19 🔥 Anka'nın Gölgesi
Oy sınırının çoktan geçildiğini (hemen geçilmesi beni şaşırttı hatta) biliyorum, oylar ve yorumlar için teşekkür ederim. Ödevlerimi yetiştiremediğim için ve final ödevleri de hemen ardından geldiği için bölümü tamamlayamadım.
(Artık ödevlerim bitti)
Geç gelen, ama beklediğinize değeceğini umduğum bir bölüm var şimdi. Umarım seversiniz. Yorumlarınızı merakla bekliyorum.
OY SINIRI: 25
Bu arada kuzey ile ilgili bir video hazırladım. Bu bölümle ilgisi olmadığı için bu bölüme eklemedim, Siyah Gül bölümünün medyasına bakabilirsiniz :)
♛
(Darios)
19. Bölüm
ANKA'NIN GÖLGESİ
🔥
Diyar
Naega 8 - Kızıl Ülke, Ateşin İncisi
Anka Kral'ın Kızıl Ülke'ye gelişinin ardından üç hafta geçmişti. Bu süre, Mysania'nın ona güvenmesi için yeterli miydi, bilinmezdi. Belki de güvenmemesi daha iyiydi, Mysania güvendiği insanları kaybetmiş, veya onlardan uzaklaşmak zorunda kalmıştı.
Toplantıdan önce masaya yerleşen dostlarını izlerken düşünceleri bunlardı. Auramos ve Rhdenya, kendi aralarında konuşuyorlar ve gülüyorlardı. Yakında gideceklerdi, Mysania en iyi iki dostundan uzaklaşmış olacaktı. Kairos ve İlyana yan yana oturuyorlar, ateş tapınakları hakkında konuşuyorlardı. Onların yakınlığı Mysania'nın ilgisini çekmişti. Belli ki geçmişlerinin etkisi olmuştu. Kairos daha önce ondan bahsetmemişti, gerçi o kadar çok yolculuğa çıkmış, o kadar çok insanla karşılaşmıştı ki her şeyden bahsetmemiş olması normaldi. Mysania onların yalnızca arkadaş olup olmadıklarından artık emin değildi. Bu konu hakkında ne düşüneceğini bilemiyordu. Kairos İlyana hakkında pek konuşmuyordu. İlyana ayağa kalktığında Kairos'un bakışları Mysania'ya döndü.
"Birkaç belgeyi unuttum, gidip getireceğim." İlyana bu sözlerinin ardından odadan ayrıldı.
Anka Kral'ın ve yanındakilerin gelmesine biraz vardı. Kairos endişeyle konuşmaya başladı. "Denizdeki savaşın devam ettiğini duydum, Mysia. Nmerysa hem sana hem de bize haber gönderdi. Gerektiğinde destek istiyor."
Mysania ablasından gelen mektubu okumuş, yanıt vermemişti. "Ben yanıtımı yıllar önce verdim, Kairos. Nmerysa ne yaparsa yapsın tek başına."
Auramos söze karıştı. "Dymentsia onun yanında olacaktır. Sirenlerin Faelenis ile yıllardır karşı karşıya olduklarını biliyoruz."
Kairos ona katılıyordu. "Dymentsia denizdeki karışıklıktan yararlanmak isteyecektir. Batı Denizi'ne ait birkaç bölgeyi ele geçirmek isteyebilir. Karşılığında Nmerysa'ya yardım eder."
"Peki biz ne yapacağız?" diye sordu Rhdenya. "Tahtta hakkı olan Aiolis."
"Aiolis'i destekleyeceğiz elbet." Mysania elini çenesine götürdü. "Fakat bunu dile getirmemiz denizdeki olayları daha da çıkmaza sürükleyecektir. Aiolis de bunun farkında, bu sebeple kardeşiyle savaşmıyor. Öncelikle birliği ve ordusunu hazırlamalı. Yaşananlar henüz hazır olmadıklarının kanıtı. Aiolis savaşa katılmaya karar verse bile çok geç olacak, savaşın galibi zaten belirlenmiş olacak. Faelenis hükümdarlığı hak etmiyor, ancak Hyrelia Nmerysa'ya bağlı ne kadar ilerleyebilir? Bağımsızlığa alışan halk onları kabul eder mi?"
"O halde kararını verdin." dedi Auramos. Onun düşüncelerini anlamıştı.
"Tarafsız kalacağız. Faelenis zalim, onun tahttan inmesi gerek ancak Hyrelia'ya destek verip Nmerysa'yı daha da güçlendirmeyeceğiz. Dymentsia güçlü düşman istiyor, Nmerysa'nın güçlenmesini istiyor. Ama ben size katılmıyorum, Dymentsia'nın bir süre Diyar'ın diğer bölgelerine karışmayacağını düşünüyorum. Nmerysa bir aptallık yapıp onu kışkırtmazsa tabi."
