Twink

Bugün atacağıma söz vermiştim 12 olmadan yetiştirdim x

"Ve bana dedi ki" Liam gülerek birasından bir yudum aldı. "Dedi ki- sanırım sığmayacak"

Kahkaha attım.

"Ciddi misin?" dedim. "Vay canına"

"Biliyorum," sırıttı. "Bu kadar korkutucu olduğumu bilmiyordum"

"Çok büyük, Li" diye cevap verdim. "Ve bunu ben söylüyorum"

Sırıttı ama cevap vermedi. Liam ne kadar büyük olduğunu biliyordu, ama benim kadar kendi seks hayatında hakkında konuşmazdı.

"Ee sen ve Louis hala..?"

"Yep"

Kesinlikle hala.

"Ve hala onunla konuşmayacak mısın?" diye sordu.

"Sadece onunla konuşmam gerektiğini düşünmüyorum" diye açıkladığımda kaşlarını çatıp etrafa bakındı.

"Şu anda yaptığınız yerde mi oturuyorum..?"

Güldüm.

"Yapmadığımız pek bir yer yok" dedim

"Oh, harika" ayağa kalkarak koltukta meni izi var mı diye kontrol etti.

Yani, beni biliyordu, ne kadar sık seks yaptığımı da biliyordu. Ayrıca artık Louis haricinde hiç kimsenin beni sertleştiremediğini de bildiğini düşünürsek, ne kadar sık olduğunu tahmin edebiliyordur.

"Tuhaflaşmayı bırak" dediğimde sakinleşip yerine oturdu.

"Kontrol ettiğim için beni suçlayamazsın," diyerek bir yudum daha aldı. "Seni biliyorum"

Gülümsedim.

"Şu kızdan biraz daha bahset" konuyu Louis'den değiştirdim.

Liam kız hakkında bir otuz dakika daha konuştu, nasıl kızın onunla seks yapmayı reddettiğinden, çünkü büyüklüğü kızı korkutmuştu. Sonunda kızı elde etmişti ve görünüşe bakı kız fazlasıyla zevk almıştı.

Ön kapının sesi gelerek Louis'nin eve geldiğini haber verdi, ama ben Liam'ı dinlemeye çalışarak ne kadar heyecanlandığımı belli etmemeye çalıştım.

"Demek istediğim, ağzına bile çok azını alabildi." Liam inledi. "Bundan nefret ediyorum"

"Bende" diye onayladım.

"Daha önce seninkinin hepsini alabilen oldu mu?" diye sordu Liam, bu soru tuhaf gelmiyordu çünkü bu konulardan sık sık konuşurduk.

"Evet" birayı ağzıma götürerek sırıtmamı saklamaya çalıştım. "Gerçekten iyiydi."

Hala öyle.

"Şanslı köpek" Liam kaşlarını çattı. "Sadece nasıl hissettirdiğini bilmek istiyorum"

"Pekala, seks gibi" diye açıklamaya çalıştım. "Ama birisinin ağzında olduğunu bilmek daha zevk verici yapıyor."

Liam hmlayarak birasından içti.

"Salonumu kirli konularınızla doldurmayı kesin" Louis koridordan seslendi. "Masumiyetimi mahvediyorsunuz"

Güldüm. Biraz kafam güzel gibiydi.

"Hey, Louis!" Liam sırıtarak seslendi, açıkça sarhoştu.

Louis içeri geldi, çok yorgun görünüyordu ki bir anda bütün vücudum dikkatini ona verdi. Saçları dağınıktı, daha yeni çıkardığı gözlüğü elindeydi, normal bir şekilde tişört ve kot giyinmişti. Vücudunu Liam'ın yanına bıraktı.

"Selam," gülümsedikten sonra esnedi.

Etraftaki şişeleri fark ettiğinde bana bakarak elini çenesinde gezdirdi. Yayılmış oturuş şeklim açıkça hoşuna gittiğinde sırıttı.

"Rahat mısın?" diye sorduğunda güldüm. Ahlaksız bir şeyler söylemek için ağzımı açtım.

'Sen üzerimde oturuyor olsaydın daha rahat olabilirdim' gibi.

Ama demedim.

"Daha iyi olabilirdi" dedim onun yerine. "Uzun bir gün müydü?"

Becerilmiş gibi görünüyordu ve tek istediğim daha da mahvetmekti.

