29 🌹 Karanlık, Gölge ve Gece
Yeni eklenen duyuru:
Ejderha'nın Öfkesi, Ephesus Yayınları ile kitap olacak. Detaylı duyuru için Ephesus Yayınları'nın instagram hesabına bakabilirsiniz :)
Ales ve yökdil sınavları yüzünden tamamlaması uzun süren bir bölüm oldu. Değer verdiğim karakterler ve uzun zamandır yazmak istediğim olaylar olduğu için çok uğraştım. Güneş'in Tacı ölçeğinde uzun sayılan ve sonunda beğendiğim bir kuzey bölümü oldu.
Beklediğinize değeceğini umuyorum, yorumlarınızı merak ediyorum <3
Medyada weepingqueen tarafından hazırlanan Dymentsia - Zerath videosu var.
♛
(gif: rei-nia)
29. Bölüm
KARANLIK, GÖLGE VE GECE
🌹
Kuzey
Borgea - Gölge ve Gece Diyarı, Safir Yakınları
Kara Kraliçe uzun zamandır yoldaydı.
Safir'e erken varmak istediği için maiyeti birkaç kere bölünmüştü. Arkasında iki veya üç farklı grup olmalıydı. En önde onun olduğu grup vardı ve Safir'e varmak üzere oldukları zaman hava yola devam edemeyecekleri kadar kötüleşmişti. Kuzeyde kış sert geçerdi. Bunu bilerek yola çıkmış ve geç varacağını tahmin etmişti.
Yol kenarındaki hanlardan birine gelmişlerdi. Pencerenin önünde duruyor, ne uyuyabiliyor ne de başka bir şey yapabiliyordu. Gecenin karanlığında çakan şimşekleri ve yağan karları izliyordu.
Sadece birkaç dakika önce odasına gelen en yakın arkadaşı onun gibi ayakta değildi. Bir koltuğa oturmuştu ve getirdiği bitki çayından birkaç yudum alıyordu. "Kaç gecedir uyumadın, Dymen. Artık dinlenmelisin. Söz, hava iyileşirse sana hemen söyleyeceğim."
Dymentsia yerinde kımıldandı. "Aylar önce yola çıkmalıydım. Yolculuk beklediğimden uzun sürdü."
"Yolculuk beklediğin gibiydi." diye düzeltti onu Rhadenis. "Kış yaklaşırken Gece Diyarı'na gitmek istediğimizde ne olacağını biliyorduk." Ayağa kalkıp onun yanına geldi. Elindeki fincanlardan birini ona uzattı. "İsyanın bitmesini beklemeye karar verdiniz."
Dymentsia soğuk ellerini fincana sardı. İçeride giydiği parmaksız örgü eldivenlerine rağmen elleri üşümüştü. Şömine uzun zamandır yanıyordu, ama hava hep soğuktu. "Biliyorum, Rhadenis... kar yağmasa görebileceğim şehre sadece birkaç saat içinde varabileceğimi de biliyorum. Safir sınırlarında olup ona ulaşamamak canımı sıkıyor." Yeşil gözleri kırmızıya parıldadı. Rhadenis'e baktığında onun bu han için fazla uzun olduğunu ve başının neredeyse tavana değdiğini gördü. "Hiçbir şey yapamıyorum."
"O halde dinlen. Güneş doğduğunda yola çıkarız."
"Peki ya sen?"
"Senin aksine birkaç saat uyudum."
Dymentsia onu başıyla onayladı ve şöminenin önündeki koltuklardan birine geçti. Rhadenis de onun karşısına oturdu. Dymentsia içtiği çayda bal ve baharat tadı aldı. Baharatlarda farklılık vardı... biraz büyü katılmıştı. Rhadenis'e gülümsedi. "Bildiğin gibi hasta olmuyorum ama teşekkür ederim."
"Diyar'ın havasında hasta olmuyorsun. Bir süredir de uyumadın."
Dymentsia omuz silkti. "Biraz korumadan zarar gelmez." Çayını bitirdiğinde masada bulduğu kitabı inceleyen Rhadenis'e baktı. "Kararını verdin mi?"
"Birkaç hafta içinde dönmek istediğimi biliyorsun. İttifak anlaşması tamamlanmış olur. Kara Ülke'de güvendiğin birine ihtiyacın olacak."
"Babam sarayda."
