Kavga
Ya yine dayanamadım ve attım. Bu aralar elimdeki telefon ailemin çok dikkatini çekiyormuş bölümler biraz daha yavaş gelebilir.
Birdeee vote sınırı koymam gerekiyor çünkü öbür türlü sürekli çeviri yapasım geliyor. Ama gerçekten ders çalışmam gerek. Umarım anlayış gösterirsiniz.
Zaten çok değil. +25
Öptüm. :*
Bütün hafta boyunca durmadan seks yapma ihtiyacı hissettim. Tekrar ve tekrar çünkü çıplak Louis'yi kafamdan atamıyordum. Beni öldürüyordu. Bütün kızlar ve oğlanlar çok sert bir şekilde beceriliyorlardı ama yetmiyordu.
Hala etraftaydı, normal kıyafetlerinin içince bile günah gibi görünüyordu ve ben onu bir daha çıplak görmeye hazır değildim. Hiç.
Bu hafta kaç tane aldığımın sayısını bile kaçırmıştım. Kızlar, erkekler, nefes alan herkes. Hepsi inanılmaz ateşliydi, ama hiçbiri Louis kadar değildi.
Şimdi olduğu gibi. Bir kızı eve getirdim, ve bundan bir önceki iki saat önceydi. Çok aç ve azgınım. Kendimle ne yapacağımı bilmiyorum.
Kız kumral ve mavi gözlüydü ve bilerek yaptığımın farkındayım. Aynı mavi değildi, ve onun çekiciliğinin yanında bile geçemezdi ama yapmak zorundaydım.
Doyumsuz bir şekilde onu öptüm, boşalmaya ihtiyacım vardı. Kıyafetleri gittiğinde fark ettiğim kıvrımları biraz mutlu olmamı sağlamıştı. İnlemesi beni daha da sertleştirdi, çünkü bana seks esnasındaki Louis'yi hatırlatıyordu.
Farkına bile varmadan çamaşırlarını çıkartıp kondom takarak onu yatakta becerdim. Bu doyumsuzluğu atmam gerekiyordu, beni çılgına çeviriyordu.
Bir anda duvarıma vurulmaya başladığından yerimden zıpladım.
"Tanrı aşkına, sesiz olun!" diye bağırınca durdum. Cidden mi?
Bu senin suçun! Ne cesaret? Kızın içinden çıktım.
"Gitmelisin" dedim zaten çok utanmış görünüyordu.
"Özür dilerim." kızardığı için çok kötü hissettim ve Louis'ye çok sinirliydim.
Kendisi çok daha sesliydi.
O konu hakkında düşünme!
Kız gidince hızlıca kotumu giyip başka şeylerle uğraşmadan tartışmak için odasına gittim. Çok sinirlenmiştim.
Kapıyı çaldığımda, yine dar kot ve tişörtün içinde muhteşem görünerek kapıyı açtı. Seni sikeyim. Kotumun içinde hala çok serttim.
"Sikeyim, sorunun ne?" sesim sinirliden çok onu istiyor gibi çıkmıştı. Gözleri önce önü açık pantolonuma kaydı, sonra yukarı bakıp kızgınlığımı görünce aynı şekilde baktı.
"Bütün gün yaptın!" diye bağırdı, mavi gözleri parlayarak. "Bir kereliğine sessizlik istiyorum."
"Burası benim de evim." dedim sinir olarak. Bütün yıl boyunca böyleydi. Şimdi mi sorun haline gelmişti? Beni göğsümden sertçe iterek iyice kızdırdı. "Onu eve göndermek zorunda kaldım."
Hızla mutfağa doğru gidince, onu takip ettim. Bu konu burada kalmıyordu.
"Ve bana ait." diye bağırdı mutfağa girerek. "Bence biraz huzuru hakediyorum, senin bu hafta tam siktiğimin 22 defa yaptığını düşünürsek."
Küfrediş şekli beni tekrar sertleştirdi. Terslemeye ne kadar yakın olduğumun farkında mıydı? Kaç defa yaptığımı mı saymıştı cidden?
Yüzünü bana döndü, muhteşem yüzü bana meydan okuyordu.
"Kıskanıyor musun?" diye tersledim. "Kıskanıyorsun çünkü sen hiç bulamıyorsun?"
Kendini savunmadan önce derin bir nefes almak için durdu.
"Hayır, kıskanmıyorum."
