Dolunay

Selam, bu bittikten sonra çevirmem için düzgün, böyle aynı kelimelerin cümlelerin tekrar edilmediği (hepinizin sert gelişlerden bıktığını biliyorum) hikaye önerirseniz çok güzel olur.

Artık sürekli tekrar edilen betimlemeleri falan çevirmiyorum çok yayvanlaşıyor iyice sinir oldum. Her neyse.

İçerden bir şarkı sesi geliyordu. Louis televizyonu açık mı bırakmıştı? Güzeldi, ama çok yüksek sesliydi.

Üzerimde sadece bokserler varken kapatmak için odadan çıktım. Şarkıyı söyleyenin kucağında laptopla Louis olduğunu fark edince donup kalmıştım.

Beni fark edince irkilerek hemen durdu, yakalandığı için utanmış gibiydi. Sızlanarak kızardı.

''O sen miydin?'' kaşlarım çatılmıştı.

Yanakları kızarırken boynununu esnetti.

''Evet, özür dilerim.''

''Neden özür diliyorsun?'' Kafam karışmıştı. ''Gerçekten iyisin''

Mavi gözleri ekrana geri döndü.

''Sorun değil'' beni görmezden gelmeye çalışarak kendini işine veriyormuş gibi yaptı. ''Kibar olmak zorunda değilsin. Sessiz olurum.''

Kaşlarımı çattım.

''Louis, buraya geldim çünkü müzik kanalını açık bıraktığını sandım.'' diyerek kendi kendinden nefret etmesini engellemeye çalıştım. ''Gerçekten iyi olduğunu düşünüyorum.''

Yukarı doğru bana baktı.

''Gerçekten mi?'' diye sordu, gözlükleriyle oynayarak. Çok tatlı görünüyordu. Gülümsedim.

''Kesinlikle'' diye cevapladım. ''Kimin şarkısıydı?'

Laptobunu kucağından kaldırdı.

''Bana gülme ama, One Direction.''

Erkek grubu? Bunu tahmin etmemiştim.

Pekala bu çok tatlıydı.

Kendim engel olamadan yüzümde bir sırıtma büyümeye başladı.

''Hey," işaret parmağını bana tehdit edercesine uzatıyordu ama o gözlükleriyle hiç korkunç gözükmüyordu. ''Seni öldürmemi mi istiyorsun?''

''One Direction?'' kaçmaya hazılanmak üzere kapıya yürüdüm. ''Gerçekten mi? Louis Tomlinson erkek gruplarından mı hoşlanıyor? Daha fazla gay olabilir miydin acaba?''

Gözleri intikam ateşiyle parladı. Bana bakış şekliyle alt taraflarımı hareketlenmeye sebep oluyordu.

''Senin için neyin iyi olduğunu biliyorsan Harry, sesini kesersin.'' derken paramkları sinirle koltuğun kolunu sıkıyordu. Sırıttım.

''Diğer kızlar gibi fangirllik de yapıyor musun bari?''

Yerinden fırladığından çığlık atarak odama koştum. Arkamdan geldiğini duyabiliyordum ama beni yakalayamadan odama girip güzel yüzüne gülerek kapıyı kapattım.

Gölgesini kapının altından görebiliyordum. Nefes alıp verişini duyabiliyordum ama koştuğu halde nefes amakta zorlanmıyordu. Oynadığı futbol ve fazlaca yaptığımı seks seansları onu fazlasıyla güçlendirmişti.

''Kapıyı aç, Harry'' emir vererek kapıyı açmaya çalıştı. Kapıya yaslandım. Ben ondan daha güçlüydüm.

''Kızlar giremez, üzgünüm'' diye cevap verdiğimde avucunun içiyle kapıya vırdu.

''Siktiğimin kapısını aç Harry,'' diye kükrediğinde beni olduğumdan daha sert hale getirmişti. ''Seni sadece uyardıktan sonra serbest bırakacağım''

Güldüm.

''Senden korkmuyorum Lou," gülümserken kapıyı ittirmeye çalıştığıını hissettim. ''Zaten çok zayıfsın''

Kapıyı açmaya çalışmayı bıraktı.

''Açmanı başka yollarla da sağlayabilirim biliyorsun'' dedi

''Hmm, ne gibi?''

''Kıyafetlerimi çıkartıyorumm'' şarkı söylercesine mırıldandığında aletim içerde irkildi.

''Hayır, yapmıyorsun'' dedim hızla. ''Yalan söyleme''

Güldü.

''Pekala, pes ediyorum'' sesi hala yakından geliyordu. ''Açabilirsin, sana zarar vermeyeceğim.''

Yüksek sesle güldüm.

''Buna kanmayacağım'' diye cevap verdim.

''Pekala'' dedikten sonra sessizleşti. Onu duyamıyordum.

''Hala orada mısın?'' diy sorduğumda cevap gelmedi. Buna inanacağımı mı sanıyordu? ''Louis, orada olduğunu biliyorum''

Hala cevap yoktu.

''Louis, bu işte kötüsün," güldüm. ''İçeri girmene izin vermeyeceğim''

''Gerçekten kendi kendine konuşmaya mı başladın?'' sesi sırıtıyormuş gibi geliyordu. ''Burada değildim, odamdaydım''

Güldüm.

