12 🔱 Deniz Büyücüsü*
Bölümün biraz geç geldiğini biliyorum, ama beklediğinize değeceğini düşünüyorum :)
*İleride bu bölümde eklemeler olabilir.
♛
12. Bölüm
DENİZ BÜYÜCÜSÜ
🔱
Batı
Batı Denizi, İnci
Yakut Kraliçe yıllardır süren sessizliğin farkındaydı.
Batısında deniz, doğusunda kara vardı. İki taraf da ona düşmandı, onun hükmüne karşıydı. Batı Denizi'nin ötesinde yer alan sularda kardeşi vardı. Bağımsız halkı tanıdığı için Aiolis'in orada güçlü olamayacağını bilse de Aiolis asla hafife almaması gereken bir düşmandı. Bir zamanlar en sevdiklerinden olsa da şimdi başa belaydı. Karada ise Dymentsia, Nmerysa ve Mysania vardı. Batı Denizi binlerce yıldır Diyar'a bağlı olduğu için amaçları tekrar denize hakim olmaktı. Dymentsia sirenlere sahipti, Mysania savaşa hazırlanıyordu. Nmerysa ise ülkesini yeniden toparlamaya çalışıyordu. Buz Diyarı'na hakim olduğu gibi Batı Denizi'ni de isteyecekti. Onun Batı Denizi'ni istemesiyse kardeşlerinin dikkatini çekecekti.
Her şeyden önemlisi Nmerysa'nın yanında Hyrelia vardı. Nehir Koruyucusu olsa da bir melezdi. Batı Denizi bir melezi asla kabul etmezdi. Faelenis yine de temkinli olmalıydı.
Mercan ve deniz kabuklarıyla süslü tahtında otururken düşündükleri bunlardı. Gördükleri bunlardan fazlasıydı.
Kapıların açıldığını ve kapandığını gördü. Ona doğru gelen kadının ellerinde mektuplar vardı. Laciverdi andıran koyu mor gözleri bilgelikle parıldıyordu.
Kraliçe'nin iznini istemeden taht odasına girebilen üç kişiden biriydi. Getirdiği haberler düşündüğü gibiyse tek kişi olacaktı.
"Neler oluyor, Antonia?"
Antonia konuşmadan ona doğru ilerlerdi. Mor kuyruğu onun sıradan bir deniz insanı olmadığının gösteriydi. Birkaç yıldır Faelenis'in yanında olan bu kadın bir büyücüydü. Büyüye saygı duymayan deniz insanlarına uyum sağlamak için çok çabalamış, çabasının karşılığında Kraliçe'ye yakın biri olmuştu. Eflatun ipek ve gümüş zincirlerle kaplı bir göğüs zırhı giymişti. Siyah saçlarında mor tutamlar vardı.
Mektupları Faelenis'e uzatırken konuştu. "Tıpkı tahmin ettiğimiz gibi, kraliçem." Mora boyalı dudaklarında zalim bir gülümseme belirdi. "Onlara bedelini ödetmeliyiz."
Faelenis kahverengi gözlerini Antonia'dan mektuplara götürdü. Bir süre mektuplara uzanmak istemedi. Tahtına dayalı bir elini ister istemez sıkmış ve deniz kabuklarının canını acıtmasına sebep olmuştu. Mektuplara uzandığında elinde birkaç damla yeşil kan vardı.
"Seni iyileştirebilirim."
"Gerek yok, Antonia." Kaba el yazısını tanıyordu. Mektubun sonunda mühür vardı. Üç dişli mızrak ve dalgaların olduğu mühür koyu yeşildi. Diğer mektuptaki el yazısı daha inceydi, mühür ise lacivertti. "Beni yalnız bırak."
Antonia'nın gülümsemesi silindi. Beklediği tepki bu değildi. "Olmasını istediğin bu değil miydi? Üzüleceğini bilseydim mektupları almak için uğraşmazdım."
Faelenis yutkundu. Antonia ile göz göze geldiğinde gerçek endişeyi gördü. Antonia çevresindekilerin aksine çıkarcı değildi, kardeşlerinin aksine ona ihanet etmemişti. Ona ve hükmüne bağlıydı. Onu üzmek istemiyordu ama yapmak zorundaydı. "Dışarı çık."
"Faelen." dedi Antonia uyarır gibi. "İyi olduğundan emin olana dek burada kalacağım."
