Zalim

Beklediğiniz olay düşündüğünüzden çok daha yakında~

"Harry"

Beni rahat bırak. Çok rahatım.

Wow. Bu cilt gerçekten yumuşak. Dikkatim dağıldı, ellerimi bel olması gereken yere kaydırdım. Kusursuz bir cilt.

Şu anda her kime dokunuyorsam muhteşem bir vücudu var. Dokundukça sertleştiğimi hissediyorum.

"Harry, alarmım" diye tısladı ses.

Bir kaç dakika daha. Zevkini çıkarmama izin ver. Ellerimi yumuşak olduğu halde kaslı olan vücutta dolaştırdığıma kafam karıştı. Bacakları açıktı, bu yüzden parmaklarımı yavaşça kasıklarına sürttüğümde altımda seğirdiğini hissettim.

"Harry," dedi ses, etkilendiğini hissedebiliyordum. "İşe gitmeliyim"

Kendime geldim ve keşke gelmeseydim çünkü sersemliğimle dokunduğum kişinin Louis olduğunu fark ettim.

Problem benim yine kollarımın arasında Louis ile uyanmam. Dün gece çok fazla seks yapmıştık, birbirimizi bir buçuk gündür görmüyorduk. Deliceydi.

Okuldan sonra geç saate kadar kütüphanede kaldığım için eve gider gitmez açlıkla mutfağa koşmuştum.

Sorun Louis'nin de orada olmasıydı, telefonda kız kardeşi olduğunu düşündüğüm birisiyle konuşuyordu, ta ki gözlerimiz birleşene kadar. Anında cümlesinin ortasında telefonu kapattı ve vücutlarımız öpüşmeye başlamadan önce sertçe çarpıştı. Gecenin büyük bir bölümünde seks yapmıştık ve böyle zamanlarda olduğu gibi Louis benim yatağımda uyumaya karar vermişti, bu da kollarımda uyanması anlamına geliyordu.

Devam et. Ellerim bacaklarının arasında yarı yolda durduğunda artık tamamen uyandığımı anlamıştı ve ona dokunduğumu biliyordum. Olayı seksüelleştir.

Ona aşık olduğunu anlamasına izin verme.

Devam ederek, parmaklarımı yumuşak iç uyluklarına çıkarttığımda nefesi tekledi. Siktir, şehvet başımı döndürüyor. Neredeyse uyanamadım bile.

Sırtı kollarımın arasında eğildiğinde, kalçası sertliğime sürtünce nefesimi tutup kendimi ona bastırdım. Sızlandı ve bacaklarını araladı.

Bacağını kendi uyluğumun üzerine çıkartmakta tereddüt etmedim, ve kasıklarını avuçladığımda benim gibi sert olduğunu hissedince inledim.

Alarmı umrumda değildi ve ucunda ölüm bile olsa ona şu anda kendimi gömecektim. Penisini tutup, tembelce aşağı yukarı sıvazladığımda kalçasını bana bastırdı. Alacaksın, kesinlikle istediğini alacaksın.

Yarı uyanık, tembelce arkaya uzanarak çekmecenin üzerindeki kayganlaştırıcıyı almaya çalıştım. Sonunda aldığımda tekrar inledim çünkü tekrar kendini ittirmişti. Küçük eli penisiyle oynadığım elime tutunurken başını geriye attı.

Bizim birlikte olmamız gerekiyor, Louis. Bize bir bak. Alarmın bizi uyandırdı, dünyaya karşı yarı uyanığız ama birbirimize karşı hala doyumsuzuz.

O fark etmeden üç parmağımı kayganlaştırmak istedim, elim kasıklarından ayrılınca sızlandı. Dikkatini dağıtmak için sırtına dokundum, daha sonra ait oldu yere parmağımı bastırdığımda nefesini tuttu ve sırtı yay gibi gerildi.

"Harry," diyerek inledi.

Dün geceki uyumadığımız zamanlardan zaten yarı açıktı. Resmen sadece bir kaç saat önce bitirmiştik bu yüzden vücudu hala rahatlama yolundaydı. Bu yüzden iki parmağımı ittirdiğimde inleyerek kendini parmaklarıma doğru itti. Benim için çok hazırdı. Her zaman böyle oluşu beni kendimden geçiriyordu.

