H31 ♂️

Keyifli okumalar. 🍁

▪️

Galiba seni seviyorum.

Gülümsedim. İçinden gelerek söylemiş olduğuna inandım. Aslında birine 'Seni seviyorum' demek çok kolaydı. Önemli olan yüzüme, gözlerime bakarak, hissederek söyleyebilmesiydi.

Ecmel
Neden cevap vermiyorsun?

Üç dakikadır ekrana bakıyordum. Cevabım belliydi. Ama korkuyordum.

Ecmel
Boşversene.
Cevap falan verme bana.
Hata ettim.
Biliyorum.

Ben
Sadece daldım.
Ben de seni seviyorum.

Nefesimi tuttum. Abimin adı ekrana düşünce oflayıp kapattım.

Ecmel
Tamam.

Gözlerimi devirdim.

Ben
Ben galiba değil, gerçekten seviyorum.

Ecmel
Eksik olma.

Yazdıktan sonra çıktı. Bir şey yazmadan ben de çıktım. Abim tekrar aradı. Sakin kalmaya çalışıp cevapladım.

"Efendim?"

"Neredesin sen?" Konuşmama izin vermeden öfkeyle devam etti. "Senin kadar sorumsuz birini görmedim. Evden ayrılmak için dışarı çıkacağım günü mü bekledin?"

Neye uğradığımı şaşırdım. Arabayı hemen çalıştırdım. "Anneme bir şey mi oldu?"

"Gerçekten seni anlamıyorum Begüm! Bakıcıya evde olacağını söyleyip ortadan kaybolmak da ne demek?"

"Sana anneme bir şey mi oldu diye sordum?" dedim gergin bir şekilde. Bana daha sonra da içindekileri kusabilirdi.

"Bu akşam seni görmek istemiyorum. Uzak dur!"

Yüzüme kapattı.

Telefonu yan koltuğa fırlatıp hızlandım. Benimle düzgün konuşmayı bir türlü beceremiyordu. Ama susmayacaktım. Eve gidince görecekti gününü!

Arabayı garaja girmeden bahçeye bıraktım ve koşarak kapıya vardım. Anahtarı yanıma almayı akıl edebildiğim için abimden bir tebrik bekliyordum.

İçeri girdiğimde nefes nefeseydim. Salonun ışığı kapalıydı ama üst katın ışıkları açıktı. Sessiz olmaya özen gösterip merdivenlerden çıktım. Annem uyuyor olmalıydı. Yoksa evdeki bu sessizliğin başka bir açıklaması olamazdı. Umarım iyiydi.

Annemin odasına gidecekken babamın çalışma odasının ışığını kapının altından fark ettim. İçerde konuşma sesleri vardı. Büyük ihtimalle anim ve babamdı.

Kapı dinlemek alışkanlık haline getirdiğim bir şey değildi. Hatta kaşı dinlemekten korkardım. Çünkü duymaktan korktuğum her şeyi, o anda duyardım.

Kesin yine öyle olacaktı.

"Yeter Onur. Kardeşine düzgün davran."

"O da düzgün davransın o zaman. Sürekli dışarda, sürekli."

Kaşlarımı çattım. Saçmalama seansı başlamıştı.

"Başımızın üstüne çıkardın onu. Kızım da kızım! Aman kalbi kırılmasın, aman istediği olsun!"

Gözlerimi doldu. Beni resmen şikayet ediyordu. Bahsettiği bendim, kardeşi. Acımasızca kurduğu cümlelerini dinlemeye devam ettim. Ettim çünkü dün başımda saçlarımı okşamak için bekleyen adamın şefkatine inandığım için kendime kızdım.

"Okusaydın, sana dur mu diyecektim? Lafı yine oraya getireceksin farkındayım."

"Begüm'e okulda öğretilemeyen sorumluluğu öğret o zaman baba."

Ben sorumsuz bir insan değildim. Sadece onun gibi evin dışında bir hayatım oldulunu unutmuyordum.

"Annen iyi. Bundan sonra bakıcı ile birlikte hizmetçi de yatılı kalacak. Evde olan tanıdıklardan daha çok işe yarıyorlar ne de olsa."

Gözyaşım yanağıma aktı. Abimin mesafesini zaman geçtikçe artırıyordu. Artık ona yakın olmaya çalılmayacaktım. Soğuk olduğu kadar soğuk, uzak olduğu kadar uzak olacaktım.