"Öyle denebilir" sırıttı. "yeni sekreter beni çıldırtıyor. Beni hiç yalnız bırakmıyor"

Liam güldü.

"Öyle mi?" diye sorduğunda Louis rahatça oturmak için bacağının birisini öbürünün altına yerleştirdi.

"Evet, sikeyim sürekli etrafımda geziniyor." Louis sinirle konuştu. "Sürekli arkamda"

Bu uygunsuz değil miydi?

"Seninle ilgilendiğini mi düşünüyorsun?" Liam neredeyse ne düşündüğümü bilircesine sordu.

"Yani, sürekli bana iltifat edip duruyor," dedikten sonra gözleri çok kısa bir süre bana kayıp hemen geri Liam'a döndü. "Yani olabilir"

Liam güldü. Kes şunu Liam. O benim.

Ayrıca değil.

"Ne diyor?" Liam sırıttı, açıkça bundan eğleniyordu.

Louis yukarı bakarak gülümsedi.

"Hm, bana ilk dediği şey," Louis berbat bir Londra aksanı yapmadan önce boğazını temizledi. "Vay canına, ne kadar da fitsin" Liam bu başarısız denemeye güldü. "Ve gözlerim hakkında bir şeyler-"

"Ne?" Liam sordu.

"Diyor ki çok güzellermiş," Louis boynunu esnetti. "Güzelin sakalları olan birisini tarif etmek için kullanabileceğinden emin değilim, bilirsin. Güzel kelimesinden nefret ediyorum"

Gözlerin güzeller. Sen olağanüstü güzelsin! Ve tatlı! Bunları şu anda ona haykırmak istiyorum.

"Yani güzel bir mavilikleri var," Liam omuz silkti. "Bekle. Sen onun patronu musun?"

"Evet"

"Oh, yüksekte olmalısın o zaman" Liam şaşırmış göründü.

"Evet, ben Bay Tomlinson'um" Louis kıkırdadığında penisim hareketlendi. "Biraz garip. Sadece 24 yaşındayım. 20 yaşında birisinin bana Bay Tomlinson olarak seslenmesi tuhaf hissettiriyor."

20?

"Genç yani?" Liam sordu.

Böyle kıskanç erkek arkadaş gibi oturmak yerine konuya dahil olmalıydım.

"Evet," diye cevap verdi. "Bundan da bahsedip duruyor zaten, sanki yüzünde göremiyormuşum gibi"

Bu çocuk Louis'yi istiyor. Fazlasıyla.

"Onu becerir miydin? Ya da becermesine izin verir miydin? Hangisi sana uygunsa?" Liam kafasını kaldırdı.

Liam. Neden bunu yapıyorsun? Cevabı duymak istemiyorum.

"Hayır," diye cevap verdi Louis. "Bana göre değil"

Oh, teşekkürler Lordum.

Bekle. Ben ona göre miydim yani?

"Oh, anladım" dedi Liam. "Çocuğu reddet o zaman. Kulağa kolay geliyor"

Louis kaşlarını çattı.

"Sanırım onu kovmak zorunda kalacağım, açıkçası," dedi. "beni rahatsız hissettiriyor. Bana dokunmaya çalışmaya devam ederse ellerini kıracağım"

"Sana dokunuyor?" dudaklarımdan döküldüğünde Louis bana döndü.

"Yani- demek istediğim şimdiye kadar bir kere oldu ama elini çektim," diye cevap verdi, sinirimi saklamakta fazlasıyla zorlandığımı fark etmemişti. "sadece elini omzuma koyu, ama bu son noktaydı"

Kaşlarımı çattım, berbat bir sahiplenme hissi içimde fırtına yaratıyordu.

"Sadece omzuna dokundu?" Liam meraklanmıştı. "Ve onu kovacaksın?"

Louis kızardı.

"Ona omzuma dokunması için, bütün gün bana iltifat etmesi için, ya da iş yaparken beni izlemesi için ödeme yapmıyorum, Liam," sesi utanmış geliyordu. "Bu çok ürpertici"

Tabi ki de seni izliyor, eminim evde de yaptığın gibi dikkatini tamamen işine vermişken olağanüstü görünüyorsundur. Çalışırken bir çok kere onu durdurmak zorunda kalmıştım çünkü.. Biliyorsunuz.

"Hiç imalı bir şey söyledi mi?" Liam Louis'ye sordu.

