17. Bölüm
Etkileşim için birkaç yorumunuzu eksik etmezseniz sevinirim, keyifli okumalar.
Sevdiğini anlamak için kaç badireye ihtiyaç vardır, kaç kere yüreğinin sıkışması aşk diye inlemesindendir? Asıl gerçeğe kavuştuğunda kaç sevda vuslata erir?
Uzunca bir ağlama krizinden sonra nihayet Seher'in sesi kesilmişti. Hamza hâlâ kapının dibinde sırtını duvara dayamış Seher'in uyumasını bekliyordu. Bir süre daha bekleyen Hamza zorlanarakta olsa ayağa kalktı. Yavaşça Seher'in odasının kapısını araladı. Seher öylece uzandığı yatakta ağlaya ağlaya uyuya kalmıştı.
Yatağın yanına çömeldi sessiz ama derin bir nefesle. Yutkunarak baktı hâlâ ıslak olan kirpiklerine, ağlamaktan kızarmış yüzüne. Kalbinin acıdığını hissediyordu, bir yangın vardı göğsünün içinde çok feci bir şekilde yakıyor daha önce hiç yaşamadığı bir acı veriyordu.
"Aşk buysa hiçte öyle masalsı bir şey değil aksine berbat bir şey Sabah Kuşu. " Diye fısıldadı sessizce. Aynı sessizlikle aldığı nefesle ayağa kalktı. Yavaşça kapısını açtığı dolaptan çıkardığı battaniyeyi dikkatli, yavaş ve özenle Seher'in üzerine örttü gözlerini üzerinden ayıramadan.
Örtüsünün üzerinden bir kere öpse ne olurdu ki sanki? Tüm benliğiyle istedi bunu ama yapamadı. Seher'di o, tertemiz olandı o. Sivri bir dili vardı belki ama bir ananın ak sütü kadar temiz ve masumdu. Bir kere örtüsünden öpmek için çırpındı kalbi, nefsi; bugüne kadar isteyipte alamadığı hiçbir kadın olmayan Hamza, Seher'in örtüsünün üzerinden öpmeye bile kıyamıyordu, yapamıyordu.
Anlam veremiyordu kendine, bu kadar isterken, bu kadar uzak durabilmeyi açıklayamıyordu kendine, işte aşkın masalsı olan tarafı buydu. Ona bakıyordu ama parmaklarının ucuyla bile dokunamıyordu. Bahar çiçekleri gibi kokuyordu ama koklamaya bile kıyamıyordu. Sıktığı dişleriyle yavaşça odadan çıktı. Aynı hassasiyetle odanın kapısını örttü.
Öylece duramazdı, Seher bu haldeyken bir şey yapması gerekiyordu. Odasına geçip telefonunu aldı. Her zaman ki gibi ona her zor durumunda yol gösteren Memduh'u aradı.
Memduh sokak sokak Seher'i ararken saat neredeyse dördü bulacaktı. Arabanın ekranında Hamza'nın aramasını görünce cevapladı.
"Abi rahatsız ediyorum ama bir durum var. " Hamza'nın söylediği durumun yine çapkınlık yaparken başını belaya sokması zannetti Memduh.
"Hayırdır inşaallah? "
"Bana kadar gelmen mümkün mü? "
"Hamza, şu an çok acil bir durum var sabah gelsem olur mu? " O an Hamza durumun Seher'le ilgili olduğunu anladı, çünkü akşam Memduh'un Feride'nin dayısının evine gittiğini biliyordu.
"Abi o acil durum bende, gelsen iyi olacak. " Memduh nefesini üfleyerek arabanın yönünü Hamza'nın evine çevirdi.
"Geliyorum. "
....
Boş olan yolların rahatlığıyla çok geçmeden Hamza'nın evine vardı Memduh. Hamza abisi kapıya varmadan açtı kapıyı. Memduh direkt içeri girip etrafta göz gezdirdi.