"Yönetmeyi çok sevse annenin teklifini kabul edip eş hükümdar olurdu."
Dymentsia dudaklarını büzdü. "Birkaç yıl içinde ayrıldılar. Ama haklısın, burada kaldığım süre boyunca çoğu işi buradan yürütecek olsam da ülkem iki merkezden yönetilecek ve orada sana ihtiyacım var."
Dymentsia'nın yalnızca ülkesinin yönetimi için değil, çevresini gözlemlemesi için de Rhadenis'e ihtiyacı vardı. Her an savaşabilecek, birçok ülke etraflarını sarmıştı.
"Nmerysa'ya güvenmiyorsun değil mi?"
"Nmerysa bile kendine güvenmiyordur. Aklından neler geçtiğini ancak tahmin edebilirim. Mysia, Buz Diyarı'ndan vazgeçmiş olsa da sınır meseleleri devam ediyor. Nmerysa, Mysania'ya bağlanan şehirleri geri istiyor. Ben buradayken sen Zümrüt'te onları daha yakından takip edebilirsin. Ne olursa olsun o ikisi savaşmamalı. Nmerysa'nın Mysia'yı kışkırtmasını önlemeliyiz."
"Peki ya seni kışkırtırsa ne olacak?"
"Safir'den kolay kolay ayrılmayı düşünmüyorum. Gece halkını tanımak ve kendime bağlamak istiyorum. Bir zamanlar Gece Kraliçesi adının yalnızca lakabım olabileceğini sanıyordum. Şimdiyse daha fazlasını istiyorum ve bunun için uğraşmalıyım."
"Bunun için önce dinlenmelisin." Rhadenis, Dymentsia'nın itiraz etmesine fırsat bırakmadan ayağa kalktı. "Sabah görüşürüz, Dymen."
"Görüşürüz, Rhadenis."
Rhadenis'in hatırlatmasıyla yorgunluğunu hatırlamıştı. Yorgunluğu, sabırsızlığının yerine geçip kısa sürede uyumasını sağladı.
Ertesi gün uyandığında ve kalkıp pencereden dışarıya baktığında karın daha yavaş yağdığını fark etti. Artık yola çıkabilirlerdi. Herkesin bu havada yola çıkmasını istemiyordu, geride kalanlara haber verecek ve beklemelerini önerecekti. Bu handa kalanlar da isterlerse bir süre bekleyebilirlerdi.
Birkaç eşyasını toplarken neden hala kimsenin yanına gelmediğini düşündü. Rhadenis ona haber vermeliydi, fırtına dinmişti.
Dymentsia bunları düşünürken kapı çaldı. Rhadenis'in sesini duydu. "Dymentsia."
Kapıya doğru ilerlediğinde söyleyecekleri aklındaydı. Kapıyı açtığında ne göreceğinden emin halde konuşmaya başladı. "Rhadenis, neden..." Ancak gördükleriyle sözleri yarım kaldı.
"Rhivena Dharal."
Rhadenis yalnız değildi ve Dymentsia kırmızıya dönmesini engelleyemediği gözlerini onun yanında duran Zerath'tan alamıyordu. "Zerath."
Rhadenis ise gülümsüyordu. "Sana haber vermememin iyi bir nedeni vardı."
"Seninle sonra görüşeceğiz, Rhadenis." Rhadenis'in adım seslerini duydu. Zerath'a gülümsedi. "Ne zaman geldin?"
Zerath'ın mavi gözleri onun üzerindeydi. Siyah saçları ve koyu renkli ceketi kuruydu. Pelerinini ve eldivenlerini hana geldiği zaman çıkarmış olmalıydı. Dymentsia onu incelerken çizmelerinin hala ıslak ve çamurlu olduğunu gördü. "Birkaç dakika oldu."
Dymentsia başka bir şey söylemedi. Odanın dışında olduklarını, hatta handa olduklarını unutmuştu, belki de umursamıyordu. Zerath'a yaklaştığında ve öpüşmeye başladıklarında hissettikleri aşk, tutku ve daha fazla karanlıktı. Zerath'ın ellerini sırtında ve belinde hissettiğinde kollarını onun boynuna dolamış ve onu kendine çekiyordu.
Zerath onu öpmeyi bıraktı. "Dymen."
Dymentsia neredeyse koridorda olduklarını o sırada fark etti. Etrafta kimse yoktu. Zerath'la birlikte odaya girdiklerinde ve kapıyı kapattığında düşüncelerini dile getirdi. "Biliyorum, vaktimiz az. Yola çıkmalıyız."