''Bu bir yalan.'' Sırıttım. Eğer birlikte olsaydık hep böyle eğleniyor mu olacaktık?

''Sana o kapıyı açtıracağım,'' hala sesi o kadar kararlı geliyordu ki, dudaklarımı yaladım. ''Sana istediklerimi yaptırmada iyiyimdir.''

Oh. Farklı bir taktik deniyor.

''Seksi olman bana kapıyı açtıracak mı sanıyorsun?'' Gülümsedim.

Kıkırdadım.

''Öyle olacağını biliyorum'' nerdeyse sırıtışını duyabiliyordum.

''Oh, özgüven. Bunun sevdim'' dedim kapıya doğru.

''Sevdiğini biliyorum.'' diye cevap verdi. ''Bu arada gerçekten çıplağım''

Vüdudum titrediğinde yutkundum. Yalan söyleyip söylemediğini anlayamıyordum.

''Yalan söylüyorsun'' buna karar vedim.

Kıkırdadıktan sonra biraz mırıldandı. Tüylerim diken diken oluyordu.

''Kapının soğukluğu vücudumu üşütüyor.'' diye mırıldandı. ''Neden kapıyı açıp beni ellerinle ısıtmıyorsun?''

Gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapattım.

''İçeri girmek için çıplak taklidi yapma'' diye cevap verdim. 'İşe yaramıyor.''

''Taklit yapmıyorum'' seksice güldü. ''Gerçekten yapmıyorum. Şu anda dün gece bana verdiğin göbek deliğimin altındaki aşk ısırığına dokunuyorum Harry. Bana bir tane daha vermeni istiyorum.''

Penisim çok fena sızlıyordu. Nerdeyse vücudun tadını dudaklarımda hissedebiliyordum.

''Louis,'' sırıttım. ''İşe yaramıyor.''

''Oh, bence yarıyor'' nefes verdi ''Bence şu anda benim çok güzel bir şekilde bokserinin içinde sertleştin, beni aralıksız becermek istiyorsun, ama bunu kapıyı açmadan yapamazsın, Harry''

Boğuluyordum. Hiçbir zaman böyle konuşmamıştı.

''Bu kadar kirli konuşma'' eleştirircesine konuştum.

''Oh, ama istiyorum.'' diye mırıldandı. ''Beni doldurmak istemez misin? Üstüne sıkıca oturacağım. Seni yıldızları görene kadar süreceğim, hm?''

Oh, Tanrım. Aklımın nerede olduğunu çok iyi biliyordu.

''Açmayacağım'' dedim fazlasıyla zorlanarak.

''Senin için kendimi açacağım.'' kapıya fısıldadı ama her kelimeyi duydum.

''Blöf yapıyorsun.'' dedim.

Kayganlaştırıcının açılırken çıkardığı ses bütün vücudumu titretti. Bu hiç adil değildi.

''Bu kulağa blöf yapıyor muşum gibi mi geliyor?'' diye mırıldandı.

''Sadece açıyor olabilirsin,'' deken Louis'nin elinde kayganlaştırıcı olduğu düşüncesinden sonra kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. ''Evet, sen sadece benimle oynuyorsun''

Hmladı.

''Sen ne dersen o, Harry''

Daha sonra kapının diğer tarafı nefes sesleri haricinde sessizleşti. Pes mi ediyordu? Deneyecek başka bir şey mi düşünüyordu?

Louis'nin keskin bir nefes aldığını duyduğumda gözlerimi kapıya dikerek nefesimi tuttum. Hayır.

Nefes alış verişi hızlandığında kulağımı kapıya yasladım. Hayır.

Nefesini tuttuğunda penisim seğirdi. Hayır, hayır, hayır.

''Rol yapmayı kes'' nefes almakta zorluk çekiyordum. ''Bu işe yaramıyor.''

Yarıyor.

''Ne için rol yapmayı?'' gülerken bir anda nefesini tuttu.

Aslına sesi rol yapıyor gibi değildi. Çıkardığı sesleri artık çok iyi biliyordum.

''Bunu sen yaptığında çok daha iyi hissettiriyor.'' diye inledi.

Siktir.

''Buna- buna inanmıyorum.'' kekelediğim için kendime lanet ettim.

''İkinci parmağımı da koyacağım, hm? Senin büyük aletin için kendimi iyi açmalıyım değil mi?'' Yorkshire aksanı çok fena kendini belli ediyordu.

Kapının öbür tarafından sızlandığında elim kapı koluna gitti fakat kendimi durdurdum. Rol yapıyor olabilir.

Kendi kendine inledi.

'Bu çok iyi hissettiriyor.'' dedi. ''Çok sertleştim''

Etrafımda ısının arttığını hissedebiliyordum, vücudum seks için o kadar hazırdı ki bu deliceydi.

''Sana inanmıyorum''

Tekrardan inlediğinde saçımı çektim.

''Bana inanma,'' kıkırdadı. ''Ama doğru. Bu şekilde boşalmama izin mi vereceksin? Sanki- ergenler gibi? Yanlızken yaptığım gibi?''