Yalan söylüyor.
"Dışarı çık ve kendini becerttir Louis benimle uğraşma." diye bağırdım. Kavga ettiğimize inanamıyordum. Biz hiç tartışmazdık.
"Hepimiz senin gibi sürtük değil, her sorana vermiyor." diye bağırıp içimdeki öfkeyi dışarı çıkarınca yaklaşıp ona vurmak istedim. Ya da arkasındaki masaya yaslayıp çığlık attırmak. Siktiğimin yakından daha muhteşem görünüyordu.
"Bana orospu demeye cesaret bile etme! " diye bağırdım. "Önceki gece sürtük gibi inleyerek duyma mesafesindeki herkesi kız mı erkek mi diye merak ettiren sensin!"
Küçük elleri göğsümü bularak beni sertçe itti ve geriye doğru sendeledim. Biraz önce- O biraz önce beni ittirdi mi?
"Sikeyim gerçekten beni ittirdin mi?" diye kükredim inanamayarak. Yanakları sinirden kızarmış şekilde geçmeye çalıştı ama beni çekmeden geçemezdi. "Beni görmezden gelme."
Hızla peşinden gittim çünkü kavga edecektik. Beni öyle itemezdi.
"Siktir git Harry." diye tersledi. "Git birilerini becer çünkü tek yaptığın bu."
Odasına gittiğinde bende girdim ve bileğinden tutarak çektim. Yüzünde intikam ifadesiyle döndü; ne kadar yakın, ne kadar ateşli oluşuyla kendimden geçmiştim. Ve şu anda onu çok sert bir şekilde becermek istiyordum.
"Devam et." diye bağırdı. "İstediğini biliyorum."
Kendimi durduramadan kendime doğru çekip dudaklarını kendileriminkine hapsettim. Nefesini tuttu, dudakları tahmin ettiğimden çok daha güzeldi. Hemen tepki vererek elini saçlarıma karıştırıp daha yakına çekti. Oh, wow. Dudaklarımız açmışçasına, dağınıkça harikalar yaratıyordu ki, bu da ereksiyonuma etki ediyordu.
"Sikeyim beni ittirdiğine inanamıyorum." dedim dudaklarına doğru. Tanrım, harika öpüşüyordu.
Daha fazla, çok daha fazla isteyerek onu kapıya ittirdin. Onu çıplak görmeye ihtiyacım vardı. Onu bu kapıya doğru becermeye doğru ihtiyacım vardı. Hepsine ihtiyacım vardı.
Alelacele tişörtünü çıkartarak, muhteşem tonlu ve dövmeli vücuduna her zaman hayal ettiğim gibi dokunduğumda bana izin vermesine şaşırdım. Daha fazla isteyerek alt dudağını yaladım. İnledi.
"Pekala" konuşmayı denedi fakat ben inlemesini tekrar duymak için uzunluğuna iyice yaslandım. "Eğer-eğer sen tam bir- bir sürtük olmasay-"
Saçından çekip dudağını ısırarak sözünü kestim. Öğrenmiyor muydu? Bana sürtük deme.
Siktiğimin sürtüğü sensin.
"Sana kimin sürtük olduğunu göstereceğim."
Sinir bozucu bir şekilde güzel olan pembe uzunluğunu ortaya çıkartmak için çılgınca fermuarını açıp pantolonu çıkarttım. Uzun ve sert, açlıkla ağzıma almak istiyordum ama bu isteği görmezden geldim.
Benim sürtük olduğumu düşündüğü için bile onu mahvedecektim. Arkasından ne kadar sert tuttuğumun farkındaydım, pantolonunu ittirerek kendinden uzaklaştırmasını izledim, çünkü o da beni istiyordu.
Benim için bu kadar sabırsızken onu tam bu halde bırakmalıydım, ama yapamadım. O bu şekilde kapıya yaslanırken değil. Sade. Çıplak. Beni isterken.
Onu kolayca kaldırdığımda çığlık attı, üst çekmecesinde olduğunu bildiğim kayganlaştırıcıya yöneldim. Siktiğimin Louis'nin üst çekmecesindeki kayganlaştırıcı.
Onu duvara sertçe yaslayarak doyumsuzca öptüm. Şu anda siktiğimin çok ateşliydi. Yüzümü boynuna gömüp, ısırıp, yalıyordum çünkü kızardığında çok güzel oluyordu. Daha hiçbir şey yapmadım bile.