Zerath onun yüzüne gelen birkaç tutam siyah saçı geriye çekti ve elini onun yüzüne götürdü. "Sonra devam ederiz."
"Bir süre bekleyeceğiz. Gece Konseyi hazırlanıyor olmalı, Kara Ülke'den gelen herkes aklımızdakileri öğrenmek istiyor. İttifak için de-" Sözleri Zerath'ın onu tekrar öpmesiyle yarım kaldı. "Hiç yardımcı olmuyorsun."
Zerath onun yarım bıraktığı cümleyi devam ettirdi. "İttifak için anlaşma metinleri hazır sayılır. Mektuplarda anlaşamadığımız birkaç konuyu kararlaştırabilirsek konseylere sunarız."
"Taviz vermeyi sevmem, Zerath. Önceliğim her zaman ülkemin ve benim çıkarlarımı korumak olacak."
Zerath bunu biliyordu, yine de denemeye değerdi. "Orta yolu bulmaya çalışabiliriz. Ayrıca bir süre vaktimi sana ayıracağım. Birkaç sözüm vardı."
Zerath'ın sözleri Dymentsia'yı güldürdü. "Fazla bekleyeceğimi sanmıyorum. Gidelim mi?" Soru sormuyordu. Zerath'ın yanıt vermesini beklemeden yolculuk için hazırlanmaya başladı. Siyah pelerinini aldı ve çizmelerini giydi. Uzun saçlarını taramaktan vazgeçip ördü.
"Sana birkaç hediye aldım. Sevdiklerinden. Parlak mücevherler, kitaplar falan."
Dymentsia hazırdı ve onun karşısına geçti. "Hediyelerimi niye söyledin ki?"
"Tahmin edilmesi kolay olanları söyledim. Sen hediyeleri seviyorsun, ben de seni mutlu görmeyi."
"Daha önce de söylediğim gibi anlaşılması senden daha kolay biriyim."
"Hayır değilsin, Dymen. İnsanların seni kolayca tanıdığını sanmalarını istiyorsun. Farklı şeyler."
"Öyle diyorsan." Dymentsia kapıyı açtı ve Zerath ile birlikte odadan çıktı. "Her hediyeyi sevmiyorum tabi. Kardeşim çöldekilere savaş açtığı için zehirli bir bilezik aldım. Güzel bir zümrüdü vardı, ancak kullanılmayacak kadar kötü durumdaydı. Ben de lanetleyip geri gönderdim. Fark edebilecekler mi göreceğiz."
"Belki bir gün güneye gideriz."
"Ne kadar güney sayılır bilemem ama Nmerysa yıllardır seninle tanışmak istiyor. Onunla benim aramda büyük bir savaş çıkmadan tanışırsanız güzel bir buluşma olabilir."
Zerath, Dymentsia'nın güzel bir buluşmadan kast ettiğinin ne olduğundan emin değildi. Nmerysa da Dymentsia'yı yenmek için her şeyi yapabilecek biriydi. "Savaşınız yıllar önce başladı sanıyordum."
"Belki de senin dediğin gibi öyle görülmesini istemişimdir."
"Senin ve kardeşinin ne istediğinizi düşünmek mantıklı değil, pes ediyorum."
Dymentsia ne ara Diyar Dilinde konuşmaya başladıklarını anlamamıştı. Zerath'ın cümlesinde bir eksiklik yakaladı ve bunu kullandı. Eski Kuzey Dilinde kısık sesle konuştu. "İstediklerimden birini biliyorsun, Zerath." Zerath onun az sonra diyeceklerini daha önce duymuştu. Safir'den gelen birkaçının ve yola çıkmak için hazır olanların beklediği odanın önündelerdi ve içeri girmemişlerdi. Dymentsia onunla göz göze geldi ve elini onun yüzüne götürdü. "Seni istiyorum." Sözleri tatlı, bakışları ve dokunuşları nazikti. Aklındakiler ne nazik ne de tatlıydı.
Zerath onu öpmek istedi ama kapının açılma sesi ve Dymentsia'nın anında geri çekilmesi onu durdurdu. Yine çok uzak sayılmazdı. Zerath onun elini tuttu.
