25 🌹 Karanlık ve Yıldız
25. Bölüm
KARANLIK VE YILDIZ
🌹
Diyar
Kara Ülke, Zümrüt
Kara Kraliçe, elçinin saraya geldiğini öğrendikten sonra taht odasına doğru ilerledi. Rhadenis birkaç dakika içinde yanında belirdi.
"Seni Zerath'ın mektubunu okumaktan alabilen kim olabilir?"
Dymentsia tek omzundaki pelerini düzeltirken ona göz devirdi. "Sanki bilmiyorsun."
"Elçi için değil senin taht odasına gittiğini öğrendiğim için geldim. Kimin elçisi olduğunu merak ediyorum."
Dymentsia muhafızların taht odasının büyük kapılarını açmasını bekledi. Rhadenis'le birlikte içeri girerken tuttuğunu fark etmediği nefesini verdi. "İkiz kardeşimden. Tahminimiz doğru çıktı, ne isteyeceğini biliyoruz."
"Yanıtın belli değil mi?"
"Belli... ancak başka planlarım var." Tahtına varana dek başka bir şey söylemedi. Obsidiyen tahtına oturdu. Siyah kadifeden uzun elbiselerinden biri üzerindeydi. Elbisesinin kolları siyah danteldendi. Tek omzunun üzerinde katlanmış pelerini zümrüt yeşili kadifedendi. Başındaki siyah taçta ise zümrüt ve oniks taşları vardı. Rhadenis'e bakarken dudaklarında tatlı bir gülümseme belirdi. "Ne olduğunu sormayacak mısın?"
"Bazen ne düşündüğünü öğrenmek istemiyorum."
"Sen bilirsin." Taht odasının kapısı çalındığında içeri gelmelerini söyledi. Siyahın hakim olduğu odaya, beyazlar içindeki bir muhafız girdi. Dymentsia onun muhafız olduğunu hemen anlamıştı, çünkü onu tanıyordu. Yeşil gözlü, sarı saçlı genç elfin üzerinde beyaz bir elbise vardı. Elbisenin üst kısmında ve omuzlarında gümüş renkli zırh parçaları vardı.
Rhadenis söze başladı. "Kara Ülke'ye hoş geldin, Ak Ülke'nin Elçisi."
Myraia onlara doğru ilerleyip kısa bir baş selamı verdi. "Teşekkür ederim."
Dymentsia Rhadenis'ten farklı kelimelerle konuştu. "Çok tanıdık geliyorsun... seni bir yerden tanıyorum."
"Adım Myraia Elerante. Ak Kraliçe'nin başmuhafızıyım. Kuzenim Rhdenya'yı tanıyorsunuz, sizinle kuzeye gelmişti."
"Rhdenya evet. Bayadır ondan ve Auramos'tan haber almadık. Gerçi Kızıl Ülke'nin arası bizimle sizden olduğundan daha iyi."
"En son çöl kabilelerini ziyaret ettiklerini duymuştum."
"Mysania, Yılan Kral'ın saldırısına uğradıklarından ama iyi olduklarından bahsetmişti." Dymentsia bunları söylerken Myraia'nın yüz ifadesini inceliyordu. Başta üzülmüş ve meraklanmış, sonradan rahatlayıp derin bir nefes vermişti.
"Haber verdiğiniz için teşekkür ederim. Birkaç aydır ondan haber alamamıştım."
"Çölün büyüleri engelleyen etkisi var. Yanlarında haber göndermek için ulakları da yok. Mysania, bizim Auramos ve Rhdenya'yı merak ettiğimizi biliyor. Diyar için yaptıkları ve kuzeyde olan savaşımızda destek oldukları için onlara minnettarız."
Sözlerinde tamamen samimiydi. Fakat birçok sözü gibi bunları söylemesinin başka nedenleri de vardı. Nmerysa eski muhafızıyla onlar kadar ilgilenmiyordu ve Mysania ile arası kötüydü. Dymentsia ise iki kardeşiyle de anlaşmaya varmış sayılırdı, en azından araları iyiydi. Auramos'u ise gerçekten merak etmişti. Her şeyden öte, o güneyde olan bir kuzeyliydi.
