|21|
♪Bruno Mars-Count On Me♪
Şarkının sözleri çok tatlı değil miiiii¿ kitaba da uyduğunu düşünüyorum :') Şarkıyla beraber tatlış bir bölüm olmasını umuyorum
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, iyi okumalar dilerim Mavilerim 💙
Ghost
J-HOOOOOPPPPPEEEEEEE
HEEEYY
J
HOOOOOOPPEEEE
BlueSide
Noluyor ya sabah sabah
Ghost
Sabah sabah mı¿
Saat öğlen 2
Zaman kavramını iyice şaşırdın herhalde
BlueSide
Sorma
Ghost
Neyse konumuz o değil
Neden gelmedin spora¿
Dün de gelmemiştin
Ondan önceki gün de
Hayırdır, benimle falan mı gelmek istemiyorsun
Bak bir daha su falan atmam yüzüne
Belki bu sefer eline sıçratırım
Tamam tamam hiç bir şey yapmam, sessiz sessiz spor yaparız
Ama yoook benden sıkıldıysan falan o tabi başka
BlueSide
Hana
Bir şey mi içtin çiçeğim sen?
Önce bi dur, parmakların dinlensin, taramalıya bağladın
Ghost
Okey
Eee¿
BlueSide
Birkaç gündür sabahları geç uyanıyorum
O yüzden
Ghost
Hmm
Yorgun mu hissediyorsun kendini¿
Neyin var¿ Bir yerlerin ağrıyor mu
BlueSide
Dur dur
Bir şeyim yok o yönden, hatta gayet iyiyim.
Geceleri geç uyuyorum, daha doğrusu uyuyamıyorum
Ve bunun sebebi garip ama hastalığımın verdiği bir rahatsızlık değil
Bilmiyorum, sebepsizce uykum olmuyor işte. Başka şeylerle meşgul oluyorum
Tıpkı..normal insanlar gibi işte. Sadece erkenden uyumak istemediğimi fark ettim
Ghost
Hmm
Yani gece benimle de mesajlaşmıyorsun ki
Kiminle veya neyle meşgul oluyordun acaba
Merak etmiyorum ama işte
Öyle bi sorayım dedim
BlueSide
Yani gece gece kiminle meşgul olabilirim ki eğer sen değilsen
Ghost
Ben bilmem
BlueSide
Ah Hana xnodnxosm
Sen değilsen zaten bizim tayfadır
Ama onlarla da konuşmuyordum, sana yazmadım çünkü Seo Woo'ya ne zaman sorsam senin uyuduğunu söylüyordu
E seni de rahatsız etmek istemedim
Ben de öyle kendi kendime takıldım işte
Ghost
Hmm
BlueSide
Hmm, diyip durma
Tepkini ölçemiyorum
Ghost
Wnoxnwoxnwox
Tamam tamam, iyi olmana sevindim Hope
Açıkçası ben de kendimi bu aralar iyi hissediyorum
Aslında erkenden uyumamın sebebi bu sanırım
Kaç gecenin uykusuzluğunu gidermek istercesine uyuyorum
Hope..bilmiyorum ama içimdeki cılız umut, büyüyor sanki
BlueSide
Onu ben de içimde hissediyorum
Belki tedaviler işe yarıyordur Hana
Ghost
Bunu o kadar çok istiyorum ki
İlaçların artık ilk baştaki gibi mide bulandırmadığını, baş döndürmediğini fark ettim ve içimdeki enerji de artıyor gibi
Bu yüzden yaşamaya olan inancım daha da artıyor Hope
Hastane yok, kötü tatta ilaçlar yok, iğne yok, bu..demode hastane önlükleri ve ayağımdan durmadan çıkıp duran terlikler yok
BlueSide
Xnwkxneknx aynen
Ghost
Tamamen özgür olabiliriz bir gün..
BlueSide
Özgürlüğün geldiği o gün de...
O gün ölmek yasak
Ghost
Hoseok...
Ya ancak ölünce özgür olabilirsek
O zaman n'olacak?
BlueSide
O zaman o gün özgürlüğün tadını çıkararak gözlerimizi huzurla yumarız
Ghost
Elimi tutarsın di mi Hope¿
Açıkçası..korkmuyor değilim
BlueSide
Ben her zaman senin elini tutarım Hana
Kendime söz verdim, senin elini ilk tuttuğum gün..
