×F29× FİNAL
Selam :)
Uzun zaman oldu, 4 aydır bölüm atmadım, üzgünüm. Birkaç ayda tamamlamayı düşünmüştüm bu hikayeyi. Planladığım gibi ne KK gitti ne de Feriha. Çok şükür ocakta atamam gerçekleşti ve o günden beri inanın oturup uzun uzadıya bölüm yazamıyorum. Okuyucu kaybetmiş olmam tamamen benim suçum, yine de sabırla bekleyen herkese teşekkür ederim. Bu bölüm hepinize gelsin. <3
05.11.2022
29.BÖLÜM, FİNAL
Elimdeki fotoğrafa bakarken yüzümde birkaç haftadır eksik olmayan o gülümseme vardı. Birkaç haftadan kastım Toprak'ın ameliyat gününden beri olan zamanı kapsıyordu. Bugün Toprak'ın okula dönüş günüydü. Sabah ben uyanmadan önce çıktığı için görememiştim ama eminim çok heyecanlıydı. O okuldan gelene kadar yemek yapmış ve elimdeki fotoğrafı çıkarttırmak için dışarı çıkmıştım.
Kapının sesini duyunca fotoğrafı hemen hırkamın iç cebine koydum. "Toprak?" diye seslenerek koridora çıktım. Toprak durgun bir ifadeyle elindeki değneğe bakıyordu. İçimden yine mi diye geçirsem de fark ettirmemeye çalıştım. "Toprak, iyi misin?"
"Sabah unutup yanıma aldım."
Değneği kapının arkasına bırakıp kabanını çıkardı. Üç hafta geçmesine rağmen dışarı çıkarken eli hala değneğine uzanıyordu. Ona hak veriyordum. Aylar süren karanlığından bu kadar çabuk kopamıyordu.
"Hoş geldin." diyerek yanağını öptüğümde yüzünde küçük bir gülüş belirdi.
"Hoş buldum canım."
"Hemen yiyelim mi?" diye sordum. Gömleğinin kollarını katlamaya başladı.
"Ellerimi yıkayıp geliyorum."
Mutfağa dönüp yemeklerimizi koydum. Toprak da geldiğinde yemeğinizi yemeye başladık.
"Latife teyzeyi bu hafta sonu yemeğe çağıralım mı?" diye sorduğunda memnuniyetle başımı salladım.
"Benim de aklımdan geçiyordu." dedim. "Hatta hafta sonu burada kalsın, ona da değişiklik olur."
"Kabul edeceğini sanmıyorum ama sorarım."
"Ee günün nasıl geçti?"
Gülümsediğinde gözlerinin içindeki ışıltıyı fark ettim. "Hepsini çok özlemişim. Onlar benim ikinci ailem gibiydi. Beni gördüğüne sevindiler."
"Seni gördüğüne kim sevinmez?" dediğimde yanağımı okşadı.
"Sezer diye bir öğrencim var, geleceğimi duyunca arkadaşlarını organize etmiş. Benim için bir pasta yaptırmışlar." Keyifli bir şekilde anlatırken bir anda duraksadı. Çatık kaşlarla bana baktığında ona sorgulayacağı bir ifadeyle karşılık verdim.
"Ee sonra ne oldu?"
"Sezer deyince aklıma geldi. Komşunun oğlunu bir göster bakayım sen bana." Gözlerimi devirdim. Ben bile ismini hatırlamıyordum.
"Ay Toprak saçmalama."
"Ay Feriha asıl sen saçmalama." dediğinde kendimi tutamayıp güldüm.
"Aradan kaç hafta geçti, unuttum gitti bile. Hem fotoğrafının bende ne işi var ki onun?"
"Ne sinir oluyordum ama o adamın adını duyunca var ya!"
"Öğrencinin ismi Sezer olduğuna göre daha çok duyarsın." dediğimde bana ters ters baktı. Ağzıma fermuar çekip yemeğimi yemeye devam ettim.
"Eline sağlık bir tanem. Her şey çok güzel olmuş."
"Afiyet olsun canım."
"Cuma günü boş günüm. Kahvaltı benden." dediğinde gülümsedim.
"Anlaştık."
Yemekten sonra Toprak duşa girdi. Ben de mutfağı toplayıp balkondaki kurutmalığa astığım çamaşırları toplamaya gittim. Dışarıda gördüğüm manzara ağzımın bir karış açılmasına neden oldu. Doğru görüp görmediğime emin olmak için cam balkonu hızlıca kenara çektim.
Gerçekti, kar yağıyordu. Heyecanlı bir şekilde koşar adım banyoya gittim. Kapıya iki üç kere tıklattım. "Toprak? İşin bitmedi mi?" Kulağımı kapıya yasladım. Suyun sesi gelmiyordu.
"Bir şey mi oldu?" Endişelenmişti sanırım.
"Sana bir sürprizim var. Hadi çabuk çık!"