"Çöl hükümdarlarıyla olan savaşında Kızıl Kraliçe'yi destekleyeceğiz, Kara Kraliçe."
"Ama onun dostunun tahttaki hakkını kabul etmiyorsunuz." Dymentsia'nın da Aiolis'i pek umursadığı söylenemezdi. Siren halkına hepsi düşmandı. Gerçi geçerli sebepleri vardı. Dymentsia bu sebeple Aiolis'in hakkına karşı değildi, destek olmasa da Nmerysa gibi görmezden gelmezdi. "Her neyse. Buraya onunla ilgili gelmediğini sanıyorum."
"Meselemiz onunla değil, Deniz Kraliçesi Faelenis'le ilgili. Ak Kraliçe'nin sizden çok önemli bir isteği var."
"Neymiş o?"
"Batı Denizi'ndeki savaşında ona destek vermenizi istiyor."
"Savaşında onun karşısında durmuyorum, sirenleri Batı Denizi'ne karıştırmıyorum. Bence yeterince destek oluyorum. Sonuçta bir melez bile hak iddia edebildiğine göre bir zamanlar tüm denizlerde yaşayabilen sirenler de bunu yapabilir."
Myraia onun sözlerine şaşırmadı. Ak Kraliçe onu bu konuda uyarmış olmalıydı. "Ak Kraliçe sizden fazlasını istiyor. Batı Denizi'ndeki savaş kazanılmak üzere ve Ak Kraliçe orayı kendine bağlayacak. O vakit geldiğinde sizden kesin bir kabulleniş bekliyor."
Tüm istediğiniz bunlar olsa keşke. Dymentsia aklındakileri söylemedi. "Elbette kabul edeceğim. Tıpkı Buz Diyarı'nın ona bağlanmasını kabul ettiğim gibi."
"Batı Denizi'nde hak iddia etmeyeceğinizi söylüyorsunuz yani."
"Kardeşimin tüm istediği bu mu?"
"Hayır değil. Ak Kraliçe sizden sirenlerin desteğini istiyor. Onlar da Faelenis'e düşman. Birlikte hareket ederlerse Faelenis-"
Dymentsia elini kaldırdığında Myraia sustu. "Bunun karşılığı ne olacak?"
"Batı Denizi'nde barış."
Dymentsia alaycı bir sesle konuştu. "Batı Denizi'nde barış demek." Rhadenis'e bakarken gülüyordu. "Kardeşimin bize sirenlerin desteği karşısında ne vadettiğini duydun mu, Temsilci?"
"İmkansız ve onun elinde olmayan bir şeyi vadediyor, kraliçem."
"Aynen öyle." Artık gülmüyordu. "Söyle bana, Myraia. Deniz Ejderi'nin gücüne sahip ve Deniz Birliği liderlerinden olan Aiolis, Buz Denizi'ni geri getirmek isteyen Buz Kraliçesi Levana, tüm denize hakim olmak isteyen Tiran Iasos varken ne barışından bahsediyorsunuz?"
"Levana ile ilgileniyoruz, Iasos ile savaşacağız, Aiolis'in Deniz Birliği'nin gücüne sahip olmadığını biliyoruz. Hyrelia, Batı Denizi için en iyisi. Her şeyden öte bu savaşı kazanıyoruz, bize daha çok destek vermeniz sizin yararınıza olur."
Dymentsia da bunun farkındaydı. Nmerysa savaşı kazanıyordu. Batı Denizi ona bağlanırsa -ki bağlanacak gibi görünüyordu- Nmerysa çok güçlenecekti. Kaybettiği tüm bölgeleri geri almış olacaktı. Kızıl Ülke'nin hakim olduğu yer zaten sözde onun sınırlarındaydı, on yıl iki hükümdarın da yönetiminde kalmıştı.
