14 ☀ Yılan Kral

Bölüm hakkında fikirlerinizi ve tahminlerinizi merak ediyorum. En çok okumak istediğiniz karakterleri ve olayları da yazarsanız sevinirim.

Bu arada Ejderha'nın Öfkesi geçen gün tarihi kurgu 3'e yükseldi :)

Medyada yeni yaptığım video var.


14. Bölüm

YILAN KRAL


Güney

Güneş Diyarı, Çöl Gülü

"Bu şehri sevmiyorum." dedi Kral Vaughan. Siyah saçları, siyaha yakın gözleri ve bronz teni vardı. Koyu gri giyinmişti. Çöl Gülü'ne ilk kez gelmiyordu, her seferinde buradan daha çok nefret ediyordu. Atından inen kızına baktı. "Yöneticisi de bunda etkili."

Akrep'in ve Çöl Gülü'nin ikinci yöneticisi Amarna'ydı. Jahrani vaktinin çoğunu çöllerde ve savaşlarda geçirdiği için resmi olmasa da fiili tek yönetici de olabilirdi. Jahrani'nin ilk kızıydı. Güney geleneklerine göre Vaughan, Amarna'ya da kendi kızı gibi davranabilirdi. Ama ondan hoşlanmıyordu. Jahrani'nin ilk varisi olmasına rağmen akrep insanlar gibi değildi. Çölün en güçlü kabilelerinden Akrep'e uymuyordu.

Shanna ise onunla hemfikir değildi. Kian gibi o da ablasıyla yakındı. Jahrani üç çocuğunun birbirlerine yakın olmasını istemişti. Kahverengi saçlarında altın sarısı tutamlar vardı. Gözleri siyaha yakındı. Gülümsemesi tatlıydı, ancak gerektiğinde zehirli olabilirdi. "Ablam bazen sinir bozucu olabiliyor." Jahrani'nin üç çocuğunun en küçüğüydü, varislerin sonuncusuydu. Ama bu umurunda olmazdı, genelde yüzünde bir gülümseme olurdu. "Ama bu şehir bizim de şehrimiz, baba."

Vaughan sakinleşti. Küçük kızı Shanna onu mutlu etmeyi başarıyordu. Birlikte Jahrani'nin kaldığı büyük eve doğru ilerlemeye başladılar. "Bir yere bağlanmamak daha iyi değil mi?"

Shanna omuz silkti. "Ben aslında anneme katılıyorum. Büyük bir ülke olacaksak başkentimiz olmalı. Sana da katılıyorum, bu şehirde dikkat dağıtıcı çok şey var." Büyük tapınak ve sönmeyen ateş onlardan biriydi.

Jahrani onları taş evin önünde bekliyordu. Açık pembe bir elbise giyiyordu. Vaughan'ın ona verdiği yılan şekilli takıları kollarında ve boynundaydı. Yılan sembolü yanındaki kızı Amarna'nın hoşuna gitmiyor olmalıydı. Annesiyle aynı tarzda sarı bir elbise giymişti. Vaughan'a onun Jahrani'nin ilk eşi olmadığını vurgularcasına şahin sembolünü kullanıyordu. Sırtında iki ucu sivri mızrağı vardı. Herkes için dürüst ve güvenilirdi. Fakat Vaughan ne ona ne de Kellan'a güveniyordu.

Jahrani, Shanna'ya sarıldı ve onu alnından öptü. "Ne kadar büyümüşsün. Seni görmeyeli aylar oluyor. Çöl Gülü'ne gelmeniz için babanı zorlamalıyım belki de."

"Artık büyüdüm." dedi Shanna. On iki yaşına gelmişti. "Yalnız başıma gelebilirim."

"Kian yanında olursa olur." Jahrani ona doğru gelen Vaughan'a baktı. "Kian nerede?"

"Birkaç saat içinde burada olur." Jahrani'nin dudaklarına bir öpücük bıraktı. "Darios'a hediyemizi vermeye o gitti. Benim kafilemden biraz gerideydi."

