3. Bölüm💫
Acı seni daha güçlü yapar. Korku seni daha cesur yapar. Kırık bir kalp ise; daha akıllı yapar.
Hayır, hayır! Bir dakika, ben şu an yanlış görüyorum değil mi? Lütfen biri bana rüyada olduğumu daha doğrusu kabusta olduğumu söylesin. Karşımda ki manzara gerçek değil! Yok, yok, böyle bir şey olamaz!
Şu an karşımda en yakın arkadaşlarımdan birisi olan Aleyna ve evlenmeyi düşündüğüm biricik(!) sevgilim Furkan dudak dudağa değil diyin! Hayır ya, böyle bir şeyin olması imkansız. Aleyna benim en yakın arkadaşım insan en yakın arkadaşının sevgilisiyle nasıl öpüşebilir ki?!
Furkan... daha bu sabah evlenmek istediğimizi babasına söyleyecekti. Vay be!
Gözlerimin dolduğunu hissediyorum. Hayır Gökçe, sen güçlü bir kızsın ağlamak yok hele ki bunlar için asla!
En sonunda kendime gelerek konuşmaya başladım. Ellerimi iki yana açarak inanamayan gözlerle bir kez daha baktım karşımda duran o iki insana.
"S-siz... siz nasıl insanlarsınız ya! Ha? Hiç mi utanmanız yok sizin?! Nasıl böyle bir şeyi yapabilirsiniz?!"
Gülmeye başladım, neden mi ?Delirmeye başladığım falan yok bu arada, şöyle ki beş dakikaya yakın bir zamandır kapıdan onları izliyorum ama ben konuşana kadar beni fark etmiyorlar bile. VAOV!
Sonunda konuşmam ile beni fark edebildiler. Beni fark eden Furkan ve Aleyna'nın şaşkınlıkları gözle görülürdü. İlk önce gözleri ardına kadar açıldı daha sonra birbirlerine baktılar. Aralarında mükemmel bir bakışma geçti.
Ee tabii şaşırırsınız çünkü basıldınız! Kendine ilk gelen Aleyna oldu. Hemen konuşmaya başladı.
"Bak Gökçe göründüğü gibi değil."
Ne dedi o? Göründüğü gibi değil mi? Gerçekten komikmiş(!) Sinirle sağ elimi yumruk yaptım. Sakin kalmaya çalışıyordum. Sinirle güldüm.
"Nasıl göründüğü gibi değil ! Gözümle görmesem inanırdım ama gözümle gördüm ya! Bildiğin öpüşüyordunuz! Gözlerimin gördüğüne mi inanayım yoksa sana mı? Sorumu kendim cevaplıyorum , tabii ki de gözlerime! Ya ben sizi beş dakikaya yakın bir zaman şu kapının önünde izledim. Artık ne kadar kendinizden geçtiyseniz beni bile fark etmediniz."
Sustu... sustular. Susarsınız tabii! Karşıma geçip 'Ay kusura bakma Gökçe'cim yanlışlıkla öpüştük olay senin gördüğün gibi değil, bizi yanlış anladın' mı diyecekler? Suçlular bunu gayrette iyi biliyorlar. Suçsuz olan bir insan konuşur kendini savunur ortada yanlış anlaşılma falan var der değil mi? Ama bu işin yanlış anlaşılması olmaz!
Histerik bir şekilde güldüm. Madem yanlış anlaşılma buyursunlar savunsunlar kendilerini.
"Ne oldu? Neden sustunuz? Hani benim gördüğüm gibi değildi! Savunsanıza kendinizi! Hadi ne duruyorsunuz ! Madem her şey bir yanlış anlaşılmadan ibaret neden doğrusunu söylemiyorsunuz? Söyleyemezsiniz neden mi? Çünkü! Olay tam da benim gördüğüm gibi."
Çok sinirliydim hem de fazlasıyla . Her şey üst üste gelmişti. Şu an deli gibi ağlamak, boğazım yırtılmasıyla kadara bağırmak istiyorum ama burada olmaz kendimi tutmalıyım.
Aleyna'ya döndüm. Gerçekten neden böyle bir şey yaptı anlamıyorum. Dünya da o kadar erkek bulunurken neden benim sevgilim? Bir insan nasıl en yakın arkadaşının sevgilisine göz dikebilirdi? İşaret parmağımı ona doğrultup;
"Sen! Ben sana arkadaş dedim, dost dedim, kardeş dedim bağrıma bastım be! Ama sen ne yaptın? Gittin ilk fırsatta Furkan'ın kollarına mı atladın? Vay canına, yakın arkadaşımın pardon eski yakın arkadaşımın yaptığı şeye bakın! Gözlerim yaşardı. Bundan sonra ne sen benim dostumsun ne de ben senin ! Yakın arkadaşlar birbirine ihanet etmezler, arkadan vurmazlar, sevgilisine göz dikmezler. Tam tersi birbirlerine güvenirler, destek çıkarlar, sırt sırta verirler. Allah senin gibi arkadaşı düşmanıma vermesin!"
Furkan'a doğru döndüm ona da iki çift lafım var. Tiksinerek yüzümü buruşturdum.
"Bitti..."
Furkan'ın gözleri irileşirken oturduğu yerden ayaklandı.
"Gökçe bir dinle-"
Bana doğru adımlamaya başlaması ile elimi öne uzatarak geriledim.
"Ne dinle be ne dinlemesinden bahsediyorsun sen?! Biz seninle evlenmeyi düşünüyorduk daha bu sabah ya bu sabah! Babanla konuşmaya gidecektin. Ne oldu? Ne değişti? Sen sevgilini en yakın arkadaşınla basmak ne demek bilir misin? Bilmezsin, neden? Çünkü ben senin gibi şerefsiz değilim. Sizin kadar düşmedim ben! Seni tanıdığım, seni sevdiğim, sana güvendiğin güne lanet olsun! Ne haliniz varsa görün."
Arkamı dönüp koşar adımlarla evi terk ettim. Gözyaşlarım benden izinsiz akmaya başlamıştı.
Kendimi hiç olmadığı kadar kötü hissediyordum. İğrenç bir gün geçiriyordum. Sadece birkaç saat içerisinde başıma gelmeyen bir şey kalmamıştı. Bunu onların yanına bırakacak değildim. Onlara verdiğim güvenimi, sevgimi her şeyimi paramparça etmişlerdi.
Daha sessiz, yalnız kalabileceğim bir yere gitmek istiyordum. Her şeyden uzaklaşmak ve biraz da olsa yalnız kalmak istiyordum. Kimsenin beni bulmayacağı bir yer.
Koşarken sol tarafımda parlak bir ışık belirdi ışıkla birlikte vücudumda felaket bir acı yer aldı. Acıyla kendimi yerde bulurken kulaklarımda ilk önce korna sesi daha sonra fren sesi yankılandı. Ve sonrası ise koca bir boşluk.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top