Gece 3

Bu bölümü yazarken başıma neler geldi?

Shut the fuck up, sit the fuck down. It's story time motherfuckers.

1) Telefonum bozuldu garantiye gönderdim. Bir hafta oradaydı.

2) Telefonum geldiğinde parmağım yaralandığı için yara bandı vardı. Düzgün klavye basmıyordu.

3) Tam yara bandı çıktı yazılı haftam başladı vaktim olmadı.

4) Dedim yazılıyı boşver, yaz gitsin. ÇEVİRİM 4 KERE SİLİNDİ AMK! Bu beşinci yazışım hayırlı olsun.

Evren bana mesaj mı yolluyor ne oluyor bilmiyorum ama hayırlısı. Tamam şimdi kimyaya çalışmaya devam edeyim iyi azmalar.

Gecenin bir yarısında omzumdan nazikçe sarsılmamla uyandım. Yangın mı var? Neredeyim?

Sızlanarak sırt üstü dönüp gözlerimi açtığımda harika mavi gözlerle karşılaştım. Yerimden zıpladım. Louis? Louis'nin benim odamda ne işi vardı? Neden beni uyandırıyordu?

Kulağıma eğildi.

"Seni emmek istiyorum, lütfen." diye fısıldadı.

Oh, Tanrım. Louis. Böyle bir şey için beni uyandıramazsın.

Oh, bekle. Evet. Evet, uyandırabilirsin.

Gözlerim kocaman açılmaya çalıştı, çünkü onun blow job istemesine ve bunu isterken lütfen demesine alışkın değildim. Bana bakış şekliyle yutkundum, penisim çoktan sertleşmişti. Beni emmek istiyor? Saat kaç ki? Her neyse önemli olmadığına karar verdim.

"Olur, " diye cevap verdim, tam uyanamamıştım ama hazırdım.

Örtünün altına girip dizlerimin arasına yerleştikten sonra koca lanet şeyi hiçbir şeymiş gibi ağzına aldı. Bunu beklemiyordum, bacaklarımı kapatmaya çalıştım ama o izin izin vermedi böylece her santimini alabilecekti.

Bu çok farklıydı aslında. Çok yavaştı, o kadar yavaştı ki bütün bedenim hassaslaşmıştı. Bir anda öğürmeye başladığında bunu neden yaptığını anlayamadım, tırnaklarını hızla bacağıma geçirince ağzım açık kaldı çünkü sanırım kendi kendini boğmaya çalışıyordu. Bunu birkaç kere daha yaptığında parmaklarım saçlarına gitti çünkü çok iyiydi. Saatin kaç olduğunu bile bilmiyordum ama wow. Çok iyi. Tekrar önceki günkü gibi kalçalarımı yatağa bastırarak beni verdiği her şeyi almaya zorladı. Çok uzun sürmeden sertçe ağzına gelirken görüşüm bukanıklaştı.

Kafasını örtünün altından çıkartıp harika bir inlemeyle yutarak bana baktı. Mahvolmuştum. Kalkıp, tamamen çıplak bir halde, uzaklaştıktan sonra kapıyı kapattı.

Ne? Kafam karıştı. Tam olarak uyanık bile değilim ama bana hayatımda aldığım en iyi blowjobu verdikten sonra ona yardım etmeme izin bile vermeden gitti.

Gözlerim saate kaydı. 07.00

İşe geç kalacak, eminim. Geç kalacağını bile bile menimi yutabilmek için oyalandı.

Oh, Louis.