Bu eli tuttuğum gibi bir daha bırakmayacağıma dair.
Ghost
Öhöm
Imm, teşekkür ederim, sözünü tut bak yoksa döverim
BlueSide
:)) Tepkilerin artık beni şaşırtmıyor çiçeğim
Ghost
Bu arada
Kaç dakikadır aklımda da, bu attığın stickerlar..acccayip tanıdık geliyor
Yani bir şeye benzetiyorum ama neye, onu bir türlü çözemedim
BlueSide
Ördek işte Hana
Neye benzeteceksin başka
*Ghost çevrimdışı*
BlueSide
Hana???
Yine nereye kayboldun birden bire
Ghost
BULDUM BULDUM
BlueSide
Gören de sanki çikolata şelalesi buldu
Ghost
Ona neden sevineyim ki bu kadar
BlueSide
Ne biliyim
Hem kendim içindi
Ghost
-_-
Neyse KONUMUZA DÖNELİM
BlueSide
Ne bulmuş olabilirsin cidden merak ediyorum
Ghost
Hazır mısın :)
BlueSide
Hazır mıyım bilemedim
Korkmuyorum desem yalan olur
Ghost
Ayyyyynısı oluyor mwozkwozkowkz
BlueSide
NEE
BUNU DA NERDEN BULDUN
Ve benzettiğin 'şey' ben miydim yani
Ghost
Dedim çok tanıdık geliyor
Hatta şu stickerla daha uyumlu hehehhehe
BlueSide
İnanamıyorum ya
Hem sen bu fotoğrafı nerden buldun??
Ghost
Jin attı
BlueSide
Jin miii
Nasıl, ne zaman ?
Ghost
Aman napacaksın onu
Bu benzerlik senin de kafanı kurcalamıyor mu Hope wnoxnwoznsk
BlueSide
Hana
Ghost
Efendim yavru ördeğim
BlueSide
Hay ben bu stickerları atan aklıma..
Jin de..AH CİDDEN
Ghost
Sinirlenme tatlış ördekcik
BlueSide
-_-
İyi, ben de sana panda derim
Gerçi sen zaten benim pandamdın
Ghost
Bu da nerden çıktı şimdi¿
BlueSide
:)))
Taa önceden, sen pandalardan bahsettiğin günlerde bi hikaye atmıştım. İşte kız arkadaşım panda beslemek istiyor, ne yapabilirim? Ama besleyemiyoruz dedim.
Biri de cevap yazmış 'E birbirinizin pandası olun' diye. Harika bir çözüm değil mi?
Ghost
Vayy güzel fikirmiş cidden
Bu kızı sevdim
Ama...o zamanlarda da mı ben senin kız arkadaşındım :)
BlueSide
Imm
Bi kere hiç öyle pis pis gülme
Normal, hani kız olan arkadaş diye söyledim
Ghost
Hı hı tabi ondan, tamam, inanmış gibi yapıyorum
Bak bakayım ordan öyle gözüküyor mu :)
BlueSide
Yok gözükmüyor
Daha çok telefona tatlı tatlı gülümseyen ve heyecandan dudaklarını kemiren bir adet yavru panda gibi duruyorsun
Kafamı anında telefondan kaldırıp
cama baktım. Hoseok sırıtarak telefonu sallıyordu. Onu görmem yüzümde gülücüklerin açmasına sebep olurken elimle içeri gelmesini istedim. Beklemeden odaya girerken ben de telefonu komodinin üstüne koyuyordum. "Ne zamandır ordaydın?"
Yanı başımda duran sandalyeye çöküp başını yana eğdi ve beni öyle izlemeye başladı. "Çok olmadı. Odana uğramak istemiştim, kaç gündür beraber değiliz. E benimle konuşurkenki yüz halini merak ettiğim için de çaktırmadan seni izledim biraz." Utanıp başımı iki yana salladım ve güldüm. "E nasılmış yüzüm?"
Dudaklarını büzüp bir süre telefonun kapalı ekranına baktı. "Açıkçası telefona biraz sinir oldum. Gözlerinden saçılan parıltının ve sevginin bana ulaşmasına engel olduğu için."