Jahrani ona gülümsedi. Kardeşine sarılan Amarna annesine baktığında altın gözlerinde endişe gördü. Shanna'dan ayrıldığında merakla sordu. Sesi ister istemez sert çıkmıştı. "Kian'ın şu an nerede olduğunu biliyor musun, Vaughan? Ya ona bir şey olduysa? Darios ona zarar verirse ne olacak?"

Vaughan kara gözlerini kıstı. Amarna'nın gereksiz yere onu sorgulaması onu kızdırmıştı. Ama sakin kalmalıydı. "Yanında komutanım var. Kimse Kian'a dokunamaz. Artık büyüdü ve güçlendi."

Amarna sanki korumak istermiş gibi kolunu Shanna'nın omzuna attı. "Kian sadece on dört yaşında." Bu kez annesine baktı. "Anne."

"Sadece bir hediye, çöl gülüm." Jahrani çocuklarına karşı yumuşaktı. Ailesinin bölünmesini istemiyordu. Fakat Amarna ve Vaughan'ın karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdı. Vaughan başta ona yakın davranmaya çalışsa da Amarna her zaman ondan nefret etmişti. "Shanna'ya başkentimizi gezdir. Eminim neler yaptığını görmek istiyordur. Eve geldiğinde Kian olacak."

"Şehri merak ediyorum." dedi Shanna hevesle.

"Söz veriyorum." dedi Jahrani. Amarna başıyla onu onayladı.

Amarna ve Shanna'nın gidişinin ardından Jahrani, Vaughan'ı su bahçelerine götürdü. Çeşit çeşit bitkilerin olduğu yollardan yürürken bir süre konuşmadı. Anın keyfini çıkarmaya çalıştı. En güzel manzaralardan birine gelince durdu. Karşısında yapma bir göl vardı. Nilüferler suyun üzerindeydi. Akrep insanların yaptıkları ilaçlar sayesinde iyi görünüyorlar ve çölde uzun süre dayanabiliyorlardı.

"Darios'u gördün mü?" diye sordu merakla. Darios'un yol güzergahını biliyorlardı. Vaughan ve çocukları o güzergaha göre hareket etmişlerdi.

"Sadece uzaktan gördüm. Kalabalık bir kafilesi vardı."

"Gönderdiğimiz hediyeyi alabildi mi?" Jahrani'nin sesi alaycı bir tona büründü. "Belki zehir olduğunu fark edememiştir."

"Çok kolay olurdu. Ama bize bir faydası olmazdı. Darios ölse kardeşi ittifaka devam eder. Kuzenlerinden biri zaten yıllardır Ejderha Kraliçe'nin yanında. Amacımız onların ittifak yapmamasını sağlamak değil mi?"

Anka Hanedanı... Jahrani, Kellan sayesinde onları çok iyi tanıyordu. Kellan'ın lideri olduğu kabile olan Şahin bir zamanlar Anka'nın müttefikiydi.

Darios kendi başına bile tehlikeydi. Annesine isyan ederek başa geçmişti. Amastris'in nerede olduğu, yaşayıp yaşamadığı bilinmiyordu. Jahrani onu Darios'a karşı kullanmak için onu yıllarca aramış, sonunda pes etmişti. Belki de çoktan öldürülmüştü, Darios bunu gizliyor olabilirdi. Gizleme nedeni Amastris'in kardeşi Soraya'nın Darios'un yanında olması olabilirdi. Anka Hanedanı oldukça kalabalıktı, ancak Darios'un gerçekten güvendiği yalnızca üç kişi vardı. Kardeşi Drisana tahtı istemiyordu, ancak varis oydu ve gerektiğinde başa geçerdi. Darios'un kuzenlerinden Arsames ise Darios'un en yakın arkadaşlarından biriydi.

Anka Hanedanı'nın başka bir üyesi, Darios'un uzaktan kuzeni, Anka'da yaşamamış olsa da Kairos'tu. Kızıl Ejderha'nın Temsilcisi'ydi ve Kraliçe Mysania'nın en yakınındaki kişiydi.

"Üçümüzün ayrı olduğunu onlara düşündürterek bunu yıllarca başardık." Jahrani bu fikrinden oldukça memnun kalmıştı. Ejderha ve Anka farkına varamadan güçlenmişlerdi ve birçok kabileyi ele geçirmişlerdi. Birkaç yıl ailesinden uzak kalmasına değmişti. "Gerçeği fark etmişlerdir, çok geç olduğunu da anlamışlardır."

Vaughan onunla göz göze geldi. "Onlardan güçlüyüz." Elini onun yüzüne götürdü. "Tüm çöl bizim olana dek savaşacağız. Güneş Dağları'ndan Ateş Adası'na kadar her yer bize bağlanana kadar vazgeçmeyeceğiz."

Jahrani onu öptükten sonra konuştu. "Beni endişelendiren Darios'tan çok Mysania. Güneş Dağları'nın güneyine inmedikçe ona dokunamayız. Onu pek tanımıyoruz."

"Çok kez kaybetti, yine kaybedecektir." Vaughan'ın sesi düşünceliydi. "Fakat seni endişelendiriyorsa onu zayıflatmanın bir yolunu bulurum."

"Kardeşleriyle yakın, bunu engelleyebiliriz."

Vaughan başını iki yana salladı. "Kraliçe Nmerysa ona destek vermez. Kraliçe Dymentsia ile de sınırı yok."

Vaughan'ın yüzünde zehirli bir gülümseme belirdi. Jahrani bu zamanlarda onun aklından geçenleri tahmin edemeyeceğini düşünüyordu. "Ne düşünüyorsun?"

"Güney Denizi'ni ve Batı Denizi'ni savaşa katmayı düşünüyorum. Körfez'den haber göndeririz, iletilmesi biraz zaman alsa da istediğimize ulaşırız. Mysania kardeşlerinden destek alamaz."

Tiran Iasos'la ortak çıkarları konusunda anlaşmışlardı. Batı Denizi'nin bölünmesi onların da işine gelirdi. Mysania'ya denizden destek gelmezdi, hatta onu ve kardeşlerini etkilerdi.

"Bu fikri sevdim."

Vaughan onun omzuna ardından kolundaki yılanı andıran takılara dokundu. "Hala bana kızgın mısın?"

Vaughan birkaç yıl önce Şahin'de bir ailenin ölümünden sorumluydu. Kellan, Vaughan'ın gerekçesini merak etmişti. Jahrani onun yaptığının hata olduğunu kabullenmesini istemişti, ancak Vaughan diretmişti. Düşmanlarının nerede olduğu onun için önemsizdi. Düşmanlarını yok etmeliydi. Bu olay üçünün arasını açmıştı. Kellan ve Vaughan birbirlerine neredeyse düşman olmuşlardı. Jahrani iki kocasının düşman olmasından rahatsızdı. Ayrıca bu olay yalnız ailesini değil yıllarca kurmaya uğraştıkları birliği bozabilirdi.

Çözümü birkaç yıl ikisinden de uzak kalmak olmuştu. Herkes kendi kabilesini yönetmişti. En büyük kızı Amarna Çöl Gülü'nü yönetmişti. Kellan birçok kez bu şehre gelmişti. Kian ve Shanna ise bazen Akrep bazen Yılan kabilesinde olmuşlardı.

Yıllar sonra kabile liderleri yeniden bir araya geliyordu. Jahrani'nin ailesi yeniden bir arada olacaktı. Bu kez sorun çıkmaması için çabalayacak, eşlerinin ve Amarna'nın da çabalamasını sağlayacaktı. Artık karşılarında kurulmak üzere olan bir ittifak vardı.

Jahrani, Vaughan'ın hatalı olduğunu biliyordu. İsteyerek yahut istemeyerek ailelerini ve birliklerini tehlikeye atmıştı. Ancak bu artık sona ermişti. Jahrani yıllar boyu ondan uzak kalarak kızgınlığını ona yeterince göstermişti. "Senden daha fazla uzak kalamam, Yılan Kral. Kızgınlığım da geçti."

Vaughan duyduklarından mutlu olmuştu. Bir şeyler diyecekken Jahrani parmaklarını onun dudaklarına götürdü. "Lütfen artık benden habersiz insanları zehirleme."

"Benden uzak durarak yaptığımın bedelini yeterince ödettin." Onu kendine doğru çekerken Jahrani'nin arkasından onlara doğru yaklaşan bir muhafız gördü.

Jahrani, Vaughan ondan uzaklaşınca meraklanmıştı. Vaughan'ın baktığı yere döndüğünde şaşkınlıktan konuşamadı. Yılan kabilesinin koyu grilerine bürünmüş bir muhafız onlara doğru geliyordu. Giysilerinde ve mızrağında kan izleri vardı.

"Kian..." diye mırıldandı. Muhafıza doğru koşmaya başladı. "Kian!" diye bağırdı. Vaughan hemen onun yanına geldi ve sarılarak onu sakinleştirmeye çalıştı. "Konuş!" diye emretti Jahrani. "Oğlum nerede?"

"Prens Kian güvende. Zarar görmemiş, sadece biraz korkmuş. Evin girişinde kardeşlerinin yanında." Muhafızın bu sözleriyle Jahrani rahat bir nefes verdi. Muhafızın gözleri bu kez Vaughan'ın üzerindeydi. "Komutan Tau ise ne yazık ki ölmek üzere."

Vaughan öfkeyle konuştu. "Bunu ödeyecekler."

Amarna, Kian ve Shanna'nın yanlarına geldiklerinde üçünü de üzgün halde buldular. Shanna ağlıyordu. Jahrani onun duygusal bir kız olduğunu biliyordu, ancak Shanna aynı zamanda çok güçlüydü. Amarna ise Kian'a sarılıyordu ve altın gözlerinde öfke vardı. Kian, Jahrani'yi gördüğünde Amarna'dan ayrılıp ona doğru koştu.

Jahrani oğluna sımsıkı sarıldı. Kian savaşmayı biliyordu, babası gibi zekiydi. Ona kimsenin zarar veremeyeceğini biliyordu, yine de korkmuştu. Fakat rahatlaması sadece birkaç saniye sürdü. Amarna çok öfkeliydi, kardeşlerine fazlasıyla değer veriyordu. Ayrıca Vaughan'ın öldürdüğü ailedeki gençlerden biri onun arkadaşıydı. Vaughan'a hep kızgındı.

Jahrani, Amarna'nın Vaughan'a doğru birkaç adım attığını gördü. Kian'a sarılmayı bıraktı. Amarna böyle zamanlarda aklına geleni söyler, yapacaklarının sonucunu düşünmezdi.

"Güvende olacağını söylemiştiniz." Bir annesine bir de üvey babasına baktı. "Onu güvende tutacak komutan ölmek üzere!"

Jahrani de endişelenmişti. Ancak bunu dile getirmesi sadece daha kargaşa yaratırdı. Amarna bunu bilmeliydi. "Amarna." diyerek onu uyardı. "Kian senin kardeşinse bizim de oğlumuz. Ayrıca savaşabilir, kendini savunabilir."

"Biliyorum, anne." dedi Amarna. Jahrani'ye karşı gelmezdi. "Sadece anlamsız bir şey yüzünden Kian'ın düşmanın yanına gittiğine, Vaughan'ın buna izin vermesine öfkeliyim."

"Anlamsız değildi, abla." dedi Kian. Kendi gitmek istemiş olmalıydı. "Anka Kral şaşırdı, böyle bir hamle yapmamızı beklemiyordu. Ona anlamlı bir zehir verdik. Artık korkusuz olduğumuzu biliyor. Gerekirse ona zarar verebilecek kadar yanına gideceğimizi biliyor."

"Bir... zehir için miydi her şey?" Amarna zehirlere uzaktı, onları anlayamıyordu.

"Bu kadar yeter, Amarna." Jahrani onun yaptıklarının yanlış olduğunu anlamasını istiyordu. "Şimdi git. Vaughan ve Kian'ın kafilelerinin Çöl Gülü'ne yerleştiğine ve ihtiyaçlarının karşılandığına emin ol."

"Tamam, anne." Başını öne eğdi.

Jahrani'nin istediği bu değildi. "Sen bu şehrin adını taşıyorsun, buraya iyi niyetle gelen herkes senin misafirin. Sen bu şehrin yöneticisisin. Onlardan sorumlusun."

Amarna başını kaldırarak ona baktı. Altın gözlerine bir parlaklık gelmişti. Güneş Diyarı'nın başkentinin yöneticisiydi. Bunu bilerek hareket etmeli, şehrindeki herkesin iyi olduğundan emin olmalıydı. Kardeşleriyle konuşmak için ona döndüğünde Jahrani, Vaughan'a baktı. Vaughan sesini çıkarmasa da onun da Amarna'dan hoşlanmadığını biliyordu.

Vaughan'ın konuşmaması daha tehlikeliydi. Aklından geçenleri bilmeliydi. Amarna'nın gidişinin ardından Vaughan ve çocuklarıyla yalnız kaldı. Onları evin geniş salonuna götürdü. Yorgun olduklarını bilse de neler olduğunu öğrenmeliydi.

Shanna ve Kian geniş odayı incelediler. Taş duvarlar beyaza boyanmıştı. Açık renkli koltuklar, işlemeli minderler vardı. Pencereden bakıldığında bahçe görünüyordu. Vaughan ise onlar kadar meraklı değildi, Jahrani'nin yanına oturmuştu. Shanna ve Kian görüşmedikleri aylarda ne yaptıklarını anlatırken Vaughan söze karışmamıştı ve düşünceliydi.

"Amarna bana yay, Kian'a da hançer verdi." dedi Shanna. "İkisi de güneş çeliğinden yapılma ve ışıkta altın gibi parıldırıyor."

"Okçulukta ilerlediğini düşünüyorum." Jahrani onların yorulduğunu fark etmişti. Güneş çoktan batmıştı ve onlar uzun yoldan gelmişlerdi. "Şimdi gidin dinlenin, kahvaltıda görüşürüz."

Kian ve Shanna'nın gidişinin ardından Jahrani bahçeyi izleyen Vaughan'a baktı. "Vaughan, neler oluyor?"

Vaughan ona döndü. "Komutan Tau'yu düşünüyorum. Onunla yakın arkadaştık. Kian olanların tamamını anlatmadı. Darios'un ne yapmak istediğini çözemedim." Bir şeyleri bilmemek onu deli ederdi.

"Kian'a zarar verebileceğini mi düşünüyorsun?" diye sordu Jahrani. Darios düşmanıydı ama onu tanırdı. Bir çocuğa zarar verebileceğini düşünmezdi. Ancak... Kian ona bir zehir götürmüştü.

"Bilemiyorum. Kian savaşmaya çok hevesli. Savaşımızda yanımızda olmak istediğini düşünüyorum."

Jahrani kaşlarını çattı. "Hayır." dedi kesin bir şekilde. "Onları savaştan uzak tutacağız."

"Shanna burada ablasının yanında kalabilir. Kian'ın bizi dinleyeceğini sanmıyorum." Vaughan onun yanında gerçekleri söylerdi.

"Onu ikna ederiz."

"Elimden geleni yaparım." dedi Vaughan. "Şimdi Tau'nun yanına gitmek istiyorum. Belki yeteneğim işe yarar."

Vaughan'ın yeteneği öldürücü zehirler üzerinde çalışmaktı. Şifada pek iyi değildi. Jahrani bunu söylemedi. Vaughan belki de Tau'dan olanları duymak istiyordu. "Git."

Vaughan başka bir şey söylemeden oradan ayrıldı. Jahrani ise düşüncelere daldı.

Darios... onun gizledikleri olduğunu biliyordu. Ne olduğunu öğrenecekti. İttifakı ertelemek için her şeyi yaptığı gibi ittifakı bozmak için de elinden geleni yapacaktı.


Umarım size güneyi, çölü ve çöldeki yeni karakterleri tanıtabilmişimdir. Yorumlarınızı bekliyorum :)

~Jahrani hakkında düşünceleriniz neler? Amaçlarına ulaşabilir mi?

~Peki ya Yılan Kral Vaughan? Sizce tehlikeli mi?

~Amarna endişelerinde haklı mıydı? Yoksa Vaughan mı haklı?

~Amarna, Kian ve Shanna hakkında neler düşünüyorsunuz?

10.04.2020, 23.00

11.390, 1000, 1.8

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top