Ayna Ve Güzellik
Birkaç saat sonra yine bir kızlaydım çünkü sabah olanları hatırladıkça tekrar rahatlamaya ihtiyaç duyuyordum. Neden her zaman mastürbasyon yerine seksi tercih ediyorum bilmiyorum ama sadece ihtiyaç işte. Seks yapmak mastürbasyon yapmaktan daha iyidir.
Kız ayrıldıktan sonra giyindim, çünkü yemeğe ihtiyacım vardı. Odadan çıktığımda berbat bir kahkaha sesiyle durdum. Niall buradaydı.
"Bunu yaptığında tatlı oluyorsun" dedi sırıttığını belli eden ses tonuyla.
"Ben siktiğimin tatlı değilim" diye bağırdı Louis. "Saçıma bak- sakın dokunma yoksa yüzünü yumruklarım"
Gülümsedim. Gerçekten şirindi.
"Her neyse saçın yine de karışık" Niall geri tartıştı. "Saçına dokunmamı neden bu kadar sorun ediyorsun, anlamıyorum."
Louis mırıldandı.
"Çünkü beni sertleştiriyor" deyince Niall öksürüğe boğuldu.
"Hayır. Bu iğrenç." sesi duyduğu şeyle ilgili eskisi kadar neşeli değildi.
"Oh, ama Niall" Louis'nin sesi seksi tonuna geçiş yapmıştı. "Üstü üste kaybedip durman bende seni tekrar tekrar sikme isteği oluşturuyor."
"Kes şunu" Niall kıkırdadı. "Beni tuhaf hissettiriyor."
Louis yüksek sesle güldü.
"Çok kolay" dedi. "Gay olmak o kadar da zor değil."
Niall öfledi.
"Gay değilsen öyle. Ereksiyonlar ya da sikilmek hakkında duymak istemiyorum."
"Seni sürseydim, eminim böyle diyemezdin." dedi Louis.
Sürseydin? Louis ve sürmek hakkında hiç düşünmemiştim. Pekala şu an düşünüyorum.
"Ugh, Louis." Niall'ın sesi dehşete düşmüş gibiydi. "Lütfen, hayır - ugh- hayır!"
Niall'ı kurtarmalıymışım gibi hissettim.
"Küçük bir kız olmayı bırak." Louis güldü. "Sadece kulağına dokundum "
"Benim için bugünlük bu kadar erkek ve dokunma yeter" deyince Niall, Louis daha yüksek sesle güldü.
"Pekala, hadi" dedi Louis. "Zamanı geldi. Seni mahvedeceğim."
Orada neler oluyor?
"Oh, gerçekten mi?" dedi Niall. "Bunu yapabileceğini sanmıyorum, Lou. Senin içinden geçtiğimde hiç doğmamış olmayı dileyeceksin."
Louis mırıldandı. Yakın arkadaş olduklarını biliyorum ama bu kulağa çok müstehcen geliyordu.
"Kulağa çok umut verici geliyor." Louis mırıldandı. "Bunu görmüş müydün?"
Niall bağırdı.
"Hey!" İrlanda aksanı koridorda yankılanıyordu. "Bu adil değil."
"Yeterince adil." Louis kıkırdadı. "Ne? Burada uzanıp seni beklemeyeceğim, al hadi Niall."
Niall inledi.
"Öyle olacağını umuyordum" diye cevap verdi. "Bunda çok iyisin"
"Biliyorum, Ni" dedi, gülümsediği sesinden belli oluyordu. "Biliyorum."
Cidden mi? Kafam karıştı.
Salona doğru yürüdüm ama girmek istediğimden emin değilim. Louis hiç yararlı arkadaşlığı olmadığını söylememiş miydi?
"Bunu gördün mü?"
"Kesinlikle siktir" Louis güldü. "Sikeyim seni"
"Hey, kibar ol. Ben senin misafirinim."
Salona yürüdüğümde her yer boş bira şişeleri ve boş cips paketleri ile doluydu, ve Louis ile Niall'ın FIFA oynandığını gördüm. Sadece bu ikisi PlayStation oynarken sikişiyormuş gibi ses çıkartabilirlerdi. İkisi de farklı koltuklara serilmiş ve kesinlikle sarhoştular. Bana dikkat bile etmediler. İkisininde mavi gözleri kısaca benimle buluştu.
"Seni sikeceğim Niall" Louis hızla kumandadaki düğmeye basarken güldü. "Gördün mü?" diye sordu.
Doğru birşey yapmış olmalıydı ki Niall inledi.
"Sikeyim Louis." Niall kumandayı kafasına vurdu. "Bana biraz şans ver.
