14 | yanan duygular
Yorucu bir günün ardından nihayet paydos saati gelince Hyunjin büyük bir mutlulukla evine gelmiş, sipariş ettiği yemeği yiyordu.
Doktor olmayı seviyordu ama bunun da bir sınırı vardı. Yeni hayatında her şeye bir sınır çizmeye kararlıydı. Çünkü çoğu zaman dozu kaçırıyordu. Bu da büyük hatalara sebebiyet veriyordu.
Bugünkü sinir bozucu yeni doktoru sohbet grubunda arkadaşlarına da anlatmıştı. Chungha isterse araştırabileceğini söylese de Hyunjin reddetti. O kadar da önemli değildi. Karar verdiği gibi aşırıya kaçmaya lüzum yoktu. Devam ederse belki düşünebilirdi.
Doyunca geriye yaslanıp ellerini ceplerine koyduğunda parmaklarının arasına giren kağıtla yüzünü buruşturdu.
Telefon numarası yazılıydı ve gülen yüz vardı. Bunun kim olabileceğini bir süre düşündü ve daha sonra mesajlara girip numaraya bir soru işareti gönderdi. Birkaç dakika sonra cevap gelmişti.
Bardayım, seni bekliyorum :)
Kim olduğunu anladığında sıkıntılı bir nefes vererek yine de numarayı kaydetti. Ne yapacağını bilmiyordu ve sohbet grubuna girdi. Jisung'un aşk itirafını ses atarak anlattı ve gelen cevaplarla ne yapacağına karar verdi.
Bence git, sana da değişiklik olur. -Chungha
Bence siktir et o herife güvenmiyorum. -Felix
İkisinin her zaman farklı düşüncelerde olması kararı yine ona bırakıyordu. Bu hep böyle olmuştu. Ve Hyunjin gitmeye karar verdi.
Odasına çıkıp giyindikten sonra en sevdiği kokusunu sıktı. Bu gece biraz eğlenmek istiyordu. İlk günden hastahane onu fazla yormuştu.
Arabasına atlayıp geldiğinde zaten kendi barları olduğu için valeye anahtarı güvenle teslim etti. Gelmesi yaklaşık bir saati bulmuştu ama yine de gitmemiş olduğunu umuyordu. Gitmiş ise şimdiden şansını kaybedecekti.
İçinden bir ses ilk tanıştıkları yerde onu bulmayı beklediğinde oraya doğru ilerledi. Gerçekten de oradaydı ve bu kez gözüne daha farklı görünmüştü. Av olarak değil de bir arkadaş gibi...
"Selam."
Çantasını tezgaha bırakarak karşısındaki bar taburesine oturdu.
"Gelmeyeceksin sanıyordum." Jisung yerinden kalkmadan eğilip Hyunjin'i kucakladı. Hyunjin şaşırsa da karşılamasına kaba davranmamak için o da karşılık verdi. "Zamanlaman iyiydi diyelim."
Hyunjin göz kırptığında gülümsedi.
"Öyle olsun bakalım. Ne içersin?" Hyunjin ilk defa kararsız bir şekilde içki tezgahlarına baktı. "Meyveli gazoz."
Jisung büyük çaplı bir şok geçirse de kahkaha attı.
"Cidden değişmeye çalışıyorsun. Tebrikler. O zaman ben de bugün içmiyorum." Hyunjin şaşırarak tek kaşını kaldırdı ama önündeki bardaklara baktığında göz devirmeden edemedi. "Zaten bir şişeyi bitirmişsin."
Jisung şişeyi hızla barmene uzattığında dişlerini göstererek gülümsedi.
"Yoo, hiç de bile. İçmeden sarhoş mu oldun?" Hyunjin de bu kez kahkaha attı. Jisung eğlenceli birisiydi. "Yarın nöbetim var yoksa içerdim."
Normalde açıklama yapmayı tercih etmeyen Hyunjin'in kendisine açıklama yapmasını bir adım olarak gördü Jisung ve bunu kullanmak istedi.
"Doktor olmak zor mu?" Gerçekten ilgili bir şekilde sormuştu. Fakat Hyunjin'in kafasında bambaşka bir sahne canlanmıştı. "Peki en çok hangi hastaları almaktan korkarsın?" Yutkundu. Dikkatini dağıtmak için gazozdan bir yudum aldı.
"Sevene her şey kolay. Sen de bu gazozu söylesene, tadı iyiymiş."
