22. Bölüm

Memduh arkasına bakmadan hızlı adımlarla kendini dışarı attı. Arabasına atlayarak oradan uzaklaştı. Hız limitinin üzerinde sürdüğü arabada sanki Viktoria'nın sesi, söyledikleri yankılanıyordu. Nereye gittiğini bilemeden Viktoria'nın çarpıtarak söylediklerinin gerçek olmasından korkuyor ve bundan kaçıyordu.

Viktoria nasıl bu kadar kesin konuşabiliyordu?

Nasıl?

O söylediklerinin hiçbiri doğru olamazdı!

İçinden bir ses ya doğruysa, diye soruyordu. Doğru değilse Viktoria nasıl bu kadar kesin konuşabilirdi? Memduh öfkeyle frene basarken neredeyse araba takla atacaktı. Arabayı kenara çekip düşünmeye başladı. Delirecekti neredeyse. Bir süre kendiyle ve düşünceleriyle cebelleşirken ne yapacağını bilmiyordu.

Memduh içinde boğulduğu düşüncelerden çıkamazken nişan mekanında davetliler gitmeye başlamıştı. Bir süre sonra iki aileden başka kimse kalmazken gençlerin geceye dair planları hâlâ bitmemişti.

Aile büyükleri de eve gönderilirken Feride, her yerde Memduh'u arıyordu Viktoria'nın yaktığı ateşten habersiz.

"Feride, gel kız benimle! " Diyerek Feride'nin kolundan tutup çekiştirdi Melek. Feride anlamsızca Melek'in yüzüne baka kaldı ne olduğunu anlamadan.

"Ne oluyor Melek? " Feride'nin sorusuyla Melek gülümseyerek çantasından çıkardığı gebelik testini gösterdi. "Biraz daha bekleseydik. " Feride bir kere daha hayal kırıklığına uğramaktan korkuyordu.

"Ben eminim var ve testte de çıkacak! "

"Melek ya! "

"Çok konuşma yürü hadi. "

"Ya önce Memduh'u bir bulsaydım, kocam yok ortalıkta. "

"Bahane üretme bana, sanki Memduh çocuk! Yürü yürü! " Melek kolundan çekiştirip Feride'yi tuvalete götürdü.

Melek'in durmadan ısrarla Feride'yi cesaretlendirmesi sonucu Feride testi yaparken habersiz olduğu Memduh kafasındaki soru ve şüpheleri sormak için gelmişti.

Memduh daha içeri girmişti ki karşılaştığı Hızır'a sıktığı dişleriyle gözlerini dikti. Memduh'u farkeden Hızır farklılaşmış tavrını da farketti. Memduh öfkeyle yanına yürüdüğü Hızır'a diktiği gözleriyle yakasından tuttu.

"Bana yalan söylersen seni öldürürüm! Feride'yle aranda ne geçti? " Memduh öfke ve duyacaklarının korkusundan titriyordu.

"Hiçbir şey! "

"O zaman karın neden karıma aşık olduğunu söylüyor? " Hızır bir türlü kurtulamadığı hislerinin utancından yüzünü çevirirken Memduh bunun gerçek olduğunu o an anladı. Öfkeyle sıktığı yumruklarını Hızır'ın yüzüne geçirdi. Viktoria'nın çarpıtarak söylediklerinin hepsinin gerçek olduğuna inandı.

Memduh'un öfkeyle öldürürcesine dövdüğü Hızır duyduğu utançtan kuzenine karşı kendini savunmadı bile. Durumu farkeden Hamza gördüklerine inanamasada koşup araya girdi.

Memduh öfkeyle ağzına geleni Hızır'a sayıyordu. Konunun ne olduğunu anlayan Seher hemen ablasına haber vermek için koştu. Kapısına vardığı tuvalette ablası az önce yaptığı testin sonucunu bekliyordu. Heyecanını bastırmak için durmadan  elindeki şişeden su içiyordu.

"Abla! " Seher'in titrek sesine korkuyla döndü Feride. " Eniştem Hızır Abi'yi dövüyor öğrenmiş galiba! " Feride nefes alamazken hızla koşarak tuvaletten çıktı. Deli gibi gözü kocasını ararken duyduğu öfkeli sesini takip ederek yanına vardı. Memduh, Feride'yi görünce sıktığı dişleriyle ona doğru yürüdü.

"Sen? " Dedi sesi gibi bedenide titrerken. "Onunla mı evlenmeyi kabul ettin? " Feride'nin elindeki şişe düşüp aralarında tuzla buz olurken Memduh sıktığı dişleriyle gözlerini yumdu.

Gerçekti...

Gözyaşları usulca akarken gözlerini açıp tepkisiz ve durmadan akan gözyaşlarıyla yüzüne bakan Feride'nin gözlerinin içine baktı.