Bir kapının acele ile çarpıldığını duyunca gülümsedim. Louis Tomlinson, seni kirli sürtük.

~~~~~~~~~~

Tahminimden çok daha geç kalktıktan sonra ne kadar sert olduğuma inledim. Louis hakkında rüya görmüştüm ama bu uymadan önce beni kendimden geçiren onun suçuydu.

Duştan sonra hızlıca bir bara gidip dikkatimi çeken bir kızı aldım. Kumral ve mavi gözlüydü. Louis'ye benzediğini biliyordum ama bu halde olmam onun suçuydu.

Onu evime götürmeme izin vermeden önce yaklaşık bir saat sohbet ettik. Louis eminim evdeydi ama ona bu ilişkinin koşulsuz olduğunu kanıtlamak istiyordum. Son günlerde beni düzgünce sertleştirebilen tek kişi olsa bile.

Her zamanki gibi daireye gitmeden önce onunla asansörde sertçe öptüm. Problem sertleşmekte sıkıntı çekmemdi. Bu gerçekten çok yeni ve korkutucuydu.

Önümüzde birisinin durduğunu hissedip kafamı kaldırınca neredeyse ölüyordum.

Ağzım tam manasıyla açık kalmıştı çünkü oh Tanrım.

Louis Tomlinson. Islak. Sadece havlu ile ama sikeyim havlu düşmek üzereydi. Tüyler nerde olduğunu çok iyi bildiğim pembe penisine doğru gidiyordu. Bronz göğsü. Islakken dövmeleri çok müstehcen görünüyordu. Damlalar köprücük kemiğinden aşağı ilerliyor, saçları ıslaklıktan dolayı siyah ve uzun görünüyordu. Muhteşem mavi gözleri gözlerimi kamaştırıyordu, hafif sakallarında su damlaları vardı ve daha da kötüsü/iyisi seksi gülümsemesi.. Çünkü sikeyim çok iyi biliyordu. Şu anda bir ağacı kesebilecek kadar sertleştiğimi iyi biliyordu. Kız arkasına döndüğünde şok oldu.

Hiç bakma kızım. O gay. Şu anda seni bir kenara atıp, onu duvara yaslayabilirim. Ve o da bana izin verir. Sikeyim kesinlikle verir.

"Oh, beni boşver tatlım." tamamen tanrı gibi göründüğünü farkında olarak güldü. Kaslarını belli edecek şekilde kollarını göğsünde birleştirip, kalçasını yana hareket ettirerek bütün kıvrımlarını belli etti. "Sadece yatmaya gidiyorum, lütfen devam edin."

Hareket edemiyorum. Hareket etmeye çalışıyorum ama siktir. Sikeyim seni. Şu anda seni öyle bir sikebilirim ki bir hafta boyunca oturamayabilirsin.

"Harry?" kız bana sesleniyordu, ama gözlerimi onun üzerinden alamıyordum.

"Pekala, iyi geceler Harry." bütün vücudunu sergileyerek odasına yürüdü, çok sertleşmiştim ve bundan kurtulabilmem için kızı sikeyim çok sert becermem gerekecekti. Kapıya ulaştığında arkasına döndü. "Siz ikiniz, eğlenin"

Göz kırptı, ve içeri girdi.

Oh, seni küçük sürtük.

Kızı hızla tutup odama çektiğimde çığlık attı. Onu yatağıma attım, sırayla o geldi, ben geldim, ama Louis'yle olanların yanına bile yaklaşamazdı. Kız ayrıldığında yarı rahatlamış bir şekilde uyuya kaldım.

Daha sonra gece 3'de, rüyamda Louis'yi parmakladığımı görünce acı verici bir halde uyandım. Neden bu kadar sertim? Hadi ama. İn biraz. Onu dürttüm.

Louis gece 3'de onun parmaklamama izin verir mi merak ediyorum.

Penisim çoktan benim yerime karar verdiğinde ayağa kalktım. Odasına girdikten sonra çıplak uyuduğunu görünce ölecektim. Çok huzurlu görünüyordu, az daha geri dönecektim ama hatırladım ki 1, o da aynısını bana yapmıştı 2, bugün cuma yarın işe gitmeyecek.

Omzunu sarsınca sızlandı.

"Hmm?" tek gözünü açarak şirince mırıldandı.

"Seni parmaklamak istiyorum." diyerek elimi beline koydum. "Yapabilir miyim?"

Tamamen uyanık bile değildi ama kafasını salladı. Oh Louis. Sende benim gibisin. Bu beni biraz güldürdü.

Uyanmasına yardımcı olmak için onu öpmekte başladığımda bir an nefesini tuttu. Dağınıkça karşılık vermeye çalıştı.

Onu inletebilmek için bir parmağımı direkt içine kaydırdığımda hemen karşılığını aldım.

"Saatin kaç olduğunu biliyor musun?" diye sormak için geri çekildim.

"Umrumda değil" dudaklarıma doğru konuştu. Oh, Louis beni delirtiyorsun. Islak hali gözümün önüne gelince tekrardan sertçe dudaklarına yapıştım.