"Henüz giyinmedim. Çıkmamı istiyor musun?" Gözlerimi irice açıp kapıyla bakıştım.
"İyi be, gelmezsen gelme!"
Gülüşünü duydum. "Tamam tamam geliyorum."
Balkona geri döndüm. Birkaç dakika sonra Toprak mutfağa girdi. "Feriha? Ne oldu?"
"Baaaak!" dedim uzatarak. Yüzünde benimkine benzer şaşkın bir ifade oluştu.
"Kar yağıyor."
Başımı sallarken gülümsüyordum. "Evet kar yağıyor. Dışarıda yürümek ister misin?"
Şirin bir şekilde gülümsedi. Yüzünde küçük bir çocuğun taşıdığı heyecana benzer bir ifade vardı. "Olur yürüyelim. Üzerime mont alıp geliyorum. Sen de sıkı giyin."
Cam balkonu kapatıp arkasından gittim. Hayallerimiz gerçek oluyordu. Nihayet toprakla karın altında yürüyebilecektik. Montumu giydikten sonra ona fark ettirmeden fotoğrafı cebime koydum. Göstermenin tam vaktiydi aslında.
Asansörle aşağıya inerken elimi tuttu. "Önce ameliyat oldum, şimdi de seninle birlikte karın altında yürüyebileceğim. Son birkaç ay benim için çok verimli geçti."
"Ee, sana uğur getirdim işte."
Eğilerek şakağımdan öptü. "Asla inkar edemem." Apartmandan çıkar çıkmaz alnıma düşen kar tanelerini hissettim. Gülümseyerek Toprak'a baktığımda onun da aynı ifadeyle gökyüzüne baktığını gördüm.
"Çok güzel, değil mi?"
"Bu sene karın yağışını izleyemeyeceğim diye çok korkmuştum."
"Seninle en son karın altında yürüdüğümüzde mi daha mutluydun yoksa şu anda mı?" diye sorduğumda bana garip bir soru sormuşum gibi baktı.
"Bunu kıyaslayamam ki ama. O zaman da çok mutluydum eminim. Şimdi de çok mutluyum."
"O zaman karı görememiştin, şu an görüyorsun."
"Ne duymak istiyorsun sen bakayım?" Kollarını belime sardı. Kar gökyüzünden bize doğru yağmaya devam ediyordu.
"Hatırlıyor musun seninle kardan adam yapmıştık."
"Göremesem de dün gibi hatırlıyorum. Keşke o gün de gözlerim görebilseydi."
Biraz ilerimizde kartopu oynayan çocuklara seslendim. "Çocuklar! Fotoğrafımızı çeker misiniz?"
"Ben çekerim!" diyerek bize yaklaşan çocuğa kamerayı açıp telefonu verdim. Saat 23:59'du. Kardan adamı ortamıza aldıktan sonra başımızı omzuna yasladık ve gülümsedik. Ellerimiz kardan adamın arkasından birleşti.
Umarım bir gün bu fotoğrafı görebilir ve "Gerçekten de o gün ne kadar mutluymuşum." diyebilirdi.
Cebimdeki fotoğrafı çıkarıp ona uzattığımda bir elini belimde tutmaya devam ederek fotoğrafı elimden aldı. Heyecanla vereceği tepkiyi bekledim. O gün yeni yıla birlikte girmiştik, kardan adam ve kartopu savaşı yapmıştık. Benim için olduğu kadar onun için de özel bir gün olduğunu biliyordum.
"O gün bizi görememiştin." dediğimde yaşaran gözlerini bana doğru kaldırdı. "İyi ki fotoğrafımızı çektirmişiz değil mi?"
Güldüğünde sol gözünden bir gözyaşı yanağına doğru aktı. "İyi ki... Ve iyi ki o gün yağmurdan kaçmak için o inşaata girmişsin."
O günü hatırladım. İnşaat geçen hafta tamamlanmıştı. Yanından her geçişimde aklıma Toprak geliyordu; sanki çıkıyormuş gibi.
"İyi ki kırtasiyeye gelmişsin." dedim içten bir ifadeyle.
Fotoğrafı elinde tutmaya devam ederken alnımdan yumuşak bir dokunuşla beni öptü. Sıcak nefesi tenime vuruyordu. Birden gülünce nedenini sormadan ben de güldüm. Fotoğrafı aramıza alarak şöyle dedi:
"Gerçekten o gün ne kadar mutluymuşum."
***
...SON...
Beklettiğim ve kurguyu unutmanıza sebep olduğum için üzgünüm. Umarım onları sevmişsinizdir. Bu kurgu uzamazdı siz de biliyorsunuz. Bizimle olduğunuz için teşekkür ederim. Ben Toprak ve Feriha'yı çok sevdim, bölüm aralıkları uzamış olsa da onları yazarken her zaman keyifle yazdım.
Neler hissettiğinizi bilmek isterim, benimle paylaşın lütfen.
Yeni hikayelerimde görüşelim, kendinize iyi bakın. <3
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top