"Burada yatıp senin kazanmanı bekleyemem "Louis ekrana sırıttı. "Tommo'ya karşı hiç şansın yok"
"Sikeyim seni, ve Tommo'yu.."
Louis yüksek sesle gülüp ayak ucundaki biradan bir yudum aldı.
Gözleri bana kayıp beni süzdüğünde bütün vücudum beğenilme arzusuyla yanmaya başladı. Biraz hmmladı.
"Hey, Harry" sırıttıktan sonra yüzüne seksi gülümsemesini yerleştirdi. Sarhoş. "Eğlendin mi?"
Gerçekten bilmek mi istiyordu? Gülümsedikten sonra yanında oturdum.
"Yani, ama en iyisi değildi." sırıttım. "Sarhoş musun?"
En iyisinin o olduğunu itiraf etmeme gerek yok. Yalnız başınayken bile, çünkü bunu itiraf etmek biraz tuhaf olur sanırım.
"Hiçte bile" dedi dişlerini göstererek kocaman gülümsedikten sonra. Yalan söylüyor.
"Kız çok gürültülüydü Harry" Niall gülerek konuşunca ona döndüm ama o bana bile bakmıyordu gözleri ekrana kilitlenmişti. "Buradan bile duyulabiliyordu"
Öyle mi? Oh, oops.
"Şimdiye kadarki en gürültülü olan değildi" kendi kendime sırıttım . Louis en gürültülü olandı. Niall'ın bakmadığını bilerek ona göz kırptım. Louis kızaracak gibiydi ama kızarmadı.
Onun yerine ağzını hareket ettirerek, 'Sikeyim seni' dedi.
Kendime engel olamadan bende 'memnuniyetle' dedim.
Gözlerini kaçırmadan önce son gördüğüm gözlerindeki istekti. Güzel.
"Biliyor musun?" bir anda konuşan Niall'a baktım ama o Louis'ye bakıyordu. "Nasıl Harryi bu şekilde kabullenebildiğini anlıyorum."
Biliyor muydu?
"Neden?" diye sordu Louis yine de.
"Hey Harry, Louis ile benim nasıl tanıştığımızı biliyor musun?" diye bana sordu, ama ben kaşlarımı çattım. Çünkü bilmiyordum.
Louis bana baktı, gözleri büyümüştü ve açıkça utanıyordu. Oh. Bu güzeldi. Onu ne bu kadar utandırabilir?
"Hayır" dedim Niall'a. "Ama Louis'nin yüzündeki ifade bana bilmem gerektiğini söylüyor."
Niall'ın gözleri arkamda oturan Louis'ye kaydı, arkamda sandalyenin hareket edişini hissedebiliyordum. Anlatamaması için yalvarıyordu.
"Louis ve ben üniversitede tanıştık" Niall bir yandan gülerken bir yandan oyunu durdurdu. "Son yıl mıydı? Evet, son yıl. Onunla ilk gün tanıştım çünkü odalarımız aynıydı, Louis Tomlinson ile ilgili ilk hatırladığım şey, ben odaya girdiğimde şaşkınlıkla attığı çığlıktı çünkü beceriliy-"
"Hey!" Louis bağırdı. "Bunu bilmesine gerek var mı, Niall?"
Louis'nin bir sürtük olduğunu zaten biliyordum. Seks yapmayı fazlasıyla seviyordu. Hiç yararlı arkadaşı olmamıştı ama tek gecelikler?
Niall gülerek biraz daha birasından içti.
"Bir keresinde-" Niall gülerken konuşamadı, bu beni güldürdü. "Seni görmeye geldiğimde ağzında başka bir peni-"
"Niall! " Louis bağırdı fakat gülümsüyordu.
Belli ki tek gecelikler olmuştu. Penis emmeyi çok seviyordu, başka türlü nasıl bu işte bu kadar iyi olacaktı.
"Ya da seni iş ortasında yakaladığım diğer seferler"
"Ciddiyim, Niall" Louis işaret parmağını uzattı. "Komik değil"
Hala bir taraftan birasını kalan kısmını içerken gülüyordu. Gerçekten benim gibiydi. Benim gibi.
"O zamana neden gülüyorsun?" Niall sırıttı.
Louis bana baktı, yüzündeki gülümseme herşeyi açıklıyordu. Bir sürtüktü. Ve bunu biliyordu.
"Çünkü doğru olduğu için sanırım" Louis güldü.
"Ama hepsi Charlie ile tanıştığında bitti tabi" dedi Niall. "Yani gerçekten. Senin birini bulacağını hiç düşünmemiştim"
Charlie?
Erkek arkadaşı?
İlk defa Louis'nin suratının düştüğünü gördüm, ve buna sebep olduğu için Niall'ı öldürmek istedim.