Kollarımda uyanması her zamanki gibi tuhaf bir ortama sebep olmalıydı ama nefes alış verişlerimizin hızlanışı ve gittikçe sıcaklaşan ortam ve kendini sürekli bana bastıran vücudu kesinlikle durumu farklılaştırıyordu.

Üçüncüye geçmedim çünkü bir an önce olmasını istiyordum. İçinde olmaya, içindeyken parmaklarımı vücudunda gezdirmeye ihtiyacım var. Bunu her zamanki seksimizden farklı görmeyecek çünkü vücudu için olan düşkünlüğümü biliyor.

Parmaklarımı çıkartıp, kendimi kayganlaştırdıktan sonra elimle girişine pozisyonladım. Başını geriye attığında inledim çünkü daha içinde bile değildim ama o çok iyi tepki veriyordu.

İçine girip olağanüstü bir şekilde kaydığımda, kendisini tekrar bana bastırdı ve kalçalarından tuttum. Benimle dolu bir şekilde inlediğinde ciğerlerimdeki bütün hava beni terk etti.

Tırnaklarını belime geçirdi çünkü yetişebildiği tek yer burasıydı.

Bir ritimle başladım, hızlı da değil, yavaş da değil. Ellerim nerede olmasını istediğini bilmiyordu, uyluklarına dokunuyor, karnında ve göğsünde parmaklarımı gezdiriyor ve sonra tekrar karnına iniyordu.

Vücutlarımız birbirine sürtündükçe ritim hızlanmaya başladı, odama dolan nefes sesleri benim kendimi daha sert girmemi sağlıyordu.

Sızlandığında ne yaptığımı, ne kadar sert olduğumu fark ettim. Tanrım, hala çok dardı ve neden olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Umrumda da değildi, bu beni orgazma yaklaştırıyordu, daha da önemlisi ona daha çok zevk veriyordu.

Kolu saçımı kavramak için yükseldiğinde ve tutup çektiğinde kasıklarım yandı. Siktir. Bu pozisyon yeterli değildi. Daha fazlasına ihtiyacım var.

Onu yuvarlayarak yüz üstü yatmasını sağladım ve daha sert olabilmek için bacağını yükselttiğimde ağlarcasına bağırdı. Çarşafları kavradı, çünkü bana dokunamıyordu. Ama ben ona dokunabiliyordum, bir dirseğim beni kaldırıyordu, diğeri ise belindeydi.

Yüksek sesle inleyerek sertçe pompalamaya başladım. Sırtı terliyordu ve kasları yakalaşan orgazmdan dolayı gerilmeye başlamıştı. Beni daha fazla hissedebilmek için kalçasını yukarı ittiğinde gözlerim zevkle buğulandı, bu kaldırabileceğimden daha fazlaydı. Kalçalarımı her ittirişimde bana yüksek inlemeler veriyordu.

Çok yakındım. Benimle aynı anda gelmesini istiyordum öbür türlü boşalamayacaktı. Kalçalarını avuçlayarak uyluklarında elimi dolaştırarak daha derine girebilmek için bacaklarını biraz daha kaldırdım. Bu yaptığım sadece kendimi cezalandırmak olmuştu çünkü - Aman Tanrım.

"Hadi ama" sesim uykudan dolayı çok derindi ve seksten dolayı nefes nefese kalmıştı."Ver onu bana. Çok yaklaştım. İyi hissedeceksin."

Elleri çarşafları bırakarak uyluklarındaki elime sıkıca tutundu ve parmaklarını elimin altında kıvırdığında, parmaklarımız birbirine sıkıca tutundu ve el ele tutuşuyorduk.

O anda etrafımda sıkılaşarak boşalmaya başlayınca bende takip ettim, yine zevkten ayak parmaklarımı kıvırıyordu. Eli neredeyse elimi sıkmaktan kıracaktı, bende onu üst bacağını. Siktir.

Bu şimdiye kadar yaptığım ilk sabah seksiydi, ve kesinlikle tekrar istiyorum. Tabi olacağından değil çünkü Louis benim değil. Onunla seks yaparken çıkardığı inlemeleri bile ne kadar sevdiğimi söyleyemem, çünkü benim değil.

Bu beni öldürüyor.

Bu seks şimdiye kadar ki en samimi seksimizdi, ama yine de yeterli değil.

İçinden çıkarak kendimi kenara attım çükü manyak bir şekilde boyunun öperek ona seks için teşekkür etmek istiyordum.

Benimle konuşmadan benim gibi nefesini düzene sokmaya çalışarak uzanıyordu fakat bacaklarımla birbirine dolaşmış bacakları tenimi yakıyordu.

Kafasını bana çevirdi, yanakları kızarmış, mavi gözleri alev alev, saçları darmadağınıktı.

"Seni seviyorum"

Dudakları hareket etti, gerçekten söyledi bunu.

Ama bu gerçekte olan değildi. Bana küfrederek kalktı çünkü geç kalıyordu, bende ona umrumda olmadığını söyledim. Ve daha sonra işe gitmeye bile fırsatı olmadı çünkü onu yanlışlıkla duşta çıplak ve ıslak gördükten sonra odalarımızın kapısının önünde yerde onu becermeme izin verdi.

Gözlerimi yukarı kaldırdım ve kafam karışmıştı çünkü tamamen giyinik halde mutfaktaydım.

"Seni seviyorum" nefesini vererek ellerini yüzüme yerleştirdi ve vücudu ısısını hissedebileceğim kadar yakınımdaydı. "Okuldan çıktığında mesaj at, tamam mı?"

Ellerimi beline indirdiğimde kafam karman çorman olmuştu çünkü bu daha önce hiç olmamıştı. Ama gerçekten beni seviyormuş gibi görünüyordu.

"Nereye daldın, aptal?" gülümseyerek saçımı kulağımın arkasına ittirdi. "Dün geceyi mi düşünüyorsun?"

Sesini bilerek derinleştirdiğinde nefesim hızlanmaya başladı çünkü hala bana çok yakındı ve elleri yanaklarımdaydı.

"Kafamı toparla, aşkım" Sırıttıktan sonra yavaşça yanağımdan öptü. "Ve okuluna git"

Daha sonra geri çekilip benimle birlikte kapıya kadar yürüdü ve kapıyı açtı.

"Unutma," gülümsedi. "Mesaj at, seni alacağım" Hızlı bir öpücük için eğildiğinde kalbim tekrar çarpmaya başladı çünkü bunlar normal değildi. Bu daha çok istemememe sebep olduğundan onu kendime çektiğimde kıkırdadı. "Doyumsuzsun, Harry"

"Sadece senin için" dedim kendimi durduramadan.

Kızardı ve tekrar dudaklarıma uzandı. Nefesim alev almışım gibi hızlıydı.

"Biliyorum," dudaklarıma doğru gülümsedi. "Seni seviyorum."

Bana neden bunu söylüyor? Beni sevmiyor, biz yararlı arkadaşlarız.

"Seni seviyorum" dediğimde şok olmuştum. Burnuna benimkine sürttüğünde hissettiklerim beni ağlatabilirdi.

"Git," gülerek son kez yanağımı öpüp beni açık kapıdan ittirdi. "Yoksa gitmene hiç izin vermeyeceğim. Hatta belki seni kilitleyebilirim."

Güldüm, çünkü bu gerçekten de onun söyleyeceği bir şeydi. Kapıdan itildim ve bir anda artık kapının dışında değildim.

Salonumuzdaydım. İçeri yürüdüm ve Louis ile Niall PlayStation oynuyorlardı.

"Hey," Louis sanki beni görmek her şeymiş gibi, kalbimin şu anda nasıl hızlı attığını biliyormuş gibi gülümsedi. "Üniversite nasıldı?"

Üniversite nasıldı? Gitmedim bile.

"İyiydi" dedi sesim. Sikeyim neler oluyor? "İngilizce'nin başka kültürlerdeki yerini gördük. Yani, başladık diyeyim"

"Kulağa zor geliyor dostum" dedi Niall, hala oyunu oynamaya çalışıyordu. "Bırak dersini görmeyi ben dili zor konuşuyorum"

Louis güldü.

"Harry çok zeki" dedi Niall'a. "Bu yüzden onu okuyor"

Niall şakayla gözlerini devirerek sırıttı.

"Eğer bütün gün Harry hakkında konuşmaya devam edersen onun senin erkek arkadaşın olduğunu düşünmeye başlayacağım."

Louis bana gülümseyerek yanındaki boşluğa oturmam beni çağırdı.

"Siktir git, Niall" dedi benim yanına yürüyüp vücuduna yakın oturuşumu izlerken. "Bizi yalnız bırak"

O bacaklarını dizlerimin üzerine uzatırken bende kolumu beline attım ve dudaklarını benimkilerle birleştirdi. İçim şokla yanıyordu çünkü Niall buradaydı. Bizi izliyordu.

"Seni özledim." diye kulağıma fısıldadığına gözlerimi kapattım çünkü bende çok özlemiştim.

"Ben daha çok özledim." diye cevap verdim. Gerçekten özlemiştim.

"Yiyişmeye başlamayın" diye sızlandı Niall "Lou, üç gol attım"

Louis vücudunu çekmeden kafasını ona çevirdi. Kollarını bana dokunmak için kolunu bana sarmıştı. O benim erkek arkadaşım değildi. Neler oluyor?

"Harry ile yiyişip aynı anda seni yenebilirim Niall." dediğinde güldüm.

"Sen hiç başlama Harry" diye beni gösterdi Niall. "Senin ne kadar kötü olduğunu biliyoruz"

Louis güldü ama ben kaşlarımı çattım. Ben ne zaman oynadım ki bu oyunu?

"Beni rahat bırak," dedi sesim kendini savunurcasına. "Yanlış takımı seçmiştim ve gerçek yeteneğimi saklıyordum. İlk seferde üzerine çok gitmek istemedim Niall"

Her zamanki gibi benim hızlı bir cevabım.

Niall gözlerini oyundan çekmeden güldü. Louis oyuna tekrar başladığında onun konsantre olmuş halini izledim. Çok güzeldi.

"Seni seviyorum" diye fısıldadım kulağına eğilip. Gülümseyerek, kızardı.

Bana dönüp yandan güldü ve kafasını salladığında cevap verdiğini anlamıştım. Dudaklarını hareket ettirerek sevdiğini söylediğinde kalbim sıkıştı.

Bir anda Niall burada değildi ve ikimiz onun yatağında yan yana uzanıyorduk, çıplak.

Yeni boşaldığımı belirtircesine vücudumun nasıl rahatladığını hissedebiliyordum. Louis her zamanki gibi aklımı başımdan alan kızarmış yanaklarıyla yanımda uzanıyordu.

"Böyle çok güzel görünüyorsun." diyerek nefesimi verdiğimde panikledim. Bunu neden söyleyeyim ki? "Çok çok güzel."

Sanki daha fazla kızarabilecekmiş gibi daha fazla utandı.

"Teşekkür ederim" gülümseyerek bana daha fazla yaklaştı. "Sen her zaman harikasın"

Kalbim canımı yakarcasına tekledi.

"Seninle karşılaştırılamaz bile." elimi yanağına  yasladığımda dudaklarımız birleşti.

Yavaştı, tutkulu, sevgi dolu ve beni içine çeken. Neler oluyor? Kafam çok karışıktı. Yani, wow. Bu çok güzel ama biz asla böyle bir şey söylemezdik. Bunların hiçbiri yaşanmamıştı.

"Sana aşığım" dudaklarına doğru nefesimi verdim. "Seni o kadar seviyorum ki canım acıyor"

Acıyor. Sikeyim canımı acıtıyor.

"Ağlama" dediğinde ağladığımı fark ettim. "Ağlama çünkü bende ağlarım. Aptal gibi görüneceğiz, aşkım"

Aşkım.

Onu kendime çektiğimde başını boynuma yasladı. O göğse yatmayı sevenlerdendi, tabi ki. Böyle olduğunu her zaman biliyordum.

Boş kollara ve soğuk bir göğse uyandım. Göğsümden bir hıçkırık yükseldi. Bu berbat bir rüyaydı, neden bunları görmüştüm ki?

"Harry?" annemin endişeli sesi seslendi.  Sesi dışarıdan geliyordu ama ben odamda deliriyordum sanırım.

Bir anda odama daldığında kendimi onun kollarında buldum. Daha fazla ağlamaya başladım, çünkü istediğim kollar bunlar değildi. Yanlış kokuydu. Nefret ettim.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top