Kaşlarım havaya kalkarken ağzım da hafiften açılmıştı. "Ciddi olamazsın." Tek omzunu silkip sandalyede iyice yayıldı. "Yo gayet ciddiyim. Bence eğer telefonla konuşacaksak direkt görüntülü konuşalım. Yüz yüzenin yerini tutmaz ama olsun, idare edeceğiz artık." Yüzümde yamuk bir sırıtış yer edinirken öylece gözlerine bakmaya devam ettim.
Hoseok..iyi ki hayatıma girmişsin. Sanırım hastanenin bana verdiği en güzel şey bu olmuştu. Gözümü açtığımda onun yanı başımda olması, beni umutsuzluğun karanlığından çıkarıp kendi aydınlattığı dünyasına getirmesi, bana güvenmesi, elimi tutup bırakmaması, ağlarken başımı omzuna yaslaması, yorulduğumda sırtımı ona dayamama izin vermesi..bunların hepsi çok güzeldi ve ne zaman düşünsem kalbimin delicesine atmasına sebep oluyordu.
Hayata farklı bakmanızı sağlayabilen biri olmalıydı yanınızda, yoksa hayat kesinlikle çekilmez olurdu.
Düşüncelerimin arasına dalıp giderken J-hope'un bana seslendiğini fark ettim, bir yandan da elini gözümün önünde sallayıp duruyordu. Anında ilgimi ona yönlendirdim ve "Efendim?" diye sordum.
"Yakışıklı yüzüme bakarken dalıp gittin. Ah bu kadar çekici olduğumu bilmiyordum." Saçlarını geriye doğru atarken başı da hafiften arkaya gitmişti. Gülüp gözlerimi devirdim. "Tabi tabi. Açıkçası bu kadar harika bir insanı hak edecek ne yaptım diye düşünüyordum." Sözlerimle başı yavaşça indi ve gözlerini gözlerimle buluştururken yüzü mutlu bir gülümsemeyle aydınlandı.
Hepimiz dünyada farklı mutlulukları kovalarız. Önceden birçok şeyi isterdim ama artık sadece onun gülüşü beni mutlu etmeye yetiyordu.
Ayağa kalkınca merakla ona baktım. Yanıma gelip kaymamı işaret etmesiyle sırıtıp yana kaydım ve örtüyü çektim. O da yanıma kurulmuştu. Kolu, vakit kaybetmeden omzumu buldu ve beni kendine çekerek başımı ona yaslamamı sağladı. Gözlerim anında kapanırken yüzümdeki aptal sırıtışı bir türlü silemiyordum.
Hoseok omzumda ufak dokunuşlarla ritim tutarken yumuşak bir sesle "Bu dünyaya binlerce insan gelip gidecek," dedi "ama sana benzeyen bir kişi bile olmayacak."
Karnımdaki ördekcik anında ayaklanıp kanatlarını sevinçle çırpmaya başlarken ben nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Evet, benim karnımda kelebekler yoktu, onlar sanırım hafif kalıyordu, bilmiyorum. En uygun tanım karnımda yer alan deli ördeğin canlanması olur sanırım.
Bu düşünceme de kendi kendime gülerken Hoseok'un parmaklarını kavradım ve iyice göğsüne yasladım başımı.
"Üniversitedesin di mi, sınava girmiş miydin?"
J-Hope'un aniden gelen sorusuyla önce bir duraksadım, ardından gözlerimi belli bir noktaya sabitleyerek cevap verdim. "Evet, girmiştim. Güzel Sanatlar okuyordum. Eğer hastalığımda hiçbir sorun olmasaydı normalde bu yıl 4. sınıf olurdum ama maalesef gecikmiştim ve pek gidememiştim, o yüzden 2. sınıfım. Hoş, bu 2. sınıf da askıda kaldı.."
Yüzümde buruk bir gülümseme oluşmuş, bunu o da fark etmişti. Yanağını başıma dayayıp karşı duvara bakmaya devam etti. "Sen? Girdin mi sınava?"
Önce bir süre duraksadı ve ardından gülümsediğini hissettim. "Ben ilk girdiğimde kazanmıştım., konservatuar okuyordum. Ben de bu yıl 4 olacaktım ama gidemediğim için 2. sınıfta dondurdum."
