2.Bölüm
Uyandığımda saat 12'yi çoktan geçmişti. Yataktan kalkıp bayoya yöneldim,elimi yüzümü yıkayıp mutfağa gittim. Canım hiçbir şey yemek istemiyordu uyanır uyanmaz kahvaltı yapabilen tiplerden değildim,belirli bir zaman geçmesi gerekiyordu. Bir süre buzdolabı ile bakıştıktan sonra tekrar odama döndüm.
Dolabımdan siyah dar paça pantolonumu ve bordo kazağımı çıkardım. Kıyafetlerimi giymeden önce sıcak bir duş alma fikri cazip gelmişti. Hemde bedenimin rahatlaması için iyi bir düşünceydi. Düşündüğümü gerçekleştirmek için adımlarımı banyoya yönlendirdim. Suyu açıp kıyafetlerimi çıkartırken dünkü üstümle yatmış olduğumu fark ettim. Yüzümde bir gülümseme oluştu bu düşünce karşısında,annem aklıma gelmişti. Bana bu konuda çok kızardı,arada üşendiğimden ya da fazla yorgunluktan dolayı üstümle yatardım ve annem bu davranışımdan hiç tatmin olmazdı. Aklıma hücum eden anılar beraberinde özlemide getirmişti.
Annemi özlemiştim,babamı,kardeşlerimi ve daha birçok şeyi... Bir iç çekip kendimi sıcak suyun rahatlatıcı etkisine bıraktım. Duş almam sona erdiğinde kurulanıp kıyafetlerimi giyindim. Saçlarımı kurutmak zorundaydım her ne kadar sevmesemde malum kış ayında olduğumuzdan dolayı ev sıcak olsa bile hastalık hastası olan ben şifayı kapıyordum. Saçlarımı kurutma işlemini tamamalayıp mutfağa geçtim. Birazcık atıştırıp dışarı çıkmak için hazırlanmaya başladım. Aynanın karşısına geçip kendimle göz göze geldiğimde görüntüm beni şaşırtmamıştı. Çöken göz altlarım,rengi kaçmış zayıf bir yüz. Makyaj yapıp yapmamak arasında gidip geldim ama en sonunda yapmakta karar kıldım. Makyajı çok sevdiğim söylenemezdi ama hafif bir şekilde yapmak hoşuma gidiyordu. Eyeliner,rimel,göz kalemi üçlüsünü kullanarak hafif bir makyaj yaptım,saçlarım zaten açık duracağı için onlara dokunmadım.
Son günlerde yağan yağmur nedeniyle karlar erimişti ve tekrar ne zaman yağacağı belli olmuyordu. Pencereden dışarıyı kontrol ettiğimde yağmurun yağdığını gördüm. Bir kaç dakika izledikten sonra montumu giyinip kapıya yöneldim. Şemsiyeyi sevmiyordum ve yanımda kumaş bir çantam olmadığı müddetçe almıyordum. Şemsiyeyi es geçip postallarımı alıp giyindim. Dışarı çıktığımda beremi ve atkımı almayı unuttuğumu fark ettim. Üşengeç yanım baskın olduğundan geri dönmeye tenezzül bile etmeden yoluma devam ettim.
Şehrin bu kısmını seviyordum fazla kalabalık değildi. Buraya geleli 3 aya yakın bir zaman olmuştu. Ocak ayının sonlarıdaydık,burası pahalı bir şehirdi ama benim şuanlık paraya ihtiyacım yoktu yinede her ihtimale karşı çalışmak istiyordum. Kredi kartımda para vardı ama ne olacağı belli olmazdı. Ne de olsa türk lirası doların yanında ucuz kalıyordu.
Toronto sokaklarında yürümeyi seviyordum işin eğlenceli kısmı yürümek için bile güzel bir şehirdi burası. Toronto... Hayallerimin şehri... Bu şehir bana bir çok şeyi hatırlatıyordu. Bazen kendimi anlayamıyordum,neden bu şehir neden? Uzaklaşmak,kendini toparlamak için neden canımı daha çok yakacak,hatırlamamı sağlayacak ülkeyi,şehri seçiyordum ki. Ve ben kendimi yine yargılarken buldum. Bir anda yürümeyi kesip durdum,derin bir nefes alıp yüremeye devam ettim. O olaydan sonra bunu hep yapıyordum. Sürekli kendime kızıyor,sinirleniyor ve suçluyordum. İşte yine aynısı oluyordu,olanların her bir saniyesi zihnimi ele geçiriyor,beni sıkıca tutup geçmişe geri götürüyor ve yeniden yaşatıyordu.
Her şey 5 ay önce olmuştu. Hayatımı mahveden,beni perişan eden,ailemi,onları ve her şeyi geride bırakmamı,Kanada'ya gelmemi sağlayan olay.
'5 Ağustos Cumartesi' hafızamdan asla silinmeyecek olan gün...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top