İnleyerek onu gözümün önünde kendine dokunmaya zorladığım günü hatırladım. Bu işte iyiydi.

''Kesinikle'' diye cevap verdi çıkardığım sese karşı. ''Çünkü geleceğim. Kendime nasıl zevk vermem gerektiğini iyi biliyorum, Harry. Kendimi sayısızca kere parmakladım.''

''Çok kirli bir ağzın var.''

''Evet,'' sesi gülümsüyor gibiydi. '' Eğer- eğer penisini boğazıma kadar sokarsan konuşamayacağım.''

Louis. Bunu gerçekten yapıyor. Şu anda kesinlikle kendini parmaklıyor.

''Louis.'' nefes almakta zorlanıyordum. Sızlandı.

''Üçüncü parmağı almama izin mi vereceksin?''

Her zaman üçüncüde gelir. Hayır. Bunu kaçıramam.

Kapıyı hafifçe araladığımda hızla ittirdi, ve- gerçekten çıplaktı. Gözlüklerini çıkarmış, gözeri alev almışçasına bana bakıyordu ve ben hareket edemiyordum. Şüpheye düşmeden hızla üzerime atılarak saçlarımdan kavrayıp beni öpmeye başladı. Dudakları dudaklarımı saldırırcasına öperken nefes alamadım. Uyguladığı güçle arkaya tökezlediğimde avantajı kullanarak beni ittirmeye başladı ve merhametsizce yatağıma düşürdü.

Bokserimi aşağı çekip beni süzdükten sonra tekrar öpmeye bşaldı. Ellerim otomatikman tutmak için beline gittiğinde koluma vurarak geri çekti.

Oh, bunu yapma. Sana dokunmak istiyorum.

Tekrar denediğimde tekrar vurdu. Ah. Birazcık geri çekildiğinde ben daha tepki veremeden penisimden tutup kayganlaştırdığı eliyle sertçe sıvazlamaya başladı. Fena bir şekilde ona dokunmak istediğim halde izin vermeyeceğini bildiğim için ellerimi yumruk haline getirdim. Ağzım açık kalmıştı çünkü vay canına iyi bir tutuşu vardı.

Bir anda penisimin üzerine oturduğunda boğulacak gibi oldum, dibine kadar aldığında yardımcı olmak için uzattığım ellerimi bileklerimden tutarak üzerime eğilip başımın üzerinde birleştirdi. Oh. Bu çok kötü değildi. Bana o kadar yakındı ki yüzü hemen önümde, gözleri öç alma isteğiyle parlıyordu.

''Dokunmayacaksın,'' dik dik baktı. ''Cezan bu, anladın mı?''

Yutkundum.

''Sadece hisetmek istiyorum.'' diyerek nefes verdim, etrafımdaki sıkılığı varken konuşmak zordu.

''Sikeyim,'' diye bağırarak kendini iyice bana bastırdı. Oh. İnledim. ''Ee bir kız gibi mi görünüyorum Harry?''

Hayır, hayır gerçekten görünmüyorsun. Olağanüstü bir şekilde erkeksi görünüyorsun. Her zaman.

''Hayır.''

Yani, belindeki kıvrımları onu üzerimde otururken dehşet gösteriyordu, ama sert yüzü bana kesinlikle onun bir erkek olduğunu hatırlatıyordu.

''Bende öyle düşünmüştüm,'' çenemden ısırarak içimde kalan azıcık nefesi de bana kaybettirdi. ''İstediğim müziği dinleyebilirim. Özellikle erkek gruplarını, çünkü, sikeyim hepsi fena ateşliler''

Bunu söyleme. Özellikle penisimin üzerinde otuturken.

''Oh,' sırıttıktan sonra çenemi yalayarak içindeki penisimin seğirmesini sağladı. ''Bu seni rahatsız mı ediyor?'

Evet, ediyor ama sen böyle beni sıcak duvarlarınla sararken ve penisimin üzerinde otururken bana böyle yandan gülerek bakarken bu pek bir problem değil.

''Oh, ama benim asıl hoşlandığım,'' gülümsemesi büyürken kalçalarını hareket ettirdiğinde yumruklarımı sıktım. '' Dövmeleri ve uzun saçları olan''

Nefesim kesiliyordu çünkü neredeyse hareket etmediği halde çok iyi hissettiriyordu.

'Çok güzel bir sesi var.,'' Louis keskin bir nefes aldı, açıkça olduğu durumdan zevk alıyordu. İçinde olmamdan. ''Ama senin inlemenin yanında o bir hiç''

Oh, Tanrım. Bu çok zalimceydi. Ben ona böyle aşık olurken o benimle böyle konuşamazdı, ve çıkardığım sesleri sevdiğini itiraf etmişiti. Tekrardan inlediğimde Louis çeneme doğu sırıttı.

''Aklını başından alacağım'' nefes alarak çenemden öptüğünde zor anlar yaşadım çünkü dudakları çok iyi hissettiriyordu. Boyunumu ısırdığında muazzam bir şehvet dalgası kasıklarıma doğru yayıdı. ''Seni güzel ve sert bir şekilde içime gelmeni sağlayacağım, hm?''

