H29 ♂️
Keyifli okumalar. 🍁
▪️
Ertesi gün.
"Buraya gülleri ekelim diyorum." Omzumun üzerinden anneme baktım. Havuzun kenarındaki sandalyesinde oturuyordu. Bugün de işe gitmedim. Babam, annemle ilgilendiğim için sorun etmemişti. Abim ise, TV karşısında yirminci kez Yüzüklerin Efendisi izliyordu.
"Ama pembe gül olsun. Kırmızı sevmiyorum."
Gülümseyerek elimdeki kasayı duvarın dibine bıraktım.
"Merak etme anne, pembe gülmüş hepsi. Belki birkaç tane kırmızı çıkabilir."
"Abin nerede?"
Eldivenlerimi giyerken başımla evi gösterdim. "Hadi başlayalım."
Ecmel gece internetini açmış ama bana yazmamıştı. Görüldü atsaydı daha az sinir olurdum.
"Hava çok güzel." diyen anneme bakıp gülümsedim.
"Evet çok güzel." Açtığım çukurlara gül fidelerini dikerken annem hiç konuşmamıştı. Arada arkama bakıp onu kontrol ediyordum.
"Akşam yemeği bahçede yemek ister misin annecim?" Uzun zamandır annem bizimle aşağıda yemek yememişti. Ama bugün iyi görünüyordu. Beni kırmayacağına emindim.
"Olur. Hem baksana, hava ne kadar..." Sustuğunda ona döndüm. Kaşlarını kaldırmış, elini ağzına çıkarmıştı. "Şey..."
"Güzel?" dedim sorar gibi. Aklına yeni gelmiş gibi gülümsedi ve ellerini çenesinin altında birleştirdi.
"Ah evet! Güzel!"
Gülümseyip önüme döndüm. Az önce söylediği kelimeyi unutmuştu. Canım yanıyordu. Ama onun için bu anları katlanılır kılmaya çalışıyordum.
"Ben de geleyim yanına." Aniden arkama döndüm. Sandalyesinden kalkmıştı.
"Anne gelme! Otur sen orada."
Yüzüne hoşnut olmayan bir ifade yerleşti. "Gelmek istiyorum." Bakışları benim üzerimde bana doğru gelmeye başladı. Elimdeki fideyi yere bırakıp ona doğru yürüdüm.
"Anne havuzdan uzak dur."
Havuza teğet geçen adımları ben söyledikten sonra duraksadı.
"Al beni burdan." dedi titrek bir sesle. Kollarını üşüyor gibi birbirine bağladı ve gözlerini kapatarak ağlamaya başladı. Evin kapısında abimi fark edince bakışlarımı uzaklaştırıp annemi havuzdan uzaklaştırdım. Abim koşarak yanımıza geldi.
"Anne? Neyin var?" Önünde diz çöküp annemin yanaklarını okşadı. "Aç gözlerini anne." Annem gözlerini yavaşça araladı. Karşısında abimi görünce rahatladı ve ona sarıldı. Buruk bir ifadeyle ikisine bakarken annem sesli bir şekilde ağladı.
"Odama çıkmak istiyorum Onur." Abimin adını hatırlıyordu. Kaç gündür ona babamın adıyla sesleniyordu.
"Hemen çıkacağız anne. İyi misin onu söyle."
Annemin bakışları bana kaydı. Gözlerinden ürkek bir his geçti. Gözlerim yaşardı, hissediyorum.
"Bu da kim?"
Bakışlarımı diğer tarafa çevirip elimle gözlerimi sildim.
"Hadi çıkalım anne."
"Evimde ne işi var?" diye bağırdı. "Yoksa... Yoksa baban beni aldatıyor mu!" diye bağırdığında abimin elini kolumda hissettim. Dokunmamıştı. Sertçe ittirmişti.
"Ne bekliyorsun gitsene gözünün önünden!"
İkisine de bakmadan eve koştum. Odama girip kapıyı kapattım ve sessizce ağlamaya başladım. Beni bir aydır hatırlıyordu. Ama şimdi, hem de sabahtan beri birlikteyken beni unutmuştu.
Cebimdeki telefonum aklıma gelince çıkarıp ekrana baktım. Aşağıdayken titremişti ama annemle ilgilenmem gerektiği için kontrol etmemiştim.