Daha fazla durmadan odama gittim. Daha ne duyacaktım ki zaten? Çantamı yatağa fırlatıp kapımı kilitledim.

"Ruh hastası!" diye mırıldandım. Gözyaşımı silip telefonumu çıkardım. Yazmamıştı. Aptal!

Ben
Yazamıyorsun değil mi?
Sırf 3 dk geç yazdım diye şüpheye düştün ve gururuna yedirip yazamıyorsun!

Mesaj hemen okunduğunda nefesimi düzene sokmak için pencereyi araladım. Arabamı bahçede görmüş olmalıydılar. Görmeseler de umurumda değildi.

Ecmel
Off saçmalama ya!
İşim vardı işim.
Sürekli seninle mi konuşacağım ben?

Ağzım şaşkınlıkla açıldı. Beş saniye geçmeden mesajı herkesten sildi.

Ecmel
Kusura bakma gerginim.

Ben
Boşver.
Konuşmak zorunda değilsin evet.
Çünkü biz sevgili değiliz.
Haklısın.
Neden mesaj bekliyorum ki?

Ecmel
Özür dilerim, sevgilim.

Yutkundum. Sevgilim mi dedi? Çatık kaşlarım gevşedi. Ama hala kırgındım.

Ben
Düşüncesizce konuşmayı ne zaman bırakacaksın?
Sildiğin şey mesaj, benim aklımdan silinmiyor.

Cevap vermek yerine beni aradı. Duvarın dibine oturup aramasını cevapladım.

"Gerçekten özür dilerim."

"Alıştım artık." dedim durgun bir sesle.

"Alışma. Alıştırmamak için elimden geleni yapacağım."

"Her neyse."

"Seni özledim." dediğinde ister istemez içimden sorguladım. Duvarlarını bir anda indirmişti. Bir uzak olsa iki yakın oluyordu ve ben ne kadar istemesem de şüpheye düşüyordum.

"Ben de seni özledim."

"Yarın oraya geleceğim." dediğinde gözlerim açıldı. İçimi bir heyecan kapladı. Görmemesinin verdiği rahatlıkla gülümsedim.

"Gerçekten mi?"

"Evet. İster misin?"

"Tabi ki isterim." Deli misin sen? Sorduğu soruya bak!

"Seni ararım."

"Tamam. Evde misin?"

"Evet. Uzanıyorum. Sen eve gittin mi hem?" dedi hafifçe sinirli bir sesle.

"Evet. Haber veremedim kusura bakma."

"Teessüf ederim." dediğinde güldüm. "Begüm seni gerçekten seviyorum."

Başımı duvara yasladım. Sesli duymak bana huzur vermişti.

"Ben de seni seviyorum. Yarını dört gözle bekliyorum."

"Ben de. Sana sarılmak istiyorum."

Onu son gördüğüm anı hatırladım. Daha yeni gitmişti belki ama çok özlemiştim. Keşke hep burada olsaydı.

"Sana veda etmek istemiyorum. En azından hemen."

"Uzun kalmaya çalışacağım."

Bir sessizlik oldu. Abimin söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Dudaklarım titredi

"Begüm?"

"Mm?"

"Beni bırakmazsın değil mi?"

Sorusu ile afalladım. Bu soruyu benim ona sormam gerekirken ilk o sormuştu.

"Nereden çıktı bu?"

"Çıktı işte. Cevap verir misin?"

Beni dünden beri şaşırtıyordu. Aylardır başka haliyle tanıdığım adam, şimdi dikenlerini kendine çekmişti.

"Bırakmam."

"Öylesine söyleme."

"Öylesine söylemedim."

"Peki ne olursa bırakırsın?"

Ne yaparsam bırakırsın?

Masamın üzerindeki kar küresine baktım. Işık kapalıydı orada olduğunu biliyordum. Annemle birlikte aldığım son şeydi.

"Aldatırsan." dedim biraz düşündükten sonra.

"Aldatmam."

Umarım yapmazsın, diye düşündüm. Affedemeyeceğim tek şey bu olurdu çünkü.

"Yalan söylersem?"

"Bana yalan mı söylüyorsun?"

"Söylersem?"

Aklımı karıştırmıştı. Tüm bu sorulardan sonra nasıl şüphe duymam ben şimdi?

"Kızarım. Söyleme."

Birkaç saniye nefesini dinledim. Uykuya dalmış gibiydi. Nefesini dinledim. O bile huzur veriyordu.