"Erkek arkadaşın mıydı?" diye sorduğımda kafasını salladı.
"Evet" Niall da cevapladı. "Bir süre iyilerdi. Sonra Louis beni arayıp 'bu hafta sadece bir kere yaptık, ben itici miyim?', daha sonra 'bir ay oldu Niall, patlayacağım' demeye başladı."
Oh, Louis. Bu kalbimi kırmıştı. Birisinin Louis'ye bunu yapabileceğine inanamıyordum.
"Hey, bana öyle bakma" omzumdan ittirdi. "Aylar aylar önce onu atlattım."
"Ve seni aldatıyordu?"
"Evet, bir arkadaşım fark etti." diyerek başka bir birayı açtı. "Berbattı, ama önemli değil. Uzun sürmemesi gerekiyormuş."
Üzülmemiş gibi davranıyordu, ama üzülmüştü.
"Ve boynundaki ize bakarak eski doyumsuz hallerine döndüğünü anlıyorum" Niall Louis'ye göz kırptı.
Kafasına vurdu. Louis doyumsuzdu. Gülünce Louis gözünün ucuyla bana baktı, ben Niall'a bakarken.
"Gerçekten tuhaftı, seks yapanın ben değilde o olması" Louis'ye dönüp sırıttım. O şekilde eve geldiği gün, kendimden geçirmişti.
"Oh, senin için üzüldüm." Niall ağlarcasına bağırdı. "Onu yaşadım ve hiç de hoş değil"
Sikeyim öyle değil Niall. Fazlasıyla, hoş.
Kahkaha attım, Niall da bana eşlik ediyordu.
"Siz ikiniz bitirdiniz mi artık?" Louis huysuz davranmaya çalıştı ama öyle görünmüyordu. " 'Louis sürtüktür', evet hepimiz biliyoruz"
"Evet öyle" güldüm.
"Neyse Louis" dedi Niall. "Şimdi ne kadar kazanıyorsun? Promosyondan bahsetmiştin?"
Promosyon alıyor? Hiç söylememişti? Bekle. Siz sadece seks yapıyorsunuz, Harry.
"Sadece 60.000" kızararak gözlerini kaçırdı. İşini çok sevmesi çok tatlı değil miydi, ama ne kadar kazandığı hakkında utanması? Çok alçakgönüllü. Ve 60.000. 24 yaşındaki birisi için fazlaydı.
"Sadece 60.000" Niall şok oldu. "Gelip seninle yaşayacağım Louis"
"Hayır, öyle bir şey yapmayacaksın." Louis rahatça arkasına yaslandı. "Zaten ben seninle yaşamak istemiyorum. Kokuyorsun"
"Kokmuyorum!" kendini koklayarak Louis'yi güldürdü. "Ama Harry ile yaşıyorsun ve o seks kokuyor."
Hızla Niall'a baktım. Seks? Gerçekten mi?
"Seks gibi mi kokuyorum?" diye sorarak kolumu kokladığımda, Niall kahkahaya boğuldu.
"Seks gibi korkup kokmadıpını anlamak için kendini kokladığımda inanamıyorum." Niall gülerek yuvarlanmaya başladı.
"Hayır, sen güzel kokuyorsun, panikleme" Louis kolumu ittirdi. "Ve Niall, Harry ile yaşıyorum çünkü o faturalarını ödüyor, sürekli dışardan yemiyor ve kendi arkasını temizliyor."
Bu güzeldi. Teşekkürler Louis. Ben güzel kokuyorum.
"Alındım" Niall sahte bir şok ifadesi yaptı. "Tamamen alındım Louis"
"Siktir git, doğru olduğunu biliyorsun." Louis güldü.
"Savaş benimle" Niall ayağa kalktı.
Bu ikisi. Yemin ederim.
"Niall, seninle savaşmayacağım. Ben 24 yaşındayım." Louis öfledi .
"Çünkü kaybedeceğini biliyorsun" Niall elleriyle işaret etti.
Louis ona bir bakış attı. Bu bakışı biliyordum, daha önce benim üzerimde de kullanmıştı. Şu an gözünde ölçüyordu, deneyeceği kesindi.
"Spor salonuna gidiyorum" Niall güldü. "Seni halledebilirim"
"Sikeyim hadi dene"
Louis üzerine atlayınca yere düştüler. Hazreti İsa. Cidden mi?
"Pekala ben gidiyorum." Ayağa kalktım. "Bu çok geyce."
"Eğer sadece sertleşirsen geyce Harry" Louis, Niall'ı yere sabitlerken güldü, o yerde inliyordu. Bu aslında çok ateşli görünüyordu. Niall Louis'yi gıdıklamaya başlayınca kontrolü kaybeden Louis'nin üzerine geçerek gıdıklamaya devam etti. Ve bu çok kolay olmuştu.