Ecmel mesaj atmıştı.
Aklına gelebildim nihayet.
Halaskar
Günaydın. (14.20)
Dün işlerim uzadı. Cevap verememişim.
Verememişim.
Cevap yazmadan sayfadan çıktım ve rehbere girdim. Düşünmeden adını değiştirip Ecmel yaptım. Onun artık beni koruyabileceğine inanmıyordum.
Üstten mesaj geldi. Girmeden okudum.
Ecmel
Cevap vermeyerek mi intikam alıyorsun?
Bir şey yazmadım. Odamın kapısı hızla açıldığında telefonu cebime geri koydum. Abim içeri girip kapıyı üzerine vurdu.
"Nasıl böyle basit bir hata yaparsın?"
"Ne yapmışım?" diye sordum sakince.
"Bir de soruyorsun öyle mi? Annemi nasıl havuzun kenarında bir başına bırakırsın?"
"Tek başına bırakmadım. Gözlerim hep üzerindeydi."
"Böyle mi bakacaksın anneme? Yanında ama sırtın dönük?"
Öfkeyle bana bakıyordu. Öfkeyle ona baktım.
"Anneme nasıl baktığım seni ilgilendirmez."
Uzanıp kolumu tuttu ve hissedilir derecede sıktı.
"Sabrımı taşırma Begüm. Davranışlarına dikkat et. Anneme zarar getirecek hiçbir şeyi affetmem."
Kolumu ben çekmeden bıraktı. "O benim de annem."
"Annen öyle mi? O zaman neden anneni bırakıp geceleri eğlenmeye çıkıyordun? Niye başka yerlerde yatıya kalıyordun?"
Gözlerim yaşardı. "Benim bir hayatım var."
Gözlerinden hüzünlü bir ifade geçti. Hemen toparlandı. "Benim de vardı." dedi ve odadan çıktı. Telefonum tekrar ötünce sinirle ekrana baktım.
Ecmel
Yazmayacak mısın?
Ağlayarak telefonu yatağa bıraktım. Elimle kolumu ovarken abimin söylediklerini düşündüm. Olmayacak bir şey yüzünden anneme vakit ayıramamıştım. Haklıydı. Acı olsa da haklıydı.
Telefonu elime alıp cevap yazdım.
Ben
Aklımdan ne geçiyor biliyo musun?.
Ecmel
Ne geçiyor?
Ben
Mantığını kullan ve onu sil.
Birkaç saniye mesaj görüldüde kaldı. Ekrana bakarak beklemeye devam ettim. Hala ağlıyordum. Yazmak yerine beni aradı. Cevaplamadım. Ardından mesajla karşılık verdi
Ecmel
Kalbin ne diyor?
Ben
Bir şansı hak ediyor.
Ama aklım hemen engelliyor onu.
Çünkü hak etseydi öyle davranırdı, isteseydi gitmezdi, yazardı diyor.
Ecmel
Yazıyor...
Ben
Yazma.
İstemiyorum.
Beni vazgeçirecek bir şey söylemeni istemiyorum.
Ecmel
Çevrimiçi
Ben
Ben bunu hak etmiyorum.
Sana güvenmeye, ulaşmaya çalışıyorum.
Ama beni hep itiyorsun.
Ne istediğine karar ver.
Aksi halde istemediğim bir şey olacak ve mantığımı dinleyip seni sileceğim.
Çıktım.
Telefon elimde yere çöktüm. Mesaj gelmedi. Cevap yazmadı. Düşünüyor olduğunu veya çoktan karar verdiği için yazmadığını düşündüm.
Akşam yemeğine inmedim. Babamın bana seslenmesi dışında masaya çağıran biri olmadı. Abimden böyle bir şey beklemiyordum zaten.
Erkenden yattım. Ama gözüme uyku girmiyordu. Telefon yanıbaşımdaydı ama beklediğim kişi yazmıyordu. Belki de beklemeye bir son vermeliydim.
Odamın önünde ayak sesleri duyuldu. Her zamanki gibi önünden geçip gidileceğini düşünmüştüm ama öyle olmadı. Kapı açıldığında hemen gözlerimi kapattım. Aralık kapıdan gözlerime vuran ışığı fark edebilmiştim.
