"Yıldızlar hemen yanımızda duruyorlar sence de çok ilgi çekici değiller mi Alex?".
"Kesinlikle sevgilim. Yani dünyadayken onlara bu denli yakın olacağımız asla aklımıza gelmezdi".
"Aklımıza gelmezdi mi? bence hayalimize bile gelmezdi, çünkü yıldızlar ulaşılamazlar".
"Bizler çok mutluyuz tatlım dedi " yıldız. Artık yıldızlar da konuşuyorlardı. Şu anda onlarla sohbet edebiliyorduk. Rüya gibiydi, masal gibi, ama, gerçekti. Alex, ile şu anda uzay gemisinin dışında beraber tur atıyorduk. Arka arkayaydık. Onunla havada, boşlukta uçarken aynı anda kocama sımsıkı sarılmıştım, da. Geçmişi, bütün üzüntüleri, yaşadıklarımızı, ilk kocamın gözlerimin önünde öldürülüşünü, Şeytanları, düşmanları, Victoria'yı, her şeyi geride bırakmıştım. Hepsi o zorlu, kötü günler geçmişte kalmıştı. Çok zor olmuştu, ama, atlatmıştım. Hayata tutunmuş, hayatıma kaldığım yerden devam etmiştim. Hem daha başka ne yapabilirdim ki? hayata tutunmaktan başka çarem yoktu ki. Her şeye rağmen yaşamak zorundaydım. Tabi hayatıma devam etmem de, Alex'in'de, epey katkısı olmuştu. Bana hep destek olmuş, yanımda olmuştu. O zorlu günleri onun desteği sayesinde atlatmıştım.O olmasaydı belki de, şimdiye dek üzüntüden dolayı, çoktan ölmüştüm. Ve tabi can sıkıntısından da ölebilirdim.
Artık ölümsüzdük. Burada da, varacağımız yerde de ölüm yoktu, ancak ben burada ruhsal çöküntüden, ruhen ölmekten, yaşayamamaktan, bahsediyorum. Yaşayamamak da bir ölümdü.
Bu yaşayan ölü anlamına geliyordu. Ve gerçek anlamda ölmekten çok daha kötüydü.
Bu gezegen de her şey sıradışıydı. Kocam ile uçmayı sürdürürken, bu boşlukta, vay be diyerek bağırdım. Çok güzeldi. Ve halen daha bu kadar mükemmel, kusursuz, yakışıklı, zengin, ünlü, bir İngiliz erkeğinin, benim gibi sıradan bir Türk kadınında ne bulduğunu anlayamasam da, Alex, artık tamamen benimdi. Ve bana aitti. O benim kocamdı.Ve bu gezegende onunla evlenmek isteyen milyonlarca kadın vardı. Oysa o beni seçmişti. Ben bu yüzden çok şanslıydım. Eğer Alex, şu anda düşüncelerimi okuyor olsaydı, muhtemelen bana asıl şanslı olan benim, çünkü beni olduğum gibi seven, özel, çok iyi kalpli bir kadını buldum, bir meleği yani seni derdi. Güzel bir kadın olduğumu düşünmüyordum, oysa Alex bana çok güzel bir kadın olduğumu söylüyordu. O Brezilyalı seksi bir dişi uzaylıyla, ya da Rus, Ukraynalı bir mankenle de evlenebilirdi. Bana o tarz kadınlara doyduğunu söylemişti. Aslında Alex, dışarıdan her şeye sahip gibi, çok mutlu gibi gözükse de değildi. Bana her şeyi anlatmıştı. Yanlızdı. İnsanlar ona o olduğu için değil, parası için değer veriyorlardı. kadınlar da sadece onunla seks yapmak istiyorlardı. Ya da zengin diye evlenmek istiyorlardı. Bana onunla birlikte olduğum süre boyunca bana onu al, şunu al demeyen tek kadın olduğumu, ve onun sıcak, güzel kalbini fark eden tek kadının da ben olduğumu söyleyince çok mutlu olmuştum. Bunları kocamdan duymak çok güzeldi. Sahte evliliklerin bu denli arttığı bir yerde biz gerçek aşkı, güveni, saygıyı, özgürlüğü, tutkuyu birbirimizde bulmuştuk.
Sadece birbirimizde...
"Sen gerçeksin demişti" bana. Onlarsa sahte. Sen güzelsin, çünkü doğalsın demişti, bana.
"Sen çok doğalsın meleğim... olduğun gibisin. Ve artık sadece benimsin, bunu unutma".
"Seninin dedim" ona.
"Benimsin...".
Ben Alex, ile yalnızlığını paylaşmıştım. Oda benim yalnızlığımı anlamıştı. Biz yalnızlığımızı birbirimizle paylaşmıştık.
İkimizde birbirimiz için çok özeldik. Çok farklıydık. Ve farklı anlam ifade ediyorduk. Alex, ile daha önce kimseyle ne ilk kocam, ne de öncesindeki ilişkilerimde yaşayamadığım cinsel fanteziler yaşıyordum. Ve bu çok hoşuma gidiyordu. Onu şu anda havada uçarken bile deli gibi yalamak, kendimi de yalatmak istiyordum. Oral seks ikimizinde vazgeçilmeziydi. Bundan inanılmaz keyif alıyorduk. İkimizde. Sonrasında ayakta doggy pozisyonunda içime girmesi yavaşken, sonra bunu hızlandırması, ve içimdeyken saçlarımı okşamasına bayılıyordum. Sonra beni kucağına alıyor, göğüslerimi yalıyor, ve içimdeyken ikimizin de aynı anda gelmesine, boşalmasına bayılıyordum. Son zamanlarda korunmuyorduk. Hamile kalabilirdim. Evet Alex'den artık çocuk istiyordum. Oda istiyordu.
