27. Bölüm
Apar topar tüm aile İstanbul'a dönerken polis tüm ailenin bilgisine başvurmuştu. Geniş yankı uyandıran cinayetler ülke gündemini de oldukça meşgul ediyordu.
Diğer taraftan bir numaralı şüpheli Hızır'dı. Hızır'ın nerde olduğunu da sadece Hamza biliyordu. Kimse asla Hızır'ın böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyordu ama Viktoria ile babasının ölü bulunduğu tekne Hızır'a aitti. Diğer bir etken de Hızır'ın ortada olmayışıydı. Bu yüzden de bir numaralı şüpheli o varsayılıyordu.
Atilla, abisi Semih, Memduh, Hamza ve Nazlı'nın kocası Cahit avukatlarla toplantı yapıyorlardı.
"Hızır Bey nerde bileniniz var mı? " Avukatlardan birinin sorduğu soruya Hamza cevap verdi.
"Ben biliyorum, abim Kınalı Ada'daki köşkte kalıyor. "
Avukat,
"Derhal buraya gelmeli ve isnat edilen suçlarla bir ilgisi olmadığını kanıtlamalı. Bunun için de kendisinin emniyete gidip ifade vermesi çok önemli. "
Semih yeğeni Hamza'ya dönerek sordu.
"Haber vermedin mi abine? "
Hamza,
"Telefonunu uzun zamandır kullanmıyor, köşkü aradım açan olmadı. "
Atilla,
"Belli ki hâlâ haberi olmamış, git abini durumdan haberdar et beraber dönüp gelin. "
Hamza,
"Peki baba. " O sırada Nazlı bir hışımla içeri girdi.
"Baba, Hızır emniyete gitmiş! " Dedi telaşla.
Semih,
"Hepimizin gitmesi doğru olmaz, ailemizin itibarı yeterince zedelenmiş durumda. Avukatlarla birlikte Memduh'un gitmesi yeterli olacaktır." Semih'in aradan geçen olaylardan haberi yoktu. Bu yüzden Hamza araya girdi.
"Amca müsadenizle ben gideyim, malûm yengem hasta şu olaylarda onu kötü etkiledi. Üstelik hasta durumunun yanında hamile de, Memduh Abi'm yengemin yanında kalsın. " Memduh, Hamza'nın amacını anlamıştı.
"Peki. " Dedi amcası. "Hadi gidin de Hızır'ı yalnız bırakmayın. " Hamza avukatlarla birlikte hızla çıktılar odadan.
Memduh,
"Karalama kampanyası yapan yayın kuruluşlarıyla da ilgilenmemiz lazım, kimseye müsemma gösteremeyiz. Gerekli adımları atıp yapılan bu terbiyesizliğin hesabı derhal sorulmalı. Hangi hakla ailemiz ile ilgili henüz hiçbir delil olmaksızın bu denli ağır itamlar kullanabilirler. "
Semih,
"Sen eşinle ilgilen, tedavisi için ne gerekiyorsa yap, bu işle bizzat ben ilgileneceğim. "
Cahit,
"Bu konuyla ilgili gerekli araştırmayı yapıp size kapsamlı bir dosya hazırlarım. Hangi yayın kuruluşları, hangi gazeteciler bu olayla ilgili üzerimize gelmeye çalışıyorsa hepsini tek tek geçmişleriyle beraber dosyalarım. "
Memduh,
"İyi olur enişte, sağ ol. "
Cahit,
"Müsaadenizle. " Cahit yerinden kalkıp odadan çıkarken Memduh da amcalarından müsaade isteyerek eniştesinin ardından çıktı.
.....
Hanımlar ise endişeyle olayın açıklığa kavuşmasını bekliyorlardı. Kimsenin ne olduğuyla ilgili bir fikri yoktu. Gergin bir bekleyiş ve bir gelişmenin olmayışı herkesi huzursuz ediyordu.
Feride iyi olmadığını söyleyen Miyase'nin önce tansiyonunu, ardından da şekerini ölçtü. Neyse ki korkulacak bir şey yoktu.
"Tansiyonun da, şekerin de gayet iyi babaanne istersen bahçeye çıkalım biraz hava al. " Feride'nin söylediğine Miyase başını iki yana salladı. Gelini Semra'ya döndü endişeli yaşlı kadın.
"Hamza'yı ara tekrar, ne etmişler? " Yaşlı kadın fazlasıyla endişeliydi. Semra hemen sehpada duran telefonu alarak küçük oğlunu aradı. Kısa süre sonra telefon açıldı.
"Hamza, oğlum ne yaptınız, abini görebildin mi? " Annesinin endişesine Hamza hemen cevap verdi.
"Abimle eve geliyoruz korkmayın bizlik bir şey yok. Başka olaylar da olmuş eve gelince konuşuruz. "
"Başka ne olmuş ki? "
"Eve gelince konuşuruz anneciğim. " Daha fazla konuşamayan Hamza telefonu kapattı.
Meryem,
"Hayrolsun inşaallah ne olmuş? "
Semra,
"Bilmiyorum ki, bizlik bir şey yok korkmayın dedi. Eve geliyorlarmış. "
Feride,
"Şunları alabilir misin Şermin Abla. " Elindeki tansiyon ve şeker ölçme aletlerini Şermin'e uzattı Feride. Şermin aletleri alırken Feride, Memduh'u sordu. "Memduh hâlâ çalışma odasında mı? "
Şermin,
"Az önce bahçeye çıktı Memduh Bey. "
"Teşekkür ederim. " Diyen Feride oturduğu yerden ayaklandı.
Feride çıktığı bahçede elleri ceplerinde denizi izleyen kocasına arkadan sarılarak yüzünü sırtına yasladı. Memduh hafif bir tebessümle karnının üzerinde birleşen eşinin ellerini tuttu. İkisi bir süre öyle sarılı dururken Memduh sıktığı dişleriyle yutkundu. Bağıra bağıra ağlamak istiyordu bir yanı, Feride için güçlü durmak zorundaydı o yüzden ağlayamıyordu bile. Feride onun kasılan bedeninin farkındaydı, derin bir nefes alarak kocasının kolunun altından göğsüne sığındı.
"Şu olaylar artık son bulsa da evimize gitsek. " Gülümseyerek Memduh'un yüzüne baktı. Memduh da ona gülümsesede gözlerindeki çaresizlik, acı belliydi. Feride farkındaydı o yüzden kocasını mutlu etmeye çalışıyordu.
"Avukat aradı az önce bizlik bir şey yokmuş, Viktoria'nın abisinin karanlık bir takım insanlarla girdiği çokta doğru olmayan işler yüzünden olmuş. Petersburg'da da çok daha fazlası yaşanmış. " Memduh daha fazlasını dillendirmesede Viktoria'nın ailesinden geriye yaşayan hiç kimse kalmamıştı.
Viktoria'nın abisinin karanlık işleri sonucu ailesinin tamamı, küçük çocuklara kadar katledilmişti.
"Üzüldüm. " Feride'nin söylediğine Memduh derince bir iç çekerek yüzünü ona çevirmiş eşinin alnından öptü.
"Hadi içeri geçelim üşüme. " İkisi birlikte içeri yürürken Feride bir kere daha kocasına yaslandı.
....
Herkes merak ve endişeyle beklerken nihayet Hızır ile Hamza gelmişlerdi. Semra kapıda karşıladı oğullarını.
İlk göze çarpan Hızır'ın oldukça fazla zayıfladığıydı. Bununla beraber Semra'nın endişesi de artıyordu. Semra sıkıca sarıldı oğluna.
"İyi misin oğlum? " Endişesi sesini titretiyordu.
"İyiyim anneciğim. "
"Çok zayıflamışsın. " Hızır hafif bir tebessümle baktı annesinin endişeli yüzüne.
"İyiyim merak etme. " Annesinin içi rahat edemesede birlikte herkesin onu beklediği salona geçtiler.
Memduh ile Feride dışında tüm aile içtenlikle karşıladı Hızır'ı.
"Başın sağolsun. " Memduh'un uzak ve rahatsız olduğu belli tavrıyla Hızır başını bile kaldıramadı.
"Sağ ol, sizede çok geçmiş olsun. " Bir şey daha demeyen Memduh başını hafifçe salladı.
Semih'in konuyu açmasıyla avukatlar Petersburg'da da yaşananları tüm aileye anlatmak zorunda kaldılar. Herkes şok geçiriyordu sanki, inanması çok güçtü. Daha fazla dinlemeye dayanamayan Feride'nin midesi bulanmaya başlarken elini ağzına kapattı.
Seher,
"İyi misin abla? " Diye sordu. Feride başını iki yana sallayarak hızla yerinden kalkıp tuvalete koşarken Memduh da peşinden kalkıp hızlı adımlarla onu takip etti. Feride'yi tuvalete kusarken bulan Memduh endişeyle eşinin önüne düşen başörtüsünü geriye doğru topladı.
"İyi misin Feride'm? " Memduh'un endişeli bakışlarına Feride başını hafifçe salladı. Geçip lavaboda elini, yüzünü yıkarken Memduh aldığı havluyla eşinin yüzünü kuruladı.
"Memduh, evimize gidelim lütfen. " Feride'nin yalvarır gibi söylediklerine Memduh hızlıca onayladı.
"Tamam gülüm, sen nasıl istersen. " Memduh eliyle Feride'nin alnını, yüzünü okşarken bir yandan da kontrol ediyordu. Buz gibi olmuştu teni. "Buz gibi olmuşsun, önce bir doktora mı gitsek? "
"Yok, doktora gerek yok, iyiyim. Normal bu bulantılar sadece evimize gidelim yeter. "
"Tamam, hadi gidelim. " Feride Memduh'a yaslanarak tuvaletten çıkarken annesi, Şermin ve Seher birlikte onları tuvaletin kapısında bekliyordu.
"Abla, iyi misin? " Seher ile annesinin korkak bakışlarına hafif tebessüm etti Feride.
"İyiyim merak etmeyin, normal mide bulantıları işte. "
Memduh,
"Şermin Abla, Feride'nin çantası ile pardesüsünü getirir misin? "
Şermin,
"Tabi hemen. " Şermin hızlı adımlarla giderken Meryem,
"Hastaneye gidecekseniz bende geleyim. " Dedi.
"Yok anne, " dedi Memduh. " eve gidiyoruz Feride çok yoruldu dinlenmesi lazım. "
"Bizde mi gelsek? " Annesine tebessüm etti Feride.
"Biz gidiyoruz bari siz kalın, yalnız bırakmayan evdekileri. "
"Tamam kızım, iyisin ama değil mi? "
"İyiyim anneciğim, normal mide bulantısı işte bir şeyim yok merak etme. "
"Tamam kuzum. " Annesi tamam desede aklı kalacaktı belliydi.
Feride ile Memduh birlikte salona gelirken Şermin ikisininde üstlerini getirmişti.
Memduh,
"Müsaadenizle biz eve geçelim Feride dinlensin, bunca şeyin üstüne bu olaylarda onu fazlasıyla yordu.
Semih,
"Oğlum burasıda sizin eviniz değil mi? "
"Elbette öyle amca, bizim tedaviyle ilgili de bazı kararlar alıp, planlar yapmamız gerek daha fazla kaybedecek vaktimiz kalmadı. "
Miyase,
"Gidin uşağım, gidin ne gerekiyorsa onu yapın. " Memduh hafif başını sallayıp babaannesine mecburi gülümsedi. Şermin'in getirdiği pardesüsünü giyen Feride çantasını da aldı. Kabanını sırtına geçiren Memduh Feride'nin elini tuttu. Hızır son kez bakışlarını kaldırıp Feride'ye baktı, bu onu sen kez görüşüydü, biliyordu. Acıyla yutkunarak bakışlarını düşürdü acı bir tebessümle.
"Cümleten iyi akşamlar. " Dedikten sonra Memduh ile çıktılar evden.
....
Memduh evin kapısını açarken Feride içeri girdi. Pardesüsünü çıkarıp koltuğun kenarına bıraktı, aynı şekilde başörtüsünü de çıkarıp üzerine koydu. Açtığı saçlarını elleriyle havalandırıp koltuğa oturdu. Kabanını çıkaran Memduh da yanına otururken gülümseyerek baktı ona.
Memduh eğilip Feride'nin suçlarından öptü. Feride gülümseyerek başını Memduh'un göğsüne yasladı.
"Evet planımız nedir? " Feride'nin başını çevirip ona bakarken sorduğunda Memduh derice bir nefes alarak cevap verdi.
"Hafta sonu Amerika'ya gidiyoruz, her şeyi ayarladım, her şey hazır. "
"Doktora bebeğimizden bahsettin mi? "
" Evet. O da bebekle tedavi olmaz diyor. " Feride Memduh'un elini tutup karnının üzerine koydu.
"Burda bizim, ikimizin bebeği var. Belki daha çok çok küçük ama ben onun varlığını hissedebiliyorum, kalbinle dokun sende hissedeceksin. " Memduh Feride'nin gözlerinin içine baktı.
"Hissetmediğimi kim söyledi? "
"O zaman nasıl bu kadar kolay ondan vazgeçebiliyorsun? "
"Senin için... "
"Kaderden emin olan kederden de emin olur, kader ne getirir bilemem ama ben bizim, ikimizin bebeğini ne olursa olsun dünyaya getireceğim. Ondan vazgeçmek gibi bir lüksüm yok. "
"Daha sonra belki yine çocuğumuz olur? "
"Tedavi ağır geçecek, bunun sonunda da bir daha asla anne olamam, sana asla bir çocuk veremem. "
"Ben çocuksuz da yaşarım ama sensiz yaşayamam neden bunu anlamıyorsun? " Feride karnının üzerine iki elini koyarak gözlerini yumdu.
"Bende ondan vazgeçersem yaşayamam. " Feride açtığı gözlerini kocasının gözlerine çevirdi. "Sil artık şu gözlerindeki korkuyu, endişeyi biz birlikte bu yolda yürüyeceğiz. Elimizden ne geliyorsa hepsini birlikte yapacağız, kaderimizde ne varsa onu göreceğiz. Ben gözlerimin içine gülümseyen kocamı geri istiyorum. Hiçbir şey yokmuş gibi yaşamaya devam ederken aynı zamanda bu hastalıkla da mücadele edeceğiz. Böyle karamsar olursak tedavi bile işe yaramaz ki.
Hem bebeğimizi dünyaya getireceğim, hem de tedavi olacağım. Biz birlikte büyüteceğiz onu, belki senin kadar yaramaz olur herkes ondan şikayet eder. " Feride'nin gülümseyerek söylediklerine Memduh hafif tebessüm etti. "Düşünsene her gün evin bir yerini kırıp döküyor, komşular her gün şikayet ediyor, haftada bir kez okula öğretmenleri çağırıyor tıpkı senin gibi. Belki öğretmenin kafasını bile kırar. "
"Bir kere bilerek öğretmenin kafasını kırmadım, o yanlış yerde duruyordu. " Feride kahkahayla gülerek sokuldu ona.
"Tabi canım! Ayakkabına su doldurup pencereden üzerine döktüğün zamanda yanlış yerde duruyordu değil mi? "
"Onu haketmişti. " Feride burnunu Memduh'un boynuna sürttü.
"Sen hiç haksız çıkmaz mısın? " Diye konuştu kulağına doğru.
"Hayır. Hem güzel, tatlı, naif, hanımefendi bir kızımız olacak aynı senin gibi. " Memduh'un gülümsemesi yüzüne yayıldı Feride'nin boynundan öpmesiyle.
"Erkek olacak senin gibi yakışıklı, yüreği güzel, çikolata gibi tatlı bir beyefendi olacak. " Feride yerinden kalkıp Memduh'un dizlerine oturdu kollarını boynuna sararak. Gözlerinin içine arzuyla bakarken dudağının kenarını ısırdı. Memduh'un bakışları dişlediği dudağına indi.
"Ne zaman hamile kaldım biliyor musun? " Diye sordu gülümseyerek. Memduh gözleri Feride'nin dudaklarında sordu.
"Ne zaman? "
"Biz burda film izlerken rahat durmamıştın ya, o gece, burda. " Memduh hafif güldü. "Burda, odamızda, banyoda yaptığımız her şeyi çok özledim. "
"Bu gece özlediğin o her şeyi bir arada yaparım. " Feride kıkır kıkır gülerek gözlerinin içine baktı.
"Bu gece burda, yarın odamızda, sonraki gün banyoda. " Memduh Feride'yi kendine doğru çekerek dudağından öptü. Burnunu burnuna sürterek dudaklarına fısıldadı.
"Önce burda, sonra odamızda, sonra da banyonda ve her gün... " Feride kocasının sözlerini bitirmesine izin vermeden onu öptü. Memduh bir eliyle Feride'nin belini sarmışken diğer eliyle de koltuğun sırt minderini kaldırıp koltuğun arkasına doğru attı.
"Dağıtma şuraları! " Feride'nin öpüşleri arasında söylediklerine Memduh pek oralı olmuyordu. Memduh ikisi için koltukta yer genişletirken Feride'yi kendiyle birlikte koltuğa yatırdı.
....
Doktor randevusuna gelen Feride ile Memduh doktorun onlara iyi bir şeyler söylemesini bekliyordu. Feride'nin dosyasını inceleyen doktor ikisine döndü.
"Şu aşamada ilk olarak tedaviye başlayabilmek için bazı testler yapacağız, bunun akabinde bebeği aldırmanız gerekecek. Tedavi ağır seyredeceği için bebekle birlikte mümkün değil. "
Feride,
"Benim önceliğim bebeğim, bebeğime rağmen bir tedaviniz varsa tedavi olurum ama yoksa tedavi olmak için önce bebeğimi dünyaya getirmem gerekecek. "
Doktor,
"O zamanda tedavi sürecini zora sokmuş olursunuz, hastalığınız metastaz yapabilir. "
Feride,
"Dediğim gibi önceliğim bebeğim, doktor olan sizsiniz ikimizide yaşatmanın yolunu siz bulacaksınız. "
Doktor,
"Önce gerekli testleri yapalım tedavi süreciyle ilgili tekrar konuşalım. " Doktor onlara yapılacak tesler hakkında da bilgi verdi. Az sonra Memduh ile Feride gerekli testleri yapmak için doktorun yanından ayrıldılar.
.....
Yapılan onlarca testin sonuçları bir hafta içinde çıkacaktı. Bu süre zarfında Memduh ile Feride bir haftalık boş vakitlerini nasıl değerlendireceklerini konuşuyordu. Sıkılacağından şikayet ediyordu Feride.
"Ne yapmak istersin? " Memduh'un gözlerinin içine gülümseyerek sorduğunda Feride aynı şekilde karşılık verdi.
"Alaska'ya gidelim. " Memduh şaşırdığı belli bakışlarıyla komikçe sırıttı.
"Alaska'ya? "
"Evet! "
"Oldukça soğuk Alaska hasta olursun. "
"Ben Erzurum'un soğuğuna eyvallah etmemişim Alaska yanında haltetmiş. " Memduh kendini tutamayıp gülmeye başladı.
"Alaska, Erzurum'dan soğuktur yalnız. "
"Sen hiç kış ortasında Erzurum'a gittin mi? "
"Hayır. "
"İşte ben gittim. " Memduh gülmeye devam ederken Feride'nin saçlarından öptü. "Alaska'nın ceddine rahmet okutur, hem ben soğuğu seviyorum. "
"Bakalım ne yapabilirim. " Feride gülerek Memduh'un göğsüne yaslandı. "Ama üşüdüm diye şikayet etmek yok. "
"Üşürsem de yunan heykel gibi kocam var çok şükür Alaska'nın tüm ormanlarını yakar benim için. Yakarsın değil mi? " Feride'nin çocuk gibi sorduğu soruya Memduh önce gülsede sonradan ciğerlerini dolduran derin bir nefes aldı.
"Alaska'nın ormanları ne ki ben senin için dünyayı yakarım. " Feride kahkahayla gülerek sokuldu ona. Memduh sıktığı dişleriyle gözlerini yumdu. Feride'nin istediği gibi davranıyordu ama yüreği cehennem yeriydi. Feride de farkındaydı ama ona güzel anılar bırakmak istiyordu.
Hızla yerinden kalkan Feride içeri koşarken Memduh arkasından baktı ne olduğunu anlamadan. O da hızla yerinden kalkarken, "Miden mi bulandı? " Diye seslendi.
"Hayır, hayır geliyorum. " Yüzünde koca bir gülümsemeyle dönen Feride'nin elinde fotoğraf makinesi vardı.