"Seher nerde? " Diye sormasıyla Hamza yukarıyı işaret etti hafif kaldırdığı kaşlarıyla.
"Yukarıda, uyuyor. "
"Durumu nasıl? "
"Perişan. "
"Evini nerden biliyor senin? "
"Dün öğle gelmişti. " O an Meryem'in söylediği geldi Memduh'un aklına. Öğle dışarı çıktı geldiğinden beri böyle deyişi neredeyse kulağında çınladı.
"Seher dün öğle burdayken ne konuştunuz? " Memduh'un şüphe dolu sorusuna Hamza şaşırmış bakışlarla baktı.
"Bir şey konuşmadık pek, hastayım ya çorba yaptı falan işte. "
"İyi düşün, ailesiyle ilgili bir şey konuştunuz mu? " Hamza abisinin şüpheci sorularının nedenini bilemesede o an hatırladı Meryem'in öz annesi olmaması konusunun aralarında geçtiğini .
"Meryem Teyze'in öz annesi olmaması konusu geçti az. Evlatlık olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım zaten. Malum pek anlamak mümkün değil ya. "
"Seher mi anlattı? "
"Annemle Meryem Teyze konuşurlarken duydum. "
"Taksit taksit konuşma ne duydun, Seher'e ne dedin, ne anlattn? "
"Sadece öz annen değil mi diye sordum o da nerden öğrendiğimi sordu. Meryem Teyze annesine benzemesinden korkuyorum gibi bir şey demişti onu dedim, başka bir şey konuşmadık. "
"İyi halt ettin! Seher'in öz annesi, babası kim biliyor musun? " Hamza abisinin kızmasına veremediği anlamla korkuyla baktı Memduh'un yüzüne. Seher onun söyledikleri yüzünden bu hale gelmiş olamazdı değil mi? Memduh korkularını gerçek eden şeyleri sıktığı dişleri arasında söyledi. "Annesi bedenini satıp para kazanan biri, babası ise Yılmaz Amca'nın öz kardeşi. Kumarbaz, haysiyetsizin teki üstelik! Meryem Anne'nin asla Seher'i o kadına benzetmeyeceğine adım kadar eminim, ama Seher öyle zannettiği için Meryem Anne'yle tartışıp çekip gitti. Saatlerdir onu arıyoruz herkes perişan bir halde. "
Hamza çökercesine oturup sıktığı dişleriyle boşluğa baktı öylece. Hamza'nın ne kadar üzüldüğünü gören Memduh nefesini üfleyerek yanına oturdu.
"Benim yüzümden Seher bu hâle geldi öyle mi? " Öylesine bir acı veriyordu şu gerçek, ölmek istedi o an.
"Nasıl düzeltebiliriz ona bakmamız lazım. "
"Abi öyle bir halde geldi ki buraya hali içler acısıydı, tükenmiş, bitmişti resmen. Her şeyimi kaybettim dedi, annemi, ailemi kaybettim dedi ağlaya ağlaya. Hepsi benim yüzümden. "
"Böyle olacağını bilsen tek kelime eder miydin? "
"Asla! "
"O zaman kendini suçlamanın anlamı da yok, şimdi dinlensin sonrasına bakacağız. "
"Burda olduğunu kimsenin bilmesini istemiyor, bende tamam dedim ama o öyle kötüyken bir şey yapmadan duramadım. "
"Bir, iki gün kalsa senin için sorun olmaz herhalde? "
"Olmaz. Bunca sebep olduklarımdan sonra... "
"Toparla kendini! Seher'e destek ol, kimse burda olduğunu bilmeyecek ama iyi olduğunu bilecekler. Seher kafasını toplasın biraz bende şu işin aslını öğrenip şu durumu çözeyim. " Hamza hafif başını sallayıp ayaklanan Memduh ile birlikte ayağa kalktı. "Seher'i sana emanet ediyorum, mesajım anlaşıldı mı? "
"Anlaşıldı abim, gözün arkada kalmasın. " Memduh, Hamza'ya koşulsuz güvenirdi, nerde ne yapacağını bilirdi çünkü. Memduh ona hafif gülümseyerek omuzuna dokundu. Çapkınlıklarıyla ünlü kardeşi mum gibi eriyordu.
