13. Bölüm

Neydi sevmek, neydi imtihan? Sevdanın gerçeği ile hayali arasındaki fark nerdeydi, nasıl anlaşılırdı? Bir dokunuşta mı, bir bakışta mı, bir gülüşte mi, bir korkuda mı?

Memduh hasretle sarıldığı Feride'nin özleminde yitiyordu adeta.

"Güzelim! " Gevşettiği kollarının arasındaki Feride ona döndüğünde sıkıca sarıldı Memduh. Feride de sarılışına karşılık verirken özlediğini farkediyordu. Odun, şeftali ve vanilya kokusu dimağına kadar işlerken Feride kapattığı gözleriyle yutkundu. Kalp atışları yükselirken kalbi ince ince sızlıyor, acı acı batıyordu. Ama şöylede bir gerçek vardı ki Memduh buram buram güven kokuyordu.

"Hani iki gün sonra gelecektin? " Memduh geri çekilip o çok özlediği gözlerine baktı.

"Kuşlar özlediğini, yüzünün gülmediğini söyleyince erken geldim. " Feride kendine engel olamadan gülümsedi.

"Hepiniz mi geldiniz? "

"Nazlı Abla ile geldik, diğerleri üç gün sonra geliyor, nişanımızın hazırlıkları için erken geldik. Ee, neler yaptınız? "

"Neredeyse tamamladık ilk partiyi. "

"Çok güzel. Çıkalım mı biraz, çok özledim seni. " Feride yüzünde mahçup bir gülüşle başını hafifçe salladı onaylayarak.

Memduh elinden tuttuğu Feride'yle yürüdü.

İkisi az sonra soluğu sahilde alırken taşların üzerine oturdular. Memduh iki elini tuttuğu Feride'nin yüzünün her bir milimine aşkla bakıyordu. Memduh'un aşk dolu bakışlarından utanan Feride bakışlarını kaçırdı.

"Çok güzelsin. " Feride gülümseyen yüzüyle gözlerine kısa bir bakış attı.

"Bakma öyle. " Mahçubiyeti bile o kadar güzeldi ki.

"Nasıl bakmayayım? "

"Böyle işte. "

"Neden? " Feride'nin kızarmaya başlayan yüzüyle Memduh daha çok gülümsüyor, daha derin bakıyordu. Feride'yi utandırmak hoşuna gitmişti.

"Utanıyorum bakma öyle. "

"Güzel olmak utanılacak bir şey değil ki ama. " Memduh çenesinden kavradığı yüzünü kendine çevirdi. "Ben gözlerine bakabilmek için üç gün önceden her şeyi bırakıp binbir bahaneyle geldim, kaçırma gözlerini benden. Sen bakışlarını kaçırdığında güneş kayboluyor sanki. " Feride gözlerinin içine bakan adama tebessümle baktı.

Neden bu kadar çok acıyordu her bir yanı?

Neden ince ince sızlıyordı kalbi?

Neden kalbinin sızısı ruhuna batıyordu bu kadar?

Memduh'un bakışları, sesi, nefesi neden bu kadar hem acıtıyor, hem de güven veriyordu?

Bu nasıl bir çelişkiydi böyle?

Feride'nin bakışları buğulanırken Memduh'un gözlerini endişe doldurdu.

"Ne oldu? " Gözleri kadar sesinde de endişe vardı. Feride aynı tebessümle bakarken gözyaşları tane tane döküldü.

"İyi ki erken geldin, sen olmayınca İstanbul çok korkutucu geliyordu. "  Memduh, Feride'nin gözyaşlarını silerek sarıldı. Feride hıçkırıklara boğuldu Memduh'un kolları arasında. Her bir hıçkırığı, her bir damla gözyaşı Memduh'u özlediğinin haykırışıydı aslında Feride farkında olmasada.

Feride ağladıkça Memduh daha sıkı sarıldı, Memduh sarıldıkça Feride daha çok ağladı. 

"Söz bir daha seni asla yalnız bırakmayacağım. Bir daha İstanbul'un seni korkutmasına asla izin vermeyeceğim. " Feride'yi yüreğine saklamak istercesine sardı.

Bir süre ağladı öyle Feride Memduh'un kolları arasında.

"Ağlama artık ne olursun. " Feride hızlı hızlı gözyaşlarını silip derin derin nefesler aldı.

"Afedersin, ne oldu öyle birden bilmiyorum. "

"Ben biliyorum. Daha iyi misin? " Feride hafifçe başını salladı. "Ben sana bir su alayım. " Yeriden kalkan Memduh hızlı adımlarla yanına vardığı seyyar satıcıdan aldığı suyla Feride'nin yanına döndü. Kapağını açtığı pet şişeyi Feride'ye uzattı.