Niall onu gıdıklarken Louis kız gibi çığlık atıyordu.
"Hayır, Niall!" Louis tekme atmaya çalıştı ama Niall onu hala sabit tutarak tekmeden kaçtı. Louis uğraştığı halde bile ona karşı çıkmıyordu. Ben neden bunu çok azdırıcı buluyordum?
"Ben kazandım!" Niall kahkaha attı.
Louis ona yumruk attı ve omzunu ısırdı.
"Sikeyim biraz önce beni gerçekten ısırdın mı?"
Louis güldü bir yandan da yerde nefes almaya çalışıyordu. Ben olsaydım yerde başka şeyler yapıyor olurdu.
Harry, sakinleş.
"Yaptın!" Niall, omzunda Louis'nin tükürüğünü hissederken bağırdı.
Niall tekrar Louis'ye atlayıp gıdıklamaya başladı taa ki Louis ağlarcasına çığlık atana kadar.
"Niall!" diye bağırdı. "Altımı ıslatacağım!"
"Bunu benim üzerimde deneme!" Niall daha sert gıdıklamaya başlayınca Louis'nin gözlerinde yaşlar birikmeye başladı.
Louis kendini kaldırıp dönmeyi başarınca emekleyerek uzaklaşmaya çalıştı. Fakat Niall'ın elleri bacaklarından tutarken onu yüz üstü yatmaya zorladı. Yutkundum. Sertleşmiştim, bir an önce bunu durdurmaları gerekiyordu. Niall Louis'nin ellerini arkada birleştiği belinde tutarken arkasına oturdu. Böyle ne kadar sinir bozucu bir şekilde ateşli göründüğünden haberi var mıydı acaba? Neden daha önce bu kadar güçsüz olduğunu fark etmemiştim?
Louis benim hala orada olduğum hissetmiş olmalı ki mavi gözleri benimkiler buluştu. Kızarak gözlerini kaçırdı, ama bakış şeklinden etkilendiğini biliyordum. Bunu azdırıcı bulduğumu biliyordu.
Zıplayarak kurtulmaya çalıştı ama Niall'ı çok az hareket ettirebilmişti. Oh, Louis.
"Gördün mü? Ben kazandım" Niall güldü ama daha sonra çalan telefonu onu böldü.
"Merhaba? Oh, selam. Evet, müsaitim. Sadece arkadaşımla savaş oyunu oynuyorduk. Oyun oynamak için tamı tamına doğru yaştayım." O gülerken Louis yerinde kıvrandı. "Bir saniye tatlım- Sikeyim sabit dur Louis." Louis'nin sırtına sertçe bastırdığında o sadece itaat etti. "Tamam, bana.. 15 dakika ver? Tamam, görüşürüz."
Oh, Tanrım. Çok sertleştim.
Niall ayağa kalkarak Louis'yi serbest bıraktığında Louis yuvarlanarak nefes almaya çalıştı. Eğer o pozisyonda üzerindeki ben olsaydım nefesten daha fazla şeye ihtiyacın olurdu.
Aslına bakarsan, seni o pozisyona getireceğim.
"Gitmem gerek, dostum" dedi Niall. "Bu kız.."
"Daha fazla söylemene gerek yok dostum" Louis ayağa kalktı. "Yakında görüşürüz"
Dağılmış gibi, olağanüstü görünüyordu ve kendimi ona o kadar derin gömecektim ki ağlayacaktı.
"Kesinlikle." dedi Niall.
Louis Niall'ın peşinden dairenin kapısa ilerlerken onları takip ettim ve hafif el salladım. Gözlerim aynaya takıldı. Aynada gelişini izleteceğim ve sonra onu çok fena sikeceğim.
Louis kapıyı kapattığında onu belinden tutup kendime çevirdikten sonra kapıya yasladım. Çok güçsüz. Cidden mi? Yerinde zıpladı.
"Bana ne yaptığına bak" kulağına doğru soluyarak elini alıp kasığıma görürdüm. Onun için kaya kadar sertleşiyordum. Nefesini tutarak refleks olarak elini sıktığında inledim. "Buraya gel"
Onu aynanın önüne sürükledim, bu kadar güçsüz olduğunu bildiğimden beri daha sert davranıyordum sanırım. Aynanın önünde durdu, ne olduğunu merak ediyordu.
O kadar iyi görünüyordu ki kendime engel olamadan dağınıkça saçlarından sertçe tutarak onu hızla öptüm ve dudaklarımız birleştiğinde inledi.
Çok erkeksi tadıyordu ve bu beni kendimden geçirip kasıklarımda ağrıya sebep oluyordu.