Zerath'ın dostlarından savaşçı Andreas onların karşısındaydı. Başıyla selam verip ikisine hitap ederek konuştu. "Hazırsanız gidebiliriz."
Zerath sadece Dymentsia'yı görmek için gelmişti. "Dymentsia?"
"Biz hazırız. Dün gece geride kalan gruplardan haber alamadım. Yerlerini ve durumlarını öğrenebilir misiniz?"
"Rhadenis söyledi. Birkaç muhafızı ve büyücüyü gönderdim. Büyücülerimiz haber gönderecek."
"Teşekkürler, Andreas." Dymentsia dile getirmese de endişelenmişti ve merak ediyordu. Zerath ile birlikte geniş salona girdiler. Rhadenis, Kara Ülke'den gelenlerle hazır bekliyordu. Zerath'la gelen sadece birkaç muhafız vardı.
Yola çıktıklarında biraz kar yağıyordu, Safir'e vardıklarında yapılacak bir sürü işi vardı. Hızlı olmalılardı, yol boyunca yanında at süren Zerath'la yeterince konuşamamış olsa da varlığını ve yanında olduğunu bilmek iyi hissettiriyordu. Aylarca uzak kalmışlardı, planlamadıkları ve planlarından uzun süren olaylar onların bir araya gelmelerini engellemişti. Dymentsia bunun bir daha olmasını istemiyordu. Elbet bu sürede çok kez karanlık ve gölgelerle kendileri için yol açıp, bir araya gelmişlerdi. O vakitler zamanları kısaydı, yolculuğun etkileri bu zamanı daha da kısaltmıştı. Dymentsia bu yolculuğa ve karanlığa karışmaya o kadar alışmıştı ki etkilerini hissetmiyordu. Haftalar ve aylar boyunca Zerath'ın yanında olacak olmak ise apayrıydı.
Lazuli Sarayı'na vardıklarında yine Zerath'tan ayrı kaldı. Oniks Saray'daki babasıyla ayna yoluyla iletişime geçti. Sorun olmadığını bilmek onu rahatlattı. Şehirlerden gelen önemli mektuplar kuzgunlarla ona yolda ulaştırılmıştı. Birkaç belge ise Safir'e gönderilmişti, onları okudu. Muhtemelen Rhadenis'e gönderilenler de vardı, birkaç gün içinde öğrenirdi. İttifak sonrası Rhadenis'in yetkileri de genişletilmişti. Dymentsia'nın alacağı kararları en iyi bilen oydu. Her ne kadar Rhadenis'in Safir'de birkaç hafta daha kalmasını istese de Rhadenis haklıydı. Rhigmos yönetmeyi iyi bilse de pek sevmiyordu. İttifak için geldikleri bu aşamada Dymentsia Safir'de uzun süre kalabilirdi. O buradayken Rhadenis'in Zümrüt'te olması iyi olacaktı.
Kısa bir banyo ve kahvaltı sonrası o gün için hazırlandı. Siyah kadife elbisesinin sırtı açıktı. Elbisesinin eteklerinde ve bileklerinde altın rengi işlemeler vardı. Küçük zümrüt ve oniks taşlarıyla süslü altın zincirler sırtındaydı. Yine aynı zincirler, Diyar'ın eski taçlarını andırır biçimde siyah saçlarını süslüyordu. O gün siyah, zümrüt ve altınla Kara Ülke'yi temsil etmek istemişti. Yeşil gözlerini siyah sürmeyle daha belirgindi. Ellerindeki yüzükleri inceledi. Zerath'ın verdiği safir yüzük artık daha parlaktı. Neredeyse ülkesinin mührünün bir kısmı olan zümrüt yüzük kadar dikkat çekiyordu. Bunun anlamının yemini ilan etmeleri olduğunu düşündü.
Kapı çalındığında zümrüt küpelerini takıyordu. "İçeri gel." Zerath kapıyı açıp içeri girdi. Dymentsia ona baktığında onun da kendi ülkesini temsil eden giysiler giydiğini gördü. Siyaha yakın lacivert ceketinin yakasında ve düğmelerinde koyu gri ve gümüş işlemeler vardı. "Bugün hem geceyi hem de gölgeleri temsil ediyorsun, Kuzey Kralı. Yıllarca birbirinden uzaklaştırılmış halkları yönetme işi nasıl gidiyor?"
