1.6

Johnny eğildi eğildi eğildi....

Aralarındaki mesafe tekrar bir nefes kadar azalmıştı. Mira gözlerini kapatmış, nefesini tutmuş olacakları beklerken duyduğu telefon sesi ile adamın kıskacından kurtuldu.

Sanki biri onları bu halde yakalamış gibi telaşlanmıştı. Kimsenin görmediğini yalnızca telefonla arandığını farketmesi biraz zamanını aldı.

Johnny'nin yine sinirini sakinleştirmeye çalıştığını gördüğünde yüksek sesle çalan telefonunu cebinden çıkarttı ve kim olduğuna bakmadan açtı.

"Alo Mira." dedi hattın ucundaki Chris. Mira tam ona azar atacağı sırada "Baban burada." dedi, kadının daha önce hiç duymadığı ciddi bir ses tonuyla.

***

Kendisinin şaşkınlığı Johnny'de büyük bir merak uyandırdı. "Mira? İyi misin? Kim o? Ne olmuş?"

"Babam... Babam buradaymış."

"Baban mı?"

Johnny kadının neden bu kadar şaşırdığını, hatta paniklediğini anlayamamıştı.

"Buraya asla gelmezdi, burada... Mümkün değil!" diye kendi kendine mırıldanarak kapıdan çıktı Mira. Johnny duruma anlam veremediği için şaşkın bakışlarıyla takip etti koridorda koşar adım giden kadını.

Stüdyonun büyük çekim salonuna girdiklerinde Mira babasını gördü. Gerçekten buradaydı! Kapıdan birkaç metre ötede gözleriyle etrafını inceliyordu. Karşısında duran Chris de aynı bakışlarla ona bakıyordu.

Babasının ve arkadaşını ise henüz etrafı toparlamayı bitirmemiş set ekibi (çalışıyorlar gibi görünselerde) izliyorlardı. Sözde işlerini yaparlarken aralarında fısıldaşmalar olduğu apaçıktı.

Kravatı gevşetilmiş gömleği dağılmış babasına birkaç dakika kapı girişinden baktı Mira. Johnny kendisi de onun peşinden içeriye girdiğinde çevresindekilerin dikkatini çektiğini biliyordu.

Önünde duraklayan kadın gergin adımlarla babasına yaklaşırken o olduğu yerde durakladı. Chris, baba kıza özel alan sağlayabilmek için Johnny'nin yanına adımladı ama öncesinde kızın babasıyla birkaç kelime konuştu, vedalaşmak için tokalaştı.

"Bu adam... Miranın babası mı yani?" diye sordu Johnny yanına gelip kendisi gibi fısıldayarak tartışan çifti izleyen Chris'e.

Chris kaşlarını çatarak ona döndü. "Bilmiyor muydun?"

Aynı şaşkınlıkla bu sefer Johnny sarışın adama döndü. "Bilmem mi gerekiyordu?"

"Johnny, o Andrew Black! Ünlü iş adamlarından! Mira'nın babası! Kız babası zengin diye sette zorbalanıyor, dedikodusu dönüyor. Gerçekten hiç duymadın mı?"

Johnny tekrar Mira ve babasına dönmeden önce şaşkın bir şekilde hayır manasında kafasını salladı. Çift bir süre sessizce tartıştıktan sonra durakladılar. Yaşlı adam kafasını kaldırarak kendisiyle gözgöze geldi. Bir şeyler söyledikten sonra arkasına dönerek çıkış kapısından çıktı.

Mira onun arkasından baktıktan sonra derin bir nefes verdi. Bir şeyler düşünüyormuş gibiydi ama kafasını tavana doğru kaldırmasından Johnny onun gözyaşı dökmemeye çalıştığını anladı.

Ardından kendilerine doğru gelmeye başladı Mira. Johnny ve Chris ile gözgöze gelmemek için kafasını yürüdüğü yoldan kaldırmadı. Onlara bir şey söylemeden etraflarından dolanarak hemen arkalarında bulunan kapıdan tekrar karmaşık koridorlara girdi.

Johnny hemen onu takip etti, arkasından Chris'in geldiğinin farkındaydı.