Zamanı gelince olacağını düşünüyorduk. Korunmadan sürekli sevişiyorduk. Bebek her an gelebilirdi.
Öyle hissediyordum. Bunu zaman bize gösterecekti. Havada uçmayı sürdürürken iki Moldovalı, dişi uzaylıdan bir tanesi ,diğerine biz varken gitti, bu sıradan, çirkin, kısa boylu, kızla evlendi, Alex, inanılır gibi değil, demişti. Belaruslu, dişi uzaylıda hep güzel kadınlarla yatmaktan sıkılmış olmalı, her şeyde tip değil demek ki, diyerek karşılık vermişti. Onları duymazlıktan geldim. Umurumda bile değillerdi. Ben çok mutluydum. Biz çok mutluyduk.
Onlarsa bizi deli gibi kıskanıyorlardı... dişi, dişiyi her zaman kıskanırdı.
Uzaylı olsa bile...
Çok kıskanıyorlardı, hem de. Brezilyalı, bir dişi uzaylıysa umarım ayrılırlar, en kısa zamanda diyerek bağırıyordu, kendi kendine. Tayland'lı , bir dişi uzaylıysa yakışıklı, bir İngiliz erkeği, nasıl olur da, bir Arap kadınıyla evlenir, aklım almıyor, demişti. Dünyanın dışında bile Türk, ırkını Arap sanan milyonlarca uzaylı vardı.
Maalesef...
Ve olacaktı da. Önyargıları yok edemezdik.
Ölümsüz olsak da.
"Biliyor musun sevgilim? artık oraya varmak, yani huzura beni korkutuyor".
"Niçin? diye sordum ona".
"Baksana şu anda ne kadar da çok mutluyuz. Ya oraya varırsak, ve bir daha birbirimizi hiç göremeyip, ayrılmak zorunda kalırsak. Ben sensiz ne yaparım?".
"Bu asla olmayacak, boşver düşünme bunları. Senin sayende artık oraya, varıp, varmamak açıkçası benimde umurumda değil. Sadece şu anı, şimdiyi, bizi düşünüyorum.Senle , beni".
"Buna çok sevindim, sevgilim.Fikrinin değişmesine yani".
"Bana hep sevgilim, diyorsun. Oysa biz evliyiz. Artık başlardaki gibi sevgili değiliz".
"Bunu biliyorum.Sadece karıcığım lafından daha çok seviyorum, sevgili lafını. Sana böyle hitap etmemin nedeni bu. Rahatsız olduysan bir daha demem.
"İçinden nasıl geliyorsa öyle de. Ben asla rahatsız olmam sevdiğim".
"Bir daha söyle".
"Sevdiğim".
"Bir daha".
"Sevdiğim". Ve Alex, beni havada uçarken öptü.
Öpüştük.
"Canımsın dedi "bana.
"Canımsın dedim" ona. Çok seviyorduk, birbirimizi.
Çok.
Burada dünyanın dışında, bu gezegende her şey çok güzeldi.
hayal bile edemeyeceğim kadar özeldi, yaşadıklarım.
yaşadıklarımız. Dünyada yaşayamadığım duyguları, bu gezegende yaşıyordum.
uzaylılarla...
biz uzaylıydık. Uzay kurumuş et, sıcak metal, ve kaynak dumanı gibi kokuyordu. Astronotlar haklıymış, diye düşündüm. Yıllar önce henüz dünyadayken okuduğum dergide tıpkı böyle yazıyordu. Ve ben şu anda bunun içindeydim. Bunu yaşıyordum. Kokuyu da, derinden duyuyordum. Şu anda 33 ışık yılı uzaklıkta, tamamen yanan, buz ile kaplı bir gezegendeydik.
ve burada her şey mümkündü.
yaşanılıyordu.
yaşanılacaktı da.
ta ki oraya kadar.
huzura varıncaya dek.
tüm evren tek bir noktaydı. Tanrım dedim içimden. Bu öylesine büyüleyiciydi ki. Şu anda havada kocamla uçarken gözlerime inanamıyordum.
bu sonsuzluğa, hiçliğe... her şeye... Eğer dünyadayken bilime kafa yorulsaydı, insanlar güneş sisteminin Samanyolu etrafında bir tur atmasının ancak 275 Milyon yılda gerçekleştiğini, öğrenebilirlerdi. Yani dünya en son şu anki pozisyonundayken, dinazorlar daha yeni -yeni oluşuyordu. Eğer dünyadayken yeterli teknolojiye sahip bir teleskop yapılabilseydi, ve yeterli büyüklükte bir ayna 22 ışık yılı uzaklığa yerleştirilseydi, Apollo'nun uzayda yaptığı keşifleri önümüzdeki yıl gerçek zamanlı olarak izleyebilirdik, diye düşündüm, uçarken. Dünyadayken de evrende yalnız olduğumuz ihtimalinin çok düşük olduğunu düşünürdüm. Haklı çıkmıştım. Şu anda yaşadıklarımız bunu gösteriyordu. Burada çok dost edinmiş, çok şey öğrenmiştim.Bu gezegende 400 milyar yıldız ve 50 milyar gezegen bulunuyordu. Samanyolu Galaksisi. Biz sadece birindeydik. Ve macera yaşıyorduk. Kim bilir? diğer gezegenlerde neler oluyor, yaşanıyordu?İnsanların iki gözü vardı. Ve her gözde 130 milyon fotoreseptör hücresi bulunuyordu. Her bir fetoreseptör hücresinin içerisinde 100.000.000.000.000 atom bulunuyordu. Bu rakam Samanyolu, Galaksisin'de bulunan tüm yıldızlardan daha fazlaydı. Aslında insanlar da ,dünyadayken atomlardan oluşuyordu. