MUTLUYUM

Kendimi  Alex'in,  yanında oldukça  mutlu  hissediyordum.  Çok zor da  olsa,  geçmişi arkada  bırakmış,  onunla yüzleşmeyi başarmıştım.  Eski  kocam  Berk'i,  asla  unutmayacaktım.  Ve  ölse de yaşadıklarımızla kalbimde  daima özel bir yeri olacaktı.  Çünkü  biliyordum  ki, ölenler  sevdiklerimizse  aslında  asla  ölmezler.  Onlar  daima  kalbimizdedirler. Fakat  hayatıma  da  devam  etmek zorundaydım.  Ve ben  yeni  aşkı Alex'de,  bulmuştum. Berk,  bana  bir  keresinde  şöyle  demişti; eğer uzayda  buluşmasaydık,  ve dünyada  kalsaydım,  seni hiç  unutamasam  da,  hayatıma başka birini  alır,  hayatıma  devam  ederdim,  ve ben  senin  de böyle  yapmanı  dilerdim.  Bende bunu  hayatımda  uygulamıştım.  Buradaki  hayatıma  Alex,  ile  devam  etmiştim.  Berk,  öldürülmüştü, ve bunun  bu  acı  gerçeğin  önüne  geçemezdik. O  artık  yoktu.  Ve  asla  da  olmayacaktı.

Ben  şu  anda  beni  çok  seven  adeta  tapan  bir  erkekle  birlikteydim.  Ve  çok  da  mutluydum. Onu en  az  onun beni  sevdiği  kadar  seviyordum.  Zıt  kutuplardık. Birbirimizden  çok  farklıydık,  ama,  bu  farklılık  sevgimizi  azaltacağına  aksine  güçlendirmişti. Güven  ve de saygı  ilişkimizin  olmazsa  olmazıydı. Bana  kendimi  hep  özel  hissettirmiş,  zor  zamanlarımdaysa yanımda  olmuştu.

Özeldi,  ve  özeldik. Eski  çapkın  Playboy  Alex,  yerini  sadık,  bir eşe bırakmıştı.  Ve  bu evrendeki şanslı kadında  bendim.  Tabi  onun  hayatını  değiştiren kadında  bendim. Aynı  şekilde  oda  benim  hayatımı  çok  değiştirmişti.

Daha  önce  de demiştim.  Bazen  tek  bir  kişi  bile  bir  insanın  hayatını  olumlu  ya  da  olumsuz  yönde  değiştirebilirdi.  Bu  yüzden  de , hayatımıza  aldığımız  insanlara karşı  çok  dikkatli  olmalıydık.

Alex,   hayatımı  olumlu  yönde  değiştiren  şıktandı.

burada  yıllar  geçiyordu.  Burası  sonsuzdu.  Burada  ölüm  yoktu.  Herkes  ölümsüzdü.  Ve ruh  emiciler dünyada  kalmıştı.

burada  sadece,  huzur,  sevgi,  dostluk, ve  kardeşlik  vardı.

burada  henüz yaşıyorken  öldürmüyorlardı,  canlılar  birbirlerini....

çünkü  burası dünyanın  tam tersiydi.

Artık  daha fazla oraya  varıp  varamayacağımızı,  yani  huzuru,  uzay  gemisinde  ne  kadar  daha  ilerleyeceğimizi,  gideceğimizi  tüm  bunları  merak  etmiyordum.  Alex,  haklıydı,  bunları  düşünmek,  üzülmek,  anı  yaşamamaktı.  Burada  her  ne  kadar , anda ,zamanda,  saat  dilimi  de,  sonsuzluk  gibiyse  de,  ben burada mutlu  olacaktım. Bunda  kararlıydım. Uygulamak  içinde  yeterince güce  sahiptim.

güçlüydüm.  Ve  içimdeki  cesareti  de , asla  yitirmeyecektim.

buradaki  dostlarımla,  ve sevdiğim  adam  Alex,  ile.

hayat burada  da, devam  ediyordu. 

bir  şekilde.

bu  gizemli  gezegende...

ve  edecekti  de.

ta  ki  oraya  yani  huzura  kadar.

varıncaya  kadar.

Alex,  belki  de  haklıydı.  Burası  şu  anda gitmekte  olduğumuz  uzay  gemisinin  içi  bizim  yuvamız,  evimiz,  yaşamamız  gereken  yer  olabilirdi.

Kim   Bilir?

belki  de...

ya  da  değil...

Bir gün...

ve  asla  pes  etme.

bunları düşünürken  birden  Robot, dostum  içeriye  girdi. İsmi Ricky,  idi. Diğer ölen  robot  dostum  Michael'in,  yerini  o  almıştı. Onu  çok  seviyordum. Aynı  şekilde  oda  beni  çok  seviyordu.  Sevgimiz  sonsuzdu,  ve de  karşılıklıydı.

