BOĞAZDAN ÇIKMAYAN ÇIĞLIK

" Şimdi çocuklar hep beraber, Wingardium Leviosa!"

Profesör Flitwick o ders içinde belki de bir milyar kere büyünün bilek hareketini göstermişti. Molly sonunda büyüye başladıklarına sevinmişti.

Esnek bir bilek hareketiyle, yumuşakça ve vurgulamalara dikkat ederek " Wingardium Leviosa." dedi. Bir şeylerin ters gitmesini istemezdi.

Önündeki beyaz tüy hafifçe havalandı, Profesör Flitwick'in patates biçimi burnunun hizasına gelene kadar da yükselmeye devam etti.

" Çok güzel, Bayan Margaret! Gryffindor'a 10 puan!" diye cırladı yaşlı adamın sesi. Molly sakince tüyü masasına indirdi.

Sınıfın geri kalanı, onun kadar şanslı değildi malesef. Melissa Cho, tüyü Dustin Pearl'ın gözüne sokmuştu; Flynn Harrison'ın tüyü ise erimeye ve Daniel'ın kitabını yemeye başladı.

Tüyünü uçurabilen sadece o, Lily  ve Ravenclaw'dan Theodore Weber vardı. Hem de altmış kişilik sınıfta...

Biçim değiştirme dersi çok güzel geçti, Molly tek seferde gümüş kadehini bir bülbüle çevirmeyi becerdi. Bülbülü yakalayıp tekrar eski haline getirmek ise biraz zaman aldı, azıcık sinirli bir kuştu.

İksir dersine Profesör Horrace girdi, hafif kafadan çatlak ama eğlenceli bir adamdı.

" Şimdi çocuklar, Bu dönem size Çok Özlü İksir yapmayı öğreteceğiz. İksire haftaya başlayacağız ve yaklaşık bir ay sonra tamamlamış olacağız. Bu iksirin ne olduğunu bilen var mı?"

Molly hızlıca el kaldırdı, Profesör Horace ise aldırmadı.

" Kimse mi? Kimse bu iksiri duymadı mı? Yazık!" dedi adam çatlakça. Molly hafifçe boğazını temizledi. " Ben biliyorum, Profesör!" dedi. Bay Horrace yine aldırmadı.

" Ah, bizim zamanımızda sorulara cevap vermeyince ayakkabılarımızın altına ifrit sümüğü koyarlardı, şimdi nerede... Madem kimse bilmiyor, o zaman herkes -1'er puan hak ediyor." dedi adam. Herkesten bir oflama.

Molly artık patlamak üzereydi. Eli neredeyse tavana değiyordu ki tavan da yüksekti.

" Profesör! Ne olduğunu biliyorum! " diye bağırdı ciğerlerinden çıkan son sesle. Bay Horrace en sonunda onu duymuştu, ağzı hafif aralık bir biçimde ona döndü ve durdu. " Keşke daha önce söyleseydiniz, neyse dinleyelim sizden Bayan aaa... "

" Margaret." dedi Molly. " Çok Özlü İksir, insanları geçici bir süreliğine başka bir insanın görünümüne sokar. Yapılışı oldukça karmaşıktır. Bu iksir ile bir hayvana dönüşülemez. Eğ-"

" Sanırım bu kadar yeter, bayan Margero." dedi Profesör Horrace. Molly, " Margaret." diye düzeltti. " Margaret." diye tekrarladı adam.

" Evet, arkadaşınız bayan Mary Loo doğru söyledi, Çok Özlü İksir ins- Merlin'in Sakalı! Sen Lily Potter'sın!"

Bütün gözler minik Lily'ye çevrildi. Lily kısa kızıl saçlarının arasına saklanmıştı, kitabını göğsüne bastırıyordu. Profesör Horrace ise Daniel'in pastırma görmüş haline benziyordu.

" Baban ve büyük annen benim öğrencilerimdi, çok severdim onları!" dedi Profesör Horrace yüzğnde çılgın bir ifadeyle. Birden durgunlaştı. " Büyük annen çok özel bir öğrenciydi... Ne yazık ki," Titredi. " Voldemort ondan daha iyiydi. Büyükannenin sevgisi senin babanı kurtardı, Lily. Onun adını taşıdığın için değerini bilmelisin."

***

" Hey Fred, yemeğe geliyor musun?" diye sordu Daniel. Fred sessizce başıyla tamam dedi ve peşlerinden geldi.

" İksir hocası sizce de bir tuhaf değil miydi? Yani, çatlak gibi?" diye sordu Daniel. Molly kaşlarını çattı. " Bunu dediğime inanamıyorum ama, ilk defa seninle aynı fikirdeyim Danny. Gerçekten de biraz çatlaktı."

Haley saçlarını savurdu. " Horrace mı?" diye sordu. Molly evet manasında kafasını salladı. " Aslında çok iyi bir adamdır, onu severiz. Tabii bazen... Tuhaflaşıyor işte." dedi Haley.

Yemek salonuna inene kadar pek bir şey söylemediler. Açlıktan ölmek ğzere oldukları için, sadece kafalarını eşsiz pirzolalara ve balkabağı tatlılarına gömdüler.

Yemekten sonra Molly, Fred, Haley, Lily beRose topluca çıktılar. Daniel Albus ile erkenden çıktı.

Fred dört kızın arasında tek erkek kalmıştı, yine de bozuntuya vermiyordu. Sadece sessizce kalıyor, arada bir yere bakıyordu. Molly onun neden bu kadar sessiz olduğunu merak etti.

Molly balkabağı tatlısını fazla kaçırmıştı herhalde, midesinde bir ağrı hissetti. " Ben şuradaki lavaboya gidiyorum, siz gidin istersez." dedi. Tam kapıya giderken Haley onu kolundan yakaladı.

" Sakın, oraya girme. Orada Gemma var." dedi. Molly anlamamıştı. " O hayaleyin adı Mızmız Murtle değil miydi?" diye sordu. Haley başını iki yana salladı. " Bu o değil, bu Gemma. Her ders arası oraya gidip ağlar ve o... Geçen sene okuldan birisini öldürdü." dedi. " Sinirli ve sessiz birisidir, ondan uzak dur."

Molly yavaşça kapıdan uzaklaştı ama bir yandan da merak ediyordu, kız neden böyleydi acaba?

" Kimi öldürdü?" diye sordu, ablasının adımlarına yetişmeye çalışarak. Cevap vermedi. Fred ise küçğk bir inilti çıkartıp uzaklaştı.

Molly durdu. " Ne oldu?" diye sordu. Gözleri hafiften dolmuştu. " Nymphadora Eila Weasley. Fred'in ikizi."

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top