"Mira! Mira ne oldu?" Ama kadının ona cevap vermeye niyeti yoktu. Hızlı adımlarla eşyalarının bulunduğu personel odasına adımladı. Johnny kapının küçük aralığından çıkmak için hazırlanan insanları gördüğünden içeriye girmedi, herkesin dikkatini üstüne çekmek istemiyordu.

Kadının bir dolaptan eşyalarını hızla toparlamasını sesssizce kapı aralığından izledi. Çantası ve elindeki kapüşonlusuyla aynı hızla dışarı çıktı Mira. Johnny çıkışa gittiğini biliyordu bu yüzden sessiz kaldı. Kendi odasına yaklaştıklarında hızlanarak onun önüne geçti ve durdu.

Odasının içini işaret ederek "Lütfen birkaç dakika konuşabilir miyiz?" diye sordu. Mira sessizce onu kafasıyla onayladı ve odaya girdi. Johnny peşindeki Chris'e izin vermeden odasına girdi ve hemen ardından adamın yüzüne kapıyı kapattı.

"BURNUMU KIRABİLİRDİN!" diye kapının ardından bağıran Chris'i ikisi de duymamazlıktan geldi.

"Baban sana ne söyledi?" dedi merakla Johnny. Biraz tereddütten sonra kadının yanakların tuttu ve yüzünü nazikçe kendisine bakcak şekilde kaldırdı.

Mira onunla bakışları buluştuğunda yine ağlamanın eşiğine geldiğini hissetti. "Annemin tansiyonu çıkmış, bayılmış. Hemen hastaneye kaldırmışlar. Benim ismimi sayıkladığı için babam beni hastaneye götürmeye gelmiş." dedi sonunda gözünden bir damla yaş firar etti. Johnny kadını hemen göğsüne çekti.

"Ağlama, ağladığını görmeyi hiç sevmedim." diye sessizce yalvardı kadına. "Eminim iyi olacaktır."

Mira kollarını sıkıca adama doladı ve kafası onun göğsündeyken birkaç dakika sessizce gözyaşı döktü. "Gitmeliyim." dedi sonunda. Hala ikisi birbirine sıkıca sarılmış, yüzü adamın göğsündeyken sesi boğuk çıktı. Kafasını geri çekti ve adamla yüzyüze geldi.

"Babam arabada beni bekliyor."

Johnny onun gözyaşlarını sildi bir eliyle. Diğer kolu hala onu sımsıkı sarmış ve yanında tutuyordu. Çok yakınlardı.

Johnny kadının hala nemli olan yanağına ufak bir öpücük kondurdu ve yavaşça sarılmadan uzaklaştı. Hemen cebinden telefonunu çıkartarak ona uzattı.

"Numaran bende yok, merak ederim." dedi kendisine bakan kadına. "İnstagramdan da engelledin." dedi utangaç bir şekilde ensesini kaşırken.

Her şeye rağmen Mira'nın yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. Onun elinden telefonu alıp, numarasını girdi. Adamı şaşırtarak o da onun yanağına bir öpücük kondurdu. "Her şey için teşekkürler." dedi ve kapıdan hızla çıktı.

Kapıya kulağını yaslamış olan Chris bir an sendeledi. Mira onu umursamadan aceleyle çıkışa yöneldi, Johnny ise gözlerini devirmeden edemedi.

"Yani?" dedi Chris imalı imalı kaşlarını oynatıyor ve sırıtıyordu. "Siz şimdi Mira ile.." Johnny tekrar onun yüzüne kapıyı kapattı.

"BU YAPTIĞIN KABALIK!"

-

Mira durduğu camın arkasında, hasta yatağında yatan annesine gözlerini dikmişti. Duyduğu telefon sesi ile transından kurtuldu.

Ekranda -sadece yarım saat önce mesajlaştığı için artık kayıtlı olan- Johnny'nin ismini gördüğünde şaşırdı. Camın ardındaki annesine baktıktan sonra koridorda merdivenlere doğru adımladı. Telefonu açtı ve kulağına koydu.

"Hey." dedi açar açmaz, sesi utandığı için istediği kadar keyifli çıkmadı.

"Tekrar merhaba." dedi Johnny kendisiyle birlikte kadını kıkırdatarak.

"Hala hastanede misin?"

"Evet. Biliyorum çok fazla geç kalmamı söylemiştin, başında beklememin ona da bir faydası yok falan ama ayrılamadım bir türlü ne yapayım. Şimdi çıkacağım hastaneden."