Nmerysa aydınlığa gerçekten hakim olabildiği vakit denizin de etkisiyle çok güçlenecekti. O vakit kardeşini düşman değil, dost olarak görmek istediğini anlatmak istiyordu. Dymentsia onun aklından neler geçtiğini biliyordu. Kraliçelerin Savaşı'na daha vakit vardı ve düşman olmak için erkendi.
Fakat Dymentsia iki kardeşiyle olan bağının giderek zayıfladığının farkındaydı. Kraliçelerin Savaşı her geçen günle, her geçen dakikayla onlara yaklaşıyordu. Bir gün üçü karşı karşıya gelecekti.
"O halde şöyle yapalım. Sirenler savaşa katıldıkları takdirde kazandıkları her yer onların yani benim olacak. Savaşa bu şartla katılırım. Bu sözlerimi kardeşime ilet."
"İleteceğime emin olun."
"Sirenler savaşa katılırsa Batı Denizi'nde hak iddia ederim. Ya kazandıkları bölgeler Kara Ülke'ye ait olur, ya da... umarım devamını öğrenmek zorunda kalmazsınız."
"Ak Kraliçe şartlarınızı düşünecek ve ona göre karar verecektir."
"Benim bu konudaki kararım belli."
"İzninizle birkaç gün daha burada kalmak isterim. Anlatacaklarım var, sizin de kardeşinize söyleyecekleriniz olmalı."
Dymentsia artık daha sakindi. "İstediğin kadar kalabilirsin, Myraia. Kardeşimin yerine buradasın ve sarayımızda misafirsin. Odan hazırlatılacak, muhafızlar bilgilendirilecek."
"Teşekkür ederim, Kara Kraliçe."
"Yakında görüşürüz."
Myraia'nın gidişinin ardından Rhadenis fikirlerini söyledi. "Nmerysa'yı şaşırtacaksın. Reddedeceğini bekliyor olmalı."
"Bir süre onu kesin olarak reddetmeyi istemiyorum. Bırakalım benim yanıtım onun vereceği karara göre şekillensin. Ya kendinden taviz verecek, ya da bu kadarlık desteğimi kabul edecek. Her türlü kazanan biz olacağız."
"Aranız bozulmayacak ve kuzeyle ilgili her ne planlıyorsan onu engellemeye çalışmayacak."
"Nmerysa annemize benziyor. Ona karşı bazen annem gibi davranmam gerekiyor. Hem çıkarlarımı düşünmem, hem de yaptıklarına karşı olduğumu direkt belli etmemem gerekiyor. En azından kısa süreliğine." Tahtından kalktı. "Artık Gölge ve Gece Diyarı'nda ne olduğunu öğrenmemin vakti geldi. Zerath'ın kararını az çok tahmin ediyorum."
"Sonra da sevgiline mektup yazarsın."
Dymentsia kapıya yaklaştıklarında durdu. "Sen de o sırada beni rahatsız etmezsin."
"Nasıl istersen. Ama sakın gizli planlarınızı anlamadığımı sanma."
Dymentsia onunla göz göze geldi. "Ne yapacağımızı bildiğine eminim."
Rhadenis kaşlarını çattı. "Yapmak mı? Ben sadece planlar ve ittifakla ilgili olduğunu düşünüyordum."
"Değil."
"Benden bir şeyler gizlemenden hoşlanmıyorum, Dymen."
"Kesin olan tek şey ittifakın genişlemesini istememiz. Lilaia için zaten birçok planımız ertelendi."
"Zerath sana yazdığına göre Lilaia sorunu çözülmüş olmalı."
"Bu akşam yemeğini dışarıda yiyelim. Şehri gezeriz. Belki sana bir şeyler anlatırım."
"Bekliyor olacağım." Rhadenis, Dymentsia'nın ardından taht odasından çıktı. Onların birçok düşüncesini biliyordu, ancak fazlası vardı. Dymentsia ona anlatmıyorsa bu mesele yalnızca onunla ilgili değildi, büyük ihtimal Zerath'ın payı daha çoktu. Rhadenis yakın bir zamanda ülkesinden ayrılacağı için üzgün olsa da neler planladıklarını öğrenmek için sabırsızdı.