"Hayır." diye cevap verdi Louis ama yalan söylüyordu. Çok kötü yalan söylüyordu ve bu kanımı kaynatıyordu. Bu çocuğu bulup kendi sözcüklerinde boğacağım.

"Pekala, sanırım bu artık sana kalmış Bay Tomlinson," Liam güldü. "Bir patron nasıl böyle giyinebiliyor?"

Louis'nin kıyafetlerini işaret etti.

"Sadece sunum veya toplantım olduğunda takım giyiyorum." Louis omuz silkti. "Ne istersem onu giyiyorum."

Eğer o çocuk orada çalışmaya devam edecekse Louis'yi bir daha oraya takım elbise ile göndermek istemiyordum. Çocuk seni gördüğü anda pantolonuna geleceğine eminim.

Tekrar birama eğildiğimde bitmiş olduğunu gördüm.

"Başka bir tane daha ister misin, Li?" ayağa kalktım, birkaç saniyeliğine de olsa buradan ayrılmak istiyordum.

"Olur"

"Louis?" diye önerdiğimde gülümsedi. Neden bu kadar güzeldi?

"Belki bayılmadan önce bir tane içebilirim"

Mutfağa girip sinirle saçıma asıldım. o sana ait değil. Eğer isteseydi o çocukla birlikte olabilirdi. İstediği kişi ile olabilir.

Tekrar geriye dönmeden önce biraları aldım.

"İki yıl mı birlikteydiniz?" Liam Louis'ye sordu.

"Evet," Louis benim girişimi izlerken cevap verdi. "Biraz uzun"

Charlie hakkında mı konuşuyorlar? Ondan nefret ediyorum.

"Kulağa şerefsizmiş gibi geliyor" Liam yorum yaptı. "Onda ne gördün anlayamıyorum"

Louis kızararak benden birasını aldı, Liam da kendininkini alıp arkasına yaslandı.

"İlk yıl her şey çok güzeldi," diyerek bir yudum aldı. "Çok nazikti, beni sevdiğini hissettiriyordu ve bu tarz şeyler," gözlerini kaçırdı. Gülümsemesi gözlerine ulaşmıyordu. "Sonsuza kadar benimle olmak istediğini söylüyordu ve güzel olduğumu düşünüyordu."

Güzel olduğunun söylenmesinden nefret ediyor çünkü Charlie ona öyle söylüyormuş. Sebebi bu.

"Ama tabi- anlaşılan yeteri kadar güzel değilmişim ki gidip o sarışın twinki becerdi" diye sinirle çıkıştı. "Evleneceği kişi olan, bu arada"

Twink? Twink ne?

"Gerçekten mi?" Liam şoka uğramış görünüyordu.

"Evet" Louis birasından bir yudum aldı. "Ve Charlie gelip bunu bana yüz yüze haber verecek kadar iyi bir iyilik meleği"

"Twink ne?" Biraz geç kalsamda sordum. Louis güldü.

"Google'a bak" Louis sinsice sırıttı.

Bakmak için cebimden telefonumu çıkarttım.

"Neden bunu söylemek için buraya kadar geldi ki?" Liam kaşlarını çattı. "Ne yapmanı bekliyordu?"

"Hiçbir fikrim yok." Louis güldü. "Belki de dizlerime çöküp ona geri dönmek için yalvarmamı bekliyordu. Açıkça evlenilecek bir insan olmadığımı bilmeme rağmen bu biraz acıttı."

Twink?

Eşcinsel topluluğunda; genç, homoseksüel, yumuşak tenli, hafif kaslı ve hafif atletik vücuda sahip erkekler için sık kullanılan terim.

Yani Louis? Genç, gay, fazlasıyla yumuşak tenli. Ayrıca fazla seksten dolayı artık biraz kasları var. Louis bir twink.

Görsellerde twinki arattığımda vücut tipinin tamamen Louis'ye benzediğini gördüm. Sikeyim Louis tam bir twink. Yani internettekilerin Louis gibi sakalı yoktu, ya da dövmeleri, ama kim Louis gibi bir twink istemezdi ki, sakallı yüzü, dövmeleri ve dağınık saçlarıyla?

Sonuç olarak Louis gay terimleri kullanıyor? Bu neden bu kadar seksi?

Sertleştiğimi fark edince öne eğilip biramı aldım.