"Bira tadıyorsun" inledim. "Ve bu beni neden azdırıyor?"
Bir an önce tenine dokunabilmek için aceleyle tişörtünü kafasından çıkardım. Elim belini tamamen kavrayabiliyordu ve ben bunu çok seviyordum.
Beni öpmeye devam ederken bir yandan gömleğimin düğmelerini hızla açtıktan sonra ellerini göğsüme yasladı. Ağzına doğru inledim çünkü onu küçük ellerinin tenimde olması da beni mahvediyordu. Ama tutuşu şaşırtıcı bir şekilde sıkıydı. Elleri gömleği çıkarmak için hızla hareket ediyordu, gömleği çıkartır çıkartmaz kontrolü ele aldım.
Aniden arkasını döndürüp sırtını göğsüme yasayarak onu aynaya bakmaya zorladım.
"Kendine bak" dedim inlercesine.
Muhteşem bronz karnına, beline, göğsüne ve en son yüzüne baktım. Gözleri gözlerimin derinlerine bakıyordu fakat kendisini görmesini istiyordum. O sol elimin yüzüne doğru ilerleyişini izlerken, istediğimi yapması için çenesinden tutup yönlendirdim.
Kendini izledi, ama her zamanki bakışları gibiydi. Sanki mutlu değil gibi, sıradan bir şeye bakıyor gibi. Oysaki olağanüstüydü, yanakları sıcaktan kızarmış, dudakları öpüşmemizden pembeleşmiş.
Kendisini en iyi halinde görmesini istiyordum. Gelirken. Çünkü o zaman- wow.
Kotunun düğmesini ve fermuarını açıp aşağı indirirken beni izliyordu.
"Kendine dokun" kulağına doğru fısıldadığımda bütün yüz ifadesi değişti. Artık gözlerinde şehvet vardı.
"Ne?" nefesini tuttu.
"Seni kendine dokunurken izlemek istiyorum" kulağına saldırırcasına konuştum. "Seni bu şekilde gelirken izlemek istiyorum"
Ne kadar sertleştiğimi kanıtlamak için onu kendime bastırdım. Bunu benim için yapacak olması fikri çok hoşuma gitmişti. Keskin bir nefes aldı. Bunu istiyorsan, istediğimi yapmalısın.
İlk önce zorla yapıyormuş gibi yavaşça elini aşağı indirip kendini tuttu. Daha sonra kendi tutuşundan hoşlanmış olacak ki tutuşunu sıkılaştırdı. O kadar iyi görünüyordu ki onu durdurup içine girmemek için zor duruyordum.
Elini hareket ettirmeye başladığında gözlerini kapattı ama bacağını sıktım.
"Hayır, hayır, hayır" cıkladım. "Kendini izle"
Gözlerini açtı, ama ne kadar zevk aldığını görebiliyordum. Onun gibi bir insanı kendine zevk verirken izlemek yasaklanmalıydı. Dudaklarımı omzuna yasladığımda kafasını çevirdi. Derince nefes alıyordu.
"Ne kadar sık mastürbasyon yapıyorsun?" diye sorarak kendisini daha sıkı kavramasını izledim. Beyazlaşan eklemleri ne kadar sıktığını gösteriyordu.
"Sık sık" dedi biraz nefes nefese.
"Ne kadar sık sık Louis?" sırıttım .
"Her gün"
Cidden mi! Her gün seks yaptığımız halde.
"Hala? Sana bunları yaptığım halde?" diye sorduğumda kafasını salladı, yanakları kızarmıştı.
"Eskiden-" boynunu öptüğümde sesi şehvetle duraksadı. "Senden önce daha fazlaydı. Günde üç veya dört defa"
İsa aşkına! Gerçekten mi? Yıl boyu? Tanrım, sana yardım etmeliydim, zavallı Louis. Ona doğru yaslandım, çünkü siktir beni çok azdırıyordu.
"Sen cidden benim gibisin" inleyerek penisinde olmayan elini alıp yüzüne götürerek kendi parmaklarını ağzına gönderdim. "Em"
Yap şunu.
Olağanüstü inleyince neredeyse ayakta gelecektim. Sürtük. Böyle bir ses çıkarttığını umursamıyordu bile sadece parmaklarını ıslatmakla meşguldü. Oh, nasıl da sürtük. Bizim sorunumuz ne?
Elleri hala hareket ederken gözlerimiz aynada buluştu. Çok çok azgındım ve büyümüş göz bebekleri bunu daha da kötüleştiriyordu. Çok azdırıcıydı.
"Ne kadar muhteşem olduğunu gördün mü?" benim görebildiğim görmesi için resmen yalvardım, fakat hiç öyle görünmüyordu. Sadece kızardı.
