5 🌟 Anka Kral
5. Bölüm
ANKA KRAL
🌟
Güney
Anka
Anka Kral, konsey üyelerinin toplandığı odaya girdi. Tüm gözler ona çevrildi. Öfkesi herkesin dikkatini dağıtmıştı. Sessizlik birden odaya hakim olmuştu.
Odanın sağ tarafı her zaman olduğu gibi daha kalabalıktı, o taraftaki insanlar sakin görünüyorlardı, sırtlarını minderlere yaslamışlardı ve rahatlardı. Kral geldikten sonra ise oturuşları dikleşmiş, birden gergin bir hale bürünmüşlerdi. Sadece beş kişi vardı, beşi de ülkenin yönetimi, ilerleyişi ve sistemlerinden sorumlu olan liderlerden bazılarıydı. En önemli ya da güçlü olmasalar da güvenilirdiler. Anka'da güven her şeydi.
Odanın sol tarafında yalnızca iki kişi vardı. İkisinin de duruşundan ve yere oturuşlarından komutan oldukları belliydi. Bakışları sertti. Her zaman orada bulunmazlardı. Özellikle savaş ve isyan meseleleri konuşulduğunda hazır bulunurlardı. Büyük bir savaş yıllardır yaşanmamış olsa da isyanlar hep vardı.
Odanın karşısında, birkaç basamağın üzerinde Anka Hükümdarı'nın oturduğu kısım vardı. Bir basamak aşağısında hanedan üyelerinin yerleri vardı. Anka Hanedanı geniş olduğu için yer çoktu, ancak hanedan üyelerinin çoğu güvenilmez oldukları için sadece üç kişi oradaydı. Onlar odada bulunan diğerlerinden çok daha rahat görünüyorlardı. Kral'ın öfkesinden çekinmedikleri belliydi. Ancak asıl korkması gereken onlardı.
Anka Kral, o gün sadece en güvendiklerini çağırmıştı. Saraydaki herkes onun gerçek bir seçilmiş olduğunu bilmez ve asıl göz rengini göremezdi. Yerine geçtiğinde kahverengi gözleri renk değiştirmeye başlamış, altın ve turuncu ışıltılar ortaya çıkmıştı. Öfkesi iyice ortaya çıkmış olacak ki dikkat edildiğinde bronz teninde altın parıltılar fark edilebilirdi.
"Tehlike geçti sanmıştım." diye başladı konuşmasına. "Diyar'la iletişime geçtiğimde Jahrani'nin bizi rahat bırakacağını düşünmeye başlamıştım." Devamında diyecekleri belliydi. "Yanıldım. İttifak en kısa sürede gerçekleşmeli."
"Neler oluyor, Darios?" diye sordu kardeşi, Drisana. Başını kaldırarak ona bakmıştı. Kahverengi saçları gümüş ve altın renkli iplerle örülmüştü. Üzerinde açık yeşil bir elbise vardı. Gümüş takıları vardı. "Ben bir haber almadım."
Prenses Drisana, casusların başı sayılırdı. Tahta geçmeyi hiç düşünmemiş, kendi istediği hayatı yaşamak için birçok eğitim almıştı. Yirmi yaşındaydı ancak şimdiden suikastçılar, eski büyücüler, zehirler ve kehanetler hakkında oldukça bilgi sahibiydi. Darios onun aldığı eğitimlerin hepsini bilmek istediğinden emin değildi. Anka'nın, Diyar'ın güneyinin ve çölün birçok yerinde dostları vardı.
Drisana öyle kendinden emin görünüyordu ki Darios onun bilmediği bir şeyi bildiğinden ötürü ne hissedeceğini bilemedi. "Bu onlar dışında kimsenin bilmediği bir gerçek çünkü. Jahrani'nin er geç bizimle savaşmak isteyeceğini biliyordum ve bu yüzden Ejderha Kraliçe ile ittifakı düşünmeye başladım."
Fakat işler umduğu gibi gitmemişti. Ejderha Kraliçe ittifakı hemen kabul etmemişti. Darios'un ittifakı ne denli istediğini fark edince şüphelenmiş, ittifakı ertelemişti.
"İttifak henüz gerçekleşmedi. Jahrani bunu bilerek hareket ediyor. Gül Nehri'nin kuzeyindeki kabilelerden uzak durmaya başladı, ancak bize saldırmaya devam ediyor. İttifakın gerçekleşmesini istemiyor."
"Ancak kendi ülkesinde sorunlar yaşıyor." dedi Drisana.
"Artık yaşamıyor." dedi Darios. Öfkesi bu yüzdendi. Akrep Kraliçe her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamıştı ve çölü birleştirmek için asla geri çekilmeyecekti. "Hatta sorunu olup olmadığından da emin değilim."
"Kralım." diyerek söz aldı Komutan Tahmasb. "Sınırlarda hiçbir değişiklik yok." Siyah saçı ve buğday tenli bir adamdı. Üzerinde deri zırhı vardı.