Zerath'ın yanıtı onun sorusundan farksız oldu. "Gözardı edilmiş ve kendi haline bırakılmış karanlık halkı yöneten Kara Kraliçe'nin anlayabileceği gibi tahmin ettiğim kadar zor."
Dymentsia yeniden aynaya baktı. Zerath onun yanında duruyordu. Hem aşkla hem de kaderle ruhları birbirlerine bağlanmış iki eş. Kuzeyi yeniden birleştirmek ve karanlığı eskisi kadar güçlü kılmak isteyen iki kişi. Aynada Zerath'ın sırtında kanatlarının gölgelerden oluşan siluetleri vardı. İkisi de kanatlarını gizlemişti. Dymentsia artık önceki gibi karanlığı kendinden uzak tutmuyordu. Siyah eteklerinde yoğunlaşan karanlık onunlaydı. Zerath'a bakarak gülümsedi ve aklından geçenleri dile getirdi. "Kuzey bunca zorluğa ve tehlikeye değer, Zerath, tıpkı senin gibi."
"Bizim gibi." diye düzeltti onu Zerath. "Kuzeyi sevdiğim kadar seni seviyorum. Karanlığı, gölgeleri ve geceyi istediğim kadar seni-"
Dymentsia onun sözünü kesti. "Ben de seni seviyorum, Zerath. Devamını duymak için biraz bekleyeceğim." Elini ona uzattı. "Gidelim mi?"
Zerath onun elini tuttu. Yürümeye başladıkları zaman konuştu. "Bu arada eskiden Gece Hanedanı'nın toplandığı odaya gideceğiz. Sadece en güvendiğim birkaç kişiyi çağırdım. Senin de yaptığın gibi her birine yeni ittifakımızın amaçlarından bazılarını söyledim. Bugün yeni anlaşma ve Şafak Yıldızı üzerine konuşabiliriz."
"İyi olur. Dharassus ve Lierranus'a gönderdiğin araştırmacılar geri döndü mü?"
"Bazıları döndü, ancak bilmediğimiz önemli bir şey yok. En yakın ihtimali ise zaten seninle birlikte planlıyoruz."
Dymentsia ona gülümsedi. Zerath onun gözlerindeki kırmızılığın nedenini çözecek kadar onu tanımıştı. Bakışlarındaki hırs sonu olmayacak bir karanlık gibiydi, tutkusu ise sönmeyecek bir ateş gibi. Kaybettiklerinin bazılarını geri almayı başarmış bir kraliçeydi. Kardeşini diriltmişti, ülkesi güvendeydi. Fedakarlıklarının ve acılarının farkındaydı ama asla vazgeçmemişti. Her zaman daha fazlasını isteyecekti. Bedeli ne olursa olsun istediğini almak için kendi yöntemleriyle savaşacaktı.
Zerath ise onun aksine kazanırken kaybetmişti. Yakınlarına zarar vermiş, onları ölümle veya sürgünle kaybetmişti. Bir zamanlar Dymentsia'ya ne istediğini söylemişti: ülkeleri, halkları ve karşısındaki kraliçeyi. Üçüne de ulaşmıştı, üçü de kolay olmamıştı. Ülkelerini birleştirmiş, biri zalim, diğerleri beceriksiz üç hükümdarı yenmişti. Birbirine düşman iki halkı kurtarmıştı. Tahtı kazanmıştı, hüküm için mücadelesi ise devam ediyordu. Kraliçe onun müttefikiydi, aşkı için mücadelesi ise hep devam edecekti.
Yuvarlak masada onlar için ayrılan sandalyelere yan yana oturdular. Zerath, uzun yıllar Auris'in kullandığı bu odada değişiklikler yapmıştı. Auris döneminde yönetimde Auris'ten daha etkiliydi ancak Gece Kralı'na ait olan bu odalara karışmamıştı. Tahtı ve tacı olan bir hükümdar olarak istediği değişiklikleri yapmıştı. Masanın yüzeyi parlak siyah obsidyendi. Duvarlar maviyi andıran griydi. Arkalarında şömine yanıyordu. Odanın diğer tarafında lacivert koltuklar, aynı renkte halı ve birkaç kitaplık vardı.
Onlar geldikten hemen sonra konuşmayı başlatan Rhadenis oldu. Dymentsia ve Zerath'ın ardından oradaki en yetkili kişi oydu. Genişletilmiş temsilci yetkilerine ek olarak Dymentsia'nın danışmanıydı. Masadaki herkesi tanıdığı için resmiyetle uğraşmadı. "Yıllardır planladıklarınızı sonunda öğrenebilecek miyiz?"
