GİTMEN GEREKİYOR..

Rohini;
Rahul'le salonda televizyon izlerken kapı açıldı. Salondan seslendim.

"Nandii! Sen mi geldin!"
Hiiihhh Sidhart gelmiş.

"Aa Sid sen miydin? Hoş geldin."
"Abla neydi bu şimdi?"
"Ne?"
"Abla neyden bahsettiğimi biliyorsun."
"Aaa nasıl unuttum mutfakta bir şeyler hazılıyıcaktım. Ben onu yapıyım sonra konuşuruz."
"Abla! Abla gel buraya...! Abla!"

Kalkıp mutfaģa gittim. Are yâr Rahul'ü orda unuttum. Hemen onu kurtarmalıyım. Rahul'ü çağırmak için salona gittim. Sifhart sorgusuna başlamış.

"Enişte"
"Sid"
"Sende bu oyunun içindesin dimi."

"Rahul bana yardım etsene hayatım."
Rahul hemen yerinden kalkıp yanıma geldi. Beraber mutfaģa gittik.

"Özür dilerim seni orda unutmuşum."
"Kurtarmasaydın yanmıştım."

"Kurtulmuş değilsiniz. Abla neden yaptın böyle bir şey."
"Bunun açıklamasını sana yaptım yâr Jameela benim asistanım o yüzden ben yokke-"
"Abla kime ne anlattığının farkında mısın?"
"Evet te pek etkili olamıyorum sanırım." 
"Tçhhh hiç hemde."
"Ne yapsaydım başka türlü dinlemiyicektin kızı bende aynı yerde olunca konuşmak zorunda kalırsınız diye.. Konuştunuz mu?"
"Hayır. Hem sen onu dinliyeceğimi nasıl düşündün bunu yapmam."
"İyi yapma Sidhart kendi kendine beynindekileri yaşa gerçeği görme kardeşim. Neler duyacağını bilmediğin için korkuyorsun çünkü onu hâlâ seviyorsun."
"Hayır asla!"
"Hayır mı o zaman neden onun seninle çalışması senin için sorun çünkü onu görünce dayanamıyorsun değil mi onu sevdiğini hatırlıyorsun ve buda seni delirtiyor"
"Abla o Jameela!"
"Ee ne olmuş onu sevmiyorsan kim olduğu önrmli olmaz değil mi?"
"Abla o benim kız arkad-"
"Kız arkadaşındı değil mi ama dı yani eski. Yani geçmişte kalmış artık seni ilgilendirmiyor varlığıda yokluğuda nasıl olsa onu geçmişte bıraktın değil mi?"
"Evet!"

Sidhart sinirle yanımızından ayrılıp içeri geçince rahat bi nefes aldık.
"Rohini çok mu ağır oldu sence?"
"Galiba... ben  onunla konuşurum."

Rahul'le onun yanına geçtik.

"Sid aç mısın? Sana bir şeyler hazırlamamı ister misin? Sana körili tavuk yapmamı ister misin? Onu çok seviyorsun."
"Hayır abla istemiyorum aç değilim ben odama çıkıyorum yatıcam."
"Ama-"
"Abla yatıcam."
"Peki."

Sidhart odasına gitti.

"Rahul."
"Merak etme düzelicek her şey."
"Emin misin?"
"Söz veriyorum."
"Ben Sidhart'la konuşmaya gidiyim."
"Bekle biraz sinirini boşaltsın yalnız kalsın sonra konuşursun. Sen biraz uyu bu kadar sitres senin için iyi değil biliyorsun."
"Dizine yatsam saçımı okşayarak beni uyutur musun?"
"Bunu gerçekten soruyor musun?"

Hafiften gülümsedim. Rahul olmasaydı ben ne yapardım..

Rahul;
Rohini Sidhart için çok endişeleniyor. Bende onun için endişeleniyorum bu kadar sitres onun için iyi değil. Dizime yattı. Saçlarını okşıyarak onunla konuşmaya başladım.
"Biz neleri atlattık hatırlıyorsun değil mi Rohini. Hatırlasana sen o akşam düğününe 3 gün kalan akşam neler yaşamıştın neler hissetmiştin ama sonra biz tanıştık  ve senin dertlerinin üstesinden beraber geldik. Senin yanında ben vardım sana yardımcı olan bendim ve şimdi Sidhart'ın yanında sen varsın sen güçlüsün kardeşinin yanında durup dertlerini hafifletebilirsin biliyorum benim karım bunu yapabilir. Rohini.. uyudun mu.."