Birbirimize  karşı duyduğumuz...  saygı  da  öyleydi.  Saygı olmadan hiçbir  şey  olmuyordu.

ve  yürümüyordu. Tıpkı  bazen  istemek  gibi. Hani ne kadar çok istersen  iste olmaz ya,  bu  tıpkı bunun  gibiydi.

oysa gerek  ilişkilerde,  gerekse  dostlukta saygı  şarttı.  Kim olursa  olsun.  Bu  fark  etmezdi.  Aksi  taktirde  sağlam  dostluklar kurulması imkansızdı. 

Burada da,  tıpkı  dünyadayken  olduğu  gibi  çok  şey  öğrenmiştim.  Burası  da  bir  hayattı.  Bu  gezegende  bir  yaşam  vardı.

bitmeyen... türden   bir  tür yaşam...

ve  burada  mutlu  olmayı öğrenmiştim.  Gerek dostlarımla,  gerekse kocamla yeni  bir  hayata  başlamıştım.

"Nasıl  gidiyor  bakalım?  diye  sordu,  Ricky".

"İyi  ya  senin?".

"Harika  diyerek  yanıt verdi, " robot  adam,  Ricky. Bu  esnada elinde  bir  şişe  bira  vardı. Arada  da onu  yudumluyordu.

"Yıllar  geçti,  ama, halen  daha  ilk  günkü  gibiyiz,  öyle  değil mi?  dedi, " Yılan.

"Ya  ne  bekliyordun? diyerek karşılık verdi, "diğer  yılan.

"Dostum  bunu  iyi  anlamda  söylediğimi  gayet iyi  biliyorsun,  değil  mi?".

"Biliyorum  dostum,  bunu  biliyorum,  sana  şaka  takılıyorum".

"Biz  neyiz?  dedi"  yılan.

"Şakacıyız".

"E  insan  sevdiğine takılır,  onu  kızdırır,  nede  olsa  öyle değil  mi?".

"Kesinlikle  dostum.  Seni  arada  kızdırmak  da hoşuma  gidiyor".

"Benimde  be  ya  dedi" diğer yılan. İki  yılan  dostça  sohbet  ederlerken, birden  uzay gemisinin  içine bir  soğukluk  yayıldı. Birden iliklerime kadar üşüdüğümü  hissettim.

Onlar  birbirleriyle geyik  geçerlerken  bizde  Alex, ile yan  yana  oturmuş, gülüyorduk.  Doyasıya,  bitmeyecekmişçesine,  eğleniyorduk.  Bir ara başımı  onun  omzuna  koydum. Bu  sıcaklık  çok  hoşuma  gitmişti. Kızların geçmişte  kendisiyle  sadece para  veya cinsellik  için  birlikte olmuş  olan  bu  adamı  ben olduğu  gibi  kabul  etmiş, onu  sevmiş,  saygı  duymuştum.  İkimiz  de  birbirimiz için çok özeldik. Ve  farklıydık.   Daima  da  farklı  olacaktık. Ve  birbirimizi sırf  geçmişimiz yüzünden kaybetmek  istemiyorduk. Alex'in,  peşinde  halen  daha  kadınlar  vardı.  Ve  olacaktı  da.  İşi  gereği de  olacaktı.  Çoğu  kadın  onu  kabul  etmezdi. Oysa  ben  onu olduğu  gibi  kalpten  seviyor,  istiyor,  ve  onunla  her  şeye  rağmen birlikte  olmak istiyordum.  Ve  ben  bu  hayalimi  her  şeye  rağmen,  tüm  o  zorluklara,  engellere,  kişilere,  uzaklıklara  rağmen  başarmıştım. Başta çok   zor  biriydi,  zor  olmuştu,  bunu  kabul ediyordum,  ama,  ben kıskanç  bir  kadın  değildim.  Ve  sırf  halen daha  başka kadınlar birlikte  olduğum  erkekle  yatmak  istiyorlar , diye onu  terk  edecek  değildim.

onu  asla  bırakmayacaktım.  Terk  etmeyecektim.

oda  aynı  şekilde beni asla bırakmayacaktı.

birbirimize  bir söz  vermiştik,  ve  ikimizde  bunu  tutacaktık. Asla  yürümez ,  diyenlere  inat asla ayrılmamıştık.

Sıradanlıktan  kurtul,  sevdiğinle  özgürlüğe, ve mutluluğa  ulaş. Prensibim  buydu.

kuralları  boşver.

anı  yaşa.