"Daha değil, Temsilci." Dymentsia hazırladığı belgeleri onun önüne itti. "Zaten bu kadarına da şaşıracaksınız. İlk olarak, Şafak Yıldızı'nı Kuzey Birliği'nin başkenti yapmayı istiyoruz."
Zerath'ın dostlarından olan Rahibe Duanna, "Bir zamanlar birbirine aşık olan iki karanlık hükümdarın savaşıyla yıkılan şehir. Ayrıca ilk savaşı orada kazandık. İyi bir seçim." dedi.
"Belki bir meydan okuma." dedi Gölge Ejderha'nın Temsilcisi Lorenna.
Dymentsia başını iki yana salladı. "Daha da önemlisi birliği oluşturacak ülkelerin tam ortasında yer alıyor. Jeopolitik bir öneme sahip. Karanlığın üç büyük halkına eşit uzaklıkta ve ulaşabilecekleri bir mesafede."
Duanna merak etti. "Peki ya Geceyarısı Yıldızı'nın onarımı sürecek mi?"
Zerath açıkladı. "Elbette. Bir zamanlar olduğu gibi bilim ve kültürle öne çıkan bir şehir olmasını istiyorum. Gölge ve gecenin birliğini anlatacak. Şafak Yıldızı ise gölge ve geceye ek olarak karanlığı, hatta eğer amacımıza ulaşırsak karanlık halkların hepsini ve tüm kuzeyi temsil edecek. Gerekli destek hem maddi hem de manevi olarak verilecek. Ayrıca Gölge ve Gece Diyarı'nın sınırları içerisinde ve benim yönetimimde kalacak."
Rhadenis, Dymentsia'yı tanıyordu ve onun hırsını iyi biliyordu. Zerath da ondan farksızdı. Endişeyle sordu. "Tüm kuzey ve halkların hepsi derken neyi kast ediyorsunuz?"
İki hükümdar daha yanıt veremeden bir soru Andreas'tan geldi. "Zinaida'yı yenmek için başlatılan bir ittifaktan, tüm kuzeyi kapsayan askeri bir birliğe mi dönüşüyoruz?"
Bir başka soru Duanna'dan geldi. "Bilinmeyen Kuzey derken bu birliğe eski kuzeylileri mi dahil etmeyi planlıyorsunuz?"
Dymentsia ve Zerath göz göze geldiler. Bu soruların geleceğini iyi biliyorlardı. "Sen başla, Zerath."
"Hepinizin bildiği gibi ittifak sona ermedi. Karşımızda bir tehdit yok, ancak bu olmayacağı anlamına gelmiyor. Şu an Kuzey Birliği yalnızca iki ülkeden oluşuyor. İki ülkenin iç işlerine dahil olmayan ve kuzeyi ilgilendiren savaş tehditlerine karşı bir arada hareket etmeyi istiyoruz. Bu isteğimizi zaten biliyorsunuz. Tüm kuzeyi kapsama kısmına gelince, hemen olmasa da ileride bu birliği diğer kuzeylilerin katılabileceği şekilde genişletmeyi planlıyoruz."
Dymentsia onun konuşmasına devam etti. "Bildiğiniz gibi Bilinmeyen Kuzey adını verdiğimiz topraklarda yaşayan, aynı dili konuştuğumuz, aynı kökenden olduğumuz, aynı inanca ve kültüre sahip olduğumuz kuzeylilerden çok uzun yıllardır uzağız. Zerath ile birlikte eski sınır büyüsünün bir zamanı olduğunu fark ettik. Bizim yüzyılımızda sona ereceğini düşünüyoruz ancak emin değiliz. Emin olduğumuz şey, Doğu İmparatorluğu'nun genişleme siyaseti ve bir zamanlar bağımsız olan birkaç kuzey şehrini kendine bağlaması. Batıda ise adalarda yaşayan kuzeyli halklar, Levana'nın Buz Diyarı'nı büyütme isteğinden rahatsız. Kuzey Birliği, iki ülkenin sınırlarını çoktan aştı bile."
"Doğu İmparatorluğu ayrıca sınırlarımızı tehdit ediyor." diye ekledi Zerath. "Bize bağlı birkaç özerk şehir var, o şehirleri istediklerine eminim."