"Sanırım hiçbir zaman yeterli olmadım" tekrar dünyaya Louis'nin üzgün sesi ile döndüğümde sesinin böyle çıkmasından nefret ettim. "Hiçbir zaman neden böyle olduğunu anlayamadım"

"Boşver, zaten umrunda da değilmiş sanırım" Liam konuştu.

"Demek istediğim canımı acıtıyor. " Louis birasını kendine çekerek arkasına yaslandı. "Ona onu sevdiğimi söylemiştim - her gün, her fırsatta çünkü gerçekten sevmiştim. Sürekli itiraflar ediyordum çünkü kusursuz olduğunu düşünüyordum. Ben ona her şeyimi verdim, gerçekten. Verdim, verdim ve verdim. Ama o hiç geri vermedi."

"Cinsel şeylerden de bahsediyormuşuz gibi hissediyorum" Liam kaşlarını çattı.

"Umm, evet" Louis kızardı. "Her fırsatta onu emmemi isterdi ama nadiren bana yapardı. Belki de o zaman anlamalıydım"

Louis'nin Charlie ile ilgisi seksüel şeyler konuşması hiç hoşuma gitmiyordu. Louis'yi biliyordum, eğer her seferinde diyorsa, bu gerçekten her fırsatta demektir.

"Birçok kere beni sertken bırakıp gitmişti. Delireceğimi sanmıştım" Louis güldü.

Şu anda mantıklı gelmeye başlamıştı. İkinci gün mutfaktan çıkarken yürümeye çalışması.

Liam titredi.

"Gerçekten mi?" şaşırdı. "Ve onu seviyordun?"

Louis kaşlarını çattı.

"Bazen de o sevgi miydi diye sorguluyordum açıkçası" birasından içerken mırıldanırcasına konuştu. "Ben yıllarca etrafta boş boş takılırdım, sonra Charlie ile tanıştım, beni kendisine yaklaştırdı, sürekli iltifat ederdi, hoşuma gitti. Belki de sevgi ne demek bilmiyorumdur. Belki de benim öyle bir kalbim yoktur"

Sanırım ne düşündüğünü biliyordum.

Charlie'nin dediklerini düşünüyor. 'Senin gibi sürtüklerin kalbi yoktur.'

"Senin harika bir kalbin var." Dediğimde kafasını kaldırdı. "Senin gibilerin kalbi var."

Kızardı, o kadar savunmasız görünüyordu ki canım yanıyordu.

"Bu ne demek oluyor?" Liam anlamamış göründü.

"O aptalın Louis'ye söylediği bir şey." dedim, o zaman ne kadar sinirlendiğimi hatırlayabiliyordum.

"Peki."

"Pekala, twinkin ne olduğunu araştırdım bu arada" konuyu değiştirdim. "Bunun için teşekkürler. Muhteşem mastürbasyon materyali"

Louis güldü, mutluydum çünkü aklını Charlie'den çekmiştim.

"Twink neymiş?" Liam sordu. "Kulağa güzel geliyor."

Louis bir twink, evet, ve fazlasıyla güzel. Ve bunun farkında bile değil.

"Genç, tatlı, zayıf ve fit eşcinsel erkekler" Louis Liam'ın yüz ifadesine güldü. "Vücutlarında iz yok, gereğinden fazla tüy yok."

"Yani," Liam Louis'yi süzdüğünde sırıtmaya başladım. Devam et ve söyle Liam. "Yani sen?"

Louis kaşlarını çattı.

"Benim dövmelerim ve sakalım var, ayrıca vücut tipim de uymuyor zaten"

"Uyuyor bence," Liam içeceğinden içti. "Bende Google'dan bakayım."

Louis gözlerini devirdikten sonra kısa süreliğine bana bakıp, yine gözlerini çevirdi.

Benim olman için birilerini öldürmem gerekse bile yapardım. Herkese ne kadar muhteşem olduğunu gösterirdim. Keşke kendine biraz güvensen.

"Oh," Liam kaşlarını çattı. "Oh, Tanrım."

Güldüm. Her halde hoşuna gitmeyen bir şey görmüştü.

Ama bir dakika sonra suratında bir ifade belirdi. Bir yan sırıtma.

"Bekle, bu çocuğa ne dersin?" Liam sırıtarak yerinden kalkarak telefonunu bana uzattı.

"Neden bana soruyorsun bilmiyorum - twinkler hakkında pek bilgim yok çünkü bende-" fotoğrafa baktım. "Siktir"

Bu Louis'ydi. Ama Louis değildi de.