"Sevmek, çapkınlıktan daha çok yakışıyor sana. " Hamza öylece bakakaldı Memduh'un yüzüne. Ne bir şey diyebildi, ne de inkar edebildi. Memduh yüzündeki gülümsemeyle çıkıp giderken Hamza bir türlü kendine gelemedi, nerden anlamıştı ki? Düşünceleriyle cebelleşirken yutkunarak oturdu tekrar.
....
Feride gözyaşlarıyla dua ederken bir yanına Melek diğer yanına Hasret oturmuş ona eşlik ediyordu. Az sonra çalan telefonuyla hızla uzanıp aldığı telefonu hemen açıp kulağına koydu.
"Memduh, hayırlı bir şey söyle bana. "
"Hayır gülüm hayır. "
"Buldun mu Seher'i? "
"Bulduk çok şükür. "
"İyi mi? " Seher'in bulunduğunu anlayan Hasret ile Melek sevinçle şükrettiler.
"İyi merak etme, ordayım az sonra. "
"Tamam canım. " Feride kapattığı telefonla derin bir nefes alarak şükretti.
....
Feride'nin bahçede sabırsızca bekleyişi Memduh'un arabasının bahçeye girmesiyle son buldu. Hemen arabaya koştu Feride, ama Seher arabada yoktu.
"Seher nerde? " Merak ve endişe dolu sorusuna arabadan inen Memduh sıkıca sarıldı Feride'ye. Feride aynı endişeyle Memduh'un gözlerinin içine baktı.
"Korkma, iyi çok şükür. Güvende birkaç gün dinlensin kafasını toplasın bizde durumu bu hâle getiren konuyu açıklığa kavuşturalım. "
"Peki konunun aslı ne? "
"Meryem anne, Seher için annesine benzemesinden korkuyorum demiş Seher'de buna kırılmış. "
"Annem öyle bir şey demez! "
"Bende biliyorum demez de belli ki bir yanlış anlaşılma var ortada, bizde dinlenelim biraz sabah her şeyi detaylı bir şekilde konuşuruz. " İkisi birlikte içeri giderlerken herkes merakla Seher'i bekliyorlardı. Memduh'un tek başına içeri girmesiyle endişeli Yılmaz hemen ayağa kalktı.
"Seher nerde? " Diye sordu korkuyla.
"Güvende olduğuna kefil olduğum bir yerde, biraz dinlenmesi ve kafasını toplaması için birkaç gün orda kalsa iyi olacak. Meryem Anne nasıl? " Yılmaz sıkıntıyla oturdu tekrar.
"Daha iyi gibi. " Dedi Feride, hemen ardından babasına döndü. "Baba hadi sende kalk yat dinlen biraz. Hadi lütfen, çok şükür Seher iyi ve güvende sende çok yoruldun. "
Yılmaz,
"Ben gözümle göremeden içim rahat eder mi? "
Memduh,
"Gerçekten Seher iyi ve güvenilir bir yerde, hepinizin içi rahat olsun. Hiç kimsenin, hiçbir şeyin saçının teline dahi zarar vermeyeceği emin bir yerde, sadece şimdilik kimse nerde olduğunu bilsin istemiyor. Yanlış anlamış olsada kırgınlığını anlamak lazım malum durum çok hassas, belki bizim için çok önemli değil Seher'in annesinin yada babasının kim olduğu ama onun için maalesef ki bu durum çok hassas. "
Yılmaz hafif başını sallayıp ayağa kalktı. Seher'in gidişi bir enkaz gibi üzerine çökmüştü. Aklında binbir düşünce ruhunu yoruyordu. En çokta, Seher'e babalık etmekte eksik mi kaldığını sorguluyordu. Üzgün ve yorgun bir şekilde yürüyen babasının araksından baktı Feride. Üzgün bakışları Memduh'u bulduğunda Memduh hafif bir tebessümle baktı ona.