Aklımı başımdan almadığın bir zaman mı var? Senin için ne zaman sert gelmedim?

''Evet'' Nefesimi tutarken boyunumu emdiğini hissedince sırtım gerildi çünkü bınu yapmasını seviyordum. İzler bırakıyordu ve bu izler bana günler boyunca ne yaptığımızzı hatırlatıyordu. Sanki unutabilirmişim gibi.

''Bunu istiyor musun?'' diye sorduktan sonra emdiği yeri ısırarak tüylerimi diken diken etti.

''Evet,'' diye cevapladım. İyice kendimden geçmiştim. Tamamen hazırdım. Penisim etrafındaki darlıkla patlayacak gibi hissetiriyordu.

''Yalavaracak mısın?'' diye sorduğunda kaçıncı şaşkınlığımı yaşadığımı bilmiyordum.

Yukarı doğru yüzüne baktım, gözbebekleri büyümüş, dağınık saçları olağanüstü, dudakları seksi bir gülümsemeye sahiplik ediyordu. Hafifçe kendini çekerek aletimi hareket ettirdiğinde bütün vücudum bir şeyler yapması isteğiyle kavruldu.

''İste.'' diye emir vererek zalimce bir sırıtış yerleştirdi suratına.

Derin bir nefes aldım. Aslında yukarı doğru kendimi iterek, onu kendimi almaya zorlayabilirdim ama onu böyle dominant görmeye bayılıyordum. Beni istediği şeyleri yaptırmaya zorluyordu, karşılığında da bana yaşadığım en iyi orgazmları veriyordu. Kalçalarını birazcık oynattığında dudaklarım açılıp, başım dönmeye başladı.

''Harry,'' diyerek kendini bastırdı.

''Lütfen,'' diye başladığımda ağzımdan bu kelimenin çıkması bile beni şok etmişti. Ellerim başımın üzerindeki sıkı tutuşunda kıpırdandı. ''Sür beni, lütfen''

Tereddüt bile etmeden harekete geçip yükseldikten sonra geri oturduğunda ayak parmaklarım zevkle kıvrıldı ve bağırdım çünkü bu kadar iyi hissettirmesini beklemiyordum. Bu kadar yakın oluşunu. Çok iyi başlamıştı, ona dokunmak istiyordum ama vücudum jöleye dönüşmüş gibiydi. Kollarımı hareket ettiremiyordum.

''Tanrım, çok büyüksün,'' nefes alırken dudakları çeneme değecek şekilde konuştu. ''Her zaman içimde çok iyi hissettiriyorsun.''

Boğulurcasına başımı geriye attım. Louis, bunu yapma.

''Beni dolduruşunu seviyorum'' dudaklarımın kenarından öptü. ''Sertçe boşalmamı sağlıyorsun''

Sızlandığımda dudaklarımızı birleştirerek öptü, bileklerimdeki tutuşu sıkılaştırarak beni onu öpmeye zorladı. İnlemelerimiz bir süre odayı doldurdu, çok iyi hissettiriyordu, o kadar iyi görünüyordu ki canımı yakıyordu.

''Harry. Ben-'' konuşmakta zorlanarak bileklerimden çekti. ''Oh, siktir. Ben gelec-''

''Hadi,'' kafamı salladım. ''Gel''

Dudakları dudaklarıma doğru açıldı, gözleri buğulanarak kapandı, deliği kasılarak etrafımda sıkılaşırken bıraktığı olağanüstü inleme nefesimi kesmişti. Neden bu kadar güzeldi?

Göğsüme düşerken elleri bileklerimi bırakıp boynumun arkasına geldi, nefes alış verişini düzene sokmaya çalışıyordu.

Bunun bitmesini istememiştim açıkçası. Bana bu kadar yakın oluşunu seviyordum. Onu hep kendime böyle yakın istiyordum.

Ellerimi kendime çekerek bir tanesini beline, diğerini de kalçasına koyduktan sora ne tepki vereceğini merak ederek kendimi içine ittirdim.

Tırnaklarını boynuma bastırdı, vücudu kasıldı ve sızlandı.

''İyi mi?'' diye sorduğumda kafasını sallayarak nefesini verdi.

Belli bir ritimle başlayıp, boynuma doğru çıkarttığı 'ah ' sesleri çok güzel hissettirirken sırtı her seferinde kasılıp gevşiyordu. Bundan hoşlanarak vücudunda elimi gezdirdim, ömrümün sonuna kadar ona dokunabilmek istiyordum.

Ne kadar sert hareket ettiğimin ve onunda beni daha iyi hissettirebilmek için kendini bana bastırdığının farkındaydım. Keskince inliyor, dudakları nefes almaya çalışırcasına açılıyor, ve saçları terden alnına yapışıyordu. Hırsla daha sert olabilmek için kalçalarından kavradığımda bıraktığı yüksek kirli inleme ile neredeyse boşalıyordum.

''Siktir.'' küfrettiğinde parmaklarımı şehvetle daha sert bastırdım.

Topuklarımı yatağa bastırarak daha sert olmaya çalıştım, çünkü yükse sesle ağlarken bağırıyordu. Bir an önce gelmesi gerekiyordu.