Fotoğrafta bir partideydi, üstsüz, dövmesiz, yüzünde hiç bir tüy yok, saçı daha kısa ama dağınık. Daha yeni becerilmiş gibi görünüyordu, genç görünen Niall da öyle. Burada kaç yaşındalardı ki?

Niall ile tanıştıklarına göre üniversite. Yani 4 yıl önce?

Vücudu nerdeyse tamamen aynıydı, tabi şu anda daha fitti. Yaş ona iyi yaramıştı, ama o zamanlarda sık sık yatacak birilerini bulabildiği çok açıktı. Kesinlikle twink kelimesinin tanımıydı.

"Bütün gece ona mı bakacaksın?" Liam bilmişlikle sırıtıyordu. "Bence Louis de görmek istiyor."

Sırıttım, çünkü sarhoştum ve umrumda değildi.

"Eminim, bu kesinlikle twink," dedim Liam'a "Ama büyük hali daha iyi tabi"

"Sen öyle diyorsan"

"Benim de bakmama izin verecek misin?" dedi Louis şımarıkça. "Burada gay olanın ben olduğumu unutuyor musunuz?"

Oh, inan bana kesinlikle unutmuyorum.

"Peki," sırıttım. "Bakabilirsin"

Telefonu uzattığımda Louis fotoğrafa baktığı anda yanakları pembeleşti.

"Sikeyim bu fotoğrafı nereden buldun?"

"Facebook" Liam gururla sırıttı.

Louis ellerini çenesine sürttü, düşüncelerini nerdeyse duyabiliyordum. Tıraş etme. Asla etme.

Çok sertleşmiştim. Defol git artık Liam.

"Çok genç görünüyorum," diye mırıldandı. "daha fazla dövmeye ihtiyacım var. "

Evet. Evet, bunu yapabilirsin. Bu harika olur.

"Kaç yaşındaydın o zaman?" diye sordu Liam.

"20" Louis gülümsedi. "O gece birisini tavlamıştım bilirsiniz"

Tabi ki tavlamışsındır.

Louis bir şey hatırlamış gibi gülmeye başladı.

"Ne?"

"Sadece-" daha fazla güldü. "Niall'ın eve geldiğinde attığı çığlık. Çünkü onun yatağında seks yapıyordum. Yüz ifadesi"

Gülerek birasından içti. Bu beni gülümsetmişti.

"Eminim Niall'ın çok hoşuna gitmiştir"

"Benimle günlerce konuşmadı"

Liam yüksek sesle güldü.

"Pekala," gülerken ayağa kalkmakta zorlandı. "başka insanların yatağında yapılan seksüel aktiviteleri duymak istemiyorum. İyi geceler, Harry. İyi geceler, Bay Tomlinson"

"İyi geceler" dedi Louis sırıtarak.

Liam'ı geçirmek için ayağa kalkıp peşinden gittim.

Gittiğinde hızla salona döndüm, Louis yerinden kalkıyordu.

"Otur" siye emir verdiğimde yüzü bana döndü.

"Ne?"

"Oturmanı söyledim" diye nefes verdiğimde yutkunarak itaat etti.

Dizlerimin üstünde eğilerek kendimi bacaklarının arasına yerleştirdim, agresifçe üst bacaklarından kendime doğru çektim böylece sertleşmiş uzunluğumu bacaklarının arasına bastırabiliyordum.

"Oh," nefesini tuttu. Evet. Sana defalarca bunu söyleteceğim. Fazlasıyla sarhoş ve sahipleniciyim.

"Evet, oh" diye kükredim. "Bana twinkin ne olduğunu araştırttın. Sanki kendinin bir twink olduğunu bilmiyormuşsun gibi"

Bakışlarımın altında kızardı.

"Değilim."

Elimi tişörtünün altından kaydırarak her zamanki gibi ılık ve yumuşak cildine dokundum.

"Genç," yüzüne baktım. "Tamam"

Nefes verdi.

"Gay." sırıttım. "Tamamen gay"

Hafifçe oflayarak güldü.

"Çekici" gözlerimle vücudunu süzdüm. "Kesinlikle"

Tekrar kızardı.

"Pürüzsüz cilt" parmaklarımı belinde gezdirdiğimde belini yay gibi gerdi. "Tamam"

Yanakları kıpkırmızı olmuştu. Şu anda yaptığım şeyi yapmamam mı gerekiyordu?