Konuyu değiştirmek istediğini Jisung elbette fark etti. Oldukça kurnaz birisiydi ve algıları her daim açıktı.
"Sizin ailenin kuralı bu, değil mi? Her çocuğun hangi meslekte olacağı," Hyunjin gözlerini kıstı. Bir an kendisinden laf alıyor diye düşündü ama bu bilgiyi herkes bilirdi. Ki babasının istediği tam tersine onun Jisung'tan laf almasıydı.
"Küçük yaşta meslekle tanışıyoruz. Boşuna matematik veya edebiyat görmemize gerek kalmıyor. Babamın çıkardığı sistem, eğitim kurumlarımızın verdiği bir süreç. Yalnızca kimsesiz çocuklar faydalanmak için başvurabiliyor." Jisung başını salladı. Elbette biliyordu. "Peki sen isteyerek mi seçtin?"
Hyunjin başını salladı.
"Küçüklüğümden beri faydalı birisi olmak istemişimdir ve sağlığa da ilgim hep vardı. Bizim sektörde bana en uygunu doktor olmaktı." Jisung onayladı. "Oldukça mantıklı bir sistem. Ben ise üniversite bitirene kadar alakasız dersler görüp durdum."
Hyunjin ilgisini çekerek gazozu içtiği pipetten dudaklarını ayırdı ama bu sefer de Jisung'un bakışları dudaklarını buldu.
"Aaa, ne okudun?" Jisung iç çekti. "İşletme."
Hyunjin onun ilgisizliğini fark edince sormadan edemedi.
"İstemediğin bir bölüm müydü?" Jisung, Hyunjin'in saf sorusuna karşı gülümsedi ve yaklaşarak saçlarını karıştırdı. "Bizim ailedekiler üniversiteyi okumak için okur. Asıl eğitim dövüş, silah kullanma falandır. Hayatımız onlarla geçiyor, biliyorsun."
Hyunjin başını salladı. Jisung'un ailesi hakkında az çok bilgisi vardı. Sürekli alıkoyma yapan ve kaçakçılık ile yakından bağlantılı olan bir aileydi.
Müzik sesi yükselmeye başlayınca Jisung ortamı neşelendirmek için yerinden kalktı ve elini Hyunjin'e uzattı.
"Bana dansta eşlik eder misin, Doktor?" Hyunjin bu jest karşısında kahkaha atarak yerinden kalktı ve elini tuttu. "Artık deli değilim, öyle mi?"
Jisung onu piste sürüklerken kulağına doğru konuştu.
"Artık sen bu delinin doktorusun!"
Hyunjin'in keyfi cidden yerine gelmişti. Uzun zamandır böyle dans ettiğini hatırlamıyordu. Yarım saat kadar eğlenerek dans ettiklerinde müziğin kesilmesiyle dj'e baktılar.
"Böldüğüm için özür dilerim, millet ama bu gece aynı zamanda bir evliliğinde kutlamasını yapıyoruz. O yüzden romantik bir müzikle çift dansına davet ediyorum sizi!"
Hyunjin olduğu yerde kalakalırken bu çiftin kim olduğu çok iyi biliyordu. Titreyen göz bebeklerini Jisung'a çevirdi.
"Gerçekten bilmiyordum."
Ona inanmak istedi ama bu tesadüf deli saçmasıydı! Herkes piste dolaşmaya başlarken birkaç kişi ona çarpmıştı.
"İstersen geceyi burada biterebiliriz." Jisung onun yüzünün düştüğünü fark edince yanına sokuldu. "Hayır, gerek yok."
Hyunjin değişeceğine söz vermişti ve ilk olarak acısıyla yüzleşmeliydi. Toplantılarda, buluşmalarda elbet bir yerde denk geleceklerdi. O zaman ne yapacaktı? Kaçacak mıydı? Bu yüzden yüzleşmeliydi. Aynı ortamlara girip çıkan iki kişi için kovalamaca mantıksızdı.
"O zaman bu dansı bana bahşeder misiniz, beyefendi?" Jisung eski dönemlerdeki gibi bir jestle eğildiğinde Hyunjin'in dudaklarını bir tebessüm kapladı. Başını sallayarak elini tuttu. "Elbette."