"Nasıl yaptın bunu bana? " Memduh'un paramparça oluşu sesinden dökülüyordu. Feride bir saniye dahi dinmeyen gözyaşlarıyla başını iki yana salladı hızla. "Daha da yoksun bundan sonra... Boşuyorum- " demesiyle Feride can havli eliyle Memduh'un ağzını kapattı.

"Deme, deme yalvarırım onu deme! Sen onu dersen ölürüm deme... " Çırpınışları içler acısıydı. Memduh öfkeyle bileğinden tutup elini fırlattı.

"Bundan sonra zaten ölüsün benim için... " Memduh öfkeyle çıkıp giderken Feride peşinden koştu.

"Memduh, yalvarırım dur, sandığın gibi değil! Memduh! Memduh dur ne olur dur! Memduh ne olur dinle beni, Memduh! Memduh! " Memduh öfkeyle yetiştiği arabaya binip aynı öfkeyle gaza basıp giderken çaresiz hıçkırıklarla arabanın arkasından koştu Feride. Yetişemediği araba gözden kaybolana kadar yetişemeyeceğini bile bile arkasından koştu. Ayağı takılıp düşerken düştüğü yerde hıçkıra hıçkıra ağladı. Koşa koşa yanına gelen Seher ile Melek Feride'yi yerden kaldırırken Feride kardeşine sarılıp ağlamaya devam etti.

"Gitti Seher, her şeyim gitti... Memduh asla beni affetmeyecek... "

"Abla ne olur sakin ol az, eniştem şimdi çok öfkeli, siniri biraz yatışsın illa konuşursun onunla. "

"Feride, bırak biraz öfkesi geçsin nasıl olsa muhakkak konuşur, zannettiği gibi olmadığını anlatırsın. Şimdi ne sen derdini anlatabilirsin, ne de o seni dinler. "

"Her şeyimi kaybettim Melek, bir daha yüzüme bile bakmayacak. "

"Saçmalama Feride, öfkesi geçsin tâbi ki affedecek seni, sen yanlış hiçbir şey yapmadın! " Feride ağlamaya devam ederken Melek ile Seher durumu nasıl toparlayacaklarını düşünüyorlardı.

Kimse ne olup bittiğini anlamazken yaptıklarından gayet memnun olan Viktoria bir köşeden keyifle sebep olanlarını izliyordu. Çantasını alarak sanki az önce yaşanan o trajediye sebep olmamış gibi yüzü, gözü kan içindeki Hızır'ın yanına yürüdü.

"Sevgili kocacığım ben bu gece otelde kalacağım sende ne halin varsa görebilisin. " Diyerek giderken Hızır arkasından söylendi.

"Cehennemin dibine git! "

Hamza,

"Abi ne oluyor? Memduh Abi niye böyle delirdi, ne demeye çalıştı? Sana neden yaptı bunu?"

"Ne olur bir şey sorma bana Hamza, benim derdim bana yetiyor. " Hızır da orayı terkederken Feride'nin yanından geçen Viktoria keyifli bir şekilde gülümseyerek ağlayan Feride'ye baktı.

"Benden aldığın mutluluğu sana bırakacağımı mı sandın? " Diyerek keyifle bakmaya devam etti.

"Ben senden hiçbir şey almadım, ne yaptım ben sana? "

"Sen benden sevdiğim adamı aldın, bende senden sevdiğin adamı aldım ödeştik. "

"Sen hastasın! Ben senden hiçbir şey almadım! "

"Sevgili kocacığım sana beraber her şeyi, herkesi bırakıp gidelim dediğinde bende oradaydım. "

"Madem oradaydın verdiğim cevabı da duymadın mı? "

"Ama Memduh öyle bilmiyor. " Viktoria aynı keyifle sırtını dönüp giderken Melek kendinden utanmasa üzerine atlayıp dövecekti.

"Rus cadısı! " Melek'in dediğine Viktoria kahkahayla gülerek yürümeye devam etti.

"Kim bilir Memduh'a neler anlattı, ben ne yapacağım şimdi? " Feride ağlayarak iki elini yüzüne kapatırken Seher öfkeyle söylendi.

"Süpürgesiz cadı! "

"Onun bir yerlerde süpürgesi de vardır. " Melek'te aynı öfkeyle söylenirken Feride,  Melek'e döndü.

"Senin arabanı alabilir miyim? " Diye sordu.

"Tâbi! Ben anahtarı getireyim. " Hızlı adımlarla giden Melek az sonra döndü. Feride'nin çantasını da getirmişti. Feride minnetle teşekkür ederek aldığı arabayla evinin yolunu tutarken arkada kalan Melek ile Seher'e Emre ile Hamza bir cevap bekleyerek bakıyorlardı. Seher ile Melek birbirlerine bakarken birinin olayın iç yüzünü anlatması gerekiyordu. 