''Tanrım, çok iyi hissettiriyorsun,'' dedim, konuşmamın onu sınıra yakaştıracağının düşünerek. ''Çok sert geleceğim''

Kendini umutsuzca bana itiyor, tırnakları boynuma geçiyordu.

''Gelmen gerek,'' panikledim. ''Çok yakınım Louis''

Nefesini tuttu, bacakları titremeye başlamıştı. Hadi. Yakınsın. Omzunu ısırdım.

Yüksek sesle ve feminen bir şekilde çığlık atıp, etrafımda sıkılaştığında geldiğini anladım.

Bu beni kendimden geçirdi, başımı geriye attım, sıcaklığı, vücudunun hissettirdikleri beni sona ulaştırdığında kulaklarım çınlıyordu. Onu tekrar takrar doldurdum, vücudum bu tutkulu orgazmı dışarı atmaya çalışıyordu. Kendi nefes alış verişimi duymakta zorlanıyordum, kulaklarım sesleri alamıyor gibiydi. Nerdeyse bayıldığımı düşünecektim.

Louis göğsüme kıvrıldığında hayatım ona bağlıymışçasına tuttum. Boynumda nefes almaya çalışan dudaklarını hissedebiliyordum. Kalplerimizin atışı birbirimizin göğsüne doğru hissedilebiliyor, erotik bir şekilde nabzımız bir düzene girmeye çalışıyordu.

Louis'nin parmakları hala saçlarıma sıkıca tutunuyordu, ama bu hoşuma gitmişti. Benim kollarım da hala sıkıca onu sarıyordu.

Bu yaşadığım en iyi seksti. Hayvansı, ilkel ve- wow.

Louis'nin saçlarımdaki tutuşunu gevşetmesi ne kadar süre sonra oldu bilmiyorum, bende olağanüstü vücudunun etrafındaki etrafındaki kollarımı gevşettim.

Kendini kaldırırken doğrulmakta zorlandı, kollarının vücudunu taşımaya çalışırken nasıl titrediğini yataktan hissedebiliyordum.

İkimizi birden yuvarladığımda nasıl mahvolmuş, becerilmiş göründüğünü daha yakından gördüm. Birbirimizin nefes seslerini dinliyorduk. Onu öpmek istiyordum, söylemek istiyordum, ama yapamazdım. Ve bu canımı actıyordu.

İçinden çıkarak yanına geçip sırt üstü yattım. Kolu benim koluma yaslanıyordu ama ikimizde çekmek için harekete geçmedik.

''Oh, bu iyiydi.'' Louis nefes vererek konuştu.

''Öyleydi'' dedim, hızla atan kalbimi hala düzene skmaya çalışıyordum.

''Bu adil değildi,'' diye tartıştım, yanıma döüp kızarmış yanaklarıyla yüz yüze gelerek. ''Kendini kapıın önünde parmaklaman adil değildi.''

Kıkırdayarak bana baktı.

''One Direction sevdiğim için beni sinir etmen karşılığında adildi.'' gülümsedi.

Burnumdan nefes vererek sırıttım.

''Yapmaya devam edeceğim'' dediğimde gözlerini kısmasını izledim. ''Onlarda bir çekicilik göremiyorum''

Dudaklarını yalayarak gülümsedi.

''Sadece şarkı söylemelerini seviyorum,'' güldü. ''Birde harmonilerini. Oh, ve ne kadar ateşli olduklarından bahsetmiş miydim? Bekle. Bu kulağa kızsı mı geliyor?''

Endişeli görünen yüzüne güldüm. Seni çok seviyorum.

''Öyle,'' sırıttım. ''Ama bu sensin''

Bu yüzden buna bayılıyorum.

''Gerçekten şarkı söyleyişimi beğendin mi?'' merakla yüzüme baktı.

''Neden yalan söyleyeyim?'' diye cevap verdim.

''Charlie bana sesimi kesmemi söylerdi'' dedi. Tabi ki söylemiştir. Kendisi bir orospu çocuğuydu.

''Daha fazla söylemelisin'' ona doğru gülümsedim. ''Düet yapmak isersen bir kaç One Direction şarkısı biliyorum''

Şakayla gözlerini devirdi.

''Sen şarkı söyleyebiliyor muun ki?'' kıkırdadı. ''Şarkılarını mahvetmeni istemiyorum, Harry. ''

Elimi kalbime götürdüm.

''Ah, beni kırdın'' dedim darılmışçasına. Beni itti.

''Bana yanıldığımı kanıtla o zaman.''

Bir tane şarkılarının nakaratını söyledim, çünkü gerisini bilmiyordum bile. Kaşlarını çatıp, ağzı açık bana baktı. Seksten sonra dağılmış görüntüsü hala duruyordu.

''Wow,'' şok olmuş görünüyordu. ''Yani- evet, evet bu iyiydi.''

Yüksek sesle güldüm.

''Ee, düet yapabilir miyiz? Ama eğer çok iyiydiysem kendi erkek grubumu kurabilirim.''

Seksice gülümsedi.

'Bir grupta olabilirdin,'' beni aşağı yukarı süzdü. ''Çekicisin.''