Mysania Dymentsia'yı artık daha iyi anlıyordu, yapacaklarını tahmin edebiliyordu. Eğer tahmin ettiği gibi olursa Dymentsia bir süre daha Ak Ülke ve Kızıl Ülke'den uzak duracaktı. Belki de saldırması Mysania için daha iyi olabilirdi. Bu kadar beklemesi onlar açısından kötü olacaktı.
Kapı muhafızlar tarafından açıldığında içeri Anka Kral Darios girdi. Onun hemen ardından Komutan Tahmasb, Satrap Zareen ve İlyana vardı. Darios, Mysania'nın tam karşısındaki sandalyeye oturdu. Beyaz keten gömlek ve koyu renkli pantolon giymişti. Onun bu hali Mysania'ya Anka Büyücüsü Xerhios hakkında anlatılanları hatırlatmıştı.
Anlatılanlara göre Xerhios, saraya geldiğinde Roxedan'nın tamamen zıttıydı. Yolculuk giysileri içindeydi. Kızıl Kraliçe Roxedan ise altınlarla, ametistlerle süslü, kırmızı bir elbise giymişti. Kızıl Ejderha'nın gücünün sahibi olan kraliçe, karşısındaki adamın Anka'nın varisi olduğunu hemen anlamıştı. Onun öldüğünü ve yeniden doğduğunu, yeni güçlere sahip olduğunu hissetmişti.
Mysania anlatılanları karşısında gördüğünde, tahminleri yersiz kalmıştı. Darios sayesinde Xerhios'u gören Roxedan'ın hislerini anlıyordu. Darios onların yanında göz rengini gizlemiyordu. O anda güneşi yansıtan altın gözleri Mysania'nın üzerindeydi. Mysania ona baktığında güneşin sıcaklığını hissediyordu. Hissettiklerinden fazlasını, Anka'yı tanımayı istiyordu.
Darios onunla göz göze gelerek sorusunu sordu. "Bugün mü?"
"Ne kadar erken o kadar iyi." dedi Mysania.
Darios güldü. "Yıllardır bugünü bekliyorum, Rhegiona. İttifakı isteyen bendim zaten."
"Sonunda istediğini alacaksın."
Darios o gün konseye gelirken bunu tahmin etmişti. Tahmasb, Zareen ve İlyana da hazırlıklıydılar. Darios ateş çeliğinden yapılmış hilal kıvrımlı hançerini masaya koyduğunda, onlar da aynısını yaptılar. Onların silahları Darios'un hançerinden farklıydı. Darios'un hançerinin özelliği ise yüzlerce yıllık olması ve hanedanlarının kurucusu sayılan Xerhios'a ait olmasıydı.
Mysania yıllar önce Aiolis'in yaptırdığı sualtı altını kılıcını ve asaya dönüşen ametist yüzüğünü masaya koydu. Rhdenya gümüş kabzalı kılıcını koyarken, Kairos ve Auramos asaya dönüşebilen yüzüklerini çıkardılar. Bu, eski bir güney geleneğiydi. Diyar'da ise silahı çıkarmak savaş anlamına gelirdi.
Mysania elini kılıcının incilerle süslü kabzasından çekti. "Sen başla, Darios. İttifak yeminini et, dostlarım şahidin olsun."
Darios kendinden önce gelen anka hükümdarlar gibi gösterişçiydi, bunu gizlemiyordu. Bronz teninde altın parıltılar varken ve gözleri alevleri andırırken konuştu. "Ben, Anka'nın Hükümdarı, Krallar Kralı ve Güneş'in Oğlu Ar-Rhodan Mithra'en Darios. Kızıl Ülke'yi ve hükümdarı Ejderha Kraliçe Mysania'yı müttefikim olarak görüyorum. Anka'nın Varisi olarak, Anka'nın bana ve soyuma verdiği hüküm yetkisi ve sahip olduğum güç üzerine yemin ediyorum. Bu ittifak, ortak düşmanlarımızla savaşımız bitene dek devam edecek."
Onun gibi altın gözlü olan Kairos konuştu. "Kızıl Ejderha'nın Temsilcisi olarak yeminini kabul ediyorum. Kendim ve ülkenin önde gelenleri adına şahidinim."
Mysania Rhdenya'ya göz ucuyla baktığında Rhdenya Darios'a döndü. "Hançerini alabilir miyim?"