Şu  anda Alex, ile  anı  yaşıyorduk.  Ve  sadece  tamamen birbirimize  aittik. Biz  birbirimizi  anladık,  sevdik, saygı  duyduk,  ya  başkalarının  ne  düşündüğü  ikimizinde  umurumda  değildi. Asla  da  olmayacaktı.

biz özgür,  çok rahat,  birbirini asla  kısıtlamayan,  saygı  duyan,  kıskanmayan, birer  çift olacaktık. Eğer dünyada  olsaydık  dünyayı  gezerdik,  ama,  bu  gezegen  de  bizim  hikayemiz,  dünyamız  sayılırdı,  öyle  değil   mi?

kıskançlık  sevgi  belirtisi  değil,  aksine   hastalıktı.  Özgüven, yetersizlik ,  eksikliği, kompleks,  aşağılanma  duygusuydu.

biz  öyle  olmayacaktık.  

çok  açık  fikirli,  ve sıradanlıktan  uzak, tutkulu  bir hayatımız  olacaktı.

oraya  varıp,  varamayacağımızı  bilmiyorduk,  ama,  bildiğimiz  bu  gezegeni  sevdiğimiz,  ve  burada  her  şeyin  mümkün  olduğuydu.

burada olan  burada  kalır.

tıpkı aşkın  da,  sevginin  de, mümkün  olması  gibi.

uzay  gemisi  ilerlerken,  biz  yaşamayı  sürdürüyorduk.  Ve  burası  ölümsüz  olduğu  kadar,  geçen  yıllar  da  bizi  asla  yaşlandırmıyordu.  Fiziken  görünümümüz  de aynıydı. Çünkü  biz  birer  uzaylıydık.

dönüşmüştük.

ve  burada  bu  gezegen  de  asla yaşlanmayacaktık.

uzaylıya  dönüşmüştük. Fakat  duygular  her  daim  vardı.

içimizde...

hiç bitmeyecek  olan bazı  duygular,  sevgiler,  ve  de  arzular...

içimizdeki  umut  da  sürdüğü  sürece  hayatta  kalacaktık.

başaracağız...

Buna  değerdi.

sevgi  için  hayatta kalmaya

değer.

Sevgi  adı  bile  ne kadar güzel  diye  düşündüm,  içimden.  Tıpkı  Alex, gibi  kalbi  gibi  derken birden  beni yanağımdan  öptü.

ve  bu  çok  anlamlıydı.

aşk içinde  sırlarda  barındırırdı,   derin  anlamlarda, ve  tehlikelerde... 

Bazen  mücadele  etmek,  yorulmak  da  gerekebilirdi.

değer  miydi  peki?

bence  değer  diye  düşündüm,  Alex'e  bakarken.  Ona  bakarken  adeta  içim  eriyordu.

gözlerinde  kayboluyordum.

oda aynını  hissediyor  olmalıydı  ki,  bir  anda  elimi  tuttu.  Ve  o  anda hiç  bırakmadı.

başaracağız.

ayrılmayacağız...

hiç.

asla.

umarız. Bir  engel  çıkmadığı  sürece  sıkıntı  yoktu.

ne  tür  bir  engel çıkabilirdi  ki?  aramızda?

düşmanlar???

onlar  mı?

onlar  artık  çok  geride,  uzakta,  dünyada  kalmışlardı.  Kurtulmuştuk.

burada  bu  gezegende  onlar  yoktu. Asla  da  olmayacaklardı.

biz  bizeydik.  Sadece  burada  kalbi  temiz  olanlar  vardı. Yalancılar, sahtekarlar,  kalbi  kötüler  yoktu.

burası  sonsuzluktu.

gizemdi.

bilinmezlikti.

her  şeydi.

ve  bizi  asla  ayıramayacaklardı.

düşmanlar yok  olmuşlardı.

teker-  teker  temizlenmişlerdi,  bir  daha kötülükleriyle   buraya  dönmemek  üzere.

bizi  asla  ayıramazlar, diyerek  bağırdım,  içimden.

belki  de  dışımdan.  Burada  sır  yoktu.

o içimizdeydi.

tüm o  sırlar...

e  ne  demiştik?

burada  olan  burada  kalır.  Eğer  şu  anda  bir roman  yazıyor  olsaydım,  ve  baş  kahramanı  da  ben  olsaydım, okuyucularıma  şöyle  derdim,  e  daha  ne  duruyorsunuz?  bu  gezegene herkesi  bekliyorum,  dostlarım,  çabuk  yola  koyulun, inanın  pişman olmayacaksınız.

bir  an  önce harekete  geçin.

harekete  geçme zamanınız  geldi.

aksi taktirde  kaçırdıklarınız  için  sonradan çok  pişman  olabilirsiniz.

ve  bu şansı  bir  kez  kaçırırsanız  bir  daha  asla  yakalayamazsınız.

böylesi  bir  yolculuk,  macera  için  inanın  ki  değer  dostlarım.

sevgiyi  bulun.

ve  onu  yok  etmek  isteyen  pisliklere  karşı  da  lütfen  savaşın.

sizi  kullanmalarına  izin  vermeyin.

dostlarım.

şimdilik  hoşçakalın,  işte  okuyucularıma  aynen  böyle  derdim.

dostlarım  benim.

canlarım.


Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top