"Gerçekten hala çekici olduğunu düşünmüyorsun değil mi?" sorduktan sonra başını sallamasını izledim.
Oh, Louis. Hiçbir fikrin yok.
"Sen bu kapıyı açıp, seninle ilk karşılaştığımız anda seni becermek istemiştim" diyerek itiraf ettim. "Sen bana 'hey sen Harry olmalısın' dedin ve ben taş gibi sertleştim. Çok şanslı olduğumu düşündüm ama sonra düz olduğunu sandım."
Parmakları hala ağzındayken kafasını iki yana salladı. Bun beni güldürdü.
"Hayır, belli ki değilsin" gülerek burnumu boynuna sürttüm. "İyi bir hayal gücüm vardır ama bunu hiç hayal etmemiştim"
Parmaklarının etrafında inledi fakat parmakları onu rahat duymamı engelliyordu. Bunu kabul edemezdim bu yüzden parmaklarını çekip kalçasına yönlendirdim.
"Kendini parmakla" diye fısıldadığımda bana attığı bakış penisimde hareketlenmeye neden oldu. "Yalnız ve azgınken kendine nasıl dokunuyorsan şu anda da öyle yap"
Başı arkaya, omzuma düştüğünde kaldırdım. Kendini izle.
Hafifçe nefes verirken gözleri buğulandı. Yapıyor. Oh, Tanrım, gerçekten yapıyor. Neredeyse bütün nefesim göğsümü terk etti. Siyahlaşmış gözleriyle gözlerimiz kilitlendi. Bana onu becermemi tercih edermişcesine bakıyordu ama bunun için sormadı.
İnlemeye başlayarak bana başladığını gösterdi ve ben onu izlerken tekrar gözlerini kapatmaya yeltendi. Kalçasına doğru yaslandım böylece anında açtı.
"Bir keresinde hatırlıyorum, futboldan gelmiştin ve berbat haldeydin" boynumu hareket ettirdim. "Sikeyim dağılmış bir halde mutfağa girdin ve ben o gece iki kişi sikmek zorunda kaldım. Seni kafamdan uzaklaştırabilmek için"
Sızlanırken, dudakları aralandı. İkinci parmağı koyduğunu anladım. Oh, wow. Çok muhteşem.
"Ve bir keresinde düğüne gitmiştin ve geri geldiğinde seni takım elbisenin içinde görmenin herşeye bedel olduğunu düşündüm." Kulağının altında kıkırdadım. "Ama sonra sen banyodan tişört ve sadece bokserla çıktın. Yine o hafta bir sürü kişiyi becermek zorunda kaldım"
Her zaman çekiciydi. Sürekli onu becermek istediğim gerçeğini kabulleniyorum. Ama bu tek taraflı olamazdı.
"Bunu yaparken beni hiç düşündün mü?" diye fısıldadım.
Kafasını salladığında kendimi gelmemek için sıktım. Güzel. Kabullenişine sırıtarak dişlerimi yavaşça omzuna geçirdim. Penisinin etrafındaki elinin hareketleri hissedebiliyordum.
"Ne zaman?"
"Ben-" arada omzunu ısırdım. "Seni ilk birisiyle gördüğümde, istemiştim ki - beni-"
Dudakları bilinçsizce aralandı.
"Siktir" diye soludu. Belli ki üçüncü parmağı gönderiyordu. İşi ele almamak için kendimi çok zor tutuyordum. Gerçekten.
"Bu çok ateşli" kendime engel olamadan inledim. "Sikeyim"
Kendini kaybediyordum. Şehvetle dolmuştum.
İki kolumla onu çekip kendime yaslamıştım ki anında pişman oldum çünkü bu sefer aşağıda hareket eden parmaklarını hissedebiliyordum. Boynunu ısıtıp yalamaya başladım çünkü ne kadar olayı ele almak istesem de en fazla bu kadar dahil olabilirdim. Bu beni öldürse de bitirmesini bekleyeceğim.
"Yaptıklarını hissedebiliyorum." diye fısıldadım. "Bu işkence, ama olağanüstü."
Eline doğru kendimi bastırdığımda ağladı.
"Acele etmen gerek, bir an önce gelmelisin" daha sert ısırdım.
"Ama ben-" hareketlerini hızlandırırken nefesini tuttu. "Senin yapm-"
İnan bana, bende öyle.
"Yapacağım, sadece gel" Aynadan ona baktım. "Sadece gelmeni istiyorum" gülümsedim, ellerinin yalnızmışcasına hareket edişinden zevk alıyordum. Çok muhteşem, kendinden geçmiş görünüyordu. Ona ihtiyacım vardı. Kulağını ısırdım.