Dördü birlikte bahçenin bir köşesine otururken, Melek hafif bir nefes çekerek söze girdi.

"Doğal olarak neler olup bittiğini merak ediyorsunuz ikinizde. Ama haksız olan Feride değil ondan emin olun.

Biz daha çok küçükken yedi, sekiz yaşlarında falandık, Feride ile Hızır hiç birbirlerinden ayrılmazdı, biri yoksa diğeri de olmazdı. İstanbul'a taşındıklarında Hızır geri döneceğine söz vermişti, Feride on altı yıl Hızır'ın verdiği sözü bekledi. Feride'nin sevmediğim tek huyudur, çok fazla vefalı! Küçücük bir çocuğun verdiği söze on altı yıl bekleyecek kadar vefalı.

Halam fazla sert, ketum biriydi yaşadıkları yüzünden, Feride de annesinin kaidelerine zeval getirmemek için hep o bekleyişe sığındı. Çünkü görücüsü, talibi, aşk mektupları hiç eksik olmazdı. Feride tüm bunlardan kaçmak için o bekleyişe sığınırdı. Çok söyledim boşa bir bekleyiş olduğunu, o da biliyordu, bir beklentisi de kalmamıştı ama her şeyin üzerinde bir kader var böyle olması gerekiyordu.

Sevmekten dolayı bir bekleyiş değildi kaçmak için bahaneydi.

Miyase Teyze görücü geldiği vakit Hızır için zannetmiştik. "

Seher,

"Orası da benim hatam. Ben yanlış anladım ve ablama da yanlış aktardım. Gerçeği anladığımızda ablam eniştemle hiç ertelemeden hemen o an konuşacaktı ama annem izin vermedi çünkü sözü herkes duymuştu. "

Melek,

"Günlerce Memduh'un yüzüne bakamam diye ağladı, hiçbir hatası, hiçbir günahı yokken. Feride'nin her şeyine kefil olurum kalbine, aşkına, haysiyetine, şerefine, saflığna, temizliğne...

Memduh'a aşık oldukça kendine pranga ettiği o bekleyişin anlamsızlığının farkına vardı. Şeksiz, şüphesiz tüm kalbiyle Memduh'u sevdi bizzat şahidim her şeyiyle. Onun onurunu, haysiyetini zedeleyecek, çiğneyecek tek bir şey bile asla yapmadı, ki asla yapmaz.

Sonra o Rus cadısı her şeyi çarpıtarak ikisinin yuvasının temeline dinamit koydu. " 

Emre,

"Şimdi Memduh'u da anlamak lazım doğal olarak öfkeli, öfkesi biraz yatışsın o da gerçekği görecektir. "

Seher,

"Hepsi benim yüzümden. " Diyerek ağladı. Hamza, Seher'e sarılarak gözyaşlarını sildi. Yüzünü göğe çevirip derince bir nefes aldı.

....

Feride evinin bahçesine girdiğinde Memduh'un arabası kapıdaydı. Hızla arabadan inip eve koştu. 

Girdiği evde ilk salona baktı, yoktu. Hemen yukarı koştu yatak odasına, Memduh orada da yoktu. Aynı acele ve endişeyle tüm evi aradı ama Memduh evde değildi. Yatak odasına geri dönüp ağlayarak yatağın kenarına ilişti. Arabasını eve bırakıp nereye gitmişti? O an dolap odasının kapısının açık olduğunu farketti. Yüreğine koca bir korku otururken koşup odaya baktı.

Memduh birçok kıyafetini almıştı. Feride hıçkırıklarla kapının kenarına çöktü, Memduh tamamen gitmişti.

Dakikalarca sürdü hıçkırarak ağlamaları, her şeyim, herkesim dediği adam kendince haklı olarak çekip gitmişti. Hıçkırıklarla ağlamaya devam ederken yerinden kalkıp çantasını aldı. Çantadan çıkardığı telefonla Memduh'u aradı. Telefonun çalmasıyla meşgule atılması bir oldu. Tekrar aradı Feride, ama bu kez kapalıydı telefonu. Telefonu kapatmıştı.

Feride bir anda başının dönmeye başlamasıyla  yatağa tutundu, gözleri kararmaya başlarken onu taşımayan bacaklarıyla bütün bedeni titrerken kendinden geçerek yere yığıldı.

....