♛
Dymentsia çalışma odasındaki kuzeyden gelen mektupları masanın üzerine koymuştu. Zerath'tan gelen mektup birkaç saat önce büyülü bir kuzgunla gelmişti. Önceki mektupların aksine kısa süre önce yazılmış olmalıydı. Siyah zarfı açtığında sahip olduğu güçle beliren harfleri gördü. Mektubu tekrar tekrar okurken Zerath'ı düşündü. Önceki olanların aksine bu kez onu gerçekten anlıyordu. İhanet ve isyanı, zalimlik ve adaleti biliyordu.
Lilaia artık Zerath'tan tamamen nefret ediyordu. Zerath isyanın başlarının öldürülmesi emrini vermişti, bunların arasında Lilaia'nın çok değer verdikleri vardı. Ayrıca Lilaia'nın bencilliği ve kendine çok güvenmesi yüzünden söylediği kelimeler de Lilaia'nın cezasına katkı sağlamıştı. Zerath'ın onu yaşatma nedeninin bir gün Lilaia'nın tahta çıkacağını söylemesi Zerath'ı kızdırmıştı.
Kuzeyin zaten bir kraliçesi var, o da sensin Dymentsia.
Dymentsia bunları okuduğunda ister istemez gülümsemişti. Ayrıca Zerath'ın Lilaia'nın gerçek yüzünü görmesi ve verdiği cezalar için üzülmemesi de onu mutlu etmişti.
Lilaia, Doğu Denizi'nde yer alan adalara sürgüne göndermişti, tahttaki hakları elinden alınmıştı. Dymentsia onun bunu hak ettiğine emindi.
Yine de aklını karıştıran bir şeyler vardı. Kuzeni Morrigan, Zerath'ın üzüleceğini söylemişti. Bu mektup bunun aksini söylüyordu. Zerath, Lilaia'nın sürgünü için üzgün değildi. O halde Morrigan'ın bildiği neydi? Dymentsia bunları düşünmemeye çalışsa da başarılı olamıyordu. Çünkü kuzeydeki sorunlar çözülmüştü, Zerath ile arası iyiydi. İttifak genişleyecek ve yeni kararlar alınacaktı. Bunda kötü olan, üzülecek ne vardı?
Bu düşünceleri Zerath'la paylaşmamasının en iyisi olacağına karar verdi. Zerath bu kararı uzun zaman önce almıştı ve önceki mektuplarında üzgündü. Morrigan'ın gördükleri bununla ilgili olmalıydı. Dymentsia, Zerath'a mektup yazarken bu düşüncelerinden uzaklaştığını ve rahatladığını hissetti. Onu özlemişti, hem de çok.
Gecem.
Öncelikle sana bu mektupta aklımdan geçen her şeyi yazmayacağımı bilmeni isterim. Çünkü çok yakında yanında olmak istiyorum. Tıpkı planladığımız gibi her şeyin açıklanma vakti çoktan geldi. O vakit geldiğinde bize karşı çıkan kimse kalmayacak.
Bizim karşımızda olanların hakkından gelmesini bildik. Yaşamla veya ölümle, merhamet veya zulümle. Biz birbirimizi sevdikten ve kabullendikten sonra kimsenin, en yakınlarımızın bile bizi engelleyemeyeceğini gösterdik. Bunu zor yoldan yaptık, bedelini ödedik ve ödeyeceğiz.
Kuzenin hakkında en doğrusunu yaptın. Belki daha fazlasını hak ediyordu, ancak daha azını değil. Savaşla ve kanla aldığın hükmü ona bırakacağına güvenmek onun en büyük hatası oldu. Senin de dediğin gibi Gece Hanedanı ve Gölge Hanedan sona erdi. Artık Gece Dağları'nın kuzeyinde iki farklı ülke ve hanedan yok. Herkes bunu kabullenmeli.