Ve o anda geldi, neredeyse dizlerinin üzerine düşecekken onu tuttum. Zaten en başından beri ayakta tutan bendim.
Ayakta durmakta zorlanarak nefes almaya çalıştı. Tanrım. Bu çok muhteşemdi. Sadece kendisine gelmesini beklemem gerekiyordu.
Aniden arkasına dönüp saçlarımdan sıkıca tutarak beni sertçe öptü. Onu kendime çekerek inledim, bu kadar hazır olması beni deli ediyordu. Her zaman hazır.
Onu sürükleyerek odasına götürdüm. Vereceğim her şeyi kabul edecekti, ama ben savaşmasını istiyordum. Hırlayarak dudaklarını yönlendirdiğimde dağınıkça karşılık verdi. Geri geri yürüterek yatağa ulaştığımızda, pek kibar olmayan bir şekilde onu yatağa düşürdüm. Bileklerindeki kotu çıkartıp hızla kendi pantolonumu da çıkartarak ikimizde çıplak bıraktım.
"Savaş benimle" yalvarırcasına konuşurken mavi gözleri üzerindeydi. "Bana direnmeyi dene"
Bana o emin olmayan bakışını attıktan sonra kafasını salladı, dudakları aralandı. Oh, Louis. Hadi dene.
Elleri omuzlarımı tuttu ve kollarıyla beni uzaklaştırmaya çalıştı. Aslında beni biraz ittirmeyi başarmıştı, fakat kollarından tutarak çektim. Daha sonra kolumdan hızla çekip hareketimi kısıtladı.
Kolumu kurtarıp Louis'yi kendime çekerek bacaklarını belime sarmaya zorladım. Elleri tekrar beni ittirmeye çalışınca bileklerini kavrayıp başının üzerinde sabitledim. Sadece Louis bu halde olağanüstü görünebilirdi.
Ayağıyla beni karnımdan ittirip dönmeye yeltendi. Ayak bileklerini tutup yüz üstü yatmaya zorladım. Yuvarlanmaya çalıştı ama çok sert tutuyordum. Tanrım çok güzel. Neredeyse hareket bile edemiyordu.
Çarşaflara tutunarak hareket etmek istediğinde ellerim olaya el atıp kollarını sırtında birleştirdi.
Hiç bu kadar dolmamıştım. Tek elimle kayganlaştırıcıyı alırken onu tek elimle bastırarak tutmayı başardım. Altımda çılgınca hareket ediyordu. Ve beni istediğini hissedebiliyordum.
"Gördün mü, denediği halde beni durduramıyorsun" omzuna doğru soludum. "Seni ilk gördüğümde almalıydım, Lou"
Sabırsızca sızlandı.
Kayganlaştırıcının açılma sesini duyunca bütün vücudu gerildi. Kendimi kayganlaştırıp girmeye hazırlandım. Dünden hazırdım.
Girişine doğru bastırarak kendimi girmeye zorladım.
"Oh, Siktir"
Uzun bir ağlama sesinden sonra saçma bir şekilde sıkılaştı ve sırt kasları kasıldı. Biraz önce- o cidden? Hızlanan nefeslerinden ve zorlanmasıdan anladığım kadarıyla, evet yaptı.
İçinden çıkıp kolayca yüzünü çevirdim. Karnının alt kısımları kendi sıvısyla kaplanmış, yanakları kıpkırmızı olmuştu. Şokta olduğumun farkındaydım, ağzım açık kalmıştı.
"Sen biraz önce..?" cevabını bildiğim soruyu sordum.
Saçları yüzüne yapışmış halde sadece kafasını salladı. Mahvolmuş bir melek gibiydi. Üçüncüyü kaldırabilir mi? Öğrenmem gerek.
İnleyerek bu sefer bu pozisyonda içine girdim.
"Ah Siktir.." tekrar inledim. O şekilde geldiğine inanamıyordum. Tamamen girdiğimde gözlerim kapandı, hala çok sıkıydı. Bu deliceydi. Sızlandı, çünkü fazla hassastı. Bunu kaldırabilir. Biliyorum. Kaldıramayacağını düşünse bile.
Kalçalarım tenine çarptığında ağlayarak ve refleks olarak kaçmaya çalıştı.
Gücün sende olduğunu göster ona. Almaya zorla. Durmadan gitgele devam ettim.
"Louis," diye kükredim. "Seni tekrar geldireceğim, istesen de istemesen de"
Ben hala onu becerirken uzun bir ağlama daha bıraktı. Elleri beni ittirmeye çalışıyor ama başarısız kalıyordu, bacakları titremeye başlamıştı. Nefesleri düzensizleşmişti ama ne kadar korksada aldığı zevki görebiliyordum.