Aişe,
"Hadi hepiniz kalkın yatın, dinlenin. Memduh, gel oğlum sana da oda göstereyim sende yat dinlen. "
"Sağ olun. " Memduh'un bakışları Feride'deyken kimseye farkettirmeden hafif kaşıyla gelmesini işeret etti. Feride mesajı almış bakışlarını kaçırdı. Herkes odalarına çekilirken Memduh, Ayşe'nin gösterdiği odaya geçti.
Feride, Hasret'le paylaştığı odaya girdiğinde Hasret alelacele örtüsünü açıyordu. Aynı şekilde açtığı saçlarını tarayarak omuzunda topladı. Her gece olduğu gibi yine Bahoz'un yanına gidecekti. Feride dikilmiş öylece ona bakıyordu.
"Ne bakıyorsun kız öyle? " Diyerek güldü Hasret. "Hiç mi kocasına süslenen kadın görmedin? "
"Yengem, dayım biri görecek diye hiç mi endişelenmiyorsun? " Hasret gülmeye devam ederken Feride'nin kolunu sıvazladı hafif.
"Güzel de olan o ya işte, yakalanmamaya çalışma heyecanı, onun getirdiği adrenalin müthiş bir şey. Hem Bahoz'un her an beni bu konuda kollaması o kadar güzel ki. Sende Memduh'u çok bekletmezsen iyi edersin. " Örtüsü ve telefonunu alarak odadan çıktı. Feride yutkunarak arkasından baktı.
"Yemin ediyorum bunlardaki rahatlık beni öldürecek. " Seher'in de korkmadan iş çevirmesi akına gelirken güldü hafif. " Allah bilir Seher nişanlansa nişanlısını evde saklarda bizimkilerin ruhu duymaz. Hayırlısıyla bir gelseydi de offf! Ben şimdi ne yapacağım? " Memduh bekliyordu ve o ne yapacağını bilmiyordu.
Bir yanı deli gibi Memduh'un yanına gitmek isterken, bir yanı da korkudan kırılıp dökülüyordu adeta. Memduh'un bekliyor olması ağır basıyordu. Derince bir nefes alarak dudağının kenarını ısırdı, buz kesmiş ellerini hızlı hızlı açıp kapattı birkaç kez. Yavaşça odanın kapısını açıp etrafa bakındı, kimseler ortalıkta yoktu. Temkinli bir şekilde odadan çıkıp Memduh'un kaldığı odaya doğru hızlı adımlarla yürüdü.
Memduh'un kaldığı odanın önünde durduğunda tereddütle kapıya baktı. Kapıyı tıkırdatmalı mıydı hafif, yoksa direkt içeri mi girmeliydi? Biraz daha burda dikilecek olsa birinin görmesi kaçınılmaz olacaktı.
Neyse ki odanın kapısı açıldı kapı aralığında görünen Memduh elinden tuttuğu Feride'yi çekip içeri aldı.
"Bir ara gelmenden ümidimi kestim ama. " Feride hızla çarpan kalbiyle yutkundu.
"Biri görecek olursa kimsenin yüzüne bakamam ben. " Memduh gülümseyerek hafif yanağını okşadı.
"Güzelim benim az sakin ol. "
"Elimde değil ne yapayım, üstelik dayımların evindeyiz. "
"Gel buraya. " Diyen Memduh sıkıca sarıldı Feride'ye. Feride yüzünü göğsüne gömdüğü Memduh'un o eşsiz kokusunu derin derin soludu. Bir koku bir insana bu kadar mı yakışırdı?