Dans etmeye başladıklarında Jisung ellerini Hyunjin'in beline yerleştirmişti. Hyunjin de kollarını onun boynuna dolamıştı. Yakın olsalar da bir o kadar da uzaklardı. Bunu ikisi de biliyorlardı.
Hyunjin'in gözleri Minho'yu ve eşini aradı. İkisini öylesine merak ediyordu ki konuşan Jisung'u duymuyordu bile.
Beş dakikaya yakın bir süre böyle geçmişti ki Hyunjin ikiliyi yanlarında görene kadar. Hızla önüne dönüp kısa cevaplar verdiği Jisung'u dinlemeye koyuldu. Ne bahsettiğinden anlamıyordu bile.
"Merhaba. Eşleri değiştirelim mi? Hwang Hyunjin ile şahsi tanışamamanın üzgünlüğü var üzerimde."
Hyunjin duyduğunu tekrar kafasında dinlerken yavaşça bakışlarını onlara çevirdi. Evet, bu kadın gerçekten ona bunu söylemişti.
Jisung şaşırarak Hyunjin'e baktı. O istemediği sürece kabul etmeye niyeti yoktu. Hyunjin, kadın ile tanışıp onunla bir daha denk gelmemek için kabul etti. Başını sallayarak geri çekildiğinde bir elini kadının beline diğer eliyle de havada duran elini tutmuştu.
"Doktor olduğunuzu öğrendim. Benim de güvenebileceğim bir doktora öyle ihtiyacım var ki!"
Gyuyoung'a yakından bakıldığında çok güzel bir kadın olduğunu gördü. Hyunjin yine de kendine toz konduramıyordu. Güzel olması ona bir sonuç veriyordu ama hiç olmamasını tercih ederdi.
"Alanım doğum değil ve kişisel doktorluk yapmıyorum, maalesef."
Ters olmamaya çalışsa da kendine ancak bu kadar hakim olabiliyordu. Göz ucuyla Minho ve Jisung'a baktı. Karşılıklı duruyor ve konuşuyorlardı. Dans etmiyorlardı. Ortamdaki gerginliği buradan hissedebiliyordu.
"Yine de denk gelmişken sormak istiyorum. Bazen sancılarım çok fazla olabiliyor. Ne yapmam lazım?"
Hyunjin soğuk olmak istese de karşısındaki güzel kadının gerçekten ondan tavsiye istemesine bir doktor olarak göz yumamadı. Bir doktoru olmadığını da göze alırsa cidden bilgisiz olduğunu düşündü.
"Bol su tüketip hafif egzersizler yapmak sana yardımcı olacaktır."
Gyuyoung mutlu bir şekilde başını salladı.
"Ah, çok teşekkür ederim. Bir de canım tatlı istiyor sürekli. Bu iyi bir şey mi?"
Hyunjin nefesini tuttu. Erkek çocuk. Kesin olmasa da hamilelikte tatlı aşermenin erkek çocuğu doğabileceğine inanılıyordu. Babasının bir erkek çocuğa ne kadar sevineceğini düşündü, Hyunjin. Babasına asla bir torun veremeyecek olmak onu üzüyordu. Minho'yu oğlu gibi gördüğü için, erkek çocuğuna oldukça sahip çıkacağını tahmin edebiliyordu. Kendi oğlu hiçbir zaman evlenemeyeceği için oğlu olarak gördüğü adamın çocuğuna dedelik yapmak kendisini mutlu edecekti.
Bir kez daha bu kadına karşı mağlup olmanın verdiği ağırlık ile nefesini tutmayı bıraktı.
"Yüksek ihtimalle kan şekerin düşüktür. Gebelik sırasında sürekli kontrole gidersen daha iyi olur."
Hyunjin ona bunu söylemek istemedi. Sadece bilimsel bir cevap verdi. Gyuyoung'u her ne kadar düşmanı olarak görmek istemese de içindeki rekabet duygusu onu ele geçiriyordu.
"Ben de bu güzel kadınla tanışmak istiyorum. Çiftleri değiştirelim mi, Hyunjin?" Jisung, Minho'nun karısını oldukça merak ediyordu. Bu yüzden bu fırsatı değerlendirmek istedi. Fakat Hyunjin'i bir çukurun ortasına bıraktığından bir haberdi.
Gyuyoung ve Jisung dans etmeye başladıklarında etraftaki bakışların özellikle ikisi için arttığını fark ettiğinde Minho elini uzattı.