"Hafif kaslı," gülümseyerek parmaklarımı karın kaslarına bastırarak mırıldandım. "Tamam"

Kollarını kaldırarak omuzlarımdan tutunduğunda beni biraz daha sertleştirdi.

"Hafih atletik vücut " ellerimi bu sefer üst bacaklarına getirdim. "Tamam"

Üzerine eğildiğimde inledi.

"Sakalların ve dövmelerin haricinde," gülümsedim. "ki onlar beni her seferinde çok sertleştiriyor." parmaklarımım sakallarına sürttüğümde gözlerini kapattı. "Kesinlikle bir twinksin"

Kendimi tekrar ona bastırdığımda sızlandı.

"Ve ben senin için bunu mahvedeceğim" dediğimde gözlerini açtı, göz bebekleri genişlemişti.

Alelacele fermuarını açtığımda kalçasını kaldırarak her şeyi çıkartmam için bana yardım etti. Sadece tişörtü kalmıştı. Penisi sert ve pembeleşmişti ve üst bacakları beni kesinlikle kendine çağırıyordu.

Yumuşak cildini tekrar tekrar hissedebilmek için ellerimi yukarı aşağı bacaklarında sürttüm. Penisini ağzıma almak için eğildim, çünkü Charlie olmasa bile, ben vericiyim.

Nefesi kesildikten sonra inleyerek parmaklarını saçlarıma doladı. Karın kaslarını nasıl yaptığını kanıtlarmışçasına kaslarının nasıl karnında kasıldığını hissedebiliyordum. Benim sayemde. Çünkü onu çok güzel mahvediyorum.

Çekici bir inlemeyle gelen kadar onu emmeye devam ettim ve menisinin her bir damlasını ağzıma aldım. Geri çekilip yukarı baktığımda beklediğini gördüm. Ne istediğini biliyordum, eğer şu anda yutsaydım sanırım bu onu öldürürdü.

Boynunu tuttuğumda yüzünü bana hızla yaklaştırarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve hepsini ağzına aldı. Hepsi girmeyip dudakları battığında şehvetle baş parmağımla ağzını silip dudaklarından geri içeri almaya zorladım. Açmışcasına alıp bir sürtükçesine inleyerek yuttu.

Geriye çekildim. Şimdiden becerilmiş görünüyordu ama bu burada bitmiş değildi.

Kafamı bacaklarının arasına gömmeden önce bacaklarını yukarı kaldırmaya zorladım. Dilimi deliğine sürttüğümde çığlık attı. Bacaklarını sıktığını avucumun içinde hissedebiliyordum. Acı çekiyormuşçasına saçlarımı çekti ama çıkarttığı sesler kesinlikle öyle olmadığını kanıtlıyordu.

Gözlerini ne kadar sıkıca kapattığını görebiliyordum, dudakları açılmış, yanakları kıpkırmızı kesilmişti. Ne kadar sürerse sürsün umrumda değil, onu bu şekilde boşaltacağım.

Keskince sızlanıyor, nefesini tutuyor ve boğuluyormuşçasına sesler çıkartıyordu ve sikeyim o kadar zevk alıyordum ki. Böyle olağanüstü görünüyordu ki. Her zaman böyle bacaklarının arasında olmalıydım.

Elimden gelen her şeyi yapıyordum, kendisini sıkmaya başlayıp, bacakları titremeye başlayana kadar sertçe ve yavaşça yalamaya devam ettim. 

"Oh, tanrım" bacakları titriyordu. "Oh tanrım"

Kendisini kasarak ve ağlayarak karnına geldiğinde açık kalmış pembe dudakları görüntüsündeki şehveti arttırıyordu. Menisini parmaklarımla alarak ağzına almaya zorladım.

"Siktir" yutkunduktan sonra nefeslendi.

"Sen becerebilir miyim" diye sordum. Pantolonum gözden kaçmayacak derecede darlaşmıştı.

Kafasını salladı, gözleri kapalıydı.

Hızla yerimden fırlayarak kayganlaştırıcımı almaya koştum, çünkü eminim gereğinden fazla yalnız bırakırsam uyuyakalacak. Veya bu kadar olağanüstü olmak imkansız olduğu için bir buhar bulutunun içinde de kaybolabilir.