"Jahrani'nin bize göstermek istediği buydu." dedi Darios. "Kellan ve Vaughan ile sorunları vardı, bunu gizlemedi. Güçsüzlüğünü bizden saklamadı."
Çevresindekiler ona hak vermeye başlamışlardı. Darios'un kuzeni Arsames başını salladı. "Eğer gerçekten güçsüz olsa bunu duymamızı istemezdi."
"Şu an başkenti olan Çöl Gülü'nde." Kimse Darios'a bunu nereden bildiğini sormadı. Darios'un da birçok kişi gibi yalnız kendinin bildiği dostları vardı. "Kabilelerle ilgili sorunlarını çözmüş olmalı. O kabilelerle aralarında oluşan çatışmaları çözerken, eşleri ve çocukları kendi halklarını yönettiler. Jahrani şu an çok güçlü."
Tahmasb her daim ordusuna ve gücüne güvenirdi. "Onu yeneriz."
Herkes onunla aynı fikirde değildi. "Düşmanımızı asla hafife almamalıyız, Tahmasb." Zareen sarı saçlı bir kadındı. Saç rengi onun Anka'nın batısından, Güney Denizi'ne yakın bir bölgeden olduğunu gösteriyordu. "Akrep Kraliçe Jahrani ve Yılan Kral Vaughan'ın ne yapacağını hiç bilemeyiz. Şahin Kral Kellan onlardan daha açık, buna rağmen neler yaptığını hepiniz gördünüz."
Şahin, bir zamanlar Anka'nın müttefiklerinden biriydi. Darios, Kellan'la tanışmış ve ona güvenmişti. Kellan daha sonra Jahrani ile evlenmişti. Akrep ve Şahin, birleşen kabilelerin ilkiydi. Ancak Jahrani'nin daha sonra Vaughan ile evlenmek istemesi kabileleri ayırmıştı. Birkaç yıl önce üçü bir araya gelmiş ve büyük bir ittifak oluşturmuşlardı.
"Zareen haklı." dedi Prenses Drisana. "Birini ya da ikisini yeneriz ama üçünü bilemiyorum."
Prens Arsames onlara katılmıyordu. "Yeterince güçlüyüz." Ejderha Kraliçe ile bizzat görüşmüştü, onun dikkat edilmesi gereken biri olduğuna emindi. "İttifak için vakit harcamaya değer mi emin değilim. Ejderha Kraliçe ittifakı istiyormuş gibi davranmıyor."
"İttifak olmazsa iki ülke de kaybedebilir." dedi Prenses Soraya. Darios'un teyzesiydi ve o gün ilk kez konuşmuştu. Darios'un onu buraya davet etme nedeni tecrübeli olması ve doğruları söylemesiydi. Hanedanın en dürüst mensubu sayılırdı. "Anka güçlü. Ancak bu savaşta bizi galip yapacak şey gücümüz olmayacak."
"Onlarda güçten fazlası var." dedi Drisana yutkunarak. "Bir meydan muharebesine girsek kazanırız. Onlar da bunun farkında. Bizimle savaşa gireceklerini sanmıyorum. En azından bildiğimiz türden bir savaşa girmezler. Jahrani ve Vaughan zehir ustaları. Kellan'ın kabilesindeki paralı askerlere hiç değinmiyorum. Ve bir de suikastçıları var."
"Onlardan korkmuyorum." dedi Arsames. "Surlarımızı geçemezler."
Anka Kral herkesin kendilerince haklı olduğunu biliyordu. Ne yapacağını planlamaya çalışırken diğer konsey üyelerine de söz hakkı verdi. Yine fikir birliğine varılamamıştı.
Çölden korkmuyordu. Üç kabile liderini de iyi tanıyordu. Güçlü yanlarını ve zayıf noktalarını biliyordu. Ancak onlar büyük bir ittifak oluşturmuşlardı ve karşılarında tek başlarına duramazlardı. Liderlerin istediklerinin bu olduğunu biliyordu. Tek tek çevredeki bölgeleri alacaklardı, daha önce yaptıkları gibi.
Diyar'a ne olacağı umurunda değildi. Ama Anka onun koruması gereken ülkeydi.
"İttifak için uğraşacağız." diye son kararını söyledi. "Ama taviz vermeyeceğiz. Kendimizi koruyabilecek güçteyiz. Bu biraz daha zamanımızı alacaktır ancak kazanırız. Diyar'ın durumu ortada, birçok parçaya bölünmüş halde. Ejderha Kraliçe kendi kararını kendi verecek."
♛
Çölden gelen kadın Darios'un odasındaydı. Darios konsey bitene dek onun burada bekleyeceğini düşünmemişti. Kadın verdiği bilgilerin ne işe yaradığını görmek için bekliyor olmalıydı.