Hyunjin yutkunarak uzatılan eli tuttu. Bu elleri bile o kadar özlemişti ki... Beline yerleşen parmaklar ve yüzüne çarpan nefes... Ayaklarını yerden havaya kaldırıyordu. Jisung'a kıyasla bu çekim o kadar farklıydı ki dayanmak çok zordu. İki elini onun omuzlarında birleştirdiğinde yüzlerinin yakınlığı karnının kasılmasına neden olmuştu.
Bir süre ikisi de konuşmadı. Hyunjin etraftakilerin dedikoduya, şaşkınlığa olan arzularını görünce onları kışkırtmamak için konuştu.
"Eşine endişelenmemesi için söylemedim ama sigarayı ve alkolü bırakmazsa çocuğunuz erken doğabilir ya da en kötüsü ölü doğabilir."
Hyunjin'in anonstan beri gözleri Gyuyoung'un üzerindeydi. Üç sigara ve bir alkol şişesini bitirdiği gözünden kaçmamıştı. Kendisi doktor olarak ondan yardım istemişti. Bu yüzden bunu bir doktor olarak söylüyordu. Çünkü kan damarlarındaki oksijeni sigara aldığı için bebeğin oksijeninden çalınıyor ve böylece çocuğun gelişimi engellenmiş oluyordu.
"Anladım." Minho başka bir şey söylemedi ama Hyunjin diline söz geçiremiyordu. "Yüksek ihtimalle erkek bir çocuğun olacak. Mutlu musun?"
Hyunjin ifadesini ölçmek için Minho'ya baktı. Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Sadece gözleri ışıltısını kaybetmiş bir şekilde ona bakıyordu.
"Cinsiyeti önemli değil." Hyunjin bu cevaba karşı acıklı bir şekilde sırıttı. "Babam için önemli olabilir. Bu gidişle favorisi olmaya devam edeceksin."
Minho bu laflar altında her ne kadar ezilse de diyecek laf bulamıyordu.
"Jisung ile ilişkiye mi başladınız?" Minho'nun sorusuna oldukça şaşırdı. Bunu niye merak ediyordu? "Belki evet, belki hayır. Seni ne ilgilendirir?"
Hyunjin onun nasıl sabrını sınayacağını biliyordu. Bu yüzden gözlerindeki korkusuz ifadeyle ona baktı. Biraz yaramazlığın sonucu ne olurdu, merak ediyordu. Çok sevgili karısını ne kadar seviyordu, ne kadar sadıktı, test etmek istiyordu. Bu dürtüye engel olmadı.
"Haklısın. Sadece dikkatli olmanı söyleyecektim." Hyunjin dudağı kıvrılarak ona baktı. "Sen benim neyimsin ki bana dikkatli olmamı söylüyorsun?"
Elinin belini daha sıkı kavradığını, kıvrımlarına sahiplenici bir şekilde dokunduğunu hissediyordu. Elleri belinden aşağıya kalçasına inmek üzereyken durdu. Hyunjin'i kendisine doğru çekti. Böylece uyarılmasının sıcaklığını ikisi de hissetti.
Dudaklarının onun dudakları üzerinde olmasını hayal etmek bile erimesine neden oluyordu. Vücudunun kendisinkine karşı hafif hareketi, kalçalarının birbirine yaptığı baskı ve göğüslerin birbirine değişiyle kendini ona kaptırıyordu.
"Yapma." Minho'nun adeta yalvararak çıkan sesine karşı sırıttı. Madem kendisini sevmiyordu, o halde karşısındaki bu hali de neydi?
Minho'nun gittikçe daha da sertleştiğini hissetti. Hyunjin kalçasını biraz daha yaklaştırdı ve kendisiyle onu hafifçe okşadı.
Hyunjin zafer kazanmış bir edayla geri çekildi. Zaten müzikte bitmişti. Ondan ayrılmadan önce yaklaştı. Gözlerinin içine baktı. Gözleri birbirini yakıp geçerken dudaklarına doğru fısıldadı.
"Bu duyguyu asla unutma, Minho. Çünkü karın sana bunu hiçbir zaman yaşatamayacak. Sen de beni onda aramaya devam edeceksin. Ne kadar bundan kaçıp saklansan da bu duygu peşini bırakmayacak. Bir daha iş dışında karşıma çıkma ve bu duyguyla yan, artık ölsen dahi üzülmem."
Orsp Hyunjin 😔
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top