SEÇMEN ŞAPKA
" O, ha! Bu ne?"
Bağıran, Daniel'dı. Diğer birinci sınıflar da ondan farksızlardı. Bazıları heyecandan kayıklarından göle düşmüşlerdi, birkaç öğretmenin yardımıyla çıkabilmişlerdi ancak.
Gece, Hogwarts'ın üzerine kara bir perde gibi inmişti, karşılarında devasa ve sıcacık bir şato yükseliyordu. Etrafı gökyüzünü delen yaşlı ağaçlarla çevriliydi, yeni öğrencilere kucak açıyordu âdeta.
Kayıklar gölün üzerinde hafif hafif süzülüyor, giderken arkalarında altından birer iz bırakıyorlardı. O anda sessizliği bozan tek şey, berrak ve temiz suyun kayıklara çarpmasıydı.
" İşte geldik!"
Trenden sonra onları karşılayan devasa adam, teker teker çocukları indirdi. Adamın surarı çalı gibi, kahverengi ve bakımsız sakallarla kaplıydı, elleri bir araba lastiği büyüklüğündeydi.
" Hogwarts'a hoşgeldiniz, birinci sınıflar. Dünyadaki en güvenli Cadılık ve Büyücülük okuludur burası! İçiniz rahat olsun. Ben Rubeus Hagrid, buranın bekçisiyim. "
Hagrid kendisinden bile büyük olan tahta kapıları açtı, onu da meraklı birinci sınıflar izledi.
Şatonun içi de dışı kadar görkemliydi. Mermer sütunlar yirmi metrelik tavana kadar uzanıyordu, yerler kumtaşlarıyla kaplıydı ve aydınlatma için kullanılan meşaleler cılız, solgun bir ışık yayıyordu.
Karşılarına uzun boylu, cadı şapkalı bir kadın çıktı. Kadın yaşlıydı, kırlaşmış saçlarını ensesinin üzerinden topuz yapmıştı. Gece kadar kara cübbesi yerleri süpürüyordu, yüzğndeki sert ifade de asla kaybolmuyordu.
" Hoş geldiniz, birinci sınıflar. Ben müdürünüz Profesör MacGonagall. Sizler, burada dünyanın en iyi cadıları ve büyücüleri tarafından eğitilecek, keşfedileceksiniz. Eğer bu okuldaki disipline uyamayacağınızı düşünüyorsanız, bu binayı hemen terk edin. Unutmayın, Harry Potter da bu okulda okudu, Voldemort da. Tarafınızı iyi seçin."
Kadın pelerinini peşinden dalgalandırarak büyük bir kapıdan içeriye girdi ve gözden kayboldu.
" Birinci sınıflar, beni izleyin!" dedi tiz ama kararlı bir ses. On beş yaşlarındaydı, uzun boylu ve güzel bir kızdı. Buğday renginde teni, çekik gözleri vardı, siyah ve düz saçları omzundan aşağıya bir şelale gibi akıyordu.
" Ben öğrenci başkanı Lyra Chang. Sizin bu seneki rehberiniz olacağım. Seçim Töreni'nden sonra diğer binaların sınıf başkanıyla beraber devam edeceksiniz. Ben Ravenclaw'ın öğrenci başkanıyım, geçen sene binalar arasında yarışta biz kazandığımız için bu sene açılışı biz yapıyoruz." dedi kız tek solukta. " Sorusu olan?"
Tıknaz, pembe yanaklı bir çocuk yavaşça elini kaldırdı. " Binalar arası yarış nedir?"
***
Yemekhane, tam anlamıyla nefes kesiciydi. Tavanda bir büyü vardı, böylelikle gökyüzü gibi gözüküyordu. Havada sıra sıra uçuşan mumlar vardı, bir de salonun tamamını kaplayan ahşap dört masa.
Dört masanın hemen karşısında öğretmenlerin bulunduğu başka bir masa vardı. Diğer masaların aksine, odayı enlemesine kaplıyordu.
Lyra Chang minik öğrenci grubunun önüne geçti. " Şimdi sıra Seçmen Şapka'da! İyi şanslar! İsminiz okunduğunda bu tabureye oturun ve bekleyin." dedi.
Öğretmen masasının önünde üç ayaklı, eski bir tabure vardı. Taburenin üzerinde ise bir kısmı yanmış, siyah bir şapka duruyordu.
Şapka birden canlandı. Şapkanın üzerinde bir yüz vardı, yaşlı, buruşuk bir yüz. Ağzını açtı ve bir şarkı tutturmaya başladı.
