1.2 | Akuamarin*

*Bu bölümde ekleme olabilir.

2. Bölüm

Akuamarin

🌊

Marina Krallığı

Kıta Toprakları - Renmar


Üzerinde beyaz bir lotus olan deniz mavisi bayrak, Kral Theodemir'in az önce indiği geminin direklerinde dalgalanıyordu. Marinalı muhafızları onun ardından gelirken Theodemir iskeleyi geçip Renmar'ın merkezine doğru ilerliyordu.

Renmar, Marina'nın adalar dışındaki toprağında bulunan az sayıdaki şehirlerden biriydi. İsmini kıtanın en kalabalık topluluğu olan Renlerden alıyordu. Ren Denizi anlamına geliyordu. Kıtadaki en büyük ticaret merkeziydi ve Karlisya ile sınır komşusuydu.

Kıyıda onu bekleyen genç bir kadın onu gördüğü anda koşmaya başladı. Muhafızları geride bırakan Theodemir de adımlarını hızlandırdı.

Genç kadın, kahverengi saçları rüzgarda savrulurken durdu. Birkaç saniye Theodemir'e baktı. Theodemir'in mavi gözleri onun yeşil gözlerini buldu.

Ardından ona sarıldı. Geri çekildiğinde adam fısıldadı. "Seni çok özledim, Octavia."

Octavia gülümsedi. Onun elini tutarken yürümeye başladı. "Theodora'dan haber var. Venier ona haber göndermiş."

"Venier mi?"

"Onu daha sonra açıklarım. Theodora'dan gelen haberler iyi değil." Octavia, onun endişelendiğini görünce ekledi. "Marina'ya bir süre dönemeyecek."

"Fakat... Korintos'taydı. Renmar'a geldiğimde buraya geleceğini söylemişti." Theodemir buraya Renmar'daki ticaret hakkında şehir yöneticileri ve tacirlerle görüşmek için gelmişti. Ayrıca korsanlar hakkında güvenlik planlaması yapması gerekecekti. Korsanlardan Octavia'ya bahsetmemişti. Çünkü Octavia'nın babası Marina'ya bağlı da olsa bir korsandı. Octavia bu yüzden denizcilik hakkında birçok şey biliyordu ve Theodemir'le Kaspin Denizi'nin güneyinde olan Gevherina'da karşılaşmışlardı.

"Kontes Ravenna'nın isteğiyle onun kardeşi Düşes Rasenna'nın yanına gitti. Sadece birkaç gün geçmiş olmalı. Karinya'ya varmıştır." Theodemir onu başıyla onaylarken konuşmaya devam etti. "Babam Almond'a gitmiş, beni almadan. Buna inanabiliyor musun?"

Theodemir güldü. "Almond mu? Granad Boğazı'nı nasıl geçmiş? Ayrıca sana bir hediyem var. Toplantıdan sonra görüşemeyebiliriz. Luna Körfezi'nde sorun çıkmış, saraya dönmem gerekecek." Octavia'ya saraya ne zaman geleceksin diye sormadı. Bir süre gelmeyeceğini biliyordu. Octavia aynı zamanda bir tacirdi ve bu yüzden Renmar'da bir süre kalması gerekiyordu.

"Boğazı nasıl geçtiğini bilmiyorum, sormaya cesaret edemedim." Diğer ülkelerden gelenler ve şehir sakinleriyle birlikte ilerliyorlardı. Toplantı yapılacak yer deniz kenarındaki bir binaydı ve uzakta olmadığı için Theodemir yürümeyi tercih etmişti. İki muhafız onları geriden takip ederken birçok kişi onları tanımıyordu bile. Tanıyanlar başlarıyla selam veriyorlardı. Satıcılar tezgahlarındaki malları satmak için bağırırken, gelen gemilerden inen insanların ve yüklerin sesleri geriden geliyordu. "Ne sorunu ve ne hediyesi?" diye sordu Octavia merakla.

"Ben de bilmiyorum, Taurin ayrıntı vermedi." Taurin onun saraydaki yardımcılarından biriydi. Kalabalığı geçerek sahile yöneldiler. Sabah saatleri olduğu için etrafta kimse görünmüyordu. "Venier ne demiş? Peki ya Karinya?"

"Karlisya İmparatoriçesi oğluna bir eş arıyormuş. Karinya Düşesi Rasenna'nın bununla ilgili bir planı vardır belki. Theodora çok fazla dil biliyor, bununla ilgilidir. Ayrıca Raetya Kraliçesi, Karlisya sarayına yerleşmiş." Kumsala vardıklarında sandaletlerini çıkarıp eline aldı. Ardından Theodemir'e baktı. Yerinden kımıldamıyordu.

Theodemir ceketinin cebinden bir kolye çıkardı. Derin bir nefes aldığında esen rüzgarla birlikte burnuna tuzlu su kokusu geldi. Renmar'a gelen tacirlerin ve satıcıların seslerinin yerini çoktan dalgaların sesi almıştı.

Altın kolyenin ucunda denizle aynı renkte bir taş vardı. Marina'nın sembol taşlarından biriydi, akuamarindi.

"Gevherina'dan, tanıştığımız yerden." diye açıkladı Theodemir. Octavia saçlarını boynundan çekerken Theodemir kolyeyi onun boynuna taktı.

Kadının gülümsemesi yeşil gözlerinde parıldadı. "Teşekkür ederim."

Octavia bir prenses değildi. Bir leydi olarak yetiştirilmemişti. Başka ne diyeceğini bilmiyordu, kibar sözler veyahut benzer şeyler hakkında pek fikri yoktu. Bir zamanlar bir korsan olduğu yeşil gözlerinden bile anlaşılabilirdi.

Theodemir de o anda ondan farksızdı. Diyeceklerini daha önce düşünmemişti, konseyle konuşmamıştı. Hiç kimseyle, hatta kendiyle bile, paylaşmamıştı. Düşüncesizce ya da değil, zaten Marina'da kuralların bir kısmı önemli sayılmazdı.

"Kraliçem." dedi. Octavia onun bu hitabını daha önce de duymuştu. Ancak devamını duymamıştı. "Marina'nın da kraliçesi olur musun?" diye sordu. Octavia ise yanıt olarak onu öptü.


Marina hakkındaki yorumlarınızı merak ediyorum. 

Biraz kısa bir bölüm olduğu için ileride ekleme yapabilirim. Bu eklemeyi kurgunun gidişatına göre yapacağım için şu an değil daha sonra yapılabilirim.

03.07.2017, 23.30

Yeniden Yayımlanma: 25.07.2020

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top