"İmparatorluğun sınırları bizden geniş, hakim olduğu halklar bizden kalabalık." Dymentsia'nın hırsla parıldayan kırmızı gözleri, bunları umursamadığını gösteriyordu. "Sınırlarını genişletiyor ve küçük ülkeleri kendine katıyor. Kuzey Birliği, bize katılmak isteyen herkesi koruyacak şekilde genişletilecek."
"Peki size karşı olanlar?" Rhadenis'in kaşları çatılmıştı. Duydukları karşısında ne düşüneceğini bilemiyor gibiydi. Şüphesiz bunu yapacaklarını bekliyor olmalıydı, sadece bu kadar erken değil. "Kuzey Birliği sadece fikir olarak bile İmparatorluk'a tehdit oluşturacak." Artık ne tepki vereceğini biliyordu, afallaması geçmişti. Gülerek konuştu. "İmparator ve İmparatoriçe'nin hoşuna gitmeyecek." Bu fikri sevmişti.
"Onlar için büyük bir tehdidiz zaten, Temsilci." Zerath'ın göz rengi, Dymentsia kadar sık değişmiyordu. Genelde gölgelerden çok geceye hükmediyordu. O andaysa gözleri, lacivert, belki de siyahtı. "Üçüncü Karanlık Savaş'ı kazandık, gerekirse tekrar savaşırız. Kuzey için herkesle, her şeyle, savaşırız."
Herkes. Onlara karşı olan, onların hükmünü ve birliğini istemeyen herkes.
Her şey. Kehanetler, lanetler, büyüler, yaratıklar... belki daha da fazlası.
Dymentsia henüz yeni paylaştıkları bu fikrin dostlarındaki yansımasını görebiliyordu. Tehditler, savaşlar, mücadele, karanlık, kuzey. İki ülke, iki hükümdar ve üç halk birlikte çok şeye karşı gelmişlerdi. Yine gelebilirlerdi, geleceklerdi. Birlikte hareket etmek, ittifakı genişletmek ve tüm kuzeyi kapsayan bir birlik oluşturmak... karşılarında kim durabilirdi? Kim ne yapabilirdi?
Rhadenis başıyla onayladı. Duanna gülümseyerek konuştu. "Bu fikri sevdim." Geri kalanlar ya sözleriyle, ya da davranışlarıyla bu fikri onayladıklarını belli ettiler.
"Karşı çıkan var mı?" Zerath sorusunun yanıtını biliyordu. Yanıt veren olmadı. "O halde toplantı bitti. Kuzey Birliği'ne dair öneriniz olursa istediğiniz zaman paylaşabilirsiniz."
Dymentsia, Zerath ile aynı anda ayağa kalktı. "Hepiniz birliğin konseyinde yer alacaksınız. Asıl yönetimi sadece bu masadakiler oluşturacak. Aramızda olmayan birkaç kişi bilgilendirilecek. Şu an Kara Ülke'de olan Rhigmos Assos, Lierra, Xanthos ve Artemisia, kendilerini ilgilendiren anlaşma maddelerinden haberdar edildiler. Bir sonraki toplantılarda birliğin ve ittifak anlaşmasının maddeleri konuşulacak."
Birkaç veda sözcüğünün ardından masadakiler ayağa kalktılar ve böylece toplantı sona erdi. Dymentsia, Zerath'la konuşmak için onların gitmelerini bekledi. Hepsi gittikten sonra Zerath'a baktı. "Kuzey Birliği resmi olmasa da kurulmuş oldu."
"Beklediğimizden iyi ilerledi. Sonuçtan emindik."
Dymentsia aralarındaki mesafeyi kapatarak ona doğru bir adım attı. "Sen ve ben, Zerath, birlikte kuzeye hükmedeceğiz." Zerath elini onun yüzüne doğru götürdü ama dokunmadı. Dymentsia, onu öpmek için yaklaştı. O sırada Zerath geri çekildi ve elini Dymentsia'nın dudaklarına götürdü.
"Bekleyeceğini söylemiştin." Sözleri, davranışlarına uymadı. Diğer elini Dymentsia'nın sırtına götürdü. Bakışlarında ve dokunuşlarında arzu vardı.
Dymentsia onun elini sırtından aşağı indirdi, ne istediğini gizlemedi. "Yeterince bekledik. Kapıyı kapat."
