×F17×

Merhabalar <3

Yorum bırakmayı unutmayınız, hislerinizi bilmek yeni bölümler için bana ilham veriyor :)

21.11.21

17.BÖLÜM

Pelin
Merhaba Toprak
Yanında biri varsa müsait olunca beni aramasını söyler misin?
Seninle konuşmam gereken bir konu var.

Hmm, demek öyle.

"Kim yazmış?" diye sorduğunda cevap bekleyen yüzüne kısa bir bakış attım.

"Pelin diye biri." İsmi duyunca kaşları havalandı, şaşırmışa benziyordu.

"Ne yazmış?"

Ne yazmasını isterdin Toprak?

"Onu aramanı istiyor." dedim tekrar mesajı okurken. Miribi Tiprik.

"Ona, onu aramayacağımı yazar mısın?" Başını omzuma yasladığında tebessüm ettim ama Pelin denen kızın kim olduğunu hala merak ediyordum.

Toprak
Toprak sizi aramayacağını söyledi.
Önemli ise yazabilirsiniz.

İkinci cümle tamamen bana aitti. Ne yapayım merak etmiştim.

"Yazdın mı?" diye sordu mırıltılı bir sesle.

"Hı hı." Bir dakika Toprak, Pelin'in yazmasını bekliyorum.

"Neden sessizsin o zaman?"

Cevap geldiğinde açmak için birkaç saniye bekledim. "Cevap yazdı." dedim.

"Önemli değil, merak etmiyorum." Ben ediyordum ama. Meraklı bir şekilde mesajı açtım.

Pelin
Öyle mi?
Sadece nasıl olduğunu merak etmiştim.
Ben daha sonra uğrarım.

Kaşlarım havalandı. Pardon?

"Sana uğrayacağını yazdı." dedim, ses tonumda hafif bir kıskançlık tınısı vardı.

"Hayır hayır, istemiyorum." Başını kaldırıp çatık kaşlarla bana baktı. "Arayıp bana verir misin?"

Tek kaşımı kaldırarak Toprak'ın huzursuz yüzünü izledim. Buraya gelmemesi için Pelin'i arayacaktı.

"Kim ki Pelin?" İstediği gibi Pelin'i arayıp telefonu eline bıraktım.

"Anlatırım." Telefonu kulağına götürdü. Çok geçmeden karşı taraftan "Alo?" Sesini duydum.

Yanımda konuştuğu için dinlemekten çekinmedim. Zaten kızın sesi pek belli olmuyordu.

"İyiyim sağol." Toprak'ı dinlerken kollarımı göğsümde bağladım. Pelin'in sesine dikkat kesildim.

"Yanında kim var?" Pardon da sana ne Pelin? O kız her kimse, ailesinden biri olmadığına emindim.

"Ne söyleyeceksin?" Kızın sorusunu es geçerek kendi sorusunu yöneltmişti. Buna takılmadım, sonuçta bugün sevgili olmuştuk ve beni kimse tanımıyordu.

"Sana gelmek istiyorum, müsaitsen yarın uğrayayım mı?" Toprak'ın ifadesine baktım. Kaşları çatılmıştı.

"Dediğim gibi iyiyim Pelin, gelmene gerek yok." Başını bana çevirdi ama göz göze gelmedik. "Başka bir şey demiyorsan kapatacağım." Vedalaştıktan sonra telefonu sehpaya bıraktı. Oflayarak başını koltuğa yasladığında hala onu izliyordum.

"Arkadaşın mı?" diye sordum, cevabını merak ettim.

"Sayılır." Duraksayarak devam etti. "Eski sevgilim." Kaşlarım havalandı. O az önce eski sevgilisiyle mi konuşmuştu yani?

"Sana gelmek istedi." dedim, anlam veremediğim için sinirim bozulmuştu.

"Duydun işte, istemediğimi söyledim."

"Evine gelmek istediğine göre daha önce de geldi." Yüzünü bana çevirdi. Kaşlarını çatmış ti. Bunu yapması gereken benim, ona ne oluyordu?

"Pelin buraya en son geldiğinde beni terk etmişti." Koltuğa yaslanmayı bırakıp doğruldu. Hala bana bakıyordu. Toprak'ın terk edilme ihtimali o kadar düşüktü ki, çok şaşırmıştım. "Göremediğim için 7 ay önce beni terk etti ve bir daha hiç gelmedi. Şimdi neden konuşmak istediğini bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum."

Aniden ayağa kalkıp yanımdan geçerken ayaklarıma takıldı. Tökezlediğinde hızlı bir şekilde kolundan yakaladım.

"Toprak tamam sakin ol." dedim aceleyle. "Düşüyordun neredeyse."

"Alışkınım." dedi ve salondan çıkmaya yeltendi. Elini tutup onu durdurdum.

"Neden sinirlendin ki şimdi?"

"Sinirlenmedim." dedi başını eğerek. "Sadece... Görmek istiyorum artık." O an Pelin aklımdan çıktı. Toprak'ın üzüntülü yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

"Az kaldı Toprak. Yeniden görebileceksin." Onu geçiştirmek için değil, gerçekten inandığım için söylüyordum bunları. "Biraz daha sabretmemiz gerekecek." Yavaşça başını salladı. Yanağındaki elimi tutup koltuğa geri oturduğunda gülümsedim. Bu kez ben başımı onun omzuna yasladım. Uykuya dalmadan önce aklımdan sadece bir dua geçiyordu.

Umarım donör süresi bir an önce ona gelir.

×

Merhaba :)

Dün gece Toprak'da kaldım. Alışkanlık haline getirdiğimden değil ama sabah uyandığımda yanımda onu görmek muhteşem bir histi. Koltukta uyuya kaldığımızı saymazsak omzuna yaslı bir halde uyumak... Anlatılmaz yaşanır misaliydi.

Defteri kapatıp kahvemi yudumladım. Kahvaltıdan sonra evime döndüm çünkü eşyalarımı yavaş yavaş kolilemem gerekiyordu. Toprak yardım etmek istediğini söylese de fazla eşyam olmadığını söyleyerek onu ikna etmiştim. Zaten bugün eski okulundan öğretmen arkadaşları onu ziyarete geleceği için evde kalması daha doğruydu.

"Bir de gazete mi alacağım?" diye söylenirken bardakları yemek masasına taşıyordum. Ah keşke Toprak'ın binasında bir daire boşalsaydı, hemen tutardım ama nerede?

Zil çaldı.

Elimdekileri bırakıp kapıya yürüdüm. Derya abla olduğunu düşünüyordum ama yine de delikten kontrol ettim.

Sezer?

Sessizce ofladım. Birkaç gündür benimle sohbet etme isteği artışa geçmişti ve açıkçası hiç hoşuma gitmiyordu. Kapıyı açtım. Sezer gülümseyerek bana baktı. Yerde duran valizi görünce tatile çıkacağını anladım. Neyse ki bu hafta karşılaşmayacaktık.

"Selam, müsait miydin?"

"Merhaba." dedim hafifçe gülümseyip. "Sayılır, evi topluyorum."

Planıma göre taşınacağımı onlara son gün söyleyecektim. Evet, görünüşe göre başka çarem yoktu.

"Kolay gelsin. Ben de dört günlüğüne Antalya'ya gidiyorum." Neden bana söylüyor ki?

"Öyle mi? iyi eğlenceler."

"Keşke izin alıp sen de gelebilseydin." dediğinde anlamsız hayaline ifadesizce karşılık verdim. Kapıma geliş nedeni bu muydu yani? Daha iki gündür sohbetimiz vardı, onlarla tatile gideceğimi mi düşünüyordu?

"Sana iyi tatiller. Keyfini çıkar."

Kibarca hayır demiştim .Umarım anlamıştır. Yüzündeki ifadeyi bozmadan "Teşekkür ederim." dedi. "Seni daha fazla tutmayayım." Valizini eline alıp bir kez daha gülümsedi. "Görüşürüz."

"Görüşürüz." Gitmesini beklemeden kapıyı örttüm. Bir an önce taşınsam iyi olacaktı. Derya abla oğlunun aklına kim bilir neler sokuyordu! İkimizi yakıştırdığına emindim. Yoksa neden bana gelin kaynana muamelesi yapsın ki?

Tekrar mutfağa döndüm ve rafları boşaltmaya devam ettim. Birkaç tane gazeteye ihtiyacım vardı. Belki Derya ablada bulabilirim. Bugün değil ama daha sonra ona uğramayı aklına not ettim. Boş mutfak dolaplarımla bakışırken telefonum çaldı. Toprak arıyordu, arkadaşları gitmişti demek.

"Efendim toprak?"

"Nasıl gidiyor, toparlandın mı?" İçimden 'neredee!' dedim.

"Henüz değil. Acele etmiyorum." Çünkü henüz bir evim yok.

"Bence de acele etme, kendini yorma. Hem yılbaşına hala 2 hafta daha var."

"Öyle ama kibar bir şekilde evden kovuldum sonuçta. Ben daha önce ayrılmak istiyorum." dedim. Neden keyfim sürekli inip inip çıkıyordu? Sezer geldikten sonra bütün moralim gitmişti ama bunu ona bağlamıyordum. Moralsiz olmamın onunla ilgisi yoktu. Yıllardır yaşadığım evimden ayrılmam gerekiyordu ve hala başımı sokacak bir çatı bulamamıştım. Moralsiz olmamın tek nedeni buydu.

Kesinlikle aklımda Pelin yoktu. Evet evet, yoktu.

"Feriha aslında yüz yüze konuşmak isterdim bu konuyu seninle ama arkadaşlarla dışarı çıkacağız." Kaşlarım havalandı. Demek hala gitmemişlerdi.

"Ne güzel, biraz vakit geçirin bakalım." dedim gülümseyerek. "Dikkatli ol ama." Kafasını dağıtacak aktiviteler yapması hoşuma giderdi tabii ki. Ben her zaman yanında olamıyordum.

"Olurum."

Duraksadım. Başka bir şey daha demişti sanki az önce.

"Ne konuşacaksın ki benimle?" diye sordum.

"Şu ev meselesi. İstersen benimle yaşayabilirsin." Sorusu karşısında birkaç saniye şaşkınlığımı gidermek için sessiz kaldım.

Benimle yaşayabilirsin mi dedi o?

İkimiz aynı evde?

"Sen ciddi misin?" diye sordum.

"Evet gayet ciddiyim. Aslında geçen akşam evimde ilk kaldığın gece neden her gece kalmayasın ki diye düşünmüştüm ama seninle paylaşamadım. Madem evinden bu kadar hızlı çıkmak istiyorsun, benimle yaşa."

Feriha neler duyuyorsun sen böyle! Resmen kendisi ile yaşamanı istiyor!

"Ama bu doğru olmaz ki." diye mırıldandım.

"Çalışanım olarak değil Feriha, sevgilim olarak kalmanı istiyorum." dediğinde gözlerim ay ışığı gibi parladı. Sevgilim mi dedi! Yarım ağız sırıttım. Keyfim yerine gelmişti sanki.

"Haklısın, bunu yüz yüze konuşsak daha iyi olur." dedim. Teklifi hoşuma gitmişti ama iyice düşünmem gerekiyordu. Henüz çok erkendi.

"Peki öyle olsun. Ben eve geçince sana haber veririm. Gelirsin değil mi?"

"Tabii gelirim. Size iyi eğlenceler." Birkaç saniye sessiz kaldı. Telefonu mu kapattı diye düşündüm ve kontrol ettim. Çağrı hala açıktı. "Toprak burada mısın?"

"Buradayım. Görüşürüz canım." dedi ve telefonu kapattı. Sırıtışım yüzüme yayılırken elimi kalbime götürdüm.

Avucumu göğsümden hiç kaldırmasam kalbim göğsümden fırlayıp çıkmazdı değil mi? Çünkü şu an tam da fırlayacakmış gibi atıyordu.

×××

Bölüm sonu

Sizce Feriha teklifi kabul edecek mi? Yorumlarınızı bekliyorumm.

Çıkmadan önce yıldıza dokunmayı unutmayın. ✨

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top