Faelenis ona emir vermek üzereyken vazgeçti. Düşüncelerini söyledi. "Bunu yapacaklarını biliyordum. Ama bunu bilmem üzüntümü hafifletmiyor, Antonia. Onlarla birlikte tüm kardeşlerim gitmiş oldu." Geçmiş zaman konuşuyordu, fakat henüz bir şey yapmamıştı. "Sendaras'ın hataları, Hyrelia'nın gidişi..." Başını iki yana salladı. "Ve Aiolis." Ondan söz etmek dahi istemiyordu. "Şimdi de Roanas ve Leiseris."
"Sen kraliçesin." Antonia'nın bu sözleri Faelenis'in başını kaldırıp ona bakmasını sağladı. "İstediğin onları yanında tutmaksa öyle yap. Onlara gözdağı ver ve hata yapmalarını engelle."
Faelenis başını iki yana salladı. "Ülkelerine ve bana ihanet ettiler. Düşmanlarla işbirliğine başladılar. Cezalarını çekmeliler." Antonia onu çoktan onaylamıştı. "Muhafızlara haber ver. Roanas ve Leiseris'i sonraki görüşümde ihanetlerinin bedelini ödeyecekler." Bakışları elindeki yaraya, yeşil kan damlalarına indi. "Halka duyurulsun, fakat onları görmelerini istemiyorum. Sadece sen ve en güvendiğim muhafızlarım onlara son anlarında eşlik edeceksiniz."
Faelenis'in kardeşlerinden biri Batı Denizi'nin Varisi ve Deniz Ordusu'nun Komutanı Roanas'tı. Deniz Ordusu bu haberi hoş karşılamayacaktı. İlk varisin ölümüm ardından sıra ikinci varise gelecekti. Deniz Prensi ve Deniz Şehirlerinin Yöneticisi Leiseris. Roanas'tan daha zekiydi, yönetimde iyiydi. Ayrıca Saranes'i Aiolis ile birlikte yönetmişti.
"Leiseris'in ardından danışmanım sen olacaksın, Antonia, tabi kabul edersen."
"Kabul ediyorum."
♛
Antonia, yanına iki muhafız alarak ilk önce Roanas'ı almaya gitti. Roanas'ın ordugahı İnci'ye yakın bir yerdeydi. Onu bulduğunda elinde kılıcı, üzerinde zırhı vardı. Karşısında bir deniz savaşçısıyla talim yapıyordu. Kahverengi saçları suda dalgalanıyordu.
"Batı Denizi'nin Varis Prensi Roanas." dedi Antonia. Elinde Kraliçe'nin el yazısıyla yazılmış ve kırmızıyla mühürlenmiş bir mektup vardı. Kırmızı Faelenis'in rengiydi.
Roanas talimi bıraktı ve askerine gitmesini söyledi. Çevresinde kimse kalmayınca kaşlarını çatarak Antonia'ya baktı. "Neler oluyor, büyücü?"
Roanas Antonia'ya kaba davranıyordu. Büyüyü sevmiyordu. Antonia gülümsedi ve elini kaldırdı. Muhafızlar Roanas'a doğru yüzmeye başladıklarında Roanas kılıcını çekti. "Deniz Kraliçesi'nin emriyle tutuklusun."
"Suçumu söylemezsen savaşacağım, büyücü."
Muhafızlar Antonia'ya baktılar. Roanas ikisinden de güçlüydü ve onun komuta ettiği askerler pek uzaklarında değildi. "İhanet suçu işledin, Varis Prens. Düşmanımızla işbirliğine kalkıştın. Mektuplarını yakaladık. Şahitler bulduk."
Roanas inkar etmedi. Çenesini kaldırdı. Bu haliyle Antonia'dan çok daha güçlüydü. Onu tanımlayan da gücü ve savaştaki becerisiydi. İnsanlar onu babası Madeinos'a ve ihanet ettiği bir başka kraliçe olan Sendaras'a benzetiyorlardı.
Roanas ve Leiseris'in ilk suçu buydu işte. İlk kez bir kraliçeye ihanet etmiyorlardı. Faelenis onlara asla güvenemiyordu. Birine ihanet eden, başkasına da ihanet edebilirdi.
"Faelenis'le görüşmek istiyorum."
Antonia muhafızlara onu tutuklamalarını işaret etti. "Görüşeceksin, Roanas. Son gördüğün de o olacak."