''Erkek gruplarından birinde olabilecek kadar çekici miyim?'' sırıttım.

Seks sonrası konuşmalarımız hep çok lolay olurdu. Tamamen çıplaktık, ama rahatlamış halde sanki çıplak değilmişçesine ekek gruplarından bahsediyorduk.

Hmladı.

''Hayır,'' sırıttı. ''Sen solo artist olmalıydın. Diğer grup üyelerine adil olmaz.''

Bana ettiği iltifatlardan kızarabilirdim.

''Öyle mi?'' gülümsedim.

Onu öpmek istiyordum. Uzak durmak çok zordu. Benim olmasını istiyordum. Onu tekrar becereceğim şimdi.

''Evet, ama sırada Justin Bieber'dan sonra olurdun, üzgünüm'' iç çektikten sonra güldü.

Justin Bieber? Seninle oyun oynamaya çalışıyor, oyna onunla. dudaklarımı yaladım.

''Evet, Justin idare eder,'' diyerek onu sinir etmeye çalıştım.'' Ama, eminim bottomdur. Şansına küs, Louis.''

Suratını astı, daha sonra güldü.

''Eminim bir günlüğüne üstte olabilirim.,'' benimle yüz yüze gelmek için yuvarlandı. ''Yapamaz mıyım?''

Justin Bieber hakkında mı konuşuyoruz, yoksa biz hakkında mı? Hayatım boyunca hiç altta olmamıştım. Kendimi bir an öyle düşününce yutkundum.

''Eminim üstte olmana izin verirdi, Lou'' sırıttım. ''Ateşlisin.''

Olağanüstü.

Kıkırdadı, yüzü bana çok yakındı. Mavi gözleri bana çok yakındı.

''Hiç üstte olmadım''' diye itiraf etti.

Olmamış mı?

''Bilirsin, hep bu hoşuma gider miydi diye merak etmişimdir,'' dedi. ''Hep becerilen taraf olmayı tercih etmişimdir.''

Bu bir sürtük olman yüzünden.

''Hep acıtacağının düşünüp korktum,'' dedim Louis'ye. ''Senin içine nasıl sığdığımı bilmiyorum, örneğin,'' gözlerini bana dikti. ''Nasıl kaldırabiliyorsun?''

''Güzel hissettiriyor,'' dedi neredeyse mırıldanırcasına, kendi kendine konuşuyormuşçasına. ''Sadece güzel işte. Açıklayamıyorum. Kendin hissetmen lazım.''

''Baya şiirsel.'' sırıttım. Genel olarak altta olmaktan mı bahsediyordu, yoksa sadece benim penisimden mi?

''Kapa çeneni,'' dedi hala yan yatarak. ''En azından kendini bile parmaklamadın mı?''

''Hayır'' diye itiraf ettim.

''Denemelisin'' sırıttı. ''Sadece nasıl hissedeceğini görmek için.''

''Ya yanlış yaparsam?'' diye sordum merak ederek. ''Ya kötü yaptığım için kendime zarar verirsem?''

''Ben senin için yapabilirim.'' nefesini vererek, bana şimdiye kadar gördüğüm en ateşli bakışlardan birisiyle baktı.

Bunun geleceğini tahmin etmemiştim.

''Yapar mısın?''

''Evet,'' sırıttı. ''Eminim seveceksin.''

Tanrım, seni öpmek istiyorum. Bana bakışlarına bir bak.

'Hadi bir taneyle denememe izin ver.'' kafasını kaldırarak sordu, yumuşacık saçları onu çok çekici kılıyordu. ''Sadece bir tane, hoşuna gidip gitmediğine bakacaksın''

Nefesim vücudumu terk etti. Şİmdi? Bunu yapmamalıydım. Bu çok kişiseldi. Ama kafamı salladım. Ona hayır diyemiyordum. Bana böyle bakarken değil.

''Tamam.''

Parmağını yüzüme yaklaştırarak dudağıma sürttüğünde ağzımı açtım. İçeri ittiğinde geri kapattım, göz bebekleri büyümüştü.

Bunu yapıyor olmamam gerekiyor.

Beni böyle izlemesi beni anında tekrar sertleştirmişti. Parmağını dilime bastırdığında derin bir nefes aldım.

Biz ne yapıyoruz?

Parmağını emdim, çünkü o bana ne zaman hayır demişti ki?

Hafifçe mırıldandıktan sonra parmağını çıkartıp bacaklarımı açtı. Elini kasıklarıma yaklaştırdığına vücudum titrdi. Şş dedi.

''Bir şey olmayacak. Nazik olacağım.''

Biz nazik olmayız, Louis. Bu şey beni mahvedecek.

Parmağını ittirdiğinde bütün vücudum kasıldı. Bu benim için olağan değildi ve Louis'nin nasıl kaldırdığını merak ediyordum. Gözlerimi sıkıca kapattım.

"Sakin ol." dedi üzerime eğilerek. "İyi hissedeceksin, tıpkı bende olduğu gibi"

Şunu söylemek istiyorum ki, bu senin sürtük oluşunla alakalı.

Sakinleşmeye çalışıyordum ama bu çok zordu. Güldükten sonra eğilip boynumu ısırdı. Oh.