Geri döndüğümde onu aynı pozisyonda buldum, gözlerini hafifçe açıp beni süzdü.Tekrar bacaklarının arasıyla buluştuktan sonra kayganlaştırıcıyı açarak tek parmağımı açmak adına içine ittim.

Dilimle olan performansımdan dolayı kolayca aldığında onu ikiyle değiştirdim, inleyerek bacaklarını benim için biraz daha açtı. Oh, Louis.

Parmaklarımı çıkarttıktan sonra oturmak yerine uzanması için yana doğru yatırdıktan sonra parmaklarımı tekrar içine yerleştirdim.

Yüzümü boynuna gömerek boynunu emdiğimde sırtını gerince parmaklarımı kıvırdım. Parmakları saçıma dolanarak beni kendisine çekti. Başka bir iz bırakmak için hareket ettiğimde altımda nefesini tutuyor ve sızlanıyordu. Parmaklarımı iyi, çok iyi aldığı için üçüncüyü ittirerek nefesini kestim.

"Lütfen sadece becer beni" nefes aldı. "Lütfen, Harry"

Tişörtümü çıkartmak için geri çekilip, tuhaf bir şekilde kotumdan da kurtulduğumda kendimi kayganlaştırdım.

Ağrıyan penisimi içine ittirdiğimde yine hissettirdikleriyle inledim.

Tamamen girdiğimde sızlandı, hassas olduğunu biliyordum. Ama sorun değil çünkü onu mahvedeceğim.

Geri çekilip kendimi hızla ittiğimde ağlayarak çığlık attı. Belirli bir ritme hemen başladım çünkü hemen boşalması gerekiyordu, fazla bekleyemeyecektim. O bu kadar güzel gözükürken değil, üstünde sadece tişörtü varken çok tatlı görünüyordu. Bunu neden çıkartmadım?

Dakikalardır yapıyormuşuz gibi hissediyordum çünkü gelmemek için kendimi tutuyordum. Acaba kuru gelir miydi?

Anında cevabımı aldım çünkü bir anda kendini gererek geldi fakat hiçbir şey boşaltmadı. Bu beni anında sınırın öbür tarafına gönderdiğinde panikle ağlarcasına inledim. Uzun süre geldiğimde doluluk hissiyle inledi. Tanrım.

İçinden çıktıktan sonra kendimi o ve koltuk minderleri arasındaki küçük boşluğa bıraktım. Düşmemesi için ona sarılmam gerekmişti, yapmamam gerektiği umrumda değildi. Bu dağılmış hali beni her zaman kendimden geçiriyordu.

Boynu aşk ısırıkları ile kaplanmıştı. Umarım bunlar o sekreteri uzak tutardı. Umarım bunlar herkesi uzak tutardı. Böylece hiç kimse Louis'ye sahip olmanın harikalığını keşfedemezdi.

"Oh Tanrım - Tamamen sikilmiş gibiyim" nefeslendi, saçları terden birbirine yapışmıştı. "Bu - gerçekten çok iyiydin"

İltifatı beni mutlu etti ve bu kadar nazik olduğu için yanağını öpmek istedim. Ama yapamadım.

"Teşekkürler" nefes almakta zorlanıyordum.

"Bunu hep-" derin bir nefes aldıktan sonra yutkundu. " Hep yorgun olduğumda yapıyorsun"

Güldüm.

"Çünkü bana bu dağılmış halini hatırlatıyor," gülümsedim. "Bu gerçekten senin suçun. Kendini işte çok yorma."

Gözlerini sadece bana devirmek için açtı, bu kesinlikle Louis'nin yapacağı bir şeydi.

"Liam'ı görmek iyiydi" diye sohbet etmeye başladı. "Uzun zaman olmuştu"

"Evet, işiyle biraz meşguldü," dedim. "Şimdi üst seviye bir hemşire"

"Oh," diye cevap verdi. "Bu güzel," güldü. "Blowjoblar hakkında konuştuğunuzu duydum"

Sırıttım o da yandan gülümsemesiyle bana bakmıştı.

Yüzlerimiz o kadar yakındı ki hemen eğilip öpebilirdim. İstediği anda ona ait olabileceğimi göstermek istiyordum.

"Liam hiç bir zaman bütün penisini emebilecek birisini bulamadı," dudaklarımı yaladım. "Aslında seni ona göndermeliyim, neler kaçırdığını görmeli"

Gülümseyerek kafasını salladı.

