ASLANLAR VE YILANLAR
" Of bu da ne?"
Haley'in ayağı kahverengi, büyük bir kutuya takılmıştı. Kız anında yere kapaklandı.
Ortak salon pek boş değildi, herkes ikinci bir yangın bekliyordu herhalde.
Justin McLaughlin kalabalığın bir kısmını toplamıştı: son Quidditch oyunundan Snitch'i çalmıştı ve gösteri yapıyordu. Minik altın top gümüş kanatlarını çırpa çırpa Justin'in elinden kurtulmaya çalışıyordu.
Molly yerdeki kutuya baktı. Üzerinde kocaman, altın renkli bir "W" harfi vardı. Umursamadı iki kardeş de.
" Justin onu geri götür." dedi Molly, kalabalığı yararak. Justin hemen toparlandı. " Ş-Şey tamam ben götürürüm, yeter ki sen bir öğretmene söyleme." dedi ve ortak salondan uzaklaştı. İki sene önce de aynı durumla karşılaşmıştı ve Molly sayesinde götürmediği için cezasını almıştı.
Kalabalık oflayarak ödevlerine geri döndü, Molly ise hâlâ Burnuk kompozisyonunu bitirmediğini hatırladı.
***
" Kazanın şunu!"
" Kupa bizimdir!"
" İyi şanslar!"
Molly koridorun her santimetre karesinde bu sözcüklerle karşılaşıyordu. O gün Slytherin'e karşı Quidditch maçı vardı.
Molly kahvaltıdan erken kalktı, kendisini tok tutmak için bol bol yumurta, fındık, ceviz yedi ve karbonhidratla şekere ellemedi.
" Justin, lütfen sopayı sıkı tut. Mümkünse, sopayı Viktoria'nın kafasına at. Benimkine değil. " dedi Molly, ona sopasını uzatırken. Albus ile James kıkırdadılar. Justin ise başını eğdi.
" Baylar," diye başladı Peter. Molly ona ateş saçan gözlerle bakınca " Ve bayan." diye ekledi sonradan.
" Bu maçı kazanırsak, birinci oluyoruz. Sonra Hufflepuff ile maçımız var, onu da kazanıp Ravenclaw'ı kolaylıkla alt edebiliriz. Biliyorum, geçen sene bir talihsizlik yaşandı ama artık büyülenmiş Snitch'ler yok, büyülenmiş Bludger'lar da yok, Justin de sopasını daha sıkı tutuyor." dedi. Justin'in kulakları kızardı.
" Viktoria iğrenç, küçük bir sür-"
" Küfür kullanmayalım lütfen." dedi James, gülmesine engel olamadan. Peter devam etti. " - tük olabilir ama biz ondan yetenekliyiz. O sadece hileye başvuruyor."
James elini kaldırdı. Peter ona döndü. " Evet James."
" Artık duygusal konuşmaları bitirsek de taktiklere geçsek? Maç başlıyor da." dedi. Peter saatine baktı. " Haklısın."
Peter oyun planına doğru yürüdü ve asasıyla tahtadaki oyuncuları gösterdi.
" Albus, Quaffle'ı iki elle tutmaya çalış, tel elle değil. James, uçarken biraz eğil de hava direnci azalsın. Daha hızlı uçarsın. Duke'u siz Potter'lar sıkıştırın. Pas atabileceği kişilerin önüne geçin. Kyle, sadece topa odaklan, oyunculara değil! Oyunda sana bir bakıyorum, seyircileri izliyorsun! Seyirciler, adları üstünde, izlerler. Oyuncular oynarlar. Fred, aynı şekilde. Sadece Snitch'e odaklan. Şaşırtmaca kullanabilirsin. Molly, isabetleri biraz daha tutturman" - çağırma düdüğü çaldı -"gerek ve Quaffle kimde ise ona doğru at. Justin, sopayı tut. Sıkı tut. Sen de isabette biraz dikkat etmelisin. Antremanlarda da bunu sana söylemiştim." dedi tek solukta. Sonra derin bir nefes aldı.
" Çocuklar, size güveniyorum. Antremanlarda hepiniz çok iyiydiniz. Şimdi çıkalım ve atalarımız yiğit Gryffindor'lar gibi savaşalım!" dedi havaya girip. Bğtğn takım ellerini öne uzattı.
" Bir, iki, üç, Aslanlar!"
Yedi arkadaş göz kamaştırıcı sahaya çıktılar. Gryffindor'lar boğazları yırtılırcasına bağırıyor, Slytherin'ler ise yuhalıyorlardı. Onlar hariç tüm seyirciler kırmızı-altın renge bürünmüşlerdi.
Molly yerine geçti, Madam Hooch düdüğünü çalınca ise ayağını yere vurup havalandı.