Rohini uyumuş. Kafasını yavaşça yastığa koyup kalktım. Mutfağa gidip ona süt hazırladım. Tekrar salona döndüğümde Rohini burnunu kaşıyarak uyanmaya çalışıyordu.
Mükemmel zamanlama.
Yavaş yavaş gözlerini açtı. Yanına eğildim.
"Sıcak süt?"
"Uyuduğumdan beri süt ısıtıp ısıtıp uyanmamı mı bekliyordun?"
"Yada ne zaman uyanacağını tahmin ettim? Bu daha mantıklı gibi."
"Ha evet nasıl?"
"7 sene karıcım."
"Peki. Sütümü ver."
"Buyrun."
"Şeker?"
"3 tane atıldı."
"Seviyorum seni dostum."
"Böyle devam."
"Rahul"
"Ne?"
"Yok bir şey!"
"Hm peki. O zaman seni çoookkk sevdiğimi söylemem gerekmiyor."
"Evet.... Hayır!"
"Rohini bunu zaten biliyorsun"
"Senden duymak istiyorum belki."
"Belki?"
"Of ben gidiyorum Sid'le konuşmaya."
"O sütü bitir önce."
"Nerden biliyorsun bitirmediğimi. 7 sene Rohini"
"Sen delisin."
"Sensin deli."

Rohini sütünü bitirip Sidhart'ın yanına gitmek için kalktı.
"Rohini her şey iyi olucak."
"Biliyorum bana söz verdin."

Rohini;
Kalkıp Sidhart'ın odasına gittim. Yavaşça kapısını açtım.
"Sidhart uyudun mu?"
Ses yok..
"Sanırım uyudun."
Sidhart'ın yatağının yanına oturdum. Uyurkende olsa onunla konuşmazsam rahatlayamam...

Sidhart;
Ne yapsam uyuyamıyorum. Yavaştan kapım açıldı. Galiba ablam geldi. Uyuyor numarası yaptım yatağımın yanına oturdu.

"Sid çok özür dilerim. Ben... gerçekten çok üzgünüm ama bunu yapmalıyım. Jameela'ya haksız yere böyle davranıyorsun gerçekten onun suçu yok. Onu bir kere olsun dinle ve sonra gerçekten çok pişman olucaksın ona böyle davrandığın için. Biliyorum onu hâlâ seviyorsun bugün gözlerindeki o sevinci gördüm tekrar onunla aynı yerdesin. Biliyorum onu yıldırmaya çalışıcaksın gitmesi için yapmadığını bırakmıyıcaksın ama bunu aslında istemiyorsun. 3 hafta seninle aynı yerde olacaģı için mutlusun bunu gözlerinden anlayabiliyorum. Emin ol oda sana ne kadar kızsada bi o kadarda mutlu. Senin ona sinirlenip baģırman özlediği şeyler... siz değişiksiniz yâr. Birbirinizi çok farklı seviyorsunuz. Birbirinizin en uç özelliklerini seviyorsunuz ve buda sizi eşsiz yapıyor. Sid istersen 5 istersen 10 gün Jameela'ya kötü davran ama sonunda onu dinle. Neyse keşke uyanık olsaydın ve bunları duysaydın ama belki bilinç altına bir şeyler göndermişimdir. Ne diyorum ben yâr. Saçmalıyorum. Ben sana söz verdim Sid her şeyin iyi olacağına dair ve sözümü tutucam.."

Ablam odadan çıktıktan sonra kalkıp yatağa oturdum. Jameela'nın suçu yok diyip duruyorlar ama nasıl olamayabilir. Beni bırakıp giden birinin suçu nasıl olmayabilir..
Kafamı yastığa koyunca gün içinde olanları düşündüm ve istemsizce gülümsedim.
Jameela sinirlenince gülmemek için kendimi zor tuttum. Bir an beni boğucak diye korkmadım değil. İnatçılığı iyice artmış ve eskisi kadar konuşmuyor tıpkı benim gibi olmuş.. O ben, bende o olmuşum sanki..
Yüzünü görünce o akşamı hatırlıyorum ve buna dayanamam hemen gitmen gerekiyor Jameela.. Hemen...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top