Darios bunun olacağını bilmiyordu, Diyar'da en yüksek yemin kanla edilirdi. Mysania'nın bunu yapacağından emin olamamıştı, yine de hançerini Rhdenya'ya uzattı.
Rhdenya ise hançeri Mysania'ya verirken gülümsüyordu. Mysania hançeri elinin üzerine götürdü. "Diyar'ın ve Kızıl Ülke'nin Hükümdarı Kızıl Kraliçe Mysania Rhegiona Asia olarak Anka'ın Hükümdarı Kral Darios ile ittifak yemini ediyorum. Kızıl Ejderha'nın gücü üzerine yemin ediyorum." Hançerle avucunda ince bir kesik açtı. "Kırmızı kanım üzerine yemin ediyorum. Ortak düşmanılarımıza karşı Anka'nın yanında olacağım. Anka'yı ve hükümdarını dost olarak göreceğim." Birkaç damla kan hançere bulaştı. Mysania avucunu kapattı. "Bu dostluk, bu hançerle tekrar kanımın akmasına dek sürsün."
Darios şaşkınlığını gizlemedi. Ona uzatılan hançeri geri aldı. Dostları yemin için şahitliklerini söylerken onun gözleri hançerde parıldayan kırmızı kandaydı.
♛
Mysania toplantıdan saatler sonra Darios'un odasının önündeydi. Darios o gün ona istediği zaman gelebileceğini söylemişti. Mysania bu nedenle ona geleceğini daha önce haber vermemişti. Yine de muhafızı Darios'un yanına giderken kapıda bekledi ve etrafını inceledi.
Roxedan ve Xerhios'un ardından güneyle iyi ilişkileri olmamıştı. Anka kuşları ve dikenli, sivri ve çok yapraklı ateş çiçeklerini andıran kabartmalı ahşap kapı ve ardındaki oda Roxedan tarafından Xerhios için yapılmıştı. Roxedan'ın ardından gelen tek kızıl hükümdar Siranna döneminde ise Anka Kraliçe Rhodona Diyar'da hak iddia etmişti ve güneyde büyük bir savaş yaşanmıştı. Siranna'nın ardından gelen ve bu sarayda hükmeden kraliçe ise Mysania'ydı.*
Mysania Darios ile dost olmayı umuyordu ve onun için bu odayı seçmişti. O bunları düşünürken muhafız ona doğru geldi ve başıyla selam verdi. "Anka Kral sizi bekliyor, Kızıl Kraliçe."
"Teşekkür ederim." Mysania muhafız daireden çıktıktan sonra kapıyı kapattı. Geniş salonda ahşap mobilyalar vardı, kırmızı ve turuncu renkler yoğunluktaydı. Köşelerde kırmızı ateş çiçeklerinin olduğu renkli vazolar ve duvarlarda tablolar vardı. Salona açılan iki kapının biri açıktı, Darios'un çalışma ve toplantı odası olan oda kapalıydı. Mysania yatak odasına ilerlerken Darios'un söyleyeceklerinin ülke meseleleri olmadığını anladı. İttifakın olduğu gün söyleyeceğinden ise güven ve dostlukla ilgili bir şey olduğunu tahmin etti.
Darios onu balkonda bekliyordu. Onu görünce gülümsedi. "Seni biriyle tanıştıracağım."
Mysania konuşmadan ve ona bakmadan geniş balkondaki korkuluklara doğru ilerledi. Şehrin ve arkasındaki dağların manzarası karşısındaydı. "Roxedan, Xerhios için güzel bir manzara seçmiş."
"Xerhios'un burada geçirdiği zaman onların sonlarının kötü olmasını engelleyemedi."
Mysania ellerini korkulukların üzerine koydu. "Yine de Roxedan istediğini aldı, kuzenleriyle savaşını kazandı ve Diyar'ın tek hükümdarı oldu." Bunun için bedel ödemişti, güneyden ve ailesinden vazgeçmişti.
"Diyarlıların bir sözü vardı: Bazen bir zafer on bedele değerdir, bazen de on zafer bir bedele denk olamaz." Yanındaki genç kadın ateşin beden bulmuş haliydi. Alevleri andıran kızıl saçları, kırmızıya parıldayan gözleri ve sahip olduğu ejderha gücü herkese bunu gösteriyordu. Fakat o aynı zamanda hükmü her daim her şeyden önde tutmuş bir ailenin üyesiydi, kesin kuralları olan bir Diyarlıydı. "Kızıl Ülke'nin Diyar'ın bir parçası olduğunu unutuyorum bazen. Roxedan'ın eşi ve oğlu hanedandan sayılmadılar."