"Teşekkür ederim. " Feride aldığı şişeden birkaç yudum su içti.

"İyisin değil mi? "

"Evet. " Memduh toplanan bulutlara baktı.

"Yağmur yağacak. " Feride de onunla beraber bulutlara baktı.

"Çok yağmaz. " Memduh gülümseyerek baktı Feride'nin hâlâ nemli olan gözlerine.

"Nerden biliyorsun? " Diye sordu. Feride hafif çektiği burnuyla derince bir nefes aldı.

"Çiftçiyiz biz bulutların hacminden tahmin edebiliyoruz az çok. Tonlarca fındık kavurmak kolay mı, bilmek gerekiyor. " Memduh genişleyen  gülümsemesiyle bakmaya devam etti.

"Maşaallah güzel eşime benim bilmediği şey de yok. " Memduh ona eşim demişti.  Feride'nin içinden bağıra çağıra ağlamak geliyordu. Neye ağlamak istediğini bile bilmiyordu. Farkında değildi ama Memduh'un o eşsiz sevgisinin güzelliğine layık olamamaktan, o eşsiz sevgiden mahrum kalmaktan korkuyordu. Memduh'suz kalmaktan korkuyordu aslında ama daha farkına varabilmiş değildi.

Bir çiçeğe can suyu gibi Feride'ye can suyu olmuştu Memduh, Feride'nin korkusunu tetikleyen gerçek sebep Memduh'un bir gün Hızır'ı öğrenmesiydi. Bunu düşünmeye bile cesaret edemiyordu Feride.

Küçük bir çocukken Hızır'ı sevmişti sevginin ne olduğunu dahi bilmeden ama o çocuk büyümüş sevgiden geriye sadece bir beklemişlik kalmıştı. O sevgi zannettiği şey vazgeçemediği beklemişliğiydi. Her an biraz daha bağlanıyor, biraz daha tutuluyordu Memduh'a, canını acıtan şey daha farkında olamayışıydı.  Az kalmış, acı bir şekilde öğrenecekti bunu.

Memduh kolunu sardığı Feride'yi kendine taraf çekti. Feride ona yaslanıp denizi izlediler birlikte, sessiz çıt dahi olmadan.

Bir süre sonra hava iyice kapanırken Memduh bir kere daha gökyüzüne baktı. Yağmur ufak ufak çiselemeye başladı.

"Kalkalım mı, yağmur başladı. " Feride kaldırdığı başıyla gözlerini Memduh'un gözlerine dikti.

"Yağmurda yürüyelim mi? "

"Üşümez misin? "

"Bu havada mı, sen üşür müsün? "

"Hadi yürüyelim. " Memduh, Feride'nin elini tutarak ayaklandı. İkisi sahil boyu yürümeye başladı. Çiseleyen yağmur sağnağa dönüşürken ikisi şikayetsiz her damlada ıslandılar.

"Keyifliymiş, bugüne kadar hiç yağmurda yürümemştim. " Feride ıslak yüzünü ona çevirdi gülümseyerek.

"Bizim oraya yağmur çok yağar, bazen kışın, o keskin soğuğa rağmen bile yağmurda yürürüm. "

"Bundan sonra birlikte yürürüz yağmurda yazın, kışın, ne zaman istersen. " Feride'nin yüreğindeki ateş her saniye büyüyordu.

"İnşaallah! "  Gülümsedi gözyaşları yağmurun damlalarına karışırken.

....

Feride sırılsıklam bir şekilde eve dönerken çaldığı kapıyı Melek açtı.

"Bu halin ne senin? Yağmurda dışarıda mıydın? "

"Evet. "

"Sığınacak bir yer de mi bulamadın, su damlıyor her tarafından. "

"Yağmur yağdı mı kendini dışarı atar ablam. " Çıkagelen Seher gülerek ablasının ıslak pardesüsü ile örtüsünü aldı.

"Yahu derdin ne ıslak sıçana dönüyorsun böyle? " Melek'in gülerek söylediğine üçü de  güldü.

"Memduh'la yağmurda yürüdük. "

"Bak sen! Ne zaman döndü de seni alıp sırılsıklam etti enişte bey? " Melek gülerek hafif Feride'nin kolunu çimdikledi.

"Ben onu sırılsıklam ettim o beni değil. "

"Belli belli, birbirinizden farkınız yok. Hadi banyo yapta bitlenme nişan arifesinde. " Üçü gülerken Feride banyonun yolunu tuttu.

Az sonra duş almış Feride üzerini giyinip saçlarını tararken annesi odaya girdi.