"Akşam seni ıslak, sular damlarken görünce kızı neredeyse bir kenara atacaktım." inledim. Tanrım, çok ateşli. Dudaklarıma doğru güldü.

"Gerçekten mi?" diye sorduğunda parmağım hala çalışıyordu. Cidden mi? Sanki bana göz kırpmamışsın gibi.

"Ne kadar davetkar göründüğünü bilmiyormuş gibi konuşma" diyerek daha da sert öptüm.

Seni sürtük. Çok iyi görünüyordun. Çok iyi. Bir tepki alabilmek için iki parmağımı soktuğumda dudaklarının dudaklarıma karşı açılmasıyla ödüllendim. İçgüdüsel olarak dilimi soktuğumda beli yay gibi gerildi. Konuşmuyorduk ama oda onun küçük inlemeleri ve bazen benim açlıkla çıkan inlemelerimle yankılanıyordu.

Üçe çıkarmaya karar verip parmaklarımı bastırdım, neredeyse girmiyordu bile çünkü çok dardı. Zorla başardıktan sonra saçlarımdan çekerek beni geri çekti.

"Becer beni," diye yalvardı. "Lütfen, beni-"

Yeterince açılmış bile değilsin ama penisim için yalvarıyorsun. Tepki veremeden önce aptalca gözlerimi kırpıştırdım. Senin için yalvarıyor. Yalvarıyor. Sikeyim istediğini ver ona.

Hızla parmaklarımı çekip kayganlaştırdıktan sonra kendimi sıcaklığına doğru ittirdim. Tanrı aşkına Louis. Her zaman hazır. Ama saat üçte bile mi?

Seslice inledim çünkü çok dardı ve çok iyi hissettiriyordu. Tam girmeden biraz alışmasını bekledim.

"Hayır, hayır, hayır" dedi. "Sadece- ah, lütfen"

Oh, Louis. Yüzüne bakıp delirdi mi, yoksa sadece bana cennetten mi gönderildi diye kontrol ettim. Sikeyim. Sen istedin.

Onu daha hızlı ve sertçe becermeye başladığımda yanakları kızarmış, ağzı davetkar bir şekilde açık, gözleri kapalı ağlarcasına inliyordu. Tanrım bu çok ateşli. Saat gece 3.

"Daha sert," diye yalvardı.

Oh, Tanrım.

Hızla kendimi itmeden önce yatak başlığını tek elimle kavradım, yatak defalarca duvara çarpıyordu. O hala yüksek sesli ama mükemmel bağırışlarını sürdürüyordu. Sadece kendimden geçmiş bir halde onu izleyebiliyordum.

"Anlamıyorum" dedim nefes nefese. "Nasıl bumu kaldırabiliyorsun?"

Dağılmış görünerek çarşafları tuttu, hava almaya çalışıyordu, gelen orgazmdan dolayı bacakları titremeye başlayınca bağırmaları çok daha yükseğe çıktı. Bunu bir daha yaparsa geleceğim.

"Louis böyle yapmaya devam edersen çok uzun sürmeyeceğim." dedim, çok fena sızdırıyordum. O ise verdiğim her şeyi kabul ediyordu. Saat gece 3.

"Siktir!" diye çığlık attı.

Acı verici bir şekilde kasılarak, her gitgel ile birlikte daha fazla geliyordu. O kadar şehvetli ki, göğsü ve karnı gelişimin sertliğinden dolayı gerilmişti.

Bu beni sınırıma yaklaştırınca, hazır olmadan, bağırarak geldim. Bacakları yorgun halde iki kenara düştü, boynuna yaslanarak nefes almaya çalışıyordum. Oh, İsa aşkına. Bu muhteşemdi. Muhteşem.

O kızdan çok daha muhteşem.

"Beni öldürmeye mi çalışıyorsun?" diye zorla sordum ama cevap veremedi. Kalbinin çok hızlı attığını göğsümde hissedebiliyordum. Ah. Her yerde meni vardı.

İçinden çıkıp, kendimi kenara bıraktım. Biliyorum aynı şeyi söyleyip duruyorum, ama beni kendimden geçiriyor.

"Saat gece 3" nefes nefese saati söyledim. "Seni gece 3'de bu şekilde becermeme izin verdin."

Tamamen yatışmış halde mırıldandı.

"Şimdi uyuyana izin vereceğim." diyerek yatakta yuvarlanıp kalktım. Ben ayakta durmaya çalışırken gözlerini açtı. "Bak, yürüyemiyorum bile, Louis."

Çarşafların içinde kıkırdayınca geri dönüp ona baktım. Üzerinde kendi menisi ile birlikte harika görünüyordu, aynen bu şekilde uyumaya devam edeceğini bilerek gülümsedim.

"İyi geceler, Harry" diyerek gözlerini kapattı.

"İyi geceler" diye cevaplayarak odama girmeyi başardım.

Üzerimi temizledikten sonra kendimi yatağa attım.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top