Üstüme acı bir yük binerken iç çektim. "Sence devam edebilecek miyiz?"
"Devam etmek için çabalamıyor muyuz zaten şu an?"
Elimde olmadan boşluğa doğru birkaç saniye baktım. Umarım bu çabalarımız olumlu bir sonuç verirdi. Şu an iyi gidiyordu ama en çok korktuğum da buydu işte, ya bu iyi halimiz bir anda bizi terk ederse?
Odanın kapısı çalınıp birkaç saniye içinde açılmasıyla ikimiz de bu derin düşüncelerden sıyrılıp dikkatimizi oraya verdik. Seo Woo elinde bir tepsiyle gülerek bize yaklaşırken arkasından başka bir hemşire de tepsiyle geliyordu. "Burda olduğunu biliyordum Hoseok, yemek zamanı!" Seo Woo'nun neşeli sesi ortamdaki hüzünlü havayı anında dağıtırken biz de yerimizde doğrulup gülümsedik.
"Teşekkür ederiz Seo Woo."
Hoseok ayağa kalkıp tepsiyi alırken diğer hemşire de önüme tepsiyi koydu. Ben de ona teşekkür ettiğimde bana gülümseyen gözlerle karşılık vermişti. Seo Woo ikimize de bakıp "Tamam, hadi güzelce yiyin. Daha sonra ilaçlarınızı almayı unutmayın." dedi. Hoseok'la ben eş zamanlı olarak başımızla onayladığımızda son kez gülümsediler ve odadan çıktılar.
Önümdeki yemeklere aşkla bakarken dudağımı ısırdım ve hemen kaşığı elime aldım. Hastane yemekleri genelde kötü olur diye duymuştum ama biz şanslıydık ki buranın yemekleri bir harikaydı. Beklemeden önümdekilere yumuldum ve kısa sürede hepsini mideme indirdim. Hoseok da benden sonra bitirmiş ve elini karnına götürmüştü. Başını arkaya atıp gözlerinin kapatışını izlerken gülümsedim.
O esnada pencereden gelen seslerle bakışlarım oraya kaydığında yağmurun usul usul yeryüzüne indiğini fark ettim. Cama çarpan sesler huzur verirken işte dışarı çıkmak için mükemmel bir zaman diye düşündüm. Heyecanla Hoseok'a bakınca onun ne diyeceğimi anlamış bir şekilde bir bana bir de pencereye baktığını gördüm. Anında gözlerini kapatıp kollarını önünde birleştirdi. "Hayatta olmaz. Ben güzelce kestirmeyi düşünüyordum."
Terliklerimi giyip kolundan çekiştirmeye başladım. Bir yandan da onu ikna etmeye çalışıyordum. "Ya Hope hadi. Hem aşağıda banklarda da oturabilirsin. Merak etme kenarda duracağız, ıslanmayacağız."
"E aç camı, burdan izleyelim." Gözlerini açmadan mırıldanmasıyla gözlerimi devirdim. "Öyle eğlencesi çıkmaz ki. İyi," kolunu bırakıp ona arkamı döndüm ve üstüme bir hırka aldıktan sonra son kez omzumun üstünden ona baktım. O da tek gözünü açmış, yandan yandan beni izliyordu. "Sen kal burda, ben gidiyorum."
Tam çıkacağım sırada "Hey, ilaçlarını almayı unuttun!" diye arkamdan seslenmesiyle dudaklarımı büzüp geri komodine ilerledim ve ilaçtan iki tane alıp ağzıma attım. Hoseok'un gülerek uzattığı bardağı gözlerimi kısarak aldım ve ağzımdakileri yutup bardağı komodinin üstüne sesli bir şekilde bıraktım.
"Bak ya, bir de trip atıyor."
Bir şey demeden saçımı savurdum ve odadan çıktım. O da anca göbeğini çıkartıp otursun. Göbek diyerek o kaslara hakaret etmiş olursun.
İç sesimin haklılığıyla dudaklarımı büzmekle yetinmiştim sadece. Asansörün düğmesine basıp beklerken ayaklarımı izliyordum. Ne vardı sanki birlikte yağmurun keyfini çıkarsaydık? Gerçi yorgun da olabilir, o yüzden de pek bir şey deme hakkım yoktu.