"İyi kurutmamışsın saçlarını, başın ağrıyacak sonra. " Diyerek aldığı havluyla kızının saçlarını kuruladı. Feride'nin elinden aldığı tarakla saçlarını taramaya başladı.

"Memduh dönmüş. " Annesinin söylediğiyle Feride usulca verdi nefesini.

"Evet. "

"Kabullendin mi onu? "

"Galiba, ama bilmediğim bir şey var. Nedir bilmiyorum ama çok canımı acıtıyor; kalbim acıyor, ruhum acıyor, bütün kemiklerim sızlıyor, bazen parmak uçlarıma kadar acıyor. O an böyle bağıra bağıra ağlamak istiyorum. Sadece tek bildiğim Hızır'la ilgili bir şey değil bu. "

"Memduh yanındayken mi oluyor özellikle. "

"Evet. " Feride'nin çekinceyle dediği evete Meryem gülümseyerek kızının saçlarını örmeye başladı. Gece gündüz ettiği dualar kabul olmuştu.

"Eh çok şükür! "

"Şükür mü? " Feride merakla döndü annesine. Canı yandığı için mi şükrediyordu annesi? Annesi gülümseyerek kızının ördüğü saçlarının ucunu bağladı.

"Şimdi ben sana anlatayım şükrümün sebebini sen de sancının sebebini anla. On yedi yaşındayım, babanın yiğitliğini gördükten sonra yüreğim avuçlarımda ne yere, ne göğe sığmıyorum. Ruhumda bir ateş, yüreğimde bir sızı, parmak uçlarıma kadar acıyor her yanım. Soluduğum her nefes ateşimi harlıyor; günlerce, hatta aylarca ağlamak istiyorum, kimse dokunmasın bana ben sadece ağlayayım istiyorum.

Birde her gün kapının önünden geçişi var ki yüreğim çatlayacak sanki, biliyorum sebebi odur sancımın ama kendime diyemiyorum ki bu sevdadır.  Bilemeyişimdendi diyemeyişim. O baktı mum gibi eridim, elimden tuttu gül gibi yeşerdim. Bir çift güneş derman oldu her acıma, her sızıma, her sancıma. " Meryem saçlarından öptüğü kızını yalnız bırakarak odadan çıktı.

Feride yutkunarak tuttuğu nefesini bıraktı. Sızısı, sancısı, acısı gerçekten sevda mıydı? Sevda ise Memduh'un derman olması gerekmez miydi? Düşünceleriyle birlikte kalkıp başına örtü aldı.

....

Nişan hazırlıklarının son hazırlıkları yapılıyordu, akşama nişan vardı. Nazlı her şeyle en ince ayrıntısına kadar tek tek ilgileniyordu. Feride hazırlanmak için gelmişti bile ama Memduh'un acil bir işi çıkmıştı halledip geleceğini söylemişti. Bu özel gününde başına çıkmış işten hiç hoşnut değildi ama mecburen gitmek zorunda kalmıştı.

Feride'nin makyajının planları yapılırken Nazlı içeri girdi.

"Ne durumdayız? " Nazlı'nın sorusuyla makyöz hemen cevap verdi.

"Feride Hanım'ın makyajına hemen başlayabiliriz. "

"Başlayın o zaman. "

"Abla Memduh'la konuştun mu hiç, arıyorum cevap vermiyor. " Feride'nin endişe kokan sorusuna Nazlı başını salladı.

"Bir saat içinde geleceğim demişti. Ben bir daha arayayım. " Nazlı, Memduh'u ararken Feride içinde baş gösteren sıkıntıyı günün heyecanına bağlıyordu. Kapı açıldı içeri Seher ile Melek girdi.

"Nasıl olmuşum? " Seher'in gülerek sorduğuna Feride ile Nazlı gülümsedi.

"Çok güzel olmuşsun canım. " Feride beğeniyle Seher'e bakarken Memduh'a ulaşamayan Nazlı'nın sıkıntısı da gözünden kaçmıyordu.

"Lütfen makyaja başlayın hemen bitsin geliyorum ben. " Nazlı odadan çıkarken Feride gerginlikle nefesini verdi.

"Bir şey mi oldu? " Feride aynı gergin bakışlarını Melek'e çevirdi.

"Memduh telefona cevap vermiyor. "

"Abla ister misin evlilikten korkup kaçmış olsun? " Seher'in kahkahayla söylediğine üçü güldü.

"Şapşal! "

"Bak güldürdüm seni işte! " Feride bir kere daha derince bir nefes alırken makyaja başladı makyöz.

....

Feride her şeyiyle hazırken Memduh hâlâ ortalıkta yoktu. Feride gerginlikle derin bir nefes aldı ve nefesini aynı şekilde verdi bir kere daha cevap verilmeyen telefonu kapatırken.

