Gitmek Bazen Kalmak Gibidir

Kemiklerin bile kırılmamaya yemin ettiği bir andaydık
Hiç kimse tek kelime etmedi
Üstüne megafon asılı direkler bile sustu
Çam ağacından bir iki kozalak yuvarlandı
Ama henüz birkaç halkaya sahipti, gençti, anlamsız ve çocuksu birkaç hareketti yaptığı..
Duvarlara resmedilmiş o son günün, neşe ve zevki vardı üstünde, yani sıfır üssü sıfır
Bulutlar sanki gökyüzünden bir şey saklıyordu, neydi yıldızlarla alıp veremediği
Niyeydi bu telaş niyeydi bu titrek ses
Bir şeylerin sonuna mı geliyorduk yoksa?
Yine mi eve yalnız dönüşlerin olduğu saatlere sürükleniyorduk
Yine mi onlarca tilki dolaşmaya başlamıştı sokaklarda
Hepsi bir parça kağıda aç, bir damla mürekkebe susuz..
Yine mi akrep yelkovanı sebepsiz kovalayacaktı, küçük bir kutu içinde
Yine mi parklarda çocuklar bensiz gülüp eğlenecekti
Sonbaharda dahi yaprak dökmeyen ağaçlara hasret sürüp gidecekti yine
Sağlığa zararlı birkaç kelimeyi hazmetmenin o derin sancısı vardı üstümde
Parçalıyordu, kırıp döküyordu belki ama önemi yoktu
Birkaç bardak belki birkaç kuyu yeterdi acıyı dindirmek için
Ve de anlaşılmak için konuşmak gerekecekti artık..
Büyük taşların doldurduğu küçük kaldırımlar, yine uğrak olmuştu bana
Pek kullanılmayan bir üst geçit karşıda bir deniz bir de dağ ve onların üstünde gökyüzü
Bakıyorum, izliyorum sadece..
O güneş benim için denizlere gömülüyor, benim için gökyüzünü kızıla boyuyor
Güneş batmış, ay benim için beliriyor, köpekler benim adımı anıyor zehir içmiş gecenin içinden
Ben ne diye kendi büyüttüğüm bir duygunun kölesi oluyorum
Karalayıp duruyorum hep aynı dizeyi, hep aynı pencereden izliyorum hayatı
Ne diye bunu kendime yapıyorum
Ne diye içiyorum ne diye sızlıyorum ve sızıyorum
Zaman geçiyor, bense bir zindanda, ellerim kollarım bağlı,
Eski zamandan oynayan gölgeleri izliyorum..

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top