Asansör en sonunda gelip kapılar açılınca içeriye girerek zemin kata bastım. Kapıların kapanmasına engel olan bir adet elle bakışlarımı oraya çevirdim. Hoseok göz kırpıp asansöre girince geri kapılar kapandı ve asansör hareket etmeye başladı.
"Noldu? Hani göbeğini çıkartıp uyuklayacaktın?"
Hoseok kaşlarını kaldırarak kendisini gösterdi. "Göbek? Bende mi? Hakaret ediyorsun ama." Omzumu silkip kapıyı izlemeye koyuldum. Böyle soğuk durduğuma bakmayın, içten içe ördekler çılgın danslarını etmeye başlamıştı bile.
Omzumda hissetiğim ağırlıkla anında başımı çevirdiğimde ceketim olduğunu gördüm. "İncecik çıkıyorsun, üşüteceksin sonra." Ceketi iyice yayıp tek koluyla beni sardı ve kendine çekti. İşte buna gülümsenirdi, gülümsedim.
Hope da gülümsediğimi fark etmiş olacak ki neşeyle konuştu. "O güzel gülümsemeni göreceğimi bilseydim daha çabuk sarılırdım. Benim yanımda somurtma, gözlerim gülücüğünü görmekten mahrum kalınca kalbim üzüntüyle dolup taşıyor."
Kaşlarım hayretle kalkarken biraz geri çekilip ona baktım. "Bak sen, bence edebiyat da okuyabilirmişsin." Yine ruhuma işleyen bakışlarla izledi beni ve en sonunda "Sana bakınca sadece, içimdeki edebiyatçı ortaya çıkıyor." diye huzur verici bir sesle konuştu.
Bu çocuk kalbimdeki ördekleri heyecandan öldürür. Zavallılar donakaldı, gözlerini sonuna kadar açmış öylece bakıyorlardı. Büyük ihtimal ben de öyle bakıyorum ki Hoseok tepkime karşılık ufak bir kahkaha attı ve çoktan açılmış olan asansör kapılarından beni geçirdi. Gelmiş miydik?
Hastaneden de çıkıp duvarın dibinde duran banklardan birine oturduk. Üstümüz kapalı olduğu için burada ıslanmadan rahatça oturabilirdik. Etrafta tek tük insan vardı. Kimileri hızlı hızlı varmak istediklere yere gidiyordu, kimileri de bizim gibi yağmurun tadını çıkarıyordu.
Bulutlar bir battaniye gibi şehrin üzerini örtmüştü ve yağan yağmurun sesi kulaklarımızda bir melodi edasıyla yayılıyordu. Etrafımızı saran hafif esintili havanın içinden insanı canlandıran güzel bir koku yükseliyordu. Bu toprak kokusuna bayılıyordum resmen.
"Harika bir hava, değil mi?"
Ona aynen katıldığımı başımı sallayarak gösterdim. Hoseok kolunu omzumdan çekip onun yerine elimi tuttu ve başını omzuma koydu. "İşte bu şekilde kestirmek daha güzel olacak."
Yüzümde yamuk bir gülümseme yer edinirken elinin üstünde daireler çizmeye başladım. Bir yandan da etrafı izliyor, bazen de ona kaçamak bakışlar atıyordum. Uykuya daldığını nefes alış verişinin düzene girmesinden anlarken başımı eğip bir süre onu izledim.
Ağzını, burnunu, gözlerini ve tel tel kıvrılmış kirpiklerini, yumuşak saçlarını hafızama kazıdım..gittiğim her yere götürmek istercesine. Onun her bir detayı hafızalarımı süslesin istedim.
Yüzümde oluşan belli belirsiz gülümsemeyle başımı ona yasladım ve gökyüzünü izlemeye devam ettim.
"Bana güvenebilirsin, 1 2 3 gibi
Ben orada olacağım
Ve biliyorum ki ihtiyacım olduğunda sana güvenebilirim, 4 3 2 gibi
Ve sen orada olacaksın"
☼
Instagram hesabımı takip etmek isteyenler edebilir, orda da kitaplarla ilgili bu alıntıları paylaşıyorum ve tabi birkaç farklı şeyler daha.. Sohbet de edebiliriz, beklerim oraya da, linke biomdan ulaşabilirsiniz.
Yeni bölümde görüşmek üzeree
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top