"Çok seviyorum seni. " Diye mırıldandı Feride, Memduh gülümseyerek daha sıkı sarıldı ona.
"Biraz dinlenelim artık. " Feride gülümseyen gözlerini Memduh'a çevirdi.
"Bencede. " Memduh elinden tuttuğu Feride'yi kendiyle birlikte yatağa götürdü. İkisi birlikte yatağa uzanırken Memduh Feride'nin yüzünü her bir zerresi aşkla izliyordu.
"Bakma öyle utanıyorum. " Memduh gülümseyerek alnından öptü.
"Utanmak bile o kadar güzel yakışıyor ki sana, ah Feride'm keşke benim gözümden görebilsen kendini. "
"Esir alan o zifir gözlerine her baktığımda görüyorum zaten. Kalbim, ruhum, varlığım, benliğim, aklım, iradem itirazsızca gözlerine, gülüşüne teslim oluyor gönüllü, bu o kadar güzel ki bir ömrü bir anlık gülüşünde yaşayabilirim itirazsızca.
En büyük korkum sensin Memduh, bir gün sensiz kalmaktan ölesiye korkuyorum. Gözlerini, gülüşünü benden esirgeyeceksin diye kalbim çatlıyor. Şu hayatta senin varlığından başka hiçbir şey istemiyorum, hemde hiçbir şey! " Memduh'un bir gün gerçeği öğrenirse ihtimaline deli oluyordu.
"Bu can bu tende oldukça sana söz veriyorum asla korkmana izin vermeyeceğim. Bütün dünyam bir çift yıldızın etrafında dönüyor sevgilim, senin yörüngen beni kavi kılıyor. " Elini çıkardığı yüzünü okşadı, baş parmağıyla Feride'nin dudağının kenarını okşarken Feride nefes almayı unuttu sanki.
"Seni öpsem bana kızar mısın? " Büyük bir arzuyla gözlerinin içine bakan adama tebessümle karşılık verdi Feride. Kapattığı gözleriyle uzanıp Memduh'un dudağından öptü. Memduh memnuniyetle öpücüğüne karşılık verdi.
....
Yakalanma korkusuyla tavşan uykusu uyuyan Feride sıçrayarak uyandı. Kolundaki saate baktığında sekizi geçiyordu. Hafif doğrulup uyuyan Memduh'u izledi gülümseyerek. Onu öpmüştü, o anın heyecanı bir kere daha kalbinde şahlanırken dudağının kenarını ısırıp gülümsedi. Heyecanlı nefeslerine derince bir tane daha ekleyerek aşkla izledi yüzünün her bir ayrıntısını.
Oldukça esmer teni, simsiyah saçları, kaşları, uzun sık kirpikleri, kirli sakalları, şekilli burnu, belirgin ve karakteristik yüz hatları o kadar güzeldi ki şaheser gibiydi güzel yüzü.
"Daha izleyecek misin, yoksa öperek uyandıracak mısın artık? " Feride hem şaşırmış hem de uyanmış.
"Sen uyanık mıydın, aşk olsun! " Memduh hâlâ gözlerini açmadan yatıyordu.
"Aşk işte gülüm, hadi öpte uyanayın. "
"Sen zaten uyanıksın! "
"Öpmezsen akşama kadar yatarım, şakam yok yaparım. " Feride gülümseyerek yüzünü izlemeye devam etti.
"Vallahi sen delisin! "
"Hiç şikayet etme senden sonra delirdim ben. " Hâlâ gözlerini açmıyordu. Feride gülümseyerek üzerine eğildi, yanağından öpecekti ama Memduh bilerek dönmesiyle dudağından öpmüş oldu. Feride'nin kaçmasına fırsat vermeyen Memduh bir anda sarıldığı Feride'yi altına aldı. Dakikalarca esir aldığı Feride zor kurtarabildi dudaklarını.