"Beni bırakma." diye mırıldandı. Kaşlarımı çattım. İkimiz de konuşmadık. Uykuya daldığını anladım. Bu konunun üzerinde neden bu kadar fazla durduğunu anlamasam da üstelemedim. Telefonu kapatıp yatağa uzandım. Ecmel gelene kadar odamdan çıkmayacaktım.

Çıkmadım da.

Annemin yanına gitmek istesem de kilidi bir türlü çeviremedim. Pencereden bahçeyi kontrol ettiğimde arabamın orada olmadığını gördüm. Büyük ihtimalle abim çekmişti.

Saat 10'a gelirken abimle annem arka bahçeye çıktı. Benim geçen gün diktiğim gülleri sulayacağını düşündüm. Anneme kitap da okuyabilirdi. İkisi bensiz her şeyi yapabilirlerdi.

Duş alıp bornozumla yatağa oturup beklemeye devam ettim. Ecmel hala bir şey yazmamıştı. Acaba uyuyor muydu? Dayanamayıp aradım. Ama açmadı. Ofladım.

Ben
Günaydın.
Uyuyor musun hala?

Ecmel
Günaydın.
Hayır dışardayım.

Dışardayım? Umarım yolda olduğu için dışarda olduğunu belirtmiştir.

Ben
Ne zaman burada olursun?

Mesaj birkaç saniye görüldüde kaldı. Sakın unuttum ya da vazgeçtim deme! Sabaha kadar heyecanla bekledim.

Ecmel
Ben seni ararım.

Ben
Peki.

Ecmel
Bir işim çıktı diye geç kaldım.
Yoksa unutmadım yani.
Geleceğim.

Gülümsedim.

Ben
Biliyorum.
İşini hallet.

Ecmel
İyi ki varsın.

Ben
Sen de iyi ki varsın.

Üzerimi değiştirip zor da olsa odadan çıktım. Çok acıkmıştım. Umarım hala abim ve annem bahçedeydi.

Gülseren Hanım'ın çoktan gelmiş olduğunu görünce şaşırdım.

"Günaydın."

Beni görünce gülümsedi ve meyveleri yıkamaya devam etti.

"Günaydın kuzum."

"Erkencisiniz."

"Engin Bey sabah çalışanlarla toplantı yaptı. Artık dönüşümlü olarak yatılı kalacağız." dediğinde dün geceyi hatırladım. Aklımda kalan sadece abimin söyledikleriydi. Bu kısmı unutmuşum.

"Şey, dün anneme bir şey mi oldu? Ben evde yoktum."

"Panik atağı tuttu. Ama bakıcısı ve Onur Bey yardımcı oldu. Merak etmeyin şu an çok iyi."

Başımı salladım. Masanın üzerindeki tepsiden bir poğaça alıp "Kolay gelsin." dedim ve salona gidip çaktırmadan bahçeyi dikizledim. Abim kalan fideleri dikiyordu. Annem yanıbaşındaydı.

Ben de onlarla vakit geçirmek istiyordum. Ama abim buna engeldi. Hep engel olmuştu. İzlemeye son verip odama çıktım. Burada yaşlanıp gidecektim. Sandalyemi pencerenin dibine çekip oturdum ve gökyüzüne bakıp poğaçamı yedim. Bir saat geçti. Aslı bir kere aradı ama geri dönmedim. Dünkü mutlu halimden eser yoktu. Dokunsalar ağlayacak gibiydim.

Bir saat daha geçti. Sandalyede oturmaktan yorulup yatağa uzanmıştım. Uçakla gelseydi çoktan gelmiş olurdu. Keşke sürpriz yapsaydı. En azından beklemezdim.

Telefonum çalınca nihayet onun adını gördüm. Doğrulup cevapladım.

"Efendim?"

"Neredesin bakalım?"

"Evde." dedim ruhsuz bir sesle.

"Hadi çık. Havaalanındayım. Yine o parkta buluşalım."

"Olur. Çıkıyorum şimdi."

Üzerime ceketimi alıp aşağı indim. Anahtarım girişteki askılıkta asılıydı. Kimseye haber vermeden çıktım. Abim arabanın sesini duymuş olmalıydı. Umurumda değildi. Evet uslanmayacaktım. Çünkü o da uslu durmuyordu.

Parka vardığımda etrafa bakındım. Benden önce gelmiş olma olasılığı fazlaydı.

"Buradayım!"