"Bu ne? " Kocasının sorusuna Feride kahkaha attı.
"İlk defa fotoğraf makinesi görmüyorsun herhalde çikolata adam. "
"O anlamda demiyorum ne yapıyorsun diye soruyorum."
"Fotoğraf albümü yapacağım. Biliyorum dijital çağda yaşıyoruz ama bize özel, farklı, nostaljik, dokunulabilir bir şey olsun istiyorum. İlerde bebeğimiz büyüdüğünde hep beraber bakarız, o anları yeniden yaşarız. " Feride'nin şen şakrak söylediği şeylerin altındaki asıl sebep bebeğine ve babasına anılar bırakmaktı. En azından bebeğinin onu tanıyabileceği, eksiklik hissettiğinde bakıp annem diyebileceği bir şey olsun istiyordu.
Memduh Feride'nin ne yapmak istediğinin farkındaydı, kalbi sıkışırken sıktığı dişleriyle gülümsedi güçlükle.
"İyi fikirmiş. " Sesi titremesin diye o kadar büyük bir çaba sarfediyordu ki...
"Senin boyun uzun sen çek bizi ben çekersem ikinizde çirkin çıkarız. "
"Peki. " Memduh, Feride'nin eline tutuşturduğu makinayla birkaç tane fotoğraflarını çekti. Ama ikisinin de gözlerindeki acı fotoğraflara yansıyordu.
"Alaska'da da bir sürü fotoğraf çekelim. " Feride şu ağır durum umurunda değilmiş gibi davranıyordu.
"Olur. " Memduh bağıra bağıra ağlamak istiyordu ama Feride'yi üzmemek için ona gülümsüyor, o nasıl istiyorsa ona göre davranıyordu.
....
Feride ile Memduh yataklarına yattıklarından beri Memduh, Feride'yi izliyordu. Feride'nin uyuduğundan emindi artık, usulca şakağından öperek buğulanan gözlerini yumdu. Canı çekiliyordu sanki, dayanamıyordu. Sıktığı dişleriyle üst üste gözyaşları akmaya başladı. Yavaşça yerinden kalktı Feride'yi uyandırmamaya özen göstererek. Çıktığı odanın kapısını hafifçe ardından kapattı.
Gözyaşlarıyla kendini attığı salonda yere, koltuğun dibine oturdu Memduh. Çaresizce ağladı elini ağzına kapatarak. Bir mucize olsun, biri onu şu kabustan uyandırsın istiyordu.
Hiç geçmeyecek kadar ağır gerçekler altında eziliyordu.
Feride'ye bir şey olursa nasıl yaşardı?
Feride'ye bir şey olsa yaşayabilir miydi ki?
Nefes alamıyordu, Feride'nin hastalığını yüklenme şansı olsa bir saniye bile düşünmeden yapardı ama olmuyordu.
"Neden ben değilim o, neden...? " Acısının ağırlığından isyan ediyordu. Saatler sürdü ağlayışları kabullenemiyordu, daha doğrusu kaldıramıyordu. Her yanı yarım, her tarafı eksikti onun, bir tane Feride'si vardı sadece, Feride de giderse o yetim ve öksüz adam bir kere daha kimsesiz kalırdı. Feride'nin hasta olmasını, ölme ihtimalini kaldıramıyordu.
Saatler sonra yerinden kalkıp balkonun sürgülü kapısını açtı. Çıktığı balkonda derin derin nefesler alıp biraz olsun kendini toparladı. Ama yüreği, ruhu paramparçaydı.
....
Feride ile Memduh Alaska'ya gitmek üzere evden ayrıldılar sabahın erken saatlerinde. Feride çok heyecanlıydı, Memduh ise onun o içine sığmayan heyecanına ortak olmaya çalışıyordu. Şoför bavulları alırken Feride ile Memduh arka koltuğa geçtiler. Az sonra yola çıkarlarken Memduh Feride'ye gülümseyerek baktı.
"Sana çok güzel bir sürprizim var. " Feride yüzünün tamanını kaplayan bir gülümsemeyle ona döndü.
"Nedir? "
"Söylersem sürprizi nerde kaldı gülüm. "
"Memduh! Hamileyim ben, beni böyle merakta bırakamazsın. "
"Birkaç saat sabretmen gerekecek. "
"Ne kadar mesela? "
"Dokuz bilemedin on saat kadar bekleyeceksin daha. "
"Daha neler! " Gülen Memduh, Feride'ye kolunu sardı.