Roanas'ın ardından sıra Leiseris'e geldi. Mercan Saray'ın kütüphanesindeydi. Araştırmayı hep sevmişti. Onun suçu da kardeşiyle aynıydı. Onun bir kılıcı yoktu. Elinde denizler ve nehirlerle ilgili kitaplar vardı.
"Yoksa bunu tahta çıkmasını istediğin kardeşin için mi okuyorsun? Hyrelia asla kabul edilmeyecek, asla gerçek bir kraliçe olamayacak."
Safir Prens Leiseris kitabı masada bıraktı ve Antonia'nın karşısına geçti. "Hyrelia Deniz Hanedanı'na bağlı. Babam ve onun annesinin evlendiği onaylanınca haklı varislerden olacak. Bunu bilecek bir büyücüsün."
Antonia kollarını göğsünde, gümüş zırhının üzerinde kavuşturdu. Leiseris'in daha ne söyleyeceğini merak ediyordu.
"Ve bir kahinsin. Günün birinde Faelenis'in kaybedeceğini adın gibi biliyorsun. Faelenis'in yaptıklarının yanlış olduğunu da biliyorsun."
Leiseris'in silahı kelimeleriydi işte. Kardeşi Roanas'ı bu yolla kendine bağlayabilirdi. Ama Antonia tarafını bir kere seçmişti ve kolayca vazgeçmezdi.
"Biliyor musun Leiseris, sana hiç güvenmedim. Sende fazlası var ama kanıtlayamadım. Yıllar önce Deniz Büyücüsü Celius'un öldüğünü duyduğumda oradaydın. Aiolis Salirhenia'ya götürürken sen serbest bırakılmıştın." Leiseris'e yaklaştı. "Nedenini hep merak ettim ve sonunda buldun."
"Anlaşılan nedenini bulmakta geç kalmışsın."
"Ölmüş olman gerekirdi. Buz denizi insanları kimseye bağlı değildir."
"Buz denizi insanlarını tanıdığına göre çok geç kalmışsın."
"Onların lideri İlliria Sendaras'ı öldürdü. İlliria senin yaşamanı sağladı. Şimdi nerede?" Faelenis, diğer deniz hükümdarları gibi tüm deniz insanlarını tanımak istiyordu. Buz denizi insanları oldukça farklı ve ilgi çekicilerdi. İlliria ise hepsinden fazlasıydı.
"Deniz Birliği'ne bağlı Nhyr'in lideri olduğunu biliyorsun."
Antonia ona güldü. "İlliria, Aiolis'in ve ne yapacaklarını kendileri dahi bilmeyen o liderlerin yanındaysa elbet bir planı vardır. Fısıltılar bana Ay Diyarı'nda olabileceğini söylüyor."
Leiseris başka bir şey söylemedi.
"İlliria için de yargılanacaksın, Leiseris. Bize bilgi ver, ölümün acısız olsun."
"Çok yakında herkes duyacak."
"O vakit çok geç olacak."
Leiseris'in dudakları çizgi halini aldı. Başka bir şey söylemeyecekti.
Antonia muhafızları çağırdı ve Leiseris'i de tutukladı.
♛
Roanas hücrelerinden çıkmaya çalışıyordu. Elleri kafesi andıran mercanların üzerindeydi. Leiseris ise onu izliyor, hiçbir şey yapmıyordu.
"Yardım et, Leiseris." Roanas'ın sesi öfkeliydi. Mercanların ve deniz kabuklarının battığı ellerinde yaralar belirmişti. Yeşil kan suya karışıyordu. "Buradan çıkmalıyız."
Leiseris başını iki yana salladı. "Büyüyü gücünle geçemezsin."
Roanas ona baktı. "Ölümümüzü istiyor. Yıllardır istediği buydu ve şimdi istediği olacak."
"Onlara yardım ederken bu gerçeği kabul ettik. Batı Denizi'nin geleceği için öleceğiz. Faelenis'in zalimliğine karşı olacağız."
Roanas hep savaşırken öleceğini düşünmüştü. Ülkesi için savaşırken, karşısında düşmanları varken olacaktı bu. Oysa o an karşısında kardeşi vardı. "Savaşmadan olmaz."
Leiseris onu anlamaya çalıştı. "Zaten savaşıyorsun. Faelenis'e karşı duruyorsun."
Roanas mercanlardan uzaklaşmıştı. Buradan çıkmak için uğraşmayı bırakmıştı. "Gerçeği anladı mı sence?"
"Sanmıyorum. Nmerysa'nın gücünü hafife almayacaktır."
Saatler sonra Antonia yanında muhafızlarla geri geldi. Onları sarayın gizli alanlarından birine, çevrelerinde kimsenin olmadığı bir alana götürdü. Yanlarında Mercan Saray'ın duvarları, üstlerinde denizin yüzeyine kadar uzayan kuleler vardı.
Faelenis'i beklerken konuştu. "Bana kalırsa sizi yüzeye çıkarır ve susuz kalmanızı sağlardım." Leiseris Antonia'nın hala bazı şeyleri anlamadığını çoktan fark etmişti. Öğrendiğinde çok geç olacaktı. "Fakat Faelenis size değer veriyor. Yaptığınız onca şeye rağmen hem de."
Roanas sert bir sesle konuştu. "Bizler Elhiras adını taşıyoruz." Bu ad deniz insanlarının onlara saygı duyması için yeterliydi. "Bin yıllar önce tüm denizlerin bir olduğu Deniz Diyar'ın hükümdarlarının soyundan geliyoruz. Faelenis bize değer vermek zorunda."
Leiseris konuşmadı. Artık bunların bir önemi yoktu. Tek dileği yaptıklarının boşa olmamasıydı.
Faelenis geldiğinde elinde sualtı altınından bir kılıç vardı. Kırmızı yakut ve mercanlarla süslü kılıç onun silahı olmamıştı. Sadece hükmünün göstergesiydi. Yakut Kraliçe onun lakabı, kırmızı onun rengiydi. Batı Denizi'nin birçok hükümdarının kullandığı bir renkti. Mercanların yanında, o anda karşı karşıya olduğu Diyar Hükümdarlarının kanının ve gözlerinin rengi, hükümlerinin simgesiydi.
Faelenis kılıcını onun yanına gelen Antonia'ya verdi. Antonia'dan sonra ise kılıç muhafızın elindeydi.
"Batı Denizi'nin Hükümdarı ve Deniz Halkının Lideri Faelenis olarak sizi idama mahkum ediyorum." Sesi titrememişti, gücü belirgindi. "Deniz Prensi Roanas ve Deniz Prensi Leiseris. Deniz Hanedanı'nın üyeleri olarak öleceksiniz, yaptıklarınız karşılığında adınızı sizden almayacağım."
Muhafız ilk olarak Roanas'ın yanına gitti. Elindeki kılıç Diyar Hükümdarlarının büyüsü ve zehrine sahipti. Tek bir darbesi acısız ve hızlı bir ölüme neden olurdu.
"Suçunuz düşmanlarımız ile yaptığınız ittifaktır. Kanıt ise Ak Kraliçe Nmerysa ve Nehir Koruyucusu Hyrelia ile mektuplaşmanızdır. Bu mektuplar şahitler tarafından onaylanmıştır. Batı Denizi'nin Büyücüsü Antonia ise mektuplarının gerçekliğini kabul etmiştir."
Roanas gözlerini Faelenis'ten ayırmadı. Kılıç kalbine geldiğinde yeşil gözleri hala kardeşinin kahverengi gözlerindeydi. Bedeni suyun yüzeyine doğru yükseldiğinde sıra Leiseris'teydi.
Leiseris Roanas'a bakmamış, Faelenis'in tepkilerini izlemişti. Kardeşkatili, Hükümdarkatili ve daha birçok adla anılanacağını biliyordu. Üç kardeşinin ölümüne sebep olmuştu, kalan ikisini zaten düşman görüyordu.
Faelenis tahta geçtiğinde umutluydu. Umutları öleli çok olmuştu. Şimdiyse Sendaras'ın ölümüne göz yummasının bedelini ödüyordu. Hak ettiği belki de buydu. Bir kardeşinin ölümünü kabullenmiş, diğerlerinin düşman ilan edilmesine ses çıkarmamıştı.
Fakat dahası da vardı. Leiseris'in yaptıkları ve düşündükleri artık bilinmeyecekti. Ölümüm ardından unutulacaktı. Son umudu buydu.
♛
~Faelenis hakkında ne düşünüyorsunuz? Üç kardeşinin ölümüne neden oldu.
~Antonia yepyeni bir karakter. Onun hakkında ilk düşünceleriniz neler?
~Sizce bu olayların etkileri olacak mı? Tahmininiz var mı?
~Leiseris neler gizliyor olabilir?
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum, lütfen unutmayın :)
On bin okunma için teşekkür ederim <3
♛
09.03.2020, 16.39
10.067, 915, 1.6
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top