0.7
Yaklaşık 15 dakikalık seslerin yükseldiği konuşmadan sonra eski arkadaşı ve artık öyle olduğunu kabullendiği eski sevgilisi oturma odasına geri dönmüştü. Darren ikili koltuğa yerleştiğinde Harry'yi de yanına çekmiş ve konuşurken ellerini birleştirmişti. Louis yüzünü buruşturarak başka bir yere baktı.
"Louis en son ne hatırlıyorsun?"
Louis omuz silkerek bakışlarını direkt olarak eski arkadaşına yönlendirdi. "Sevgilimi çalıp evime yerleştiğini hatırlamıyorum. Buradan başlamaya ne dersin Darren?"
Harry elini birkaç kez çekmeye çalışsa bile Darren ona izin vermemişti. İkisi arasındaki gergin hava Harry'yi korkutuyordu. "Bu sen Harry'yi aldatıp terk ettikten sonra gerçekleşti. Başka bizim hakkımızda bilmek istediğin bir şey var mı? Mesela merak ediyorsan Harry altta ve ilişkimiz mükemmel ilerliyor."
Louis ona en kötü bakışlarını yolladı. Fakat kas torbası gibi görünen bu adam pek etkilenmemişti. Onun gözünde 25 yaşında sinirlenmiş bir adam değilde tırnaklarını çıkarmış bir yavru kedi oturuyor gibi görünüyordu.
"Louis en son ne hatırlıyorsun?" Şefkatli ses sinirlerinin yatışmasına sebep olmuştu.
"Ocak 2013. Senin doğum günün için tatil planı yapıyordum."
Harry aklına dolan anıyla gözlerinin dolmasını engelleyemedi. "Los Angeles'a paramız yetmedi. Biz de parayı banka hesabına yatırıp bir dahaki doğum günüme erteledik."
Darren küçümseyici bir kahkaha attı. "İçin rahat olsun Louie. Onu götürdüm."
Louis onun boyuna yetişip yumruk atma planları yaparken Harry yanındaki adamın dizine vurup uyarıcı bakışlar atmıştı. Aralarındaki olayı güç gösterisine çevirmeye gerek yoktu.
"Darren seninle ilgili merak ettiğim bir şey var." Louis kollarını tekrar birbirine bağladı. "Ne zaman sevgilime göz koymuştun? Sadece bilmek istiyorum."
"İlk gördüğüm andan beri ona senden daha iyi bakabileceğimi biliyordum."
Louis sinirle ayağa kalktığında Darren de kalkmıştı. Aralarında büyüyen kavga Harry'nin Louis'yi mutfağa kadar çekmesiyle bitmişti. Kollarının arasında hala bağıran ve içeri gitmeye çalışan Louis'yi bir süre inceledi ve bu hareketinin Darren'a ne düşündürebileceğini umursamadı.
Louis kollarına tırnaklarını geçirdiği adamın kendisine çevrilmiş gözlerine iğrentiyle baktı ve yatak odasına ilerledi. Şifresini hatırlamak için hafızasını zorlarken çoktan şifresinin kırılmış olduğunu gördü.
"Darren bu işlerden biraz anlıyor."
Ne ara arkasından geldiğini anlamadığı Harry'nin konuşmasıyla sıçradı. Fakat ona bakmadan telefonuyla ilgilenmeye geri döndü. Rehber listesine girdi ve Niall'ın numarasını buldu. "İş yerinde. Çıktığı zaman gelip seni alacaktı."
Ters bakışlarını ona yönlendirdiğinde Harry geri çekildi.
"Harry sen misin?" Telefon açılıp sesini duyduğunda onu özlediğini fark etmişti.
"Hayır Niall benim Louis"
"Louis? İyi misin? Neredeydin? O kadar çok korktum ki."
Endişesi ses tonundan anlaşılıyordu. Fakat Louis şu an bunları konuşmak için uygun yerde değildi. "Niall, benim bir evim var mı?"
Telefonun diğer ucundaki adam sorusunu garipseyerek onayladı. "Bana adresi atabilir misin?"
Niall onu tekrar onayladığında telefonu kapattı. Sabah bir yere fırlattığı kazağını ararken Harry onun için dolaptan bir tane çıkarmıştı. Louis ona verilen lila rengi kazağı giyerken telefonu titremişti. Hızlıca mesajda yazılan adrese baktı ve telefonu pantolonunun cebine yerleştirdi.
Arkasını döndüğünde yarı çıplak bir Harry görmeyi beklemiyordu. Uzak kaldıkları üç yıl boyunca zamanını vücut çalışarak geçirmiş olmalıydı. Çünkü Harry'nin hatırladığı bedeniyle şu an gözlerinin önündeki beden arasında bayağı fark vardı. "Sen ne yapıyorsun?"
"Seninle geleceğim."
"Senin başka yapacağın bir şey yok mu? Git erkek arkadaşınla ilgilen."
Harry kafasını çevirip ona bakma nezaketini göstermemişti bile. Louis odadan çıktığında göz ucuyla hala aynı yerinde oturan Darren'a baktı. Bir aralar sevdiği arkadaşı şu an midesini bulandırmaktan başka bir şeye yaramıyordu.