Kuzey değişti ve değişecek. Karanlığın, gölgelerin ve gecenin hakim olduğu topraklar asla değişime karşı olmadı. Yıllar önce de birçok birlik kuruldu. Bizim kurduğumuz birlik ise hem onlar gibi, hem onlardan farklı olacak. Geçmişte yaşananlardan, kendi yaşadıklarımızdan ders alacağız, bugün yöneteceğiz ve geleceği şekillendireceğiz.
Tüm bunları ve daha fazlasını birlikte yapacağız, Kuzey Kralı. Tüm kuzey için birlikte karar alacağız. Bizi isteyenleri yanımıza alacağız, bize saldıranlara karşı kendimizi savunacağız. Yıllar önce yaptığımız gibi yan yana savaşacağız.
Kara Ülke'de ve Diyar'da benim açımdan her şey yolunda. İki kardeşim de kendi bölgelerinde olan sorunlarla ilgileniyorlar ve kendilerine müttefik buldular. Onlar için endişelenmiyorum, ancak gerektiğinde birçok şeyi ardımda bırakıp, planlarımızı yeniden erteleyip onların yanında olurum. Bu konuda beni anlayacağını biliyorum. Elbet o vakit önceden olduğundan farklı davranırım ve kendi çıkarlarımı daha çok düşünürüm.
Mektubun başında da söylediğim gibi çok yakında yanında olacağım. Gölge ve Gece Diyarı'na yolculuğumuz için hazırlıklar yapıldı. İttifakın devamlılığı için yeni bir anlaşma olacağından birçok kişi haberdar. Herkes her şeyi bilmiyor tabi, ama öğrenecekler. Yanımızda olacaklardır çünkü aslında hepsinin istediğini yapıyoruz. Yapacağımız her şey kuzey için, halklarımız ülkelerimiz ve yepyeni bir gelecek için.
Ve bizim için. Buraya seni ne kadar sevdiğimi ve özlediğimi yazmayacağım. Buluşacağımız günlerde ve gecelerde göstereceğim. Çok yakında, sevgilim. Yanında olacağım.
O vakte dek, hoşça kal.
Rhivena Evarel Dharal
Mektubu yazmayı bitirdiğinde göndermek için beklemedi. Büyüye dayanıklı olan ve kısa sürede mektubu yerine ulaştıracak olan siyah kuzguna verdi. Ardından Rhadenis ile dışarı çıkmak için hazırlanmaya başladı.
Rhadenis'e anlatacak çok şeyi vardı. Hepsinin zamanı gelmese de birkaçından söz edebilirdi. Rhadenis onun uzun yıllardır yanındaydı ve bu sarayda en güvendiği kişiydi. En iyi dostuydu. Ona anlatmak için belki geç bile kalmıştı.
Siyah pantolonunun üzerine zümrüt yeşili gömleğini giydi. Kenarları gümüş iplerle işlenmiş siyah ceketini giydiğinde kapı çaldı. "İçeri gel, Rhadenis." Onun aksine tamamen hazırlanan Rhadenis'i gördüğünde gülümsedi. "Biraz bekleyeceksin."
Rhadenis ona yanıt vermeden kitaplığın önündeki büyük koltuğa oturdu. Dymentsia'nın koltukta bıraktığı kitabı eline aldı.
"Dhara." dedi Dymentsia onun ne yaptığını fark ederek. Aynanın karşısında saçını örüyordu. "Lierra onu adını aldığı yerden getirdi. Gölge Adalar'daki Lierranus'tan."
"Ne zaman yazılmış?"
"Ruhlar Çağı'nın sonlarına dek yazıya geçirilmemiş. Ejderhalar Çağı'nda düzenlemeler ve eklemeler yapılmış." Küçük zümrüt küpelerini kulaklarına taktı. Söyledikleri ilgisini çekmiş olmalıydı, heyecanla anlatmaya devam etti. "İlk ve tam halini bilmesek de Lierra'nın söylediğine göre eski kuzeyliler biliyorlarmış. Yazıya geçirilmesine güvenmemişler, Dharrasus Kütüphanesi'nin yıkılışı onları korkutmuş. Ezberlemişler."