"Abla sakin ol, gelir birazdan. Nazlı Abla'ya geleceğim demiş, işi var ki cevap veremiyor. " Seher gerginliğini belli etmemeye çalışıyordu. Epeydir kimse Memduh'tan haber alamamıştı.

"Nazlı Abla'ya dediğine göre iki saat önce burda olmalıydı! Hızır olayını öğrenmiş olmasın? "

"Saçmalama abla nerden öğrenecek?"

"Bilmiyorum Seher, yoksa niye gelmesin, niye telefonlara cevap vermesin?

"Biz demeyeceğimize göre kimden öğrenecek? "

"Aklım çıkıyor öğrenecek diye. "

"Bunu bizden başka bilen yok, bizden kimse söylemez. "

"Ya Hızır bir şey söylediyse? "

"Yok canım daha neler o kadarını da yapmaz! "

"Ne bileyim aklıma binbir ihtimal geliyor. "

"Ben sana bir papatya çayı getireyim, sen bu gerginlikle kendini yiyeceksin. "

"İyi olur, sırtımın ortasında yine bıçak saplanmış gibi bir ağrı var kalbimi sıkıştırıyor. "  Seher odadan çıktıktan sonra Feride bir kere daha Memduh'u aradı, yine ulaşılamayan telefonuyla başını geriye doğru yaslayıp nefesini usulca verdi gözlerini yumarak.

Bir süre gözleri kapalı bekleyen Feride odanın kapısının sesiyle gözlerini açtı. Kapı aralığından görünen Hızır'dı. Feride huzursuzca doğruldu.

"Konuşabilir miyiz biraz? " Feride hafif başını salladı.

"Tabi. " Hızır geçip Feride'nin karşısına oturdu.

"Bunu söyleyebilmek için kendimde bulabildiğim gücümün ve cesaretimin son kırıntılarıyla buraya geldim. Hayatım boyunca kimseyi sevemedim taki seni görene kadar, ben seni o çocukken ki gibi seviyorum. Çok geç kaldım her şeye, sana, yaşamaya, sözlerime, yeminlerime... Varlığın yakıyor, yokluğun yok ediyor.

Varlığının yangınına katlanabiliyorum ama yokluğunun imkansızlığına yaşayacak takat bulamıyorum. Benim yüzümden mecbur kaldığın hiçbir şeyi yok edemem ama yeni baştan başlayabiliriz. Seninle her şeye yeni baştan başlayabiliriz. Gidelim buralardan, kimsenin bizi tanımadığı, bilmediği yerlerde yeni bir hayata başlayalım. Herkesi karşıma almaya hazırım, yeter ki elimi tut bir daha asla bırakmam. "  Feride sıktığı dişleri gibi yumruklarınıda sıkıyordu. Tüm öfkesiyle Hızır'ın yüzüne bir tokat geçirdi.

"Defol git buradan! "

"Feride! "

"Kes sesini! Tek kelime daha etme! Memduh'un bana eşim dediği yerde nasıl söylersin bunu? Bunu kendine yakıştırdın da bana nasıl yakıştırırsın? Başkasına sözü olduğu halde bana bunu söyleyebilen senin için, dünyanın en güzel seven adamını terketmek? Defol git Hızır, bir daha asla seni görmek istemiyorum! Ben seni değil, seni beklemeyi sevmişim, aptal gibi neyi beklemişsem artık, onada Memduh son verdi çok şükür! Nişanımda dahi yerin yok, lütfen defol git şimdi! Benden de, eşimden de, mutluluğumuzdan da uzak dur! " Feride öfkeden titriyordu. O an bir hışımla içeri girdi Seher.

"Abla! " Dedi nefes nefese. Feride korkuyla ayağa fırladı. "Memduh Abi hastanedeymiş! " Feride alamadığı nefeste boğuldu sanki. Konuşamadı, ne halde diye soramadı bile. Kapıya koştu, ayaklarına dolanan elbisenin eteklerini can havliyle çekiştire çekiştire toplarken. Sadece başını salladı gözyaşları yağmur gibi yağmaya başlarken.

"O beyaz saçlı doktor vardı ya adını hatırlayamıyorum işte o aramış, burda diye. " Feride bir saniye dahi düşünmeden koştu. O koca salondan saniyelerle kendini dışarı attı. Gözü bir taksi, bir araba aradı nefesi kesilirken. Arkasından bağıran onca kişinin sesini duymuyordu bile. Delirmiş gibi caddeye attı kendini. Üzerine gelen arabayla donup kalırken sadece gözlerini kapattı korkuyla.

"Feride!!! " Meryem'in acı çığlığı yeri göğü inletti.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top