Evden çıktıktan kısa bir süre sonra Harry koşarak ona yetişmişti. Taksi için bir süre beklemeleri gerekmişti ve bu süre de Louis Harry'ye bir çok kırıcı sözle beraber kendisiyle gelmesini istemediğini söylemişti. Fakat Harry onu dinlememişti bile. Kısa bir sürede Louis'nin oturduğu apartmanın önüne gelmişlerdi. Apartmanın girişinde onları saçları mavi ve mor olan bir kız karşılamıştı. Louis'yi kolları arasına aldığında bile gözlerini saçlarından alamamıştı. Saçları ve sevimli yüzüyle hoş görünüyordu.
"Tanrım! Neredeydin sen? Öldüğünü düşündüm."
Zorla kendisini kızın kolları arasından çıkarttı. "Sen kimsin?"
Niall ona Louis'nin biraz garip davrandığından bahsetmişti. Bu yüzden Faith onun saçma sorusu üzerinde düşünmedi bile. Gözleri zaten kendisini inceleyen oğlana kaydı. Harry kendisini tanıtma gereği duyduğunda elini kıza uzatarak başladı. "Ben Harry."
Renkli saçlı kız kendisine uzatılan eli sıktı ve şaşkınlıkla Louis'ye baktı. "Harry? Şu senin şey Harry mi?"
Louis bir süre 3 yıl içinde hayatına girmiş olabilecek bir 'Harry' var mı diye düşünmüş. Fakat yine de onu onaylamıştı.
"Louis senden bahsetmişti. Siz çocuklar barıştınız mı? Bu yüzden mi beni aramıyordun Louis?" Louis omuz silkerek kapıdan girdi ve mesajda yazan kata çıkıp dairesini buldu. Cebinde veya posta kutusunda anahtar aradı. Fakat hiçbir şey yoktu. O kız gelip kendi yerine anahtarla kapıyı açtığında ev arkadaşı olup olmadıklarını merak etti. Fakat evin tek kişiye göre düzenlendiğini gördüğünde beraber yaşamadıklarını anlamıştı. Koltuğa oturduğunda üzerinde bol gelen kazağın içerisinde neredeyse kaybolmuştu.
"Louis hastaneye gitmeliyiz." Önünde dikildiğinde kaşlarını kaldırarak ona bakmıştı.
"Birinin bir yere gitmesi gerekiyorsa bu sensin. Burada olmamalısın. Erkek arkadaşının yanına geri dön."
Renkli saçlı kız içeriye üç kupayla döndüğünde evinde bu kadar rahat hareket ediyor olması sinirini bozmuştu. Onu niye rahat bırakmıyorlardı? "İkinizi de tanıdığımı sanmıyorum. Artık evimden çıkar mısınız?"
Kız sevdiği gibi hazırladığı kahveyi koltukta oturup etrafa emir veren adamın önüne bıraktı. "Louis! Sana yardım etmeye çalışan insanlara karşı sinir bozucu davranmayı kes."
Louis kendisinden küçük duran kızdan aldığı tepkiyle kısa süreli bir şoka girmişti. O nasıl onunla böyle konuşabiliyordu? Kız yaptığının farkına vardığında alnını eline dayadı ve birkaç saniyesini sakinleşmek için harcadı. "Tamam Louis. Ben Faith. İki sene önce bu apartmanın ilk katına taşındım ve uzun bir süredir yakın arkadaşız. Şimdi lütfen bana eve gelmediğin veya telefonunu açmadığın üç gün boyunca nerede olduğunu anlat tamam mı?"
Louis endişeli görünen genç kıza baktığında kaprislerini sonraya bırakmaya karar vermişti."Ben gözümü açtığımda hastanedeydim ve 2013 yılında olduğumuzu sanıyordum. Bu yüzden evim sandığım yere, Harry'nin evine gittim."
"Niye hastanedeydin?" Konuşmalarına Harry dahil olduğunda gözlerini devirme isteğini bastırması gerekmişti.
"Hemşirelerden birisi kafamı çarptığımla ilgili birkaç şey söylemişti. Fakat bilmiyorum. 2013 yılında sürekli bayıldığım zamanı hatırlıyor musun? Onlardan birisi olduğunu sandım. Harry'nin eski numarasını vermişim. Bu yüzden kimse gelmedi ve bende kaçtım."
Harry hızla ayağa kalktı ve Louis'nin elinde kupayı çekip sehpanın üzerine koydu. "Hastaneye gidiyoruz."
Louis'nin inadına rağmen kaçtığı hastaneye geldiklerinde o gece onu kontrol eden hemşirelerden biri onunla ilgilenmişti. Çekilen mr görüntüleri ve doktorla yapılan konuşmadan sonra geçici hafıza kaybı teşhisi konulmuş ve evine geri dönmüşlerdi. Harry içeri girmek için ayakkabısını çıkaracağı anda Louis önünde dikilmişti.
"Harry her şey için teşekkürler. Fakat artık gitmelisin."
Harry hiçbir şey demeden veya Louis'nin yüzüne bile bakmadan merdivenlerden inmeye başlamıştı. Bir süre apartman boşluğunda kalbinde ağrıyla dikildi. Çünkü Tanrı biliyordu ki şu an en çok ona ihtiyacı vardı. Kendisini toparladığını düşündüğü sırada içeriye girdi ve koridorda onu karşılayan hatırlamadığı kıza sarılıp hıçkırarak ağlamaya başladı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top