Feride'nin ısrarla sormasına rağmen Memduh'un da ısrarla söylememesiyle geçti yol havaalanına kadar.
İkilinin geçtiği Memduh'a ait özel jet az sonra havalandı. İkilinin planı yolculuk boyunca uyumaktı. Ki öyle de yaptılar, kendilerine ait odalarına geçip yolculuk boyunca uyuyan ikiliyi inişe geçecekleri sıra gelen hostes uyandırdı.
Yedi saatlik uçuşun ardından inen uçaktan büyük bir heyecanla indi Feride. Ama çok soğuktu. Bıçak gibi kesen soğuk havası insanın kemiklerine işliyordu sanki. Alaska'nın soğuğuna göre ginmişleridi ama yinede çok soğuktu.
"Çok soğukmuş burası! " Feride'nin söylediğine Memduh gülümseyerek boynuna atkı doladı.
"Hani şikayet etmek yoktu. "
"Şikayet etmedim gözlemini aktardım sadece. " Feride'nin gülüşüne Memduh da gülümseyerek elini uzattı. Feride hemen tuttu sevdiği adamın ona uzattığı eli.
"Hadi gel bir şeyler yiyelim daha sonra kalacağımız yere de yine uçakla gideceğiz. " Feride Memduh'un boynuna sardığı atkıyla yüzünün büyük bölümünü kapattı. Daha sonra havaalanından ayrıldılar.
....
"Acıktım. " Feride'nin söylediğine Memduh şaşırdığı belli bakışlarla baktı. Çünkü Feride hiç yemeyeceği kadar çok yemek yemişti daha yeni.
"Daha iki saat olmadı biz yemek yiyeli gülüm. " bir yandan da hafif gülümsüyordu.
"Hamilelikten mi, buranın havasından mı, uçak mı tuttu nedir bilmiyorum bir türlü doymak bilmiyorum. "
"Buraya mı getirsinler yemeğini yoksa aşağı mı inelim? "
"Aşağı inelim, senin ocağına incir ağacı dikeyim sonra kar topu oynayalım. " Memduh gülümseyerek Feride'nin saçlarından öptü.
"İyi, hazırlan çıkalım. " Yorgunca yerinden kalkan Feride örtüsünü bağlayıp o kalın kışlıklarını giydi. Hazır olan Memduh ile birlikte otelin restoranına indiler.
Memduh kahve isterken, Feride de balık sipariş etmişti. Siparişleri gelene kadar Feride onlarca fotoğraf çekti. Ricası üzerine garsonlardan biri ikisinin fotoğraflarını çekti.
Siparişleri geldiğinde Feride beklemeden yemeye başladı.
"Ben böyle yemeye devam edersem var ya doğuma kadar fil gibi olurum. " Bir taraftan balığı iştahla yiyip diğer yandan şikayet etmesine Memduh yarım ağız gülümsedi. Onun iyi ve mutlu olması için dünyayı ayağına sererdi Memduh.
Feride kendini eleştirdiği komik tabirlerle balığını gerken Memduh gülümseyerek onu izliyordu bir saniye dahi gözlerini ayırmadan.
"Çok yedim galiba midem bulanıyor. " Feride arkasına yaslanırken yüzünü buruşturdu. "Hadi kalk kar topu savaşı yapalım yoksa tüm yediklerimi çıkaracağım. " Başını saallayarak ayaklandı Memduh. İkisi birlikte dışarı çıkarken Feride hemen avuçlarına kar alıp top yaptı. Döndüğü Memduh'a gülerek fırlattı.
Yüzüne koca bir kar topu yiyen Memduh gülerek kaçan Feride'nin peşinden koştu. Koşarken eğilip yerden aldığı karı Feride'ye fırlattı. Feride kahkahayla gülerek kaçıyordu.
İkisinin yorulana kadar birbirine kar topu attığı kovalamacaları ikisinin karın üzerine uzanmalarıyla son buldu. İkisinin de düşündüğü tek şey vardı zaman şu anın içinde donsa ne olurdu sanki....
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top