Onunla oynayacaktım. Tutabildiğim kadar tutacaktım çünkü ertesi gün kovulacağımı biliyorum.
"Seni sikeceğim" dedim boynuna doğru, uyarı olarak sertçe ısırarak. "Seni mahvedeceğim."
Sertçe nefes aldığında penisim seğirdi. Yıkılmasını istiyordum. Geri öpmesini severek tekrar dudaklarına yöneldim, o sırada bir yandan parmaklarımı kayganlaştırıyordum. Heyecanla alt dudağını ısırdım, bu kadar hazır olacağımı tahmin etmezdim.
"Yalvarmanı duymak istiyorum." nefes alarak çenesini ısırdım. "Seni yalvartacağım.
Aynı o adama yaptığın gibi.
"Sikeyim yalvarmayacağı-" Çok istekli konuşmamaya çalıştı ama parmağımı girişine yerleştirdim, sadece yuvarlak çizmeye başladım. Kısık kısık nefes alıyordu, istekle parmağımı içine göndermek istiyordum.
Bacaklarının etrafımda titremesinden zevk alarak daire çizmeye devam ettim. Louis.
"İstemiyor musun?" kulağına fısıldadım. "Parmaklarımı istemiyor musun, Louis?"
Bunu sesli söyleyeceğimi hiç düşünmezdim. Beni görmezden gelmeye çalıştı ama sonra kafasını salladı. Parmaklarımı çok fena sana vermek istiyorum.
"İste", kafam uçarak kıkırdadım.
"Hayır, istemeyece-" diye başlayınca daha sert bastırdım, neredeyse içine giriyordum. Lezzetli bir şekilde sızlandı, inlemesini yakından dinlemenin daha iyi olduğuna karar verdim. Benim için, başkası değil.
"İstemeyecek misin?" boynuna doğru sırıttım. "Çok kötü"
Aslında istemeden, yavaşça parmaklarımı çektim.
"Hayır, hayır, hayır" diye yalvararak neredeyse pantolonuma gelmemi sağlıyordu.
"Ne istiyorsun, Louis?" diye sordum yalvarmasına ihtiyaç duyarak.
"Lütfen" Bana sürtük mü demişti? Güldüm.
"Oh, bu kadar kolay olmayacak." gülümseyerek kulağının altını emdim. "İste."
Sadece nefes alıp veriyordu. Resmen beyninin çalışmasını duyabiliyordum. Bunu seviyordu.
"Lütfen, istiyorum- parmaklarını istiyorum." diye yalvardı, neredeyse hepsini söyleyerek.
"Ve onları nerede istiyorsun?" nefesinin kesilmesini sağlayarak boynunu ısırdım.
"İçerde, siktir, lütfen içine koy." diye saçımdan sıkıca tutarak bağırdı.
Kibarca yalvarıyordu. Sikeyim bu çok ateşliydi. Fazlasıyla memnuniyetle yüzünden tutup dağınık bir şekilde öptüm.
Parmağımı tamamen soktuğumda gelen eşsiz inleyemeyi dudaklarımla tuttum. Sikeyim.
"Kız gibi bağırıyorsun Louis." sırıtttım. "Ama biz erkeğiz. Ben seni erkek gibi becereceğim."
Ne kadar sıkı olduğunun farkında olarak parmağımla gelgit yapmaya başladım. Sikeyim çok dar. Ne güzel. İnlemelerini durdurmaya çalışarak dudağını ısırdı.
"Sikeyim onları tutma." diye kükredim. Seni parmaklamak benim hayalimdi, bunu mahvetme. Onu bırakmaya zorlayarak dudağını ısırdım. "Seni dağıtışımdan zevk aldığını bilmek istiyorum."
O muhteşem i̇nlemeleri tekrar yapmaya başladı, ama bir yerine iki tane koyduğumda daha muhteşemdi, sırtını gerdi. Çok kabulleniciydi. Tepkisini merak ederek parmağımı prostatına bastırdım. Bağırarak saçımdan çekti, belimdeki bacaklarının tutuşu sertleşti. Daha da önemlisi, parmaklarımın etrafında kasılıyordu. Çok çok kabullenici.
"Bu şekilde gelebileceğini düşünüyor musun?" diye kulağına doğru sordum, acı verici bir şekilde kendini kastı.
Cevap vermedi.