"Eski kuzeyliler mi?" Rhadenis kitabı incelemeyi bırakıp onu izlemeye başladı.
"Duanna onlara böyle diyor. Dharrasus'un ötesinde yaşayanlar, hükümdarlardan hatta ejderhalardan uzak kalanlar. Orada ruhların güçlerini koruduğu söyleniyormuş." Aynada son kez kendine baktıktan sonra Rhadenis'in karşısına geçti. "Ancak biz biliyoruz ki ruhların sadece izleri kaldı. Kuzey ilk ve en büyük savaşının etkisini on binlerce yıldır taşıyor. Aynı dilin farklı lehçelerini konuşuyoruz. On binlerce yıldır hepimiz karanlığa bağlıyız ve birbirimizle iletişim halindeyiz. Sanki üstümüzde bir lanet var gibi birleşemiyoruz."
"Karanlık Ruhların Laneti." Rhadenis onun neyden bahsettiğini iyi biliyordu. Diyar'da Gölge ve Altın Savaşları sırasında gölge yaratıkların ve dareiselerin lanetlerinin etkisiyle yıkılan Sitrin Saray bin yıldır kullanılamaz haldeydi ve muhtemelen yüzlerce, belki de binlerce yıl öyle kalacaktı.
"Karanlığın kendi içinde parçalanmama nedenini bize İlk Karanlık Savaş gösterdi. Fakat hiçbirimiz bunu göremedik ve binlerce yıldır birbirimizle savaştık. Zerath ve ben ayrılmanın karanlığa iyi gelmediğini görüyoruz."
Rhadenis ayağa kalktı. Kahverengi gözleri endişeyle kararmıştı. "Ne yaparsanız yapın ama Karanlık Ruhların ve lanetlerin peşinde dolaşmayın." Dymentsia üzülmüş gibi dudaklarını büzdü. Rhadenis onun aksine ciddiydi. "Bizim bildiklerimiz, bizim sahip olduklarımız aslında hiçbir şey. Deisenria bunu biliyordu ve ardından gelenlerin büyük güçlere tamamen hakim olmalarını engelledi. Yüce hükümdarlığı çocuklarına öğretmedi."
"Ancak kendisi buna hakim oldu. Büyük büyük annemin ne planladığını biliyorum ama umursamıyorum. Ejderhaların Savaşı sırasında bu gerekliydi, bu oldu. Şimdiyse aradan bin beş yüz yıl geçti ve Hükümdarlar Çağı'nın ilk yüce kraliçesi karşında duruyor."
"Karanlık Ruhların en küçüğü on bin yıl yaşadı. Bizim ömrümüz, bizim zamanımız onlar için önemsiz. Bize çizilen sınıra uymalıyız." Dymentsia'nın onu gerçekten dinlediğini gördüğünde rahatladı. Ancak rahatlaması kısa sürdü. Dymentsia çevresini dinler, ancak kendi istediğini yapardı. "Bu sınıra uyacaksın değil mi, kraliçem?"
"Diyar'ın bir bölgesine hakimim, ittifakın gelişmesi için çabalıyorum. Karanlığa hakimiyetim üzerinde çalışıyorum." Rhadenis'e yaklaştı ve doğrudan gözlerine baktı. Zümrüt gözlerinde asla sönmeyecek hırsın gölgesi vardı. Bu hırsa rağmen sözleri mantığını gösteriyordu, zayıflığını doğrudan olmasa da kabul ediyordu. "Şu an önceliğim ülkem ve ittifak. Sadece karanlık hakkında daha fazlasını araştırıyoruz."
"Kuzey İttifakı henüz her şeyin çok başında. Siz de her şeyin başındasınız. İlk yemininizi ilan edeli sadece iki ay oldu."
"Aceleye gerek yok." Yerinden kımıldadı. "Ruhlar ve lanetler hakkında konuşmayalım artık. En azından bu gece."
"Bana anlatacak bir sürü şeyin var."
Dymentsia onun kolunu tutup kapıya yöneldi. "Aylardır araştırma yapıyorsun, anlatacakları olan sadece ben değilim."
