Giriş | Kraliçe'nin İlk Yenilgisi
(Okumaya Başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz)
Giriş ♢ Kraliçe'nin İlk Yenilgisi
⚜
Karlisya İmparatorluğu
Bahar 472 (6 Yıl Önce), Dorna Prensliği
♢
Adamın altın tacı karlarla kaplıydı. Taç, miğferinin üzerindeydi ve miğfer nedeniyle yüzü görünmüyordu. Deri eldivenli elinde tuttuğu ağır kılıcı karşısındaki kıza doğrultmuştu. Çelik zırhı tüm bedenini kaplıyordu ve ağır olmalıydı.
Genç kız ise çenesini kaldırmış ona bakıyordu. Parlak, buz mavisi gözleri öfkeliydi. Beyaz yüzünde mavi boyalar ve yara izleri vardı. Deri, kürk ve zincir zırhla kaplıydı ince bedeni. Boyu kısaydı ve yaşı çok büyük olamazdı.
"Kralın nerede?" diye sordu adam. Bir yanıt alamadı. Raetyalı kız onun dilini bilmiyor olmalıydı. Yanındaki askerlere baktı. "Kral nerede? Bu kim?"
Yerinden kımıldamayan kızın eli yavaşça sırtındaki mızrağa gitti. Askerlerden biri kılıcını onun eline vurdu ve mızrağını elinden aldı. Adam yeniden konuştu. "Raetya dilini bilen kimse yok mu?"
"Ben biliyorum." diye yanıt verdi genç bir asker kalabalığın arasından çıkarak. Raetya savaşçılarının yaşayanları, onları yenen ordunun karşısındaki genç kızın arkasında duruyorlardı.
"Kral nerede? Onu sor." dedi adam gözlerini kısıp yeniden savaşçı kıza bakarak. Asker Karlisçeden çok daha farklı, daha sert kelimelerle konuştu. Adam hiçbirini anlamadı. Karşısındaki savaşçının ifadesi, Karlisya İmparatoru lafını duyunca değişti. Yine de askere kendini tanıttı.
İmparator, askere bakarak yanıt bekledi. "Harlia Fatihi Brenda Raev. Onun adı bu."
İmparator güldü. Karlarla kaplı koyu yeşil pelerininin sardığı omuzları bile sarsıldı. "Ne demek Harlia Fatihi? Raetyalılar neyin peşinde? Kral nerede?"
Asker, Raev'e döndü. Ardından yeniden imparatora bakarak açıkladı. "Kral öldü. Raev yeni hükümdar."
İmparatorun aklından geçen şey kralı öldürmekti. Savaşı o kazanmıştı ve onun ülkesine bağlı bölgeleri ele geçiren Raetya savaşı kaybetmişti. Kral burada olmalıydı, Raetya kralları savaşlara bizzat katılırdı. İmparator ise kırklı yaşlarının başında olmasına rağmen ilk kez bir savaşa katılmıştı. Ülkesini istila eden Raetya'yı ancak bu şekilde yenebilmişti. Raev'e doğrulttuğu kılıcını indirdi. "Onu öldüremem. Henüz küçük bir kız çocuğu. Kralın diğer kardeşlerini bulun. Kızı ve kardeşlerini Karlisya'nın farklı kentlerine gönderin. Kulelere hapsedin. Bir sonraki emrime dek orada kalsınlar." Silahsız elini uzattı. Avucu dışa dönüktü.
Raev'in mavi gözleri bu kez meraklıydı. Asker açıkladı. "Silahlarını istiyor."
Raev arkasına baktı. Onunla savaşan insanların neredeyse yarısı ölmüştü. Bir kısmını ise kraliçe olduğu vakitte ülkesine geri göndermişti. O anda yanında olanların çoğu yaralıydı. Resmi bir kraliçe olalı sadece birkaç saat olmuştu.
Ve Raev ilk savaşını kaybetmişti.
♢
İmparator Arianus, Raev'in ona uzattığı yayı aldı, yanındaki askerlerden birine verdi. Raev ona sadağını uzattı. Ardından iki hançer uzattı.
İmparator yanındaki askere Raev'e soru sormasını istedi. Ardından onun yanına gelen iki komutanla oradan ayrıldı. Karlisya askerleri kaybeden Raetya ordusuna doğru ilerlediler.
İki asker Raev'in yanından ayrılmadı. Diğer asker ise ilk sorusunu sordu. "Kaç yaşındasın, Raev?"
Raev yanıt verdi. "16."
Asker şaşırdı. Barbar, istilacı bir toplum olsa da Raetya halkının onun savaşa katılmasına nasıl izin verdiğini merak etti. Bunu sormadı, bunun yerine imparatorun ona dediklerini sordu. "Savaşçılarının daha kalabalık olduğunu hatırlıyorum." İki asker yürümeye başladığında onlar da yürümeye başladılar. Asker, Raev'in onların silahlarını incelediğini fark edince ekledi. "İmparator eğer karşı çıkarsan seni ve dört kardeşini öldürecek. Hepsi senden küçüktü değil mi? En büyüğü 10 yaşında olmalı. Raetya geleneklerini biliyoruz. Şu anda kampta olmalılar. Eminim savaşçıların onları kamptan uzaklaştırmayı başarmıştır. Ancak Raetya sınırını koruyan askerlerimiz onların geçmesine izin vermeyeceklerdir."
"Eğer saldırmamı istemiyorsa neden yanımda sadece üç asker var?" Raev yürümeyi kesti. Askerin sorularına yanıt vermeyi düşünmüyordu. "Eğer size saldırmak istersem beni kim engelleyecek? Eğer sadece birkaç adım ötemdeki imparatoru öldürmek istersem?"
"Anında ölürsün, Raev. Sayıca üstünüz. Soruma yanıt ver, savaşçılarının yarısı nerede?"
Raev derin bir nefes aldı. Savaşabilirdi. Savaşmayı biliyordu. O Harlia Fatihi'ydi, Brenda'ydı. Kılıçtı, yaydı, oktu.
Fakat savaşmadı. Onlara saldırmadı. "Onlar gönüllüler. Kraliçe olduğumda herkesi göndermek istedim. Ancak birkaçı buna itiraz etti. Ne beni ne de emirlerimi dinlediler. Diğerlerini zorla da olsa göndermeyi başardım."
"Sınırı geçemeyeceklerdir."
"Yalan söyledim." dedi Raev ona dönerek. "Ağabeyim Kral Bran öleli üç gün oldu. Dorna sınırını da bu kadar kişiyle geçtim. Pek güçlü bir bölge sayılmaz. Şimdi sen soruma yanıt ver, dilimi nereden biliyorsun?"
"Annem bir Vitorialı. Bu yüzden kuzeylilerin dillerini biliyorum." diye açıkladı asker.
"İsmin ne?" diye sordu.
"Aeron." diye yanıt verdi asker. "Harlia'yı nasıl almayı başardın?"
"Savaşarak."
♢
Güz Hükümranlığı ilk günden tarihi kurgu 120'da. Okuyanlara, oy verenlere, yorum yapanlara çok teşekkür ederim!
Yorumlarınızı bekliyorum. Bu türdeki ilk denemem olduğu için düşüncelerinizi daha da çok merak ediyorum.
Düzenleme Notu: Bu bölüme ekleme yapıp yapmama arasında kararsız kaldım, ileride bu bölümü tekrar gözden geçirebilirim.
01.07.2017, 21.36
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top