Mysania bunu ne savunabilir ne de yargılayabilirdi. "Anka'nın ejderha güçlerinden apayrı bir güç olduğunu unutuyorsun, Darios. Benden ve kardeşlerimden önce gelenler ejderha gücünün devamlılığı için birçok bedel ödediler. Hatta sahip olmalarına rağmen bu gücü kullanmadılar."
"Diyar'ın soğuğu insanları da etkilemiş anlaşılan."
Mysania onun sözlerine güldü. "Sen Buz Diyarı'nın ve kuzeyin havasını gör bir de."
"Soğuk ilgimi çekmiyor, Rhegiona."
Mysania Darios'un sözlerinde farklı bir ima sezse de bunu dile getirmedi. "Beni kiminle tanıştıracaktın?"
"Gücünü taşıdığım anka hakkında ne biliyorsun?"
"Ateş kuşu. Ejderhalar Çağı'nda ejderhalar kadar büyük bir güç olmadı, ancak onlardan uzun yaşadı. Alevler onu yakar ve o küllerinden yeniden doğar. Efsanelere göre ölümsüzdür." Mysania üzerlerinden bir karartının geçtiğini ve Darios'un başını kaldırdığını fark etti. Rengarenk tüyleri olan, kartalı andıran ancak ondan çok daha büyük olan bir kuş üzerlerindeydi. Güneşin ışıkları pençelerinde ve gagasında parıldıyordu. Kırmızı ve turuncu tüyleri çoğunlukta olsa da mor ve mavi tüyleri de vardı.
Anka'nın gölgesi üzerlerinden ayrıldığında Mysania kendine geldi. Daha önce birçok kez anka kuşlarını görmüştü, ancak onlar birkaç kez yeniden doğmalarına rağmen ölümsüz değillerdi ve Güneş Dağları'nın etrafında uçarlar, insanlara yaklaşmazlardı. Tıpkı onların zamanında yaşayan ejderler gibi önemli bir güçleri yoktu, yine de görülmeleri insanların ilgisini çekerdi.
Bu anka... onlardan çok daha farklıydı. O uzaklıktan bile Mysania onun tüylerindeki ışıltıları fark ediyor, gücünü hissedebiliyordu.
"Efsaneler doğru." dedi Darios onun sormak istediği soruları yanıtlayarak. "Anka ölümsüz sayılır. Yanarak ölür ve küllerinden yüzlerce kez yeniden doğar. Yeniden büyümesi ve gücüne kavuşması yıllar alır. Genelde insanlardan uzak durur, sadece bazen bazılarına bilgi ve güç verir. Anka soyunun dışında da pek çok insanın yanına geldiği, Anka'nın Gölgesi'ni gösterdiği olmuştur. Derler ki onun gölgesinin düştüğü insanlar önemli işler yaparlar ve dünyayı etkilerler."
Anka'nın Gölgesi... Mysania bu kavramı daha önce duymamıştı. Ama bu kavram ona Ejderha'nın Öfkesi'ni hatırlatmıştı. Ejderha'nın Öfkesi, onun gücünü taşıyanlar için çok tehlikeliydi. Ya da değil miydi? Onlara gösterdikleri gücün tehlikeli olduğuydu, öfkenin kontrol edilmediğinde yıkıma sebep olduğuydu.
Mysania gözlerini kıstı. "Bu etki iyi mi yoksa kötü mü olur?"
"Buna yanıt veremem çünkü bu bizim elimizde." Onunla göz göze geldi. "Anka'nın Gölgesi bizim üzerimizde, Rhegiona. Ve senin bu gölgeyi ilk kez görmediğine eminim."
"Yıllar önce kuzeye yolculuğumda üç anka gördüm, en küçükleri en dikkat çekeniydi ve kırmızıydı. Onun sıradan bir ateş kuşu olduğunu sanıyordum."**
"Belki öyledir. Yine de onların sana gözükmesinin sebebi vardır."
"Umalım ki iyi bir sebep olsun." Mysania içeri doğru yöneldi. "Anka'nın insanlara bilgi verdiğini söylemiştin, bunlardan biri benim hakkımda mı?"
"Belki. Ama seni tanımak için ona ihtiyacım yok."
Mysania kapıya yaklaşmıştı. Kapıyı açacağı sırada durdu ve Darios'a döndü. "İhtiyacın olan ne peki?" Darios ona doğru bir adım attı. Darios'un gözleri güneşi andırıyordu. Mysania elini onun omzuna götürdü. Hareketi onun geri çekilmesi için değil, daha çok yaklaşması içindi.
"Sensin."