Dymentsia'nın odasından ve ardından saraydan çıktıklarında onları bekleyen birkaç muhafız ve büyücüyle birlikte atlarına bindi. Şehrin merkezine geldiklerinde yürümeye başlayıp muhafızlardan uzak kaldılar. Güneş batalı çok olmuştu ama Kara Ülke'de geceleri birçok gündüzden daha güzeldi. Koyu renkli ahşap ve taş binaların arasından geçerken etraf giderek renkleniyordu. Gökyüzünde yıldızlar parıldıyor, evlerin ve dükkanların önlerinde büyüyle havada duran rengarenk cam küreler etrafı aydınlatıyordu. Bir süre konuşmadan sadece yürüyüp etrafı ve insanları izlediler.
Dymentsia bir mücevher dükkanının önünde durdu. Dükkanın önüne koyulan değerli taşları incelerken Rhadenis dükkandan içeri girdi. Dışarı çıktığında elinde birkaç tane takı vardı. Garnet ve ametist taşlı altın bilekliği ona uzattı.
"Güzelmiş."
"Senin tarzını biliyorum, Dymen." Rhadenis diğer takıları inceliyordu. "O bilekliği sana alacağım." Avucunu açtığında üç tane yüzük vardı. "Sence hangisi?"
Dymentsia zeytin yeşili peridot taşlı yüzüğü eline aldı. "Onun için mi?" Rhadenis başıyla onayladığında Dymentsia yüzükleri inceliyordu. Hepsinin halkaları gümüştendi. Gümüş şifacılar için önemliydi ve Rhadenis'in sevgilisi Eudoxia bir şifacıydı. Yüzüklerin taşları farklıydı: Peridot, değerli siyah inci ve içerisinde rengarenk parıltılar olan siyah opal. "Hepsi çok güzel. İçerisinde her rengi barındıran siyah opal ayrı güzel."
Rhadenis yüzük ve bilekliği satın aldıktan sonra dışarıdaki yemek masalarından birine geçtiler. Çorbalarını bitirip etli yemeğe geçtiklerinde Dymentsia artık aklındakileri anlatması gerektiğinin farkındaydı. Biraz su içtikten sonra konuşmaya başladı. "Zümrüt, Safir ve Yakut. Kuzeyin üç başkenti. Bu şehirlere ek olarak, üç halkın beraber yaşadığı bir şehir oluşturuyoruz ve bunun birliğin başkenti olmasını planlıyoruz."
"Ne demek oluyor bu?"
"İttifakı büyüteceğiz. Kuzey Birliği olacak."
"Tek söylediğin bu zaten. İttifak büyüyecek. İyi de ne için büyüyecek? Ne yapmayı istiyorsunuz?"
"Kuzeyi eski gücüne kavuşturmak, belki de daha önce asla olmadığı bir güce ulaştırmak istiyoruz. Tüm kuzey halklarının birlikte yaşadığı, Zerath ve benim yönetimimizde olan büyük bir birlik istiyoruz."
O an söylediklerinin hepsi Rhadenis'in zaten bildiği veya tahmin ettikleriydi. "Peki ya size bağlanmak istemeyenler?"
"Bize karşı olmadıkları sürece istediklerini yapmakta özgürler."
"Kuzeyde bir başka birlik veya hükümdarlık kurmadıkları sürece yani. Bildiğin gibi henüz ne sana ne de Zerath'a bağlı olmayan, veya yarı bağlı olan birçok bölge var. Diyar bunlardan biri. Sen ve kardeşlerin şu an yakın olsanız da birbirinizden giderek uzaklaşıyorsunuz."
"Belki savaş olmadan benim hükümdarlığımı kabul ederler. Kuzeydeki gücüm onları etkiler." Söylediklerine kendi de inanmamıştı. "İmkansız değil."