Arkama döndüm. Karşımdaydı. Üstelik son gelişinde olduğu gibi hissetmemiştim. Bu kez daha özlem dolu, daha çok sevgisine açtım. Gülüşü daha içtendi. Ondan bir adım beklemeden koştum ve açtığı kollarının arasına girdim.

"İyi ki geldin Ecmel." dedim boyun girintisine doğru. Kolları belimi sardı.

"Çok özledim."

"Gitme nolur." dedim titreyen sesimi gizlemeden. "Çok yalnızım."

"Ağlıyor musun?" dedi ve geri çekilip yüzüme baktı. Gözyaşım yanağıma aktı. Elini uzatıp nazikçe sildi. "Ne oldu sana?"

"Mutlu değilim. Hem de hiç." dedim başımı iki yana sallayıp.

"Ailen mi?"

"Abim." dedim ve tekrar sarıldım. "Gitmeyeceksin değil mi? Benimle kal nolur."

Dudaklarını kulağımın dibindeki benimin üzerine bastırdı. Gözlerimi kapattım.

"Seninleyim Dora." ve fısıltıyla ekledi. "Seninleyim sevgilim."

"Annem..." dedim ağlayarak. Bana sarılışı sıkılaştı. "Çok hasta. Beni, kocasını, yaşını bile unutuyor." Nefes nefese ağlamaya devam ettim. Ecmel bir şey söylemedi. "Ama tüm bunlar sadece abimin canını yakıyormuş gibi davranıyor! Ama benim de canım çok yanıyor."

"Annen, Demans mı?" diye sorduğunda burnumu çekip ondan uzaklaştım. Başımı salladığımda bakışları omzumun arkasında asılı kaldı.

"Başka ne unutuyor?"

Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatırken başımı eğdim. "Ne zaman su içtiğini bile..."

"Başka?" Gözlerine baktım. Yavaşça bana çevirdi bakışlarını. "Sevmeyi unutuyor mu?"

"Beni sevdiğini biliyorum. Bunun için çok çabalıyorum." dedim cılız sesimle. Annemin bana hiç sevgisiz baktığını görmedim. Ama tanımıyor gibi bakışı daha çok acı veriyordu.

Sol gözü aniden doldu. Bana bakmayı sürdürürken gözyaşı akıp çenesine süzüldü. İlk kez ağlarken görüyordum ve ilk kez gözyaşının yakıştığı bir adam görüyordum.

Elimi uzatıp gözyaşını sildim. Neden ağladığını sormak için dudaklarımı araladığım sırada dudakları, belki de ömrüm boyunca duyduğum en acı ikinci cümleyi kalbime gömmek için aralandı.

"Sakın bana seni sevdiğimi unutturma Dora. Son hatırladığım şey sen değilken ölmek istemiyorum."

Elimi yanağında öylece kaldı. "Neden öyle söyledin?"

Diğer yanağı da ıslandı. Başını eğdiğinde elim öylece asılı kaldı. Sol kolunu kırıp yüzünü gizledi.

Ağlıyordu.

Gözümün önünde canlanan sahneler, birbiri ardına sıralanırken aniden esen rüzgar yanağımdaki yaşı kuruttu. Tüm o unutmaları, beni kalbine ve yanına almamak için direnişi, annesini terk edişi...

"Hayır..." diye mırıldandım. Kolunu tutup yüzünden çekmeye çalıştım. "Ecmel bana bak. Yanlış anladın de! Bana bak!" Yaşlı gözleri benimkilere bir türlü değmedi. Dizlerinin üzerine çöktüğünde onunla birlikte ben de çöktüm.

"Ecmel bir şey söyle! Yalvarırım susma!"

"Unuttum!" diye bağırdığında bir rüzgar daha okşadı tenimi. Ama bu kez daha sertti. Bir yağmur damlası alnıma düştüğünde bir daha hiç güneş açmayacak diye korktum. "Ben o gün kardeşimi unuttum!"

Ve acı denen kelime yağmurla birleşip ruhuma tekrar aktı.

Tekrar ve daha can yakıcı bir şekilde.

▪️

▪️ Bu bölüm sizlere sorum yok. Kurgu başından beri böyleydi. Ama günlerdir acaba şimdi mi ortaya çıksa sonra mı diye düşündüm. Az önce bölümü değiştirdim. Geç gelmesinin ve daha giriş kısmında bu hikayede mizah aramayın dememin nedeni buydu.

Ecmel artık Begüm için gerçekten bir Tarçınlı Kek. :(

Gelecek bölümde görüşmek üzere. Seviliyorsunuz ♥️

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top