"Hey hey hey. Sakinleş." diye kıkırdadı tekrar Johnny. "Sadece kendini yormanı istemiyorum."

Mira asansöre binerken duyduğu cümle ile gülümsedi. Zemin kat tuşuna bastı, kapılar kapandı.

"Sanırım ayrılıyorum derken ciddiydin."

"Evet asansördeyim şu an."

"Bu iyi..." dedi Johnny. Mira onun heyecanlı sesine tuhaf bir kaş çatma verdi.

"Dışarda mısın?" diye sordu kadın telefondan gelen seslerden öyle olduğunu anlayabiliyordu. Yarım saat önce yatacağımı söylemişti bu adam. Danışmanın önünden geçerek hastane kapısına doğru adımladı, gece yarısı olduğu için hastanenin bu kısmı neredeyse bomboştu.

"Tam olarak kapındayım, diyebilirim."

Adamın sözlerine Mira şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Çünkü o tam cevap verirken hastanenin camından onu dışarda gördü. Kendi scooter motosikletiyle.

Yavaşça telefonu kulağından indirdi. Johnny de onun hareketini takip etti ve aramayı sonlandırdı.

Kadın hastane kapısından çıktı, küçük mavi motora yaslanmış adamı gördüğünde daha fazla kendisini tutamayarak kıkırdadı.

"İnsan Johnny Depp'i bir motorla düşünmek istediğinde akla gelen kesinlikle bu olmaz."

Johnny kadının cümlesine utanarak gülümsedi. Ensesini kaşırken "Evet şu bad boy enerjisi falan." diye onun şakasına katıldı.

"Motorumu nasıl setten buraya getirdiğini merak etmeli miyim?"

"Chris..." diye cevap verdi Johnny. "Biraz rica (!) ile ondaki yedek anahtarları alabildim. Kendisinde anahtar olduğunu söyleyen de oydu."

Mira cümlesinin 'rica' kısmında sorgular gibi tek kaşını kaldırsa da, gülümseyerek teşekkür etti. Etrafına baktığında Johnny'yi bekleyen araba olmadığını gördü.

"Şey.." dedi biraz utanarak, hala Johnny Depp ile bu kadar samimi olduğunu kabul etmekte zorlanıyordu. Zaten setteyken göğsüne sokularak ağlamış olmasına inanamıyordu. Günün geri kalanında (annesinin sakin bir şekilde uyumasını bir camın arkasında seyrederken) bu olaya şaşırarak geçirdi.

"Dilersen seni istediğin yere kadar bırakabilirim." Johnny; kadının utangaç halinden, yanaklarında oluşmaya başlayan kızarıklığı izlemekten keyif alarak gülümsedi.

"Sanırım bugün seni evine bırakan ben olacağım." dedi kadını şaşırtarak. Ardından motora bindi ve kendisini izleyen kadına elini döndü ve elini uzattı. Mira o zaman farketti motorun gidonunda asılı ikinci kaskı.

Johnny ile arkadaki sepet arasına binerken heyecanının arttığını hissedebiliyordu. JOHNNY'YE TEKRAR SARILACAKTI.

Nihayet oturabildiğinde kendisine uzatılan kaskını aldı ve kafasına taktı.

"Sıkı tutun." diye uyardı Johnny, kadın motorunun çok fazla hız yapmadığını bildiği için ve tutunmak için başka yerler olmasından dolayı -Johnny'nin bunları bildiğini biliyordu- onun bu isteğine sesli güldü. Yine de adamın beline kollarını doladı.

Artık yüzü kızarmış olsa da kimse göremeyeceği için Mira bulunduğu durumun keyfini çıkardı. Kolları beline dolanmış, adama omzunun üzerinden evinin yolunu tarif ediyordu ve onun da gülümsediğini görebiliyordu.

"Şurası" diye parmağıyla gösterdi Mira, lısa süreli bir yolculuğun ardından evinin bulunduğu sokağa girdiklerinde. Johnny evin garajın önündeki yola girdi ve yavaşlattığı motoru tamamen durdurdu.

Önce arkasındaki kadının inmesi için bekledi. "İşte geldik." dedi Mira, cümlesinin saçmalığını farketti ve tekrar utandı. "Sen nasıl gideceksin?" diye sordu hemen, konuyu değiştirmek isteyerek.