Adımlar bana yaklaştı ve başucumda durdu. Bir gölge karşımda diz çöktü. Çünkü gözüme vuran ışık önce kayboldu, sonra tekrar geri geldi.
Babam olsaydı öper giderdi. Diğer ihtimal ise olasılığı düşük bir seçenekti. Ama doğruydu. Gelen abimdi. Elini saçlarıma dokundurup hızla çektiğinde gözlerimi araladım. Şaşkın bir ifadeyle ben ona o bana baktı.
"Napıyosun be?" diye sordum fısıltıyla.
"Uyumuyo muydun sen? Oyun mu oynuyorsun ruh hastası." Ayağa kalkıp çatık kaşarla bana baktı.
"Sensin ruh hastası. Kabul edemiyorsun değil mi? Sana bakmaya geldim diyemiyorsun." dedim öfkeyle. Birkaç saniye yüzüme bakıp düşündü. Ardından tıslar gibi "Velet." dedi ve odadan çıktı.
Yaptığı şeye sevinemedim bile. Yarın tekrar aynı kaba adam olacağını biliyordum çünkü.
Telefonum titredi. Umutsuz bir şekilde elime aldım. Ama bu kez oydu: Ecmel'di.
Ecmel
Lütfen kalbini dinle.
Bir kere daha.
Elim kalbime gitti. Ne zaman hızlı atmaya başlamıştı ki? Küçük bir tebessüm ile cevap yazdım.
Ben
Son bir kere daha.
Ecmel
Kabul.
Ben
İyi geceler.
Ecmel
Uyuyacak mısın?
Ben
Ne önerirsin?
Görüntülü aradığında uzatıp gece lambasını kapattım ve aramasını yanıtladım.
Evindeydi sanırım. Yatağa uzanmıştı ve başucunda içki şişesi vardı.
"Kendi verdiğin bir karar olduğunu düşünmüştüm."
"Öyle zaten."
"Sarhoş oldun ve öyle düşündün." dedim hayal kırıklığı ile.
"Sarhoş olmasaydım sana onu yazamazdım."
Ekrana kısık gözlerle baktı. Üzerinde lacivert bir tişört vardı ve etekleri göbeğinin üzerine kadar yukardaydı. "Neden seni göremiyorum?"
"Işık kapalı."
"Açar mısın?"
"Hayır."
Üstelemedi. Bakışları sanki beni görüyormuş gibi ekrandaydı.
"Begüm." dedi ve yutkundu.
"Efendim?"
"Sevgilim ol."
Telefon elimden yatağa düştü. Doğru mu duymuştum? Hemen telefonu kaldırdım ve ona baktım. Teyit etmek için "Anlamadım." dedim. "Sesin gitti."
"Işığı aç."
"Söyler misin Ecmel?"
"Neyi?"
Ya hayır ya! Dalga mı geçiyordu benimle?
"Hiç. Uyuyorum ben." dedim ve elim kırmızı butonun üzerinde cevabını bekledim.
"Bana bir şans ver." dediğinde parmağım oradan uzaklaştı. "Seni mutlu etmek için elimden geleni yaparım."
İşaret parmağımla ekrana dokundum. Adı gibi çok güzeldi. Ona güvenmek istiyordum. Tabi ki sadece kalbimi dinleyerek yapabilirdim bunu.
"Kararını değiştiren ne oldu?"
"Sensiz kaldığımda hissettiklerim." dedi ve telefonu yanına koyarak yan döndü. "Ben de kalbimi dinledim. Beni sana getirdi."
Gözleri yavaşça kapandı. Uyumuştu. Hem de telefonu açık bırakarak uyumuştu. Mutluydum. Bana sonunda adım attığı için çok sevinmiştim. Cevabım tabi ki evet olacaktı. Son şansımız olduğunu biliyordu çünkü.
Uzanıp ışığı açtım ve telefonu onun gibi karşıma koyup yan döndüm. Gözlerimi kapattığımda kulağımı dolduran güzel sesini duydum.
"Çok güzelsin Begüm."
Çok güzelsin Ecmel.
▪️
▪️ Ecmel'e ve hislerine güveniyor musunuz?
▪️ Sizce yavaş mı ilerliyor yoksa tadında mı?
Seviliyorsunuz, görüşmek üzere. ❤️
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top