Zerath onun dudaklarındaki elini çekip büyüyle kapıyı kapattı. Dymentsia onu öptüğünde kilit sesini duydu. Öpüşü derinleşirken kollarını Zerath'ın boynuna dolayıp onu kendine çekti. Zerath'ın elleri onun bedeninde gezinirken dudaklarında onun tadını aldı. Zerath'la birlikte onu bulan aşkı ve tutkuyu hissetti. Asla vazgeçmek istemediği karanlığa bu kez aşkla hakim oldu. Dudakları ayrılmazken Zerath'ın ceketini çıkardı. Öpüşmeleri daha tutkulu ve sert olurken biraz geri çekilince masaya çarptı. Zerath bunu fark edip onu kalçalarını kavrayıp masaya oturmasını sağladı.
Öpüşmeyi bıraktıklarında Dymentsia hızlı ve düzensizleşen nefeslerinin arasında Zerath'a baktı. Zerath onun siyah saçlarını geri çekip beyaz boynunu açığa çıkardı. Dymentsia boynunda onun dudaklarını, elbisesinin açıkta bıraktığı sırtında onun parmaklarını hissederken daha fazlasını istiyordu. Bir elini onun saçlarına doladı, diğer eliyle onu omzundan tutup daha çok kendine çekti. Sırtındaki eller kalçalarına ve bacaklarına indi. Eteğini yukarı kaldırıp çıplak tenine değdi. "Zerath..." diye fısıldadığında tutkulu öpücükler, ne zaman elbisesini indirdiğini hatırlamadığı omzundan ve boynundan aşağıya iniyordu. Dymentsia onca hissin arasında çevrelerini saran, onlara ait olan karanlığı ve gölgeleri gördü. Dumanı andıran gölgeler hareketlenince koyu mavi gecede yıldızları andıran ışıltılar ortaya çıkıyordu.
Karanlık, gölgeler ve gecenin uyumunu seviyordu. O anda istediği çevresindeki güç değildi. Her zaman karanlığa hükmeden kraliçe şimdi onu umursamıyordu. Zerath geri çekildi ve onunla göz göze geldi. İstediği oydu. Onunla birlikte hissettiği aşktı. O andaysa öpüşündeki aşk, bakışlarındaki tutku, dokunuşlarındaki arzu, bunlarla hissettiği zevk ve dahasıydı. Güçlerine hakim olmayı bıraksalar da ikisi de karanlığa sahiplerdi ve bazı hisleri karanlıkla karışmıştı. Karanlığın tehlikeli ve güzel tutkusu, sonu gelmeyen hırsı ve isteği onlarlaydı.
"Karanlığım." Zerath'ın bu sözüyle Dymentsia ona gülümsedi. Elini Zerath'ın göğsüne götürüp hızla atan kalbini hissetti. Gömleğini çıkarıp tenine dokundu, parmaklarını o anda rengi koyu lacivert olan dövmelerde gezdirdi. Gölgelerin ve gecenin soğuk kıvılcımı onları buldu.
"Gecem." Zerath'ın onun bacaklarında dolaşan elini tutup istediği yere götürdü, kendini ona doğru bastırdı. Karanlığın sönmeyen ateşi onları buldu.
Dymentsia, Zerath'ın geride kalan kıyafetlerine yöneldi. Bedenleri ve ruhları, çevrelerindeki güçler gibi birbirine karıştı. Karanlık, gölge ve gece tutkuları ve aşklarından sonra onlarla oldu.
♛
~Kuzeyi ve Dymentsia'yı ve Zerath'ı bir arada görmeyi özlediniz mi? Ben çok özledim. Onlar hakkındaki yorumlarınız neler?
~Sizce Kuzey Birliği iyi olacak mı? Mantıklı bir fikir mi? Başarılı olabilir mi?
~Dymentsia ve Zerath ileride neler yapabilirler? Tahminleriniz var mı?
~Kuzey ve kuzeyliler hakkındaki yorumlarınız neler?
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Uzun zamandır bu bölümle uğraştığım için sonraki bölümde kim olabileceğine dair kararsızım. Görmek istediğiniz karakterler ve bölgeler varsa yazabilirsiniz. Benim aklımda birkaç seçenek var, muhtemelen sizin merak ettikleriniz de onlardır :)
♛
29.03.2021, 02.54
27.030, 2266, 5.4
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top