"Louis,"diye onu duymaya ihtiyaç duyarak kükredim. Parmaklarımı daha sert ittirdim, mavi ve buğulu gözlerini yavaşça açtığında gelecek gibiydim. "Bana cevap ver. Kelimelerini kullan."
"Tanrım" diye denedi, sesi derinden geliyordu. "Bilm - ah - sikeyim bilmiyorum Harry."
Hala bunu karşı gelmeye çalışması beni kendimden geçirdi.
Parmaklarım sonuna kadar senin içinde. Şu anda benimsin.
Ceza olarak parmaklarımı prostatına doğru kıvırıp, daire çizdiğimde vücudunun kasılması, bacaklarının titremesi ve pembe dudaklarının açılmasıyla ödüllendirdim.
"Kendi kendine savaşıyorsun." dedim sinirle. "Bunu durduracağım."
Hala prostatına daire çizerken boynunu ısırınca kasıldı. Bir anda bağırıp, kendini bıraktı. Her saniyesinde inliyordu.
Oh, wow. Bu kadar kolay geldi? Bu inanılmazdı. Eğer böyle ses çıkartacaksa sürekli gelmeliydi. İçinde olmalıydım. O şekilde gelişini dinlemeliydim.
"Yapabileceğini biliyordum. Şimdi seni becereceğim." diyerek zaten açık olan kotumu aşağı indirmeye başladım. Elimi uzatarak her zaman orada tuttuğum arka cepteki kondomu aldım. "Tut bunu" Kondom paketini açık ağzına koyduğumda ağzında tutması beni daha kötü yaptı. Herşeyi çıkartıp kondomu geri aldım, dişimle sertçe açtıktan sonra uzunluğuma taktım.
Müstehcen bronz karnında dağılmış kendi menisini görmezden gelmeye çalışıyordum ama tam önümde duruyordu.
İçinde olmaya çok çok hazır olarak kendimi kayganlaştırdım.
"Daha üçüncü parmak bile yoktu Louis, ama olsun. Sikilmiş gibi hissetmeni istiyorum. Bu sana bana sürtük demememen gerektiğini öğretecektir."
Yüzüne bakmadan önce kendimi hizaladım. Tepki vermemekte ve cool davranmakta zorlanıyordum çünkü siktir. İnanılmaz görünüyordu. Dağılmıştı ama hala istercesine bakarak beni izliyordu.
"Tanrım, pek seks yapmadığını söyleyebilirsin." sırıtıp baş parmağımı alt dudağına bastırarak kendi dudağımı ısırdım. "Şimdiden dağılmış haldesin" girişine doğru bastırdığımda keskin bir nefes aldı. Ama girmedim. "Soracak mısın Lou?"
Sadece kafasını salladı, saçları terden ıslanmış ve yanakları kızarmıştı. Çok güzel.
"Devam et, o zaman" gülümsedim. "Olduğun bir sürtük gibi iste."
Bana sadece bakıyordu, sanki ilk defa görmüş gibi. Endişelenme. Herkese karşı böyle değilim. Sadece sen. Ve sen çok iyisin.
Neden sormuyor?
En azından denemesi için biraz bastırdım. Gözleri buğulanınca hemen girmek istedim.
"Lütfen, lütfen, beni becermene ihtiyacım var." dedi, gözleriyle de yalvarıyordu ve ne yaptığının farkında değil gibiydi.
Siktir, bu bütün seks hayatım boyunca şahit olduğum en ateşli şeydi. Hayır- tüm hayatım.
Sabırsızlanarak kendimi ittirdim. Beni tamamen aldı, kasıklarına yaslandığımda ise çığlık attı.
Oh Tanrım. Nefes al Harry, nefes al. Gelmemek için kendimi zor tutuyordum. Çok dar ve sıcaktı. Siktir.
"Çok büyük" nefesini tuttuğunda dişlerimi gıcırdattım. "Oh Tanrım."
Louis, Louis, Louis. Tekrardan sertleştiğine inanamıyorum. Yavaş yavaş kendimden geçiyordum.
"Sikeyim darsın." nefes alış verişim hızlanmıştı. "Çok dar."
Onun canını yaktığımı düşünerek endişelendim. Bu kadar dar olması iyi olamazdı.
"Lütfen , lütfen hareket et" diye inledi.