Feride kendine geldiğinde sabah olmuştu. Hafif doğrulduğunda yatağın kenarına kıvrılmış Seher'i görmesiyle dün yaşanmışlıklar aklına düştü. Hızla yerinden kalkmaya niyetlenmişti oturur pozisyona gelirken bile başı dönmeye başladı. Feride bir parça yalpalayarak ayağa kalkmaya çalışırken, ablasının hareketlenmesiyle uyanan Seher uyku sersemliğiyle ablasının engel oldu.

"Abla yavaş ne yapıyorsun? "  Feride kalkmaya çalıştıkça daha kötü oluyordu.

"Seher, Memduh nerde? "

"Tamam sakin ol otur şöyle anlatacağım. " Feride yatağın kenarına oturdu. Seher hemen ablasına bardağa su doldurup birkaç yudum içirdi. Feride beklentiyle kardeşinin gözlerinin içine bakarak bir şeyler söylemesini bekliyordu.

"Söyle Seher enişten nerde? "

"Nerde bilmiyorum ama dün gece çok kötü şeyler olmuş. "

"Memduh'a bir şey mi oldu? " Feride bir kere daha endişeyle ayaklanacakken Seher izin vermedi.

"Yok! Ona bir şey olmamışta şey... "

"Seher öldürecek misin beni korkudan söyle! " Seher nasıl söyleyeceğini bilemiyordu.

"Atilla Amca ile Semra Teyze'nin Hızır Abi'nin hislerinden haberi varmış, eniştem dün eve gitmiş ikisine demediğini bırakmamış. Sonra da şirketteki hisselerinin tamamını Viktoria'nın babasına satıp yurtdışına çıkmış. Bir daha dönmeyeceğini söylemiş. "

"Neler söylüyorsun sen Seher? Nereye gitmiş peki? "

"Bilmiyorum. Kimseye nereye gideceğini de söylememiş. " Feride üzgünce sırtını yatağın başlığına dayadı. Gözyaşları usul usul akmaya başlarken yutkundu.

"Ben ne yapacağım şimdi? " Diye fısıldadı gözyaşları sicim gibi yağarken. "Nerden bulacağım onu? "

"Ablaaa! Hemen umutsuz olma böyle, Hamza nereye gittiğini bulacakmış zaten. " Feride başını iki yana salladı ağlamaya devam ederken.

"Ben onu tamamen kaybettim. " Seher ablasının yanına oturarak elini tuttu. Dayanamadığı gözyaşlarını silip elini daha sıkı tuttu.

"Böyle pes etmişlik sana yakışmıyor, o Rus cadısının istediği de bu zaten sizin ayrılmanız. Hamza büyük yemin etti, eniştem nereye gittiyse onu bulacak gerekirse gerçeği ona kendisi söyleyecekmiş. " O sırada aşağıdan gelen gürültülü sesle Feride, Seher'e baktı.

"Ne bu ses? "

"Gece seni aradık onlarca kez, ne kapıyı açtın, ne de telefonuna cevep vermeyince Hamza kapıyı kırdı. Şimdi de kapıyı yaptırıyor. Seni öyle baygın görünce aklım çıktı, neyse ki Emre Abi de yanımızdaydı. Sana baktı, iyiydin tansiyonun düşmüş dedi. " Feride çaresizce ağlamaya devam ederken Seher yerinden kalktı.

"Ben bir aşağı bakayım bir şey lazım mı diye hemen gelirim. " Seher odadan çıktıktan sonra Feride halsiz ve gözyaşlarıyla yerinden kalktı. Başı dönüyor, midesi bulanıyordu ama yine de ayakta durdu. Memduh'un dün çıkardığı gömleğine doğru yürüdü bir parça da kendini zorlayarak. Eline aldığı beyaz gömleğe yüzünü gömüp için için ağlayarak kokladı. Sımsıkı sarıldı gömleğe kalbi acırken, çaresiz ağlayışları şiddetlendi.

Az sonra Seher elinde bir zarfla çıkageldi.

"Abla... " Dedi bir parça çekingenlikle. Feride kardeşinin sesinin tonundan kötü bir şey olduğunu hemen anladı. Başka bir şey diyemeyen Seher elindeki zarfı ablasına uzattı. Feride korkuyla zarfı alırken okudukça kalbi sıkıştı. Memduh boşanma davası açtırmıştı.

"Bo...boşanma davası açmış... " Feride'nin gözyaşları kağıda dökülürken yine sırtının ortasında aynı ağrı belirdi. Ağrı bu kez o kadar şiddetliydi ki nefes alamıyordu. Yutkundu üst üste, sırtını koltuğa yaslayıp bastırdı.

"Canım çekiliyor Seher, Memduh boşanma davası açmış! " Diye sayıkladı çaresiz bir acıyla. Kalbi çatlayacak gibi acıyordu her şeyim dediği adam onu bir kere dinleme zahmetine bile katlanmamıştı.


Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top