" Sevgili minik öğrenciler,
Cesurlar, adalet arayanlar, mantık peşinde koşanlar, asiller!
Ben Seçmen Şapka'yım,
Gözümden hiçbir şey kaçmaz!
Dört evden birine yollarım sizi,
Asla yalan söylemem!
Cesur musun, kendini riske atar mısın, seni Gryffindor'a yollarım!
Adalet için her şeyi yapar mısın, haksızlığa dayanamaz mısın, seni Hufflepuff'a yollarım!
Ravenclaw ise mantık dışına çıkmaz, pek de sessiz kalırlar, oraya mı yollasam seni?
Yoksa asil kanlı mısın sen? Burnun havada, kariyerini mi düşünğrsün yedi gğn yirmi dört saat? Slytherin'e mi gidersin?
Gel tabureye otur,
Nice büyük büyücüler gördüm ben,
Tek bir kez bile yanılmadım seçimlerimde!
Gel, minik büyücü!
Gel de kaderini seç! "
Chang eline bir parşomen alıp okumaya başladı.
" Baker, Molly." dedi Lyra. Molly ile aynı isimliydi, gayet net görülüyor, değil mi?
Şapka Molly'nin kafasına değer değmez, ağzını kocaman açıp " Hufflepuff!" diye bağırdı. Sağdaki masadan bir alkış fırtınası yükseldi. Sarışın Molly, onu alkışlayan masaya doğru yöneldi.
" Bones, Eloise!"
Eloise adlı kahverengi saçlı kız, utangaç bir tavırla tabureye oturdu. Şapka bir süre düşündü ve " Hufflepuff!" diye bağırdı.
Sıra "M" harfine geldiğinde, Molly terleyen avuçlarını cübbesine silmeye başladı. Ravenclaw istiyordu, Ravenclaw!
" Malfoy, Lisa!"
Kızın sarı saçları o kadar açık renkti ki, kızı albino zannedebilirdiniz. Solgun bir yüzü, sivri bir çenesi vardı. Pek bulaşmak istemeyeceğiniz tiplerden hani.
Şapka kızın kafasına değer değmez " Slytherin!" diye bağırdı. En soldaki masadan müthiş bir alkış fırtınası koptu.
" Margaret, Daniel!"
Molly kardeşine baktı. Yüzü aniden sararmıştı, gözlerini de kaçırıyordu. Üç ayaklı rski tabureye oturdu usulca, şapka ne yazık ki hemen cevap veremedi.
" Hmm, cesur, aynı zamanda asil, bir de zeki. Nereye koysam? O piti piti... Gryffindor!"
Daniel'ın yüzüne bir rahatlama duygusu yayıldı, sırıtarak soldan ikinci masaya oturdu.
" Margaret Molly!"
Güm. Molly'nin üzerine düşen üç tonluk fildi bu, kolunu dahi kaldıramıyordu. Ona Gryffindor masasından Lily Potter gülümsüyordu, bu da Molly'yi biraz gaza getirdi.
Tabureye oturduğunda tuhaf bir gıcırtı sesi çıkarttı, tabure çok eski olmalıydı çünkü Molly kürdan gibi ince bir kızdı.
Şapka kafasına değdiği anda bir sıcaklık hissetti Molly, Daniel ile aynı binada olmak istemiyordu. Bir kez olsun, diye düşündü Molly. Bir şeyde aynı olmayalım.
Siyah şapka Molly'nin gözlerine kadar iniyordu. Sert keçe gibiydi hissi, daha o
on saniye içinde Molly'nin alnı terlemeye başlamıştı.
Şapka bir süre düşündü, sonra da o nefes kesici sözcüğü söyledi:
" Gryffindor!"
Üç tonluk fil Molly'nin omuzlarından düşmüştü. Yine de içinden lanetler ediyordu. Ravenclaw ona kesinlikle daha çok uyuyordu. Ravenclaw sadece mantık için kafa yoranlaraydı. Molly de öyleydi işte. Gryffindor'dakiler gibi yiğit ve aslan gibi değildi.
Sandalyeden sürünürcesine indi, onu alkışlayan masaya oturdu. Lily ona sıkıca sarıldı. " Aman Tanrım! Aynı evdeyiz! Gryffindor en eğlencelisi! Neden mutsuzsun?" dedi tek solukta. Molly gözlerini kırpıştırdı. " Hiç. Sadece Ravenclaw'ı kendime daha uygun görmüştüm." dedi.
Bir de Daniel ile aynı evde olmak istemiyordu...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top