Kendime engel olamadan köklediğimde pembe dudaklarından tekrar tekrar çıkan inlemelerle ödüllendirildim. Çok muhteşem inliyordu. Bacakları bana ayrılmamam için meydan okurcasına sımsıkıydı. Elleri saç diplerimden tutmuş, kasıklarıma kadar sinyal yolluyordu.
"Çok güzel ses çıkartıyorsun." dedim. "Benim için yalvarırken"
Utanç verici bir şekilde gelmeye çok yakındım. Benimle aynı anda gelmeliydi yoksa daha sonra rezil olurdum.
Ona sahip olduğumun hepsini vererek daha sert ve daha hızlı becerdim. Bu kadar derindeyken ellerim acıtıyor olmalıydı. Ağlamaklı bir inleme bıraktı, bacakları titriyor, lezzetli bir şekilde kasılıyordu. Çok yakındı, ama daha onunla olan oyunumu bitirmemiştim.
"Ben söylemeden gelme" ısırdım.
"Lütfen, sanmıyorum" nefesini tuttu. "Kendimi durdurabileceğimi sanmıyorum."
"Sürtükler söylenmeden önce gelmez." dedim kulağına. "Sikeyim sende küçük bir sürtüksün Louis."
Gözleri üzerimde kafasını hızlı hızlı sallayınca neredeyse geliyordum.
"Bana sürtük olduğunu söyle." ben demeden gelmemesi için meydan okurcasına daha sert girdim.
"Siktir! Ben bir sürtüğüm! Sürtüğüm!" ağlarcasına bağırırken yaşlar kızarmış yanaklarından akıyordu. Bacakları titriyordu, ve benim için zoru denemesini seviyordum. Sadece benim için.
"Ve şu anda kimin sürtüğüsün?"
"Senin sürtüğünüm!" nefesini tuttu. "Siktir senin sürtüğünüm Harry!"
Yüksek sesle inleyerek sırtını tuttum, çünkü siktir bu kulağa çok iyi geliyordu. Sen benim sürtüğümsün. Kendimi tutmakta zorlanıyorum.
"Bırak o zaman," inleyerek boynunu emdim.
Bir anda kasıldı, o kadar daraldı ki içinde hareket etmek canımı yakıyordu. Başını geriye atarak çok yüksek bir ağlamaklı inleme bıraktı. Uzun süreli, gürültülü ve tamamen seksiydi, sınırı geçmiştim. Parmaklarım kalçalarına gömülürken, boynunu ısırmak zorunda kaldım yoksa bu kadar sert gelirken Tarzan gibi bağıracaktım.
Onu tutmaya çalışırken, ne kadar yüksek sesle nefes alıp verdiğimizi fark ettim. Ne kadar terli olduğumuzu hissedebiliyordum, aynı zamanda Louis'nin gelişinden dolayı kollarımda ne kadar güçsüz olduğunu da.
Bu çok fazla iyiydi. Bunun ortalama bir seks olmasını umuyordum, böylece onun sadece normal birisi olduğunu anlayacaktım. Böyle beni kendimden geçirmesini beklemiyordum.
Bu beni sinirlendirdi. Böyle giderse buradan ayrılamayacaktım. Bu uzun bir süre sonra yaptığım en iyisiydi. Ve benimle savaşmaya çalıştığı için böyle oldu. Bana sürtük dedi.
Tamamen dağılmış, menisi karnına yayılmış bir şekilde kapıya yaslanarak açık duruyordu ve bana sürtük diyordu?
Ayakta durmayacağının farkında olarak kapıdan ayrılıp onu yatağına attım.
"İstediğim kişiyi, istediğim zaman sikerim, tamam mı?" diye kükredim.
Orada hareket etmeden, düşmüş bir melek gibi ve her yerinde menisiyle yatıyordu ve ne kadar günah gibi göründüğünden haberi yoktu, her zamanki gibi.
Uyuymaya hazır bir şekilde başını çarşafa gömerek kafasını salladı. 2 dakika daha bakarsam tekrar sertleşebilirdim. Bu haksızlıktı.
Kotumu giydikten zora kapıyı tahmin ettiğimden daha sert çarparak çıktım.
Odama gidip, yatağıma yayıldım. Ben ne yaptım? Yarın uyandığında kesinlikle beni kovacak. Biliyorum.
Bu yaptığım en muhteşem seksti.
Oh.
Öyleydi, değil mi?
Yıllar sonra ilk defa yatışmış halde kolayca uykuya daldım.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top