"Oral yeteneği sıfır olan zavallı insanlar" Louis mırıldandı. "Nesi var ki bunun?"

Güldüm.

"Bunu sadece sen diyebilirsin," dedim. "Liam'ı alabileceğini düşünmüyorum. O benden çok daha büyük."

"Gerçekten mi?" Louis şok olmuş gibi görünüyordu. Kafamı salladım.

"Yaklaşık bir ya da iki inç" açık kalmış ağzına sırıttım. "Bir canavar."

Louis güldü.

"Hayır teşekkürler" gülümsedi. " Sen benim için şimdiye kadar ki en büyüğüsün, ve istediğim en büyük de sensin"

Söyleyiş şekliyle göğsüm sıkıştı. Bu sadece beni istediğine de yorumlanabilirdi, ya da benden daha büyüğünü istemeyeceğine de. Beni sonsuza kadar elde etmene izin verirdim.

"Teşekkürler" dedim. "Ee dün grubunu ödül töreninde izledin mi?"

İşten eve geldiğinde hızla MTV EMA izleyebilmek için televizyona koşuşunu kastediyordum, heyecanlı değilmiş gibi davranmaya çalışmıştı ama rahatça görebilmiştim.

Gülümsedi.

"Evet," sesi kesinlikle fangirl gibi geliyordu. "Perfect isimli şarkılarını söylediler, ve harikaydı. O kadar ateşliydiler ki, dar kotlarıyla - oh ve o bir tişört giymişti - öbürü göğsünü gösteren-"

Gülerek heyecanla gelen sesini kestim.

"Tam bir bottomsun," güldüm. "Şarkıyı dinledin mi hiç? Yoksa vücutlarını süzmekle mi meşguldün?"

Gözleri beni tehdit edercesine parlarken ağzı açık kaldı.

"Bu ne cesaret!" hakaret etmişim gibi alınmış ve çok tatlı görünüyordu. "Kesinlikle şarkıyı dinledim."

"Nasıldı peki?" zorluyordum.

"Şarkıyı söylemeyeceğim." utanmış gibiydi. "Eminim berbat ederim"

"Eminim güzel olacak" diye tartıştım. "Yalnız olduğunu düşündüğün zamanlarda seni söylerken duydum"

Kızardı.

"En azından başka yere bakayım" vücudunu yana çevirdiğinde sırtı benimkine çok yaklaşmıştı, yutkundum. "Ama sende söylemek zorundasın, yoksa kendimi tuhaf hissederim"

Güldüm.

"Tamam"

Yavaşça ilk kısmı söylemeye başladığında, sesi bir melek gibiydi, ve kalbim tekliyordu. Durakladığı yerden ben devam ettim, ben bitirene kadar beni dinledi. Olması gerektiği gibi sert söylemediğimin farkındaydım ama geç olmuştu.

Konuşmasını bekledim ama konuşmadı.

"Louis?" diye sorduğumda da ses yoktu. Dikkatle dinlediğimde uyuyakaldığını gösteren sesleri duydum ve bu çok tatlıydı.

Ben şarkı söylerken uyuyakaldı. Orada uzanarak onu ne kadar sevdiğimi düşündüm, ilişkimiz biterse nasıl mahvolacağımı düşündüm.

Bir anda bana doğru dönerek sırtı üstü yattı, böylece onu uyurken izleyebiliyordum. Çok huzurlu görünüyordu. Saçlarını öpüp yanaklarını okşamak istiyordum ama bana ait bile değildi.

Gözlerimi kapatarak kendime Louis'nin yanında uyumaya izin verdim, yalnızca üçüncü kereydi ama bunun için bile çok minnettardım.

Ve her zamanki gibi, uyandığımızda kollarımın arasındaydı, sanki oraya aitmiş gibi hissettiriyordu.

Üç gün olmuştu. Uyuyamıyordum. Hep Louis'ydi. Her zaman.

Daha çok ve daha çok canım yanıyordu, kendimle ilgilenemiyordum. Odadan çıkamıyordum. Hiçbir şey yapamıyordum.

Kollarım boşmuş gibi hissediyordum. Louis'nin nasıl hissettirdiğini ve nasıl güzel koktuğunu özlüyordum. Bu beni yine ağlatıyordu ve bundan nefret ediyorum çünkü ağlamayı daha uyuyakalmadan hemen önce kesmiştim.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top