Geçmişin izleri

Merhaba arkadaşlar bu bölümü Semicenk-Masal gibi dinleyerek okuyun. Çünkü ben bunu dinlerken yazdım.

🗣Geçmişin izleri silinmeyecekti bunu o da biliyordu. Herkesten daha iyi biliyordu.🗣

Mutlu bir şekilde balo salonundan çıktı sekiz yaşındaki küçük kız. Babası ve annesi dışarda bekliyordu. Küçük kız koşarak babasının kucağına atladı. Babası küçük kızını şefkatle arka koltuğa oturttu. Kendisi şöfor koltuğuna oturdu. Kadın arka koltuktaki kızını kontrol etmeden asla arabaya binmezdi ve yine öyle yaptı.

"Hayatım yine küçük prensesimin  emniyet kemerini takmayı unutmuşsun."

"Ah üzgünüm hayatım. Sakın beni azarlama. Kızım o kadar tatlı ki bazen ona bakmaktan yapmam gerekenleri unutuyorum."

Küçük kız ve annesi gülümsedi ve kadın kızının topuz olan kızıl saçlarını okşadı.

"Anne eve gidene kadar telefonunda oynayabilir miyim?"

"O kadar uzun süre oynayamazsın ama 15 dakika oynayabilirsin."

Kadın telefonunu kızına verdi ve en ön  koltuğa eşinin yanına oturdu.

...

Aradan 10 dakika geçmişti ve adam hala arabayı sürüyordu. Bir anda önlerinde beliren kar maskeli adamı görünce ani fren yaptı. Bu ani frenle kız elindeki telefonu düşürdü ve hızlıca emniyet kemerini çıkardı ve telefonu almak için eğildi. Tam bu sırada önlerine çıkan kar maskeli adam sürücü koltuğunun kapısını açtı ve adamı yakasından tutup dışarı çıkardı. Kadın endişeyle bağırdı.

"Hayatım!"

Bir adam daha geldi ve kadının tarafındaki kapıyı açıp kadını zorla dışarı çıkardı. Adam karısına baktı ve hafif bir baş hareketiyle işaret verdi. Ve tam o sırada Wayne çifti kendilerine silah doğrultan adamlara sağlam bir yumruk attı. Ondan sonra kollarına sağlam bir yumruk atıp silahı yere düşürmelerini sağladılar. Aralarında bir dövüş gerçekleşti ve Wayne çifti kazanmak üzereydi hatta iki adamıda yere devirmişlerdi. İki el silah sesi duyuldu ve karı kocanın bedeni yere yığıldı. Küçük kız arka koltuğun altına saklanmış bir taraftan gözyaşları içerisinde olanları dinliyor diğer taraftan ellerini ağzına kapatmış bir şekilde saklanıyordu. Sonra adamlardan biri konuştu.

"Arabayı inceleyin bakın bakalım bir şey bulabilecek misiniz?"

Kız artık sonunun geldiğini düşünüp ölümü beklemeye başladı.

7 yıl sonra

Bıkkın gözlerle aynaya bakıyor ve dişlerini fırçalıyordu kızıl uzun saçları olan kız. Ağzındaki macun kalıntısını lavaboya tükürdü ve ağzını çalkaladı. Tekrar aynaya baktı ve sanki karşısında biri varmış gibi aynadaki yansıması ile konuştu.

"Gotham'a dönmekmiş. Hadi lan ordan."

Gözleri nefretle parladı. Orası Joker adı verilen canavarın yaşadığı şehirde ondan değerli abisi Jason'u alan şehir (bu kitapta Bruce Jason'u sokakta bebekken buluyor yani Martha ile abi kardeş gibi büyüyor o yüzden ortada aşk durumu yok). O şehre lanet okuyordu. Nefret dolu düşüncelerinde boğulurken onu kurtaran şey ustasının sesiydi.

"Martha Allura Wayne. İki saat içinde çıkmamız gerek."

Bir anda silkelendi ve ağzını çalkalayıp banyodan çıktı. Kollarını göğüs hizasında bağladi ve göz devirerek konuştu.

"Buraya daha bir hafta önce geldik. Söyler misin neden geldik neden gidiyoruz?"

Kızın saçları gibi kızıl saçlara sahip olan adam sarı gözlerini kıza çevirdi.

"Paşa keyfim öyle istedi."

Kızın yüzünde alaylı bir gülümseme oluştu. Ne yapabilirdi ki. Sensei hep böyleydi işin komik tarafı senseinin karakteri ona geçmişti.

"Tamam o zaman siyah dövüş kıyafetim nasıl?"

"Elbise giy."

"Siyah."

"Kırmızı ve normal davran."

"Kimseyi yumruklamam."

"Lütfen."

Adam bunu söyledikten sonra kıza baktı ve gülümsedi. Bu gülümsemede bir baba şefkati vardı. Adam ellerini kızın uzun saçlarına uzattı ve saçlarını okşadı sonra da salondan çıktı.

...

İki saat süren uzun bir yolculuktan sonra

(Martha'nın giydikleri)

Kızıl saçlı adam uçaktan suratı beş karış indi. Sebebi ise kızın giydikleriydi.
Adam bıkkınca nefes verdi ve kıza dönüp söylendi.

"Evet çok teşekkür ederim bana sinir krizi geçirttiğin için."

Bütün yol boyunca bu şekilde söylenip durmuş ve bu konuda kızla küçük bir ağız dalaşı yapmışlardı. Kız telefonuna bakarken cevap verdi.

"Bana kırmızı giy demiştin bende kırmızı giydim."

"Sana kırmızı giy derken aklımda olan çocuk gibi giyinmen değildi."

"Stephen 15 yaşındayım teknik olarak zaten çocuğum."