Daha rahat ulaşabilmesi için başımı arkaya eğdim. Bunu yapmasını seviyordum.

Keskin bir nefes alırken parmağını daire çizerek gezdirmeye başladığını hissettim ve bundan aslında hoşlandığımı fark edince şok oldum.

"Gördün mü? İyi hissettiriyor." Tekrar ısırmadan önce boynuma doğru gülümsedi.

Gerçekten öyleydi ve ben bunu hiç tahmin etmemiştim. Hiç. Kalbim hızlanmaya başlamıştı. Bunu yapmasına neden izin veriyordum ki?

İrkilmemi sağlayarak parmağını içime itti. Louis'nin bunu bu kadar sevmesine şaşırmamak gerekiyordu. Boynumdaki dudakları dikkatimi oraya çekerek korkmamı engelliyordu.

Kendi kendime mırıldanırken bir anda uzunluğumda elini hissedince ciğerlerimdeki havanın boşaldığını hissettim, ısı boynuma hücum ediyordu.

Yavaşça aşağı yukarı sıvazlamaya başladı, parmağı neredeyse içimdeydi ve bir yandan da omzumu ısırıyordu. Oh Tanrım, Louis bana ne yapıyorsun?

İçime parmağını iyice ittirdiğinde bir an önce hızlanması için olan isteğim beni şaşırtmaya devam ediyordu. Beni inleterek parmak eklemine kadar ittirdi. Oh, siktir.

"Gerçekten iyi hissettiriyor" kulağımın altını yaladığında tüylerim diken diken oldu. "Daha iyi olacak"

Penisimdeki eliyle hareketine devam ederken içimdeki parmağını hareket ettirmeye başladı. Dudaklarım açılıp, ağzımdan derin bir inleme kaçtığında böyle bir ses çıkarttığımın farkına varıp şoka girdim. Deliğimle oynarken bedenimi ateşe veriyor gibiydi.

Eğer böyle hissettirecekse beni becermesine izin veririm. Oh, Tanrım. Bu kadar harika hissettirmesi beni korkutuyordu.

İçimde bir yerlere dokunduğunda kasılıp, inledikten sonra hızla ağzımı kapattım. Ben bu sesleri çıkartıyor olamam. Bu çok utanç verici.

"Saklama," hareketlerini durdurmadan, boynumu emdi.

Aynı hareketi tekrar ettiğinde tekrar inledim, bunu bana yaptırmak onun için çok kolaydı.

Orgazmımın yaklaştığını hissediyordum ki bu beni sürtük gibi hissettiriyordu.

Daha fazla istiyorum. Hepsini istiyorum. Kanayana kadar beni becermesini istiyorum.

Oh, siktir. Bu yeni bir şey.

Nefesimi tuttum, ayak parmaklarım kırılırken boynumu daha sert ısırdı. Tekrar parmaklarını prostatıma doğru kıvırdığında adını bağırdım.

"Siktir, çok iyisin" Louis umursamaz tutumunu bozmak zorunda kalmıştı. "Sertleştim"

Becer beni. Bunu ona bağırmak istiyordum.

Bu sana zarar verecek, Harry. Duygusal olarak, Louis'nin sana bunu yapmasına hazır değilsin.

Ama yine de beni öpmesi için kafasını tuttuğumda hareketleri birkaç saniyeliğine duraksadı. Penisini kavradığımda dudaklarımdaki dudaklarının titrediğini hissettim.

Çok azgın hissediyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum. Bacaklarımı onun için araladığımın farkındayım ve bu olağanüstü hissettiriyor. Prostatıma sertçe parmaklarını sürttüğünde ciğerlerimden derin bir 'ah' yükseldi.

Ağzıma inlediğinde elimde hissettiğim penisi titredi. Tekrar, tekrar ve tekrar yaptığında ağlayarak bağırdım. Hep böyle mi hissettiriyordu? Louis'nin bu kadar doyumsuz oluşuna şaşırmamak gerekiyordu. Eğer böyle hissettiriyorsa bütün gün penisinin üzerinde oturabilirim.

Onu daha fazla öpemiyordum bile sadece ağzım açılıyordu. Sürtükmüşçesine çıkan inlemelerim beni utandırıyordu çünkü hadi ama sadece daha ilk parmaktı.

Bir anda o tek parmağını çıkardığında sızlandım. Neden? Onun yerine iki parmağını kayganlaştırıp kendinden emin bir şekilde tekrar içime ittirdiğinde yüksek sesle bağırırken, bacaklarım titriyor, göğsüm terliyordu. Parmaklarını daha rahat alabilmem için uzunluğuma dokunuyor, tekrar eski ritme dönmek için yavaş bir şekilde hızlanıyordu.

Deliğim çok gerilmiş gibi hissediyordum. Çok çok açık. Beynim zevkle o kadar bulanmıştı ki neredeyse hiçbir şey düşünemiyordum. Vücudum muhteşem hissediyordu, çok güzel, ama sonra tekrar prostatıma bastırdı.

Oh, Tanrım. İnleyerek penisindeki sıvazlamama devam etmeye çalıştım ama bu çok zordu.