Daha dokuzuncu saniyede, Slytherin kovalayıcısı Hector Palm, Quaffle'ı Gryffindor kalesine geçirmişti. Sonradan bunun bir hile olduğu anlaşıldı, izleyicilerden birisi topa büyü yapmıştı. Madam Hooch Slytherin'in puanını sildi ve Gryffindor'a beş penaltı hakkı verdi.
Beş penaltıdan dördü işe yaramıştı, kırk-sıfır öndelerdi. Molly dosdoğru Fred'e uçmakta olan bir Bludger'ı sopasıyla savuşturdu ve hızla ilerleyen siyah top, Richard Plumer'ın karnına isabet etti. Justin sırıttı. " İyi atıştı." Molly ona geri sırıttı.
On dakika boyunca bir şey olmadı, sonra Slytherin bir sayı yaptı.
" Ve Potter sayı yapıyor!" diye böğürdü Alexis Paige. " Gryffindor elli-on önde!"
Molly tekrar bir Bludger'ı savuşturdu, bu sefer Viktoria Flynch'in tam da kafasına isabet etti! Bir buldogunkisini andıran patates kafası, kanlar içinde kalmıştı. Maç devam etti.
Albus elinde Quaffle ile Molly'nin yanından uçtu. " Süpersin Mollyyy!" sesi rüzgârla kaydı, bir atış yaptı.
Sonra gözüne bir şey ilişti; altın renkli, parlak bir şeydi bu. Süpürgesini Fred'e doğrulttu ve onun yanına uçtu.
" Snitch orada, Ravenclaw tribünlerinin hemen aşağısında!" dedi sesini rüzgârdan bastırmaya çalışarak. Fred sesini duyurmak için bağırmak zorunda kaldı. " Ben de görmüştüm, sağol!" dedi ve arkasından bir vınn sesi çıkartarak Snitch'e yöneldi.
Molly Justin'e baktı. Sopasını daha sıkı tutmaya çalışıyor gibiydi, parmakları bembeyaz kesilmişti. Bir Bludger onun yakınından geçerken, ona sertçe vurdu ve Bludger havada bir kavis çizip, sahaya geri döndü. Kimseye çarpmamıştı.
" James Sirius Potter, yine bir sayı atıyor!" diye bağıran Alexis'in sesi tüm sahada yankılandı.
Yedi dakika sonra Slytherin tekrar sayı attı, ama Peter da sayı attı.
Molly sol tarafına baktığında Fred'in elinde Altın Snitch'i tuttuğunu gördü. Sonra maçın bittiğini haber veren düdük çaldı.
" Ve Gryffindor kazanıyor, Snitch Weasley'de!" diye gürledi Alexis'in sesi. Herhalde Molly'nin Hufflepuff'tan en çok saygı duyduğu kişiydi.
Herkes sahadan şarkılar söyleyerek çıktı, Ortak Salonda bir parti yapmaya karar verdiler.
" Moll's, Viktoria'nın kafasına Bludger atışın bir muhteşemdi, sonra nasıl ağladığını gördün mü?" dedi Greg heyecanla.
" Ah zavallı Viki." dedi Daniel, kaymakbirasını yudumlarken. " Neyse belki suratına ameliyat yaparlar da buldogumsu suratı düzelir. En azından, biraz daha insanlaşır."
Molly de dahil olmak üzere, salondaki herkes güldü.
" Al, o son atışın muhteşemdi!" dedi Hugo, gözlerinde bir hayranlık parıltısıyla. " Ya senin dördüncü atışın, James? Slughorn parmaklarını kemiriyordu!" diye de ekledi. James sırıttı. " Seni de takıma bekleriz, Hugo." dedi.
Tutucu Kyle, gayet sessizdi. Ne de olsa iki kere topa yetişememişti. Albus kolunu onun omzuna doladı, " Wildmoore, neşelen. İki sayıdan ne olacak?" dedi. Kyle huzursuzca Albus'a baktı, sonra da omuz silkip ağzına biraz şeker attı.
" Öö." dedi Kyle, ağzındakini tükürürken. " Yemin ederim ki bu kulak pisliğiydi!"
James güldü. " Binbir çeşit diyor ya." dedi. Molly sırıttı.
" Hey millet! Beni dinleyin!"
Peter masalardan birinin üstüne çıkmış, bardağına bir çatalla vuruyordu. Tüm kafalar ona döndü.
" Bugün, çok güzel bir galibiyet elde ettik. Şimdi tüm takım arkadaşlarımızı alkışlayalım! Al, James, Fred, Justin, Molly, Kyle!"
Herkes resmen "anırarak" bağırdı ve alkışlamaya başladı. Peter devam etti.
" Bu takım çok çalıştı, asla yılmadı. Senelerimin emeği o-"
" Pete kısa kes!" diye bağırdı James. Peter ona sert bir bakış attı. " Her neyse. Tıkınalım millet!" dedi Peter en sonunda ve masadan aşağıya atladı.
Parti anca saat ikide sona erdi, etrafı toplamak da ev cinlerine kaldı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top