0.8

Louis Harry'yi kovduktan hemen sonra evinin koridorunda tanımadığı kıza sarılarak yarım saat ağlamıştı. Sonrasında aynı kız tarafından duşa gönderilmiş ve aldığı sıcak duş hem sinirlerini hem de kaslarını gevşetmişti. Temiz kıyafetlerini giydikten sonra lila kazağı düzgünce katlayıp yatağının üzerine bırakmıştı. Odasından salona geçtiğinde kendisini içemediği kahvenin yenisi bekliyordu. Faith koltuktaki boşluğa eliyle vurarak Louis'yi çağırdı ve Louis gidip kendisi için ayrılan yere oturdu.

"Seni hala seviyor. Tıpkı senin gibi."

Louis çekildiği ince kolların arasında kahvesini içmeye başladı. Sarılması duşun ve kahvenin ulaşamadığı yerleri ısıtıyordu. "Bu konuya senin kadar emin bakamıyorum."

Olduğu yere biraz daha sindiğinde saçlarının arasındaki parmakların baskısı artmış kafa derisine masaj yapıyordu. "Üniversite zamanı bir arkadaşım vardı. Bir arkadaş grubunda tanışmıştık ve adam polisti. Başımı derde soktuğum her defasında yardım ederdi. Bu ona güvenmemi ve evime sokmamı sağladı. Bugün gördüğüm kadarıyla eski sevgilimi tavlamasını da sağlamış."

Son cümlesi kızın ağzından bir küfür çıkartmasına ve saçları arasında onu rahatlatan parmaklarının saçlarını çekiştirerek yüzünü onunkinin hizasına getirmesine sebep olmuştu. "Harry eski yakın arkadaşınla mı çıkıyor?"

"Evet. Çok yakındık diyemem ama olan şey bu." Faith'in parmaklarını hızlıca saçlarından itti ve bir süre acıyan yeri ovaladı. "Şimdi lütfen nasıl ayakta uyutulduğumu değil de üç yılımı nasıl geçirdiğimi konuşabilir miyiz?

Faith yüzündeki gülümsemeyle onu onaylarken tekrar Louis'yi kolunun altına doğru çekmişti. Louis biraz önceki hareketinden dolayı temkinli olsa bile yine de onu çekmesine izin verdi.

"Üç yılının ilk iki yılı inanılmaz bir depresyon içerisindeydin. Alkol komaların, uyuşturucu vakaların veya diğer rezilliklerinden bahsetmek istemiyorum. Kısaca evet son üç yılda ülkenin en iyi keşi oldun."

Louis gözlerini büyüterek hepsini sanki çocuğuna masal anlatıyormuş gibi anlatan kıza baktı. Birazdan şaka yaptığını söylese iyi olurdu. Louis hafızasının bir kısmını yeni kaybetmişken bunları duymak ona iyi gelmiyordu.

"Hemen korkma LouLou. Üç yılda yaptığın güzel şeyler de var. Bir müzik kursu sahibisin. 4-16 yaş arasındaki çocuklara ders veriyorsun."

Louis'nin gözleri bu sefer sevincinden dolayı büyümüştü. "Tanrım başardığıma inanamıyorum."

"Evet Louis. Niall ve sen başardınız."

Saçlarının arasında hissettiği öpücükle daha birkaç saat önce evinden kovmaya çalıştığı kızın aslında onun için çok fazla şey ifade ettiğini fark etmişti. Bu yüzden birkaç saat olduğu yerde uyumasında bir sorun görmedi.

"Uyanma vaktiii!" Perdelerin hızlıca çekildiğini duydu. Niall ağzına dolanmış şarkının nakaratını söylerken Louis'nin yanına uzanmış ve onu gıdıklamaya başlamıştı. Louis rahatsız olarak ağrıyan vücudunu dokunuşlarından uzaklaştırdı.

"Seni çok merak ettim. Başına kötü bir şey geldiğini falan düşündüm Louis."

Louis zorlukla şişmiş gözlerini açtı ve Niall'a baktı. "Niall,bana araba çarptı ve hafızamı kaybettim."

Cümlesini bitirdikten hemen sonra kapıdan Faith'in önce renkli saçları ve sonra gülümsemesi görünmüştü. "Kahvaltı hazır."

Kahvaltıları Niall ve Faith'in anılarını anlatmasıyla geçmişti. Hatırlamasını tetikleyecek fotoğraf ve objeleri teker teker önüne koyuyorlar ve beklentiyle Louis'ye bakıyorlardı. Fakat aldıkları sonuç Louis'nin boş bakışları olduğunda kahvaltılarını yapmaya geri dönmüşlerdi.

"Niall." Louis fincanda kalan son yudumu içtikten sonra tekrar sakince kahvaltısını yapan adama baktı. "Darren ve Harry'nin beraber olduğunu biliyor muydun?" Niall şaşırmış gibi görünmek için zorladığı yüz ifadesiyle ona baktığında Louis gözlerini devirerek yerinden kalktı ve kendisine bir bardak daha çay aldı. Tamam hafızasını ve üç yılını kaybetmişti fakat hala Niall'ı yalan söyleyeceğini anlayacak kadar hatırlıyordu.

Kahvaltıdan sonra Niall'ın kalan yarım saatini değerlendirmek için koltukta sabah haberlerini sessizlik içinde izliyorlardı. Louis aklına takılan şeyle durakladı. "Siz benim Harry'yi aştığımı söylemiştiniz değil mi?"