Adam bıkkınca bir nefes verirken cevap verdi.

"Aslında teknik olarak ergensin ayrıca madem çocuk gibi giyineceksin bari kısa giyinmeseydin. En azından diz boyu giyinebilirdin (Stephen Türk babası mood 10)."

Kız yine telefonuna bakarken cevap verdi.

"O kadarda kısa değil abartma istersen. 1,58 boyum olduğu için sana öyle gelmiş."

"Hayır etek boyun cidden kısaydı ve Tanrı aşkına Martha benimle konuşurken telefon değilde yüzüme bakar mısın?"

Kız telefonunu kapattı ve adama döndü.

"Eeee büyükbabamla nerde ve ne zaman buluşuyoruz? Ve ben acıktım."

Adam derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı. Bu onun elinde olan bir şey değildi. Kızı kendisi böyle dik kafalı yetiştirmişti ve şimdi önünü beri alamıyordu.

"Suikastçiler birliğine gidiyoruz. Yani Al Ghul malikanesinde buluşacağız. Ayrıca hafta sonlar Dick Grayson'la kalacaksın."

"Bu nasıl bir mantık yaaa. Dick'le kalamam bana pembeleri giydirip baleye yazdırır o."

"Aslında çoktan yazdı."

Kız suratını astı ve homurdanmaya başladı.

"Ve Alfred Penyworth'te bunu onayladı. Haftada sadece iki gün bale dersin var mutlu olmalısın."

"Alfy amcadanda nefret ediyorum ve ne? Aman Tanrım mutluluktan havalara uçuyorum(!).''

Adam hafifçe gülümsedi. Kızının bazen çok huysuz olduğunu biliyordu ama yapacak bir şeyi de yoktu çünkü kızının mizacı böyleydi.

"Martha bazı şeyleri şuanda anlamayabilirsin ama inan bana anlayacaksın. Dick'in seni ne kadar çok sevdiğini ve korumak için elinde geleni yaptığını."

"Beni savaşa sokmayarak koruyabildiğini düşünüyor. Ama koruyamaz. Jason abimi koruyamadığı gibi. Ben değil Dick anlamıyor. Gotham'da savaşmayı bilmek gerektiğini anlamıyor."

"Dick senin yerine savaşmaya hazır. Senin Allen yerine savaşmaya hazır olduğunu gibi."

Kız kollarını göğsünde birleştirdi ve omuz silkti.

"İkisi aynı şey değil. Allen abim hasta ama ben değilim. O yüzden beni korumasına gerek yok. Her neyse bu konuda tartışmak istemiyorum. Hadi gidelim."

Adam kızın uzun saçlarını okşadı (arkadaşlar tanıtımda Martha'yı kısa saçlı olarak tanıttığımı biliyorum ama sonradan kestirecek daha doğrusu kesecek.) Adam bariz bir şefkat olan gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.

"Anlayacaksın Martha (sende mi be Stephen sende mi klasik ebeveynler gibi oldun).

Bir hafta sonra

Gözlerini araladı genç delikanlı ve takvimine baktı. Bugün pazartesiydi ve okulun ilk günüydü. Evet okul. Yatağından kalktı ve duşa girip hızlıca hazırlandı. Turuncu saç bandını siyah uzun saçlarına taktı ve oda arkadaşına uyandırmak için hafifçe dürttü.

"Conner kalk hadi. Bugün yeni okul yılımızın ilk günü. İlk günden geç kalmak istemezsin."

Conner bu okula üç ay önce gelmişti ve kimseyle anlaşamadığı için onu Tye'ın yanına vermişler. Tye Conner'a göre daha kibar bir karaktere ve daha yumuşak bir mizaca sahipti. Çocuk mavi gözlerini araladı ve öfkeyle oda arkadaşına baktı.

"Canına mı susadın Longshadow?"

"Üzgünüm ama biliyorsun ilk ders Bayan Clara'ya. Geç kalır ya da gitmezsek bir sonraki ders canımıza okur."

Conner bıkkın bir nefes vererek yataktan çıktı ve homurdanıp söylenmeye başladı. Hiç anlamıyordu. Özeller sınıfındaydı ve kahraman olmayı öğrenmesi gerekiyordu ama o çok gerekliymiş gibi matematik, fizik, kimya veya coğrafa öğreniyordu. 'Gerçekten bu gerekli mi?' Diye geçirdi içinden. Hazırlandı ve odadan çıktı.

...

Bir kaç kişi sınıfa girmiş ve sınıftaki yerini almıştı. Bir kaç kişi dışında sınıf hemen hemen tam sayılırdı. O sırada özeller sınıfında olmayan siyah uzun saçlı bir kız sınıfa girdi ve gözlerini sınıfta gezdirdi. Tam o anda uzun saçlı çocuk kafasını bıkkınlıkla sıraya gömdü ve söylendi.

Tye:
"Yine mi bu kız? Ama gerçekten yeter artık."

O sırada kız aradığını bulmuş gibi gülümsedi ve Tye'ın yanına geldi.

"Tye tatlım merhaba nasılsın?"

"Seni gördüm daha kötü oldum. Ne istiyorsun Elizabeth."

"Biliyorsun ki Elizabet isminden pek hoşlanmıyorum. Adım Sisi. Ve seni yine yalnız gördüm. Demek ki kız arkadaşın yok. Artık bana olan hislerini kabul etsende sevgili mi olsak."

"Sana karşı hissettiğim tek şey yüzünü gördüğüm her an geçirdiğim sinir krizi. Şimdi beni rahat bırakır mısın?"

Çocuk lafını bitirir bitirmez çantasından yarasa şeklinde bir toka çıkardı ve ona bakmaya başladı. Bu tokayı düşüren kızı tekrar görmeyi çok istiyordu.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top