Johnny gülümsedi. "Sen de beni evime bırakmak ister misin? Sonra ben de seni tekrar getiririm. Sanaha kadar tekrar ederiz" Mira adamın hilyalı bir şekilde söylediği şakasına sesli bir şekilde güldü.

"Ciddiyim!" diye azarladı adamı sonunda.

"Merak etme beni almaya gelirler birazdan."

"Sana taksi çağırabilirim." diye hızla bir öneride bulundu Mira. O kadar hızlıydı ki adamı gülümsetti. "Bu arada da bir kahve içebiliriz."

Johnny'nin arkasını döndüğü sokağa giren siyah bir minibüs göründü. Oyuncu da kadının gözlerinin düştüğü arabaya döndü ve biraz yüzü düştü. "Geldiler bile." diye mırıldandı.

Kadına döndü onun yüzündeki keyfi kaçmış gülümseyi gördüğünde "Böylesi daha iyi." diye ikna etmeye çalıştı onu. Uzanarak kadının elini nazikçe tuttu, bu arada onun tepkisini ölçmek için yüzüne hızlı ve çekingen bir bakış attı.

"Dinlenmen gerekiyor, yarın yine sette işin var."

"Senin yok mu?"

Johnny hayır manasında kafasını salladı. "Yarın çekilecek bir sahnem yok." Mira iyice keyfinin kaçtığını hissetti. Bunu göstermemek için hemen yüzünü toparladı.

"Ama ertesi gün, tamamen setteyim." diye hemen devam etti Johnny onun yüzünün düştüğünü gördüğünde.

Mira gülümsedi, onu gördüğünde Johnny de gülümsedi.

"Gitmeliyim." diye mırıldandı sonunda. Parmakları avuçlarındaki, kadının küçük elleri ile oynuyordu. Mira onu gönülsüzce kafasıyla onayladı.

Johnny hemen önünde duran kadının gözlerine daldı bir süre. Sonunda "Böyle bakmaya devam edersen..." dedi.

Mira utanmasına rağmen masum bir şekilde -yüzündeki gülümsemeyi dudağını dişleyerek tutmaya çalışsa da işe yaramadı-"Nasıl?" diye sordu hemen.

Johnny kadının sinsi gülüşünü gördü, gözlerine dönmeden önce dudaklarına bşr kere daha baktı. Kadının ellerini bırakarak yüzünü iki yanından nazikçe tuttu. "Lütfen kızma." diye mırıldandı. Mira daha onun ne dediğini anlamaya çalışırken dudaklarına kapanan dudaklarla kalakaldı.

Ayrıldıklarında şaşkın balık gibi kalan kadının haline güldü Johnny. Dudaklarına bir küçük öpücük daha koyduktan sonra "İyi geceler." diyerek arkasında kapısı açık kendisini bekleyen minibüse koştu.

Mira şaşkın bir şekilde arabanın arkasınsan elini salladıktan sonra, eli dudaklarına gitti. Az önce elinin olduğu yerde Johnny'nin dudakları vardı.

Kocaman bir gülümseme oluştu yüzünde ve kendi haline güldükten sonra adeta sekerek evinin kapısına adımladı.

.・。.・゜✭・.・✫・゜・。.
Kelime Sayısı: 1583
Yayınlanma Tarihi: 11 Nisan 2024

Ben bile geri döndüğüme şeşırdım, o kadar çok oldu bu kitaba yazmayalı vkdlvkdşvkg

Bu arada kitabın bölüm sırası bilmediğim bir nedenden ötürü karman çorman ve düzeltilemiyor.
Acaba diyorum kitabı silip yeni kitap şeklinde sırayla mı yayınlasam 🤔

Neyse, umarım bölüm hoşunuza gider.
Müsait oldukça -tabi diğer kitaplarım da dahil- daha fazla burakarda olmaya çalışacağım

Bu arada kitap için bölüm isteyen bazı kimseler bölümlere ne oy ne yorum yapmıyor.

E insan da haliyle kitapları ilgi görmüyormuş hissine kapılıyor.

Lütfen -sadece bu kitaptan bahsetmiyorum- kitapları severek takip ediyorsanız yazarlara geri dönüşler verin ki onlar da bölüm yazmak için heyecanlansın

İyi bayramlar

İyi günler

_Binsan_

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top