Mysania'nın gözleri istediğini aldığını belli ederek kırmızıya parıldadı. Elini onun boynuna götürürken beline sarılan ve onu kendine çeken Darios'un dokunuşlarını hissetti. Dudaklarını onun dudaklarına götürdüğünde karşısındaki adamın düşündüklerinden azı değil çok daha fazlası olduğunu anladı. Ateş onları sararken Mysania yandığını hissetti. Arzu tüm bedenini kaplarken Darios'un dokunuşları alev gibiydi.
Birkaç dakika sonra ona daha yakındı, Darios'un dudakları onun boynundaydı. Mysania'nın elleri onun sırtında geziniyordu. Tam o anda bir şey hatırladı. "Darios..."
Darios geri çekildi. Mysania'nın düşünceli haline kaşlarını çattı. Kapı çalındığında ne olduğunu anladı. "Gitmen gerekiyor."
Mysania başını yana eğdi. "Arkadaşlarıma veda etmeliyim."
Darios ne ara odanın ortasına ilerlediklerini anlamamıştı. "Evet."
"İstersen sonra devam ederiz." Darios'un bir şey demesini beklemeden kapıya doğru yürümeye başladı. Çıkmak üzereyken Darios'un sesiyle durdu.
"Rhegiona." Darios onu tekrar öptü, onu istediğini belli eden tutkulu ama kısa bir öpücüktü. "Çok isterim."
Mysania o bunu demeden anlamıştı. "Ben de." diye mırıldandı odadan çıkarken.
♛
"Belki birkaç gün daha beklemeliydiniz." Mysania iki dostunun gidişine haftalar önce karar vermiş olsa da üzülüyordu. Onları özleyecekti.
Rhdenya yolculuk için rahat kıyafetler giymişti, sarı saçları topluydu. "Yeterince bekledik." Ona sarıldı.
"İttifakı gördük, kraliçem. Artık daha rahat ayrılabiliriz." Auramos yanına gelen Rhdenya'nın elini tuttu.
Mysania'nın yanında duran Kairos onlara gülümsedi. "Dikkatli olun. Hoşunuza gitmeyen bir şey olursa geri dönün. Biz burada sizden haber bekleyeceğiz."
"Hangi yolculuğumuz kusursuz geçti ki, Kairos?" diye sordu Rhdenya. Auramos'a baktı. "Ancak birlikte olduğumuz sürece herkesle mücadele edebiliriz. Ülkemiz, Diyar ve sizin için."
Güneş batmak üzereydi. Atları ve bir süre onlarla yolculuk edecek muhafızları ileride bekliyordu. Auramos Rhdenya'yı başıyla onayladı. "Artık gitmeliyiz, siz de dikkatli olun."
Kairos onlara güveniyordu. "İyi yolculuklar."
Mysania gülümsedi. "Birbirinize iyi bakın."
"Buna emin olabilirsiniz." Rhdenya bu sözlerinin ardından Auramos ile birlikte atlara doğru yöneldi. Atlarına bindiler ve yola çıktılar.
Mysania onların uzaklaşmalarını izledi. Gözleri dolarken yutkundu. "Onlara bir şey olursa kendimi asla-"
Affetmem, diyecekti. Kairos onun sözlerini yarıda kesti. "Mysia." Ona yaklaştı. Kolunu onun omuzlarına sardı. "İyi olacaklar, onlar yolculukları severler."
Mysania bunu biliyordu. Ama çok fazla dostunu, değer verdiği insanı kaybettiği için üzülmekten kendini alamıyordu. Birkaç damla gözyaşına engel olamazken Kairos'a sarıldı.
♛
*Hükümdar Listesi'nin bir kısmı yenileceği için yeni kızıl rhonalar eklenebilir.
**Üç anka kuşu, Ejderha'nın Öfkesi'nin son Mysania bölümünde görülmüştü.
Şimdi size çok önemli -en azından benim için- bir soru soracağım :)
Mysania ve Kairos mu?
Yoksa Mysania ve Darios mu?
~Sizce Ejderha ve Anka ittifakı iyi ve devamlı olacak mı? Yoksa olmayacak mı?
~Anka hakkında merak ettikleriniz var mı? Yeni öğrendikleriniz hakkında ne düşünüyorsunuz?
~Anka'nın Gölgesi sizce nasıl bir şey? Mysia'nın düşündüğü gibi Ejderha'nın Öfkesi ile yakın olabilir mi?
~Mysia ve Darios hakkında düşünceleriniz var mı?
~Auramos ve Rhdenya'nın kendilerine ait bir bölümleri olacak, tahminleriniz neler?
Sonraki bölüm çölde geçecek :)
♛
26.06.2020, 01.16
16.712, 1445, 3.4
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top