"İmkansıza yakın. Tek istediğim sen ve Zerath'ın karşısında durmamaları. Gölge halk sizin yemininizi umursamaz. Gece halkı ve karanlık halk bir şekilde kabul eder. Peki ya Diyar? Ne olursa olsun, birçok ülkeye ayrılsak da Diyar'ın Hükümdarları kavramını unutmamalıyız. Bir buz hükümdarı bu adı kazandı, Zerath'ın yemini onu da bu yola çıkarır."
Dymentsia başını iki yana salladı. "Zerath asla Gece Dağları'nın güneyine karışmaz."
"Peki ya bir rhona olması? Bir Diyar Hükümdarıyla başka bir hükümdarın evliliği öncekilerden farklı olacak. İlk iki yemin ne sizi ne de planlarınızı tamamlar. Seninle tam olarak eşit bir hükümdar, kardeşlerinin kullanacağı bir haber olur. Mysania belki yapmaz ama Nmerysa bir zamanlar sahip olduğu güce yeniden sahip olmak için size karşı çıkabilir, sizi yok sayabilir."
"Nmerysa mükemmel değil. Bizi yok saymak isterse bir çaresini bulurum, gerekirse savaşırım."
"Onun hakkında dikkatli olmalıyız. Sirenler onu reddetmen için bir yemdi, bu yemi yutmadın. İleride yine sizi erken karşı karşıya getirmeye çalışacak. Elinde bir şeyler var. Ne olduğunu öğrenmek için uğraşacağım."
Rhadenis'in bu sözleri Dymentsia'nın son zamanlarda aldığı haberleri aklına getirdi.
"Son zamanlarda sarayda bir adamla yakın olduğunu duydum. İsmi... Raiden Krase."
Rhadenis yemeğini bıraktı. "Kara Ejderha'nın gücü adına... Krase mi? Safkan bir gök soylu."
"Elinde o var. Neyin peşinde olduğunu bekleyip göreceğiz."
"Aklıma hiç iyi şeyler gelmiyor. Nmerysa hepinizden çok annenize yakındı. Gök halkı iyi tanırdı. Doğuyla haberleştiğini de biliyoruz. O kurnaz aklından neler geçtiğini kim bilebilir?"
"Ben bilebilirim." diye mırıldandı Dymentsia. "En azından bunun için uğraşırım."
"Hadi kalkalım ve en azından bu gece Nmerysa'yı konuşmayalım."
Dymentsia Rhadenis'in bu fikrini çok sevmişti. Masaya birkaç altın para bırakıp kalktıklarında daha sakindi. Rhadenis'le birlikte bir tatlıcıya doğru ilerledi ve sonrasında onun mutlu olduğunu görüp sevindi. Planlarını ve düşüncelerini Rhadenis'ten gizlemeyi istemiyordu, ancak birkaç tanesi daha çok Zerath'la ilgiliydi ve ikisi bir araya geldiklerinde Rhadenis'e söyleyeceklerdi.
Çok yakında... diye düşündü. Çok yakında Zerath ile yeniden bir araya gelecek ve kuzey için yine yan yana mücadele edeceklerdi.
♛
~Dymentsia ve Nmerysa'nın deniz konusundaki fikirleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Dymentsia iyi bir karar mı aldı?
~Dymentsia ve Zerath'ı özlediniz mi? Onların yeni planları ve yapacakları hakkında fikirleriniz var mı?
~Dymentsia ve Zerath yakında yan yana gelebilecekler mi? Geldiklerinde sizce planlarında başarılı olabilecekler ve birlik büyüyecek mi?
~Kraliçelerin Savaşı serisi ve Ejderha'nın Öfkesi deyince aklınızda ne geliyor? Hayalinizde canlanan semboller var mı?
Bu soruya yanıtınız çok önemli. Ejderha'nın Öfkesi'nin basımı için uğraşıyorum, lütfen fikirlerinizi söyleyin :)
Bölümün sonunu Nmerysa ile bitirdim. Sonraki bölümde Nmerysa olacak. Bu arada 1. kısmın bitmesine sadece birkaç bölüm kaldı.
♛
14.10.2020, 23.46
21.502, 1.819, 4.5
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top