"Yüz verince astar istiyorsun sende! " Biraz kızmıştı ama Memduh eşsiz bir gülüşle bakıyordu gözlerinin içine.
"Yüzde bu kadar güzel ve tatlı olmasaymış ne yapayım şimdi ben? "
"Kalk üstümden! " Güya kızıyordu ama gülüşlerine de engel olamıyordu.
"Bir kere daha öpeyim kalkacağım. "
"Sen fazla oluyorsun ama! "
"Niye, bu güzellik her şeyiyle benim değil mi? " Belini kavrayan eli aşağı doğru kaymaya niyetlenmişti ki Feride bileğinde tuttu hemen izin vermeden.
"Tabii ki senin ama her şeyin bir vakti zamanı var. Dudaklarıma dokundun ama gerisi yok, evlenmeden asla! Lütfen bana anlayış göster. "
"Daha fazlasını yapamayacağını bende biliyorum zaten ama o kadar güzelsin ki nasıl sabredeceğim hiç bilmiyorum. "
"Üstümden kalkarak başlayabilirsin mesela. Daha Seher'e götüreceksin beni. " Memduh gülümseyerek baktı gözlerinin içine.
"İyi tamam hadi. " diyerek doğruldu. Feride yataktan kalkıp üzerini düzeltti. Tam gidiyordu ki ayağa kalkan Memduh bileğinden tutup kendine çektiği Feride'yi bir kere daha öptü.
"Bir daha seninle uyuyanın anasını eşekler kovalasın. " Feride gülüşlerine engel olamadan odadan kaçarak çıkarken Memduh gülerek arkasından baktı.
Feride ortalığı kontrol ede ede odasına girdi. Açtığı örtüsünü düzeltip yeniden düzgünce bağladı. Odasından çıkıp mutfağa geçti. Annesi ile babası mutfaktaydı. Meryem ağlıyordu, Yılmaz ise öylece boşluğa dikmiş gözlerini bakıyordu.
"Hayırlı sabahlar. " Dedi usulca. Ocakta kaynayan suya çay demledi hemen.
"Kardeşinle konuştun mu hiç? " Feride hafif annesine dönerek cevap verdi.
"Hayır, telefonunu almamış. "
"Nerdeymiş bir şey dedi mi Memduh? "
"Demedi ama bugün beni götürecek kardeşimi alıp getireceğim. "
"Bir şey demiş mi? " Annesi hem soruyor hemde gözyaşı döküyordu.
"Şey... Güya sen Seher için annesine benzemesinden korkuyorum demişsin, Seher buna çok kırılmış. "
"Ben Seher için nasıl derim öyle bir şey? Kim demiş bu yalanı? "
"Bilmiyorum, ama yanlış anlaşıldığı çok belli. Böyle bir yanlış anlaşılmaya yol açabilecek bir şey, bir konu geçti mi yakın zamanda? " Meryem gözyaşlarını silip düşündü.
"Bilmiyorum ki. Ah elim kırılsaydı da Seher'ime vurmasaydım. Kim bilir nasıl, ne haldedir şimdi? "
"Anne, ne olur yeter harab ettin kendini, korkuyorum bir şey olacak sana. "
"Keşke o korktuğun olsaydı da Seher'ime el kaldırmasaydım. "
"Tövbe de annem, vallahi getireceğim bugün kardeşimi. "
"Seher gelmez ise ben ölürüm, vallahi de, billahi de kahrımdan ölürüm. " Feride akan gözyaşlarını hızla sildi. Meryem yerinden kalkıp bahçeye çıktı, Feride annesinin arkasından üzgünce bakarken babası da kalkıp annesinin arkasından gitti.
Az sonra gelen Melek hiçbir şey demeden Feride'ye sıkıca sarıldı. İkisi birlikte sofra kurmaya başlarken etrafı kontrol ede ede Hasret çıkageldi. Melek gözlerini devirip baktı ona.