Niall kafasını telefonundan kaldırdı ve düşünceli bir halde Louis'ye baktı. "Hayatında birileri yoktu ama-"

Faith konuşmak için Niall'ın sözünün bitmesini bekleyememişti. "Tek gecelikleri saymıyoruz değil mi? Belki bilmek istersin diye söylüyorum sayıları okuduğum üniversitedeki öğrenci sayısından fazla."

Louis bıkkınlıkla başını arkaya attı. Bunu Harry'ye nasıl yaptığını aklı almıyordu. O zaman kafasındaki geleceğinin her yerinde Harry vardı. Sanki paralel evrenlerden birine sıkışmış gibi hissediyordu. Elindeki somut bilgiler olmasa arkadaşlarının ona oyun oynadığını düşünürdü.

"Aştığımı söylüyorsunuz fakat çocuklar hala Harry'ye bayağı bir aşığım ve bu hafızamı kaybetmemle ne kadar alakalı bilmiyorum."

Niall gözlerini devirerek koltukta battaniyesine sarılarak oturan umutsuz arkadaşına baktı. "Tanrım! Yine başlıyoruz."

"Şu psikoloğun numarası hala var."

Louis ne psikoloğundan bahsettiğini anlamak için çabalamadı bile veya sormadı. Belki de unuttuğu geçmişi bir kaza değil Louis'ye verilmiş bir hediyeydi. Belki de Tanrı ona diyordu ki 'Git ve sevgilini o adamın elinden al.' Keşke bu konuda işlerini kolaylaştırsaydı da hafızasını kaybeden kendisi değil Harry olsaydı.

Niall iş yerine, Faith ise dersine gittiğinde sonunda kendi evinde tek başına kalmıştı. Biraz daha dinlenmeye ihtiyacı vardı ve bunu yalnız yapmak istiyordu. Odaya girdiğinde gözü hala yatağının köşesinde duran kazağa kaymıştı. Emekleyerek çift kişilik yatağına çıktı ve kazağı alıp yorganın içine girdi. Evde yalnız olduğu halde biri gelip onunla bu yaptığından dolayı dalga geçecekmiş gibi korkarak kazağı burnuna yaklaştırdı. Kendi kokusu onunkini bastırmış olsa bile oradaydı. Louis kokunun gitmesinden korkarak sıkıca kazağa tutundu. Elinde ondan kalmış son şeyi tutuyordu.

Uyuya kaldığını kapının ardı ardına ısrarla çalmasıyla anlamıştı. Sıcak yatağından ayrıldığı anda bedeni üşümeye başlamıştı. Bu yüzden hala tutmakta olduğu kazağı üzerine geçirdi. Kapıyı açtığında Harry merdivenlerden inmeye çoktan başlamıştı.

"Hey."
Louis Harry'nin dikkatini çektiğinde Harry o kadar hızlı kafasını arkaya doğru çevirmişti ki bir an kırıldığını falan sanmıştı. Bir süre kapının önünde dikilen adamı incelemiş ve Harry boynunu kırdığında gideceği cennette bile bu kadar güzel bir manzara bulamayacağına karar vermişti. Hatta indiği basamakları çıkarken tökezlemiş ve kendisini son anda düşmekten kurtarmıştı.
"Oops."

Louis elinin dövmesinin olduğu yere doğru gitmesini engelleyemedi ve Harry bunu fark ettiğinde hayal kırıklığıyla yere baktı. Gözleri tekrar buluştuğunda ikisinin gözlerindeki ışık sönmüştü. "Ben nasıl olduğunu görmek için geldim."

Louis geri çekilip Harry'yi kapıda bırakarak salona doğru ilerlemişti. Harry arkasından göz devirerek ilk önce mutfağa girdi. "Sana meyve ve yemek getirdim. Biraz da hastalığını araştırdım. Bulduklarıma göre seni iyileştirmek için hiçbir şey yapmamıza gerek yokmuş. Sadece dinlenmeli, ağrın olursa ilaçlarını içmeli,stresten uzak durmalı ve şimdi biraz meyve yemelisin."

Onun konuşup mutfakta bir şeyler karıştırdığı süre boyunca Louis içeride bir televizyon programını izlemişti. Ona kızgındı. Kendisine uzatılan elmayı alıp sehpanın üzerine geri bırakmıştı. Elma yemek istediğini hiçbir zaman söylememişti sonuçta değil mi? Harry aynı elmayı alıp soyup dilimleyerek Louis'ye uzattığında ondan alıp tekrar sehpaya bırakmıştı.

Harry getirdiği meyve dolu tabağı alıp söylenerek mutfağa gitmişti. Harry'nin bulaşıkları yıkayıp ortalığı topladığı süre içerisinde Louis kendisini tam olarak veremediği televizyon programını izlemeye devam etmişti.

"Bir müzik kursu sahibiymişim."
Harry sesini duyduğunda ilgiyle yerinde doğruldu. Geldiği süre içerisinde ilk defa onunla konuşmuştu.
"Evet duymuştum."
"Bu ikimizin hayaliydi."
"Yine de senin gerçekleştirmiş olduğun için seviniyorum."
Louis hissettiği acıyla yüzünü buruşturmuştu. "Ben sevinmiyorum Harry. Olduğumuz durum beni sevindirmiyor."
Harry ona uzanarak elini dizine koyduğunda artan heyecanını gizlemek için uğraşması gerekmişti. "Beni de sevindirmiyor Louis."
Louis içinden bütün Tanrılara teşekkürlerini yollamıştı. Fakat karşısındaki adamın değişen yüzü dualarını yarıda kesmesine sebep olmuştu.
"Bu yüzden bir an önce bana ne kadar zarar verdiğini hatırlayıp peşimi bırakman gerekiyor."

Burada yorumlarınızı bekleyen biri olduğunu unutmayın lütfenn

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top