Tekrar yaptığında omurgamdan aşağı inen ısıyı hissederek bağırdım.

''Ne kadar güzel göründüğün hakkında hiçbir fikrin yok'' diyerek kulağıma doğru sızlandı. Bunu yapma. Louis, hayır.

Etttiği iltifat yüzünden boğulma tehlikesi geçirirken tekrar ağlayarak inledim çünkü prostatıma bastırmıştı. Vücudumun azgın bir ergen gibi kendini Louis'nin parmaklarına doğru ittiğinin farkındaydım ama yapabileceğim bir şey yoktu. Nefes almakta bile zorlanıyordum.

Boynuma doğru inlediğinde bir an dondum çünkü sanırım biraz önce gelmişti, elimi neredeyse hareket ettirmediğim halde.

''Sen- ah- biraz önce-'' konuşmak oldukça zordu çünkü hala bana zevk vermeyi başarıyordu.

''Evet'' diyerek nefesini tuttuğunda elimi çektim. ''Bu çok ateşli''

Çok yaklaşmıştım ve bu orgazm çok farklı hissettiriyordu. Keskin, güzel ve vücudum bana bundan korkmam gerektiğini söylüyordu. Tekrar aynı noktaya bastırdığında çığlık attım. Daha yakın.

Buna hazır değilim. Ne kadar güçlü olacağını hissedebiliyorum.

''Hadi ama,'' kulağımın altını emmeye başladı, sesi nefes nefese geliyordu. ''Sadece rahatla. Ne kadar sesli olduğun umrumda değil. Sadece görmek istiyorum.''

Aynı şeyi tekrar yaptığında tekrar inledim, bu sefer yarısı zevkten, yarısı korkudandı. Çok fazla olacağını biliyordum.

Son bir kere daha yaptığında vücudum daha fazla dayanamadı. Parmaklarının etrafında keskince kasılırken, zevkle görüşüm beyaza boyandı. Havaya yüksek sesli, derin, ağlayarak bir ağlama bıraktığımda, dışardan acı çekiyormuşum gibiydi ama alakası yoktu. Louis orgazmım boyunca penisimi sıvazlayarak zevki ikiye katlamıştı.

Oh.

Tanrım.

Pamaklarını çektiğinde gözlerimi kırpıştırdım. Ne yaptım ben? Bu çok utanç vericiydi.

''Hey,'' Louis seslenince dikkatimi ona çevirdim. Yanakları kızarmıştı ve gözleri parlıyordu. ''Utanmana gerek yok. Çok seksiydi. Gerçekten, Harry. Çok iyiydin.''

Yüzü bana çok yakındı ve ben onu öpmek istiyordum.

Yapamadım tabi, kendini bırakarak yanıma uzandı.

''Ee.. Hoşuna gittiğini umuyorum?''

Kızarırken güldüm.

''Ne düşünüyorsun?''

''Bu hayatım boyunca yaptığım en seksi şeydi'' sırıttı.

Gülümserken esnememe engel olamadım. Esnemekten nefret ediyordum çünkü bu onun gideceği anlamına geliyordu.

''Uyumana izin vereyim'' diyerek ayaklandı. ''Ah, bekle bir dakika''

Üzerime eğildiğinde ne yapacağını heyecanla beklemeye başladım ama o karnıma yöneldi. Geçen bir saatte ikimizin de boşaldığımız yer olan karnımı yaladı.

Tanrım, benim olmanı istiyorum. Benim olsaydın beni parmaklamaktan fazlasını yapardın.

''Sürtük'' dediğimde yukarı doğru bana bakıp sırıtı.

''Biliyorsun''

Geri çekilip yutkunduktan sonra yataktan kalktı.

''Pekala, iyi geceler Harold'' kapıya doğru yürürken kalçalarının hareket edişi beni öldürüyordu. ''Umarım dersini almışsındır.''

Güldüğümde tekrar arkasına dönüp kapıya yöneldi.

''Hayır, tekrar ihtiyacım olabilir.''

Gözlerini devirdikten sonra beni yalnız bıraktı. Beni tanıdık yalnızlığa bıraktı. Beni terk etmek yerine bana sarılmasını istiyordum. Kendi yatağı yerine kollarımda uyuyakalmasını izlemek istiyordum.

Nefes almaya çalışarak uyandım. Oh, hayır.

Ağlamaya başladım. Neden böyle bir rüya görmüştüm ki? Ondan şu anda çok uzaktaydım.

Louis. Onu çok özlemiştim. Onunla oluşumun üzerinden 12 saat bile geçmemişti, ama bu yetrince uzundu.

Burnumu çekerek pencereye yürüdükten sonra gece vakti Holmes Chapel'de ne görebileceksem izlemeye başladım.

Annem dediğine göre iyiydi, ama kesinlikle bana ihtiyacı vardı. Kanser herkesi bir şekilde mahvediyor, değil mi?

Ne kadar güzel göründüğünü düşünerek gökyüzündeki dolunaya baktım. Şu an saat çok geçti, ama yine de Louis de şu anda aynı aya bakıyor mu merak ediyordum. Ya da en azından beni düşünüyor muydu?

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top