"Sanki bu evdeki herkes abimin yanında olduğunu bilmiyor. "
Hasret,
"Sen bir sussana! " Bir taraftan gülüyor bir taraftan da etrafı kontrol ediyordu.
Melek,
"Allah Allah! Niye susuyormuşum? " O da gülerken diğer taraftan da takılıyoru.
Hasret,
"Vallahi terlikle vururum o kemçuk ağzına. "
Melek,
"Dur gidip anama ispiyonlayayım. " Feride gülerek baktı ikisne.
Melek,
"Gülme kız sende, sanki Memduh'un yanında sabahladığını bilmiyorum. "
Feride,
"Kıs o sesini zehir hafiye, git Emreciğine günaydın mesajı at. "
Melek,
"Aa! Şuna bak! Numarasını kaydetmedim bile! "
Hasret,
"Doğru, günlüğünün sol köşesine yazdığı için kaydetmedi. "
Feride,
"Birde yaptığından utanmadan bize dil uzatıyor şuna bak! Yengem uyanmadı mı, ben ona ispikleyeyim. "
Melek,
"Allah elinize düşürmesin insanı! Ah Seher'im yanımda olsaydı bakın bakalım kim kimi haksız çıkarıyordu. "
Feride hafif tebessüm etti.
"Bugün gelecek kardeşim. Ne olursa olsun kardeşimi getireceğim bugün. "
Hasret,
"Neye kırılmış, kızmış Seher o kadar? "
"Bir yanlış anlama var belli de nasıl düzeltiriz bilmiyorum, güya annem Seher için annesine benzemesinden korkuyorum demiş. "
Melek,
"Ne zaman? "
Feride,
"Bilmiyorum ki. "
Hasret,
"Sakın bu Miyase Teyzelerde geçen konu olmasın? "
Feride,
"Ne geçti ki? "
Hasret,
"Seher'in hamaratlığından konu açıldı, Semra Teyze, annesini sordu yani Nergis'i. Yüzü falan benziyor mu diye sordu, Meryem Hâlâ'da, benzemesinden korktum ama her gece benzemesin diye başında Kur'an okudum dedi. Çok şükür hiçbir şeyi benzemedi, abdestsiz kızımı emzirmedim falan dedi. "
Melek,
"Peki kim bu konuyu çarpıtıp farklı bir şekilde Seher'e aksettirdi? "
Feride,
"Bilmiyorum ama gırtlağını sıkacağım kesin! Ben Memduh'a bakıp konuyu anlatayım. "
Melek,
"Gidip koynunda yatma, bunun aklı, varlığı zaten abimi gördüğü gibi iflas ediyor ben tek elle koca sofrayı nasıl kurayım. "
Hasret,
"Allah kuru iftiradan saklasın, senin gibi görümce dağlara taşlara! "
Feride,
"O dağ Emre Karadağ olmasın? " Diyen Feride hızlı adımlarla ortadan kayboldu
Melek,
"Allah senin cezanı vermesin Feride! " Diye söylendi arkasından.
Hasret,
"Soyadına hiç dikkat etmemiştim enişte beyin. " Diyerek mutfağa koştu. Melek ikisinin ardından bakarken gösteremesede hoşuna gitmişti.
Feride hafif tıkırdatıp açtığı kapıyla kalakaldı. Memduh odada yoktu. Kapıyı kapatıp dönem Feride kuzeni Aybars'la duraksadı.
"Aybars, Memduh'u gördün mü? "
"Bahçede halamla konuşuyor. " Feride'nin adımlarının istikameti bahçeydi. Feride'nin binbir çaba sakinleştiremediği annesi Memduh'a tebessümle bakıyordu.
"Bu adamda şeytan tüyü var herhalde. " Diye söylenerek yanlarına vardı. Kısaca konuyu herkese özet geçti. Meryem yakınıp, dövünürken Memduh, Seher'i biraz kafasını topladıktan sonra getireceğinin sözünü vermişti.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top