Genç kadın onu gördüğünde gülümsedi. Dudakları açık pembeydi ve mavi gözleri sürmeyle belirginleştirilmişti. "Öfken pek dinmediğine göre ittifak için uğraşacaksın." Darios'un yatağına uzanmış kitap okuyordu. Sarı saç örgüsü dağılmıştı, pembe bir elbise giymişti. Darios yanına gelince kitabı kenara koydu.
"Başka seçeneğim yok, Mahsa." Darios, eski dostunun yanında düşüncelerini gizlemiyordu.
"Birçok seçeneğin var, Darios." dedi Mahsa doğrularak. "Sen Güneş'in Oğlu'sun. Gücünü kullanırsan ülkenin kalkanını güçlendirebilirsin." Gülümsemesi zalim bir hale bürünmüştü. "Onlardan güçlüsün."
"Ama bir hilekar değilim ben." dedi Darios. "Bir suikastçı da değilim."
"Olabilirsin." dedi Mahsa. Onun karşısına geçti. "Vaughan'ın yaptıklarını biliyorsun. Dostlarımızı zehirle öldürdü."
Şahin kabilesinin önde gelenlerinden bir aile, Darios'un yanındaydı ve onu savunmaya devam ediyordu. Kral Kellan onlara dokunmamıştı. Vaughan'ın da Şahin üzerinde hiçbir hakkı yoktu, ancak onların ölümü olmuştu.
"İntikam almalıyız." dedi Mahsa. Burada olma nedenlerinden biri, belki de en büyüğü, intikamdı.
Darios onun tek istediğinin intikam olup olmadığını merak etti. Darios'un merak ettiği başka sorular vardı. Mahsa burada beklemişse sormalıydı. "Neden intikamı bu kadar istiyorsun?"
Mahsa böyle bir soruyu bekliyordu. Darios onun gözlerinde mavi alevler gördüğünü sandı. Ona kızacağını düşündü. Ancak alevler yerini hüzne bıraktı. "Vaughan benden çok şey aldı, Darios. Bu kadarını bilsen yeterli."
"Nereli olduğunu bilmiyorum. Mahsa'nın gerçek adın bile olup olmadığını bilmiyorum."
"Hakkımda ne kadar az şey bilirsen o kadar iyi." dedi Mahsa omuz silkerek. Görünüşü onun tam olarak nereden olduğunu anlatmıyordu. Sarı saçları batıdan veya kuzeyden olduğunu gösterebilirdi. Ancak Diyar ırklarından değildi. Diyar'ın güneyindekilerin çoğu ateş büyüsüne sahipti. Darios onda birazcık bile ateş büyüsü olsa bunu hissederdi. Kendine zıt bir gücü olsa da hissederdi. Bunu bilecek kadar ona yakındı. Bilindik yüz hatları ve bronza yakın teni ise ebeveynlerinden birinin güneyli olabileceğini işaret ediyordu. Bir melez olabilirdi. Aksanında dikkat çeken bir fark yoktu. Anka'nın dilini rahatça konuşuyordu. Ancak Mahsa birçok kabile dilini de aynı rahatlıkla konuşuyordu.
Mahsa onun çok şey düşündüğünü anladı. "Yakında Şahin'e geri döneceğim. İşte sana bir bilgi, orada bir süre tapınakta kalacağım."
"Bir rahibe misin yoksa?" diye sordu Darios.
"Hayır, Darios. Bir casusum."
"Bazen başka kimin casusu olduğunu merak ediyorum." Darios bunu merak etmemesi gerektiğini biliyordu. Mahsa'nın bilgileri yalnız ona özel değildi. Mahsa Yılan kabilesinden intikam almak istiyordu ve bunun için ne gerekirse yapacaktı. Fakat bu sürede Anka'ya zarar vermeyecekti.
"İlgini çekeceğini sanmıyorum." Mahsa bu konuda konuşmak istemiyordu.
"İlgimi neyin çekeceğini biliyor musun ki?"
Mahsa ona yaklaştı. "Biliyorum."
Darios'un gözleri altın rengine dönmüştü. "Nasıl?" Elini onun saçlarına götürdü.
"Daha önce de gizemli bir casusu istemiştin çünkü." Başını yana eğdi. "Nedenini sana hatırlatabilirim."
Bir öpücük Darios'un geçmişi hatırlamasına fazlasıyla yetmişti. Mahsa'nın dudaklarında büyüyü de hissetmişti, ancak hala ne büyüsü olduğunu tanımlayamıyordu.
"Hatırlıyorum." dedi Darios geri çekilince. "Ama hatırlamak yetmedi, Mahsa. Fazlasına ihtiyacım var."
♛
~Anka Kral Darios hakkındaki düşünceleriniz neler?
~Peki ya diğer çöl karakterleri ve güney hakkında?
~Yazarken ilgimi çeken bir karakter oldu Mahsa. Sizin onunla ilgili tahminleriniz var mı?
Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Fikirlerinizi öğrenmek için yazdıklarımı burada paylaşıyorum.
♛
28.09.2019, 22.37
Yayım: 30.09.2019
(4472, 365, 675)
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top