Ağlamaları çok yüksek sesliydi, her biri bir öncekinden daha yüksek. Göğsümü yakıyordu.
Bacaklarını kapatmaya çalıştığında engelleyip bacaklarını omzuma koyarak beni daha derin alabilmesini sağladım. Elleri hala göğsümde beni ittirmeye çalışıyordu, onları alıp başının üzerinde birleştirdim, çok kolaydı. Çok güçsüzdü.
"Sikeyim sadece kabul et, Louis!" diye kükrediğimde bana karşı gelmeye çalışmayı tamamen bırakıp, tam bir itaatkar oldu.
Bunu kaldırıp kaldıramayacağını bile bilmediği halde bana izin veriyordu. Çok yüksek sesle ağlıyor, sesi kırılıyordu ama bu kulağa çok iyi geliyordu. Ağlamaya başladığında bunun neden beni daha sertleştirdiğini bilmiyorum. Üzgün bile görünmüyordu, sadece çok iyi hissediyormuş ve bunu kaldıramıyormuş gibiydi. Bacakları omzumda titremeye başlayınca aşağı baktım. Ve taş gibi sert olduğunu görünce neredeyse gelecektim.
Ama benim yerime o geldi, yarı acı yarı zevk ile ağlayarak. Bir anda acı verici bir şekilde kasıldı fakat hiç bir şey boşaltmadı. Bir şey üretebilecek halde bile değildi ama hala orgazm oluyordu.
Ölüyorum.
"Ah, Tanrım" nefesimi tuttum, neredeyse gelmeye korkuyordum. "Louis!"
Yüksek sesle bağırarak içini o kadar sert bir şekilde doldurdum ki sanırım bayılacakrım. Oh, Tanrım. Bu yaptığım en iyi seksti.
Louis gevşedi, ayakları iki yana düştü ve ben üzerindeyken kalbi benimkine karşılık düzensiz bir şekilde atmaya devam etti.
Bir anda Louis'nin olmadı gerektiği gibi nefes almadığını fark ederek ayağa fırladım. Panikleyerek içinden çıktım. Çok iyi görünüyordu, ama normal nefes alıyordu. Kalbini dinlediğimde benimki gibi hızlıydı.
"Louis?" konuşturmayı denedim fakat tepki vermedi. Neler oluyor?
"Louis?" daha yüksek sesle seslendim.
"Hmm?" Çok hafif nefes aldı.
"İyi misin?
"İyi" Sesi çok kısıktı. Ölecek misin? Onu bu kadar sert becermemeliydim.
"Bana bak" gözlerini açması gerekiyordu.
Elimi yüzüne götürdüğümde yanağını avuç içime yaslayınca göğsüm sıkıştı.
"Louis, hadi. Gözlerini aç" böyle melek gibi görünmesine rağmen gözlerini açması için yalvardım.
Gözlerini kırpıştırarak yavaşça açtı ve bir süre sonra bana odakladı.
"Teşekkürler Tanrım" kendimi yatağa, yanına bıraktım. "Seni öldürdüğümü sandım"
Cevap vermeyince ona döndüm, nefes alışlarını izledim.
"Hala burada mısın?" diye sorarak yüzünü avuçlayarak kendime çevirdim.
Gözleri kısaca bana baktıktan sonra tekrar kapandı.
"Louis." yüz yüze gelmek için yuvarlandım, vücutlarımız hala çok yakındı.
Ona bakmaya devam ederek, ne kadar güzel olduğunu izledim. Kalpkırıcı derecede güzel. Dudakları hafifçe açık, kırmızı ve ıslak. Saçları yüzüne dökülmüş ve ıslaklıktan dolayı birazı siyahlaşmış.
"Çok.." diye başladım ama sonra kendimi durdurdum.
Güzel görünüyorsun.
Hafifçe hareket etti, yüzü çarşafları aradı fakat onun yerine göğsüme yaslandı. O kadar kendinden geçmişti ki ne yaptığının farkında değildi.
"İyiyim" nefes aldı. Konuşunca dudakları tenime sürünerek beni titretti. Sesi kısık, neredeyse yok gibiydi. Dağılmış. "Sadece uyumaya ihtiyacım var, Harry"
Bu hissi, yüzünün göğsümde oluşunu sevmemem gerekiyordu. Sanki benimmiş gibi görünüyordu, ve bunun hakkında ilk defa düşünüyordum.
"Tamam," panikledim. "İyi geceler, Lou"
"İyi geceler" diye mırıldandı.
Kendini kalkmaya zorladım. Bir yandan da ne kadar güzel göründüğünü düşündüğüm için kendimden nefret ediyordum.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top