3 🔥 Ateş Kraliçesi

3. Bölüm

ATEŞ KRALİÇESİ

🔥

Diyar

Kızıl Ülke'nin Güneydoğu Sınırı

Kraliçe günler önce dağları aşmıştı. Kuzeydeki savaşın sonucunu öğrendiği anda yola çıkmıştı. Çölün onu çağırdığını hissetmişti ve yolun yarısındayken duyduğu haberler bunu ona kanıtlamıştı. Çöl kabileleri güçleniyordu. Kurdukları kamp sınırın hemen yanındaydı ve izlendiğinin farkındaydı. Bunu bilerek güneşin doğuşuyla birlikte tek başına yola çıkmıştı. Yıllar önce büyüyle yapılmış kızıl duvara ulaşmıştı. Duvarın rengi bir bölgede açıldığında eli belindeki kılıcın kabzasına gitti. Mor gözleri elindeki güneş çeliğinin kızılına döndü.

Deniz Prensesi'nin ona yıllar önce verdiği sualtı altını kılıçları elbette unutmamıştı. Çöl için yeterince uygun olmadıklarını düşünerek geride bırakmıştı. Arkasını dönse kamp alanını çevreleyen kalkanı görebilirdi. Bu kendini güvende hissettirmeliydi, ama öyle olmadı. Güven, yıllardır tatmadığı bir histi. Kimseye güvenmemesi gerektiğini öğrenmişti.

Asla güvende hissetmeyeceğini bilmek onu üzse de artık alışmıştı.

Kılıç tutmayan elini duvara yaklaştırdı. Duvarın saydamlaşmasını ve ardının görünebilmesini sağladı. Duvara yaklaşan bir siluet gördüğünde elini çekti. Kairos'un yardımıyla güneyin ateş gücünü hissetmeyi öğrenmişti. Karşısındaki kesinlikle bir Xerhios soylusuydu.

Güneş Tanrısı Mithraes'in çocukları denirdi onlara. Kahraman Xerhios'un annesi Güneş Tanrısı için evlenmemeye yemin etmiş bir rahibeydi. Xerhios'un eşlerinden biri olan Kızıl Kraliçe Roxedan'ın lakaplarından birinin Güneş'in Gelini olma sebebi buydu.

Mysania, ölümsüzlerin ölümlü çocukları olmadığını biliyordu. Güneş'in eşleri ve çocuklarıyla ilgili birçok efsane vardı. Artık sadece efsaneden ibaret kalmışlardı ve asılları belirsizdi.

Kızıl Kraliçe'nin teni güneşin etkisiyle bronzlaşmıştı. Ateşin tonlarında renk geçişlerine sahip saçları kazandığı savaşlara ithafen kesilmemiş ve fazlasıyla uzamıştı. Altın rengi elbisesi sadeydi. Yaşadıklarının etkisiyle sert ve keskin bir ifadeye sahip yüzünde gülümseme yoktu. Gözlerini kısmış, karşısına gelen adamı izliyordu.

"Krallar Kralı." dedi başını yana eğerek.

"Kim olduğumu nasıl anladın, Ateş Kraliçesi?" diye sordu adam ona. Kısa kesilmiş kahverengi saçları ve kahverengi gözleri vardı. Bronz teninde duvarın ve kendi bedeninin etkisiyle altın rengi bir parlaklığa sahipti. Yüzünde yarım bir gülümseme ve Mysania'nın anlayamadığı bir bakış vardı.

Ateş Kraliçesi. Kızıl saçlarından ve ateş büyülerinde en iyisi olmasından ötürü halkının ona verdiği bir isimdi.

"Kral Darios." Dudaklarını büzdü. "Mektuplarından bile kibrini hissedebiliyordum. Şimdi karşımdasın." Duvar, onun sahip olduğu büyü gücünü etkileyecek kadar güçlü değildi. Bir adım attı ve geçti. Anka Kral'la aralarında az bir mesafe kala durdu. Kral geri çekilmedi, onunla göz göze geldi. "Duvara yaklaştığını saatler önce fark ettim."

"Beni çağıran sendin."

"Bu kadar çabuk geleceğini düşünmemiştim."

"Müttefikim olacak kraliçeyi görmek istedim." dedi Darios, sözlerinde dürüsttü. "Yıllardır hakkında birçok söz duydum. Gök Kraliçe'nin tahta geçmesini istediği kızı sendin, iki kardeşinin gücünden çekinip sürgün ettiği ve Kar Kraliçesi'nin esir aldığı prenses sendin. Ardından bir kraliçeye dönüştün. Ben de senin gerçek bir Ejderha Kraliçesi olup olmadığını merak ettim."

"Gördüklerin seni ikna etti mi peki?" diye sordu Mysania.

Darios başıyla onu onayladı. "İsmini hak ediyorsun, Rhegiona. Ateş gibi değiştin ve canlandın. Büyüdün ve güçlendin." Sesinde ve bakışlarındaki hayranlık Mysania'nın hoşuna gitti.

Mysania ona gülümsedi. "Güneş'in Oğlu dedikleri sensin. Benim aksime asla yenilmedin, kraliçe ve baş rahibe olan anneni yenip tahta geçtin. Söyle bana, bu adı nasıl kazandın?" Anka Kraliçe Amastris, baş rahibeliği nedeniyle Güneş'in Eşi olarak anılıyordu. Darios'un lakabı başkaydı, sadece annesiyle alakalı değildi ve ülkesi dışında anlamı bilinmezdi.

Darios onun sorusunu anladı. "Mithraes beni seçti. Anka'yı güneye hakim yapmam için beni seçti."

Kraliçe onu sınamıştı. Bir hükümdarın ölümsüzler tarafından seçilmiş olması imkansıza yakındı, ancak Darios hakkında öğrendiği her şey onun bir seçilmiş olduğunu kanıtlıyordu. Darios'tan gerçeği isteyerek ittifak için ne kadar güvenilir olduğunu bilmek istemişti.

İstediğini almıştı, bir yanı onunla daha çok konuşmak için kalmak istiyordu. Fakat oradaki işi bitmişti. "Bir gün yeniden karşılaşacağız, Darios. O gün geldiğinde ittifak için karşılaşmış olmak isterim."

"Güneş'in o gün üstümüzde olması ve ittifakımızı istemesi için dua edeceğim, Rhegiona."

Mysania Rhegiona Asia başka bir şey söylemeden arkasını döndü ve Darios'un yanından ayrıldı.

~Mysania sizce değişmiş mi? Değişecek mi?

~Darios hakkındaki ilk izlenimleriniz neler?

Aylar sonra buradayım ve yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Biliyorum, kısa bir bölüm oldu ama 4. kitaba güzel bir giriş olduğunu düşünüyorum.

Karakter listelerini düzenliyorum, giflerle yaptığım kolajlara bakabilirsiniz :)

07.07.2019, 01.50

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top