❃ Günahlar Zindanı | PROLOG
PROLOG
Her dakika başı endişeyle arabanın arka koltuğunda ölü gibi yatan kıza bakıyordu Nazan. Sürücü koltuğundaki arkadaşı Umur da en az kendisi kadar şaşkın ve endişeliydi. Çok korkuyorlardı. O sırada kısa bir an da olsa direksiyon hâkimiyetini kaybederek ani bir zikzak çizen Umur'a bağırdı kadın. "Dikkat et! Hepimizi öldüreceksin şimdi."
"Tamam, sorun yok." Başını iki yana sallayarak "Sana hiç uymamalıydım Nazan, hiç! Eğer bu olay duyulursa bittiğimin resmidir!" diye söylendi adam. Ne yapacağını bilemez hâldeydi.
Dostundan daha soğukkanlı görünen Nazan ise "Biraz sakin ol, öyle bir şey olmayacak." dedi kesin bir dille.
"Nasıl olmayacak? Kız kan kaybından ölürse bu işin peşini bırakırlar mı sanıyorsun? Ayılsa başka dert. Uyanır uyanmaz öter bizi, paçamızı kurtaramayız. Her halükârda parmaklıklar ardındayız, nasıl sakin olayım şimdi ben?"
"Of mızmızlanıp durma Umur! Halledeceğim diyorum, biraz kafamı toparlamama izin ver!" Birkaç dakika sessiz kaldılar. Oğlunu korumaya çalışırken nasıl böyle bir durumun içine düşmüşlerdi, anlam veremiyordu doğrusu. Eğer gerekeni yapmasaydı biricik oğlu Toygar, ömrünün sonuna kadar bu kızı da bebeği de bir kambur gibi sırtında taşıyacaktı. Mecburdu. Yapmak zorundaydı. Bu iş için de Umur'dan başka kimseye güvenemezdi. Fakat şuan o da pek güvenilir görünmüyordu. Aklı başında değil gibiydi. Her an panikle kendisini ele verebilecek gibiydi. Şuan, saniyeler içinde bir çözüm üretmeli, onu sakinleştirmeliydi. Yoksa Umur her şeyi mahvedeceğe benziyordu. "Şu civardaki hastaneye yakın bir yere bırakalım. Gerisini bir şekilde hallederiz."
"Emin misin Nazan? Bak başımız belaya girmesin?" Çaresizce alnını ovan adam "Allah'ım... Bak Nazan eğer bu işin arkasında benim olduğum anlaşılırsa diplomamı kaybederim, dahası ikimiz de hapse gireriz. Tek bir hata daha kaldırmaz bu iş."
"Sen beni dinle, bir şey olmayacak. İki kilometre daha git, sağa çek. Orada kızı bırakırız. Nasılsa birileri görüp yardım eder, işlek bir yer burası. Hastaneye yetiştirirler, kurtulur. Ben sonrasını bir şekilde hallederim."
"Nasıl halledeceksin, kızın ağzını mı bantlayacaksın?"
"Onu da o zaman düşünürüz Umur! Şimdi dediğimi yap çabuk, çok vaktimiz yok!" Sabrı taşmıştı Nazan Hanımın. Ortağının bu kadar histerik davranması, kriz yönetimine dair hiçbir girişimi olmadığı gibi ortamı gereğinden fazla gerip ateşe vermesi de cabasıydı. Her seferinde onu sakinleştirmesi daha da zorlaşıyordu. Artık vakit gelmişti. Emredici bir ses tonuyla "Burada durdur." dedi. Umur söyleneni yapınca hızla araçtan indi ve dikkatle etrafına bakarken arka kapıyı açıp Umur'la iş birliği içinde Haziran'ı taşıyarak yol kenarına bıraktılar. Görev başarıyla tamamlanmıştı görünüşe göre. Nazan temkinli bir biçimde etrafı gözlemledikten sonra araca bindi. Umur'a da el işaretiyle çabuk olması gerektiğini ima ediyordu. Arabayı çalıştırdıklarında rahat bir nefes aldı kadın. Oğlu da kendisi de o kızdan kurtulmuşlardı. Ve en önemlisi, güvenebileceği dostuyla bunu yaparlarken onları kimse görmemişti. Giderlerken son kez kızı bıraktıkları yere baktı.
"Haziran Miralı, artık kendi kaderinle baş başasın."
...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top