapishanede işkenceye maruz kalsa?"

"Albay Danilova bu durumda eğer imkânı varsa öz kıyım gerçekleştirir, imkânı yoksa işkenceye katlanır. Malumat vermez." diye cevap verdi Dmitri.

"Doğru." dedi Danilova. "İsabetli tahminler yaptın, kimseyi suçlamadın ve şüphelerinde haklısın. Fakat gerçekten zor ve ayırt edici bir soru bu. Düşünmem gerek." dedi Danilova.

Bir müddet duraksadı, ardından, "555. Tabur'un kurtuluş operasyonunda görevliydim. General'i, onun emriyle bayıltan bendim."

"Affınıza mağruren komutanım, bu bilgiyi size hükümet sağlayabilir. Talim için ayrılmış, orduya ait bir açık alanda mutlaka güvenlik kameraları vardır. Maskelere de ulaştılarsa sizin görünümünüzde başka birini siz gibi gösterebilirler."

"Güvenlik kameraları kısa süreliğine devre dışı bırakılmıştı."

"Bunu nereden bilebilirim, efendim?"

"Novikova'nın infazını ben gerçekleştirdim."

Dmitri rahatlayarak, "Şüphelerime vakit ayırdığınız için teşekkür ederim, efendim." dedi. 

Danilova onu görmezden gelerek devam etti. "Bir daha böyle bir olay gerçekleşmeyecek. Aksi takdirde uluslararası güvenlik tehlikesi arz ettiğiniz kararına varılacak, LRDA adına belirli bir süreliğine saha görevlerinize son verilecek. Dikkatli olun!"

Tüm askerler selam durdu, "Emredersiniz!"

Danilova ayağa kalktı, onunla beraber herkes ayağa kalktı.

***

Daha bu sabah, kahvaltı esnasında yaralanmış olan klonların çoğu şimdiden iyileşmişti. Yalnız Nikolai hâlâ bir revirde kalıyordu, yarın öğlen yemeğinden önce taburcu olurdu. Şu an ise revirde, Fyodor'la yalnızdı.

"Dün Theo ile Lebedev'in bürosunda gerçekleştirdiğiniz vazifenin içeriğini öğrenmemde sakınca var mı, efendim?" diye sordu Nikolai. Kertenkele Müfrezesi'ne özel bir revirde olduğundan dinlenme veya izlenme korkusu yoktu.

Fyodor önce onun kafasını karıştırmak, demokrasi karşıtlığına dair peşin yargılarını yıkmak istedi. "Meritokrasi yükseliyor, Nikolai. Onu biz yükselteceğiz."

"Anlayamadım, efendim?"

"Meritokrasi; o iş için uygun, ehil ve yetenekli kişilerin fırsat eşitsizliğine uğramaksızın mesleğine kavuştuğu bir yönetim biçimi. Başkanlık da yöneticilik de söz konusu meslek gruplarına dahil."

"Liyakatin gözetilmesi gerçekten güzel ve adil olurdu fakat böyle bir sistem nasıl mümkün olabilir?"

"Herkes, farkında olmadan yapay zekâların veri depolamasını sağlar. Bu veriler yorumlanırsa kimlerin yönetici olmayı hak ettiği ortaya çıkar."

"Yapay zekâ yanlış yönlendirilemez mi, verilerine dışarıdan müdahale yapılamaz mı?"

"Yapay zekâ kandırılamaz. klavyedeki hızları, yaptıkları yazım hataları hatta tuşa basma dinamikleri bile onların gerçek kimliğini ifşa eder. Sistem ortaya çıkmadıkça da kimse yazılıma müdahale etmez, edemez."

"Siz bu sistemle gizlice halkı mı yöneteceksiniz?"

"Ben değil, General değil, Lukyan değil. Hak eden kimse o."

"LRDA bunu kabul etmez. Lebedev'in de ikna olduğunu sanmıyorum yoksa... Onu esir mi aldınız?"

"Hayır, o görevde sadece onu kısmi olarak çipledik. Normal yaşantısına karışmadık, sadece siyasal hayatı etkilenecek. Cumhurbaşkanı adayı olacağı zaman liyakati göz önünde bulunduracak, eğer seçimi kazanırsa idealimiz doğrultusunda hareket edecek. Kazanamazsa kazanan adayı çipleyecek."

"Bu adil değil, efendim!"

"Diktatör değiliz, Nikolai. Eğer bir kimse simülasyon üzerinde idealimizden daha üstün bir fikri olduğunu ispatlarsa o kişinin davası yürürlüğe geçer."

"Simülasyon gerçeği birebir yansıtabilir mi?"

"İnsanlar hakkında elimizde çok fazla bilgi olacağı için herkesi tahmin edebiliriz. Uydu görüntüleri, güvenlik kameraları, kamu hizmetleri kayıtları, ticari anlaşmalar... Her şey devletin elinde olacak fakat devlet asla halkın yaşam tarzına karışmayacak. Bu verileri halkın taleplerini karşılamak, uygun yöneticiyi bulmak ve güvenliği sağlamak dışında kullanmayacak."

"Diğerleri bu amacınızı bilmeden devrime hizmet etmemeli, en azından askerler bunu bilmeli. Bu yolda canlarını ortaya koyacaklar!"

"Kertenkeleler er ya da geç öğrenecekler fakat diğer klonlar için kesin bir karara varılmadı. General; onların devrim veya diğer insanlar için değil kendi özgürlükleri için savaşmasını, idealleri umursamamasını istiyor."

"Ordunun isyan etmesini göze alamıyorsunuz."

"Evet fakat zaten askerin görevi, başkanların kararını sorgulamak değildir. Ülkesini korumak, mensup olduğu topluluğu savunmaktır."

"Askerler mesleklerini iradesiyle seçer. Biz klonuz."

"İhtilalin ardından size bir seçim şansı vereceğiz, bunu en çok isteyen kişi General. Üstelik bu sistem, klonların iş bulmasını kolaylaştırmak adına işverenlere devlet desteği sağlayacak. Klon üretimini durduracak. Çocuk klonların çiplerini çıkaracak, erişkin klonların ise çiplerindeki kodlar silinecek ve çiplere emir ekleme yetkisi kaldırılacak. Oysa demokrasiyle klonların iradesini net bir güvence altına alamayız. Meritokrasiyi de herkesin gözü önünde getiremeyiz."

"Yine de, yöneticiler için de çip adil bir çözüm değil."

"Lebedev'in, General'in canına kastettiğini hatırlatmak isterim. Suçsuz bir insanı öldürmeye teşebbüs etti. Bunun için masum bir klonu, Theo'yu çip yoluyla adam öldürmeye azmettirdi. Theo'nun yaşadığı bunalım, kullanılmışlık hissi onda kalıcı bir hasar bıraktı."

"Lebedev hak ediyor fakat gelecek başkanlar onun suçuna dahil değildi. Onlar çiplenmeyi hak etmiyor."

"Çip olmadan her başkanı meritokrasiye ikna edemeyiz. Herkese demokrasinin yanlış kişileri başa getirdiğini anlatamazsın. Anlamazlar. Üstelik onlara kanıt sunma seçeneği vereceğiz, özgürce fikirlerini ifade edecekler. Simülasyon destekli tartışma sonucu kazanan ideolojinin yönetim biçimi olacağını söylemiştim."

"Sizi meritokrasinin doğru olduğuna iten nedir, efendim?"

"Eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? Rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?" dedi Fyodor, ezberden.

"Tecrübeli ve eğitimli olanlar tarafından." dedi Nikolai.

Fyodor yine ezbere bildiği cümleleri sıraladı. "Peki bu durumda nasıl olur da, bir ülkedeki yetişkin insanların rastgele ve herhangi bir grubunun bir ülkeyi kimin yöneteceğine karar verebilecek donanımda olduğunu düşünebilmekteyiz?"

Nikolai cevap vermedi.

"Sokrates, Ademantus'a neden demokrasi karşıtı olduğunu böyle açıklar." dedi Fyodor, gururla gülümsedi.

"Anlıyorum, efendim."

"Biz baskıcı değiliz, dar görüşlü değiliz. Sadece Sokrates'in başlattığı tartışmayı devam ettireceğiz."

"Pekâlâ, efendim. Yalnız uygulama metotlarınızı merak ediyorum. En uygun kişi nasıl halk tarafından başkan seçilecek? Seçimlerde hile mı yapılacak?"

"Uygun görülen kişiler; diksiyon, siyasal bilimler ve politika alanında eğitim görecekler. Kurslara katılması için gerek bireysel reklamlarla, gerek önemli kişilerden tavsiyelerle, gerekse yapay zeka asistanlarının önerisiyle bu eğitimlere yönlendirilecekler. Bunların kendi seçimleri olduğunu düşünecekler ki en nihayetinde bu onların kararı olacak. Eğitim alanlar, en çok oy alması mümkün görünen partilere yerleştirilecek. Halkla iç içe olacak, açılışlara ve etkinliklere katılacaklar. Nitelikli, adalet yanlısı olan bu kimselerin halkın gözüne girmesi zor olmayacaktır. Aday olmanın önünde maddi handikaplar olmayacağı için kaygıları cüzi miktarda olacak. Aday olduktan sonra propagandaları, sloganları, vaatleri halkı etkileyecek. Halk arasında ayrımcılık yapmayacak. Pek az kişi onun bir düzenbaz olduğunu düşünecek, onlara kimse inanmayacak, adayın üzerine iftira atılması engellenecek. Medya aracılığıyla insanların onu sevmesini sağlayacağız. Seçmenler bir başkanda hangi özelliği arıyorsa adayımızda onu görecekler. Adayı kusursuz yansıtmayacağız, insan gibi anlaşılacak çünkü hatasız olursa halk onunla empati kuramaz."

"Uygun gördüğünüz kişide aradığınız kriterler ne olacak?"

"Liyakat, adalet, akılcılık, diplomasi yeteneği."

"Ya bu özellikleri zamanla kaybederse?"

"Çiplendikleri için bu durum epey zor, ahlak onlar için neredeyse zorunluluk olacak ama zaten ahlaklıysalar fark etmeyecekler. Eğer çipe rağmen uygunsuz bir davranış sergilerlerse o zaman indirilecekler. Halkın gözünde kötü görünecek, referandum sonucu olumsuz özellikleri ile ortaya attıkları kanunlar kabul edilmeyecek."

"Kim denetleyecek başkanı?"

"Sistem."

"Sistemi kim denetleyecek?"

"Meritokrasiyi bizzat kendi iradesiyle destekleyen bir heyet."

"Peki ya onları kim teftiş edecek?"

"General bu akşam onlarla görüşecek. İyi niyetlerinden emin sayılır, onları tanıyor. Yine de tedbirli olmakta fayda var."

"Demek General bu yüzden..."

"Yalan yok, başta cidden hastaydı, henüz bu sabah iyileşti."

"Ya... General... Bir daha onları denetleyemezse?"

"Onun yerine ben ve Lukyan varız. Yıllardır adalet ve direniş uğruna ölülerin yanı başında, âdeta bir mezarda yaşıyoruz."

"Neden bugün görüşmeyi tercih etti, ertelemedi?"

"Siz dahil kimse bugün onun işlerini kurcalayamaz."

"Danilova da. Onu bu yüzden bizi uyarmakla görevlendirdi."

"Danilova da, ben de, Lukyan da, siz de, Lebedev de. Herkes onun hasta olduğunu düşünüyor ve hasta olduğunu sorgulayan askerlerin de tek düşüncesi baskın."

"Baskın dikkat dağıtmak için miydi?"

"Kısmen. Aynı zamanda eğitiminize katkı sağlamak, Danilova'yı oyalamak ve sizi Lukyan'la tanıştırmak için."

"Herkes nasıl dün olan görevi, General'in vaziyetini aklından çıkarabilir?"

"Bir havai fişek patladığında, pek az kişi bir kibritin ışığını görür. Sen o kişilerden birisin, Nikolai çünkü kibrite yakınsın. Bırak diğerleri gösteriyi izlesin."

Nikolai onun ne ima etmek istediğini anladı. "Nasıl isterseniz, efendim. Diğerlerine bir şey söylemeyeceğim."

Fyodor gülümseyerek onun yanından kalktı. Gösteri devam etmeliydi.

***

İleri gitmeyin, lafın ucu General'e değiyor!*: Fyodor'un resmiyette tam ismi, Fyodor Sergeyeviç Kuznetsov'dur. Orta adı -baba adı- olarak General'in adını, (Sergeyeviç) soyadı olarak General'in soyadını (Kuznetsov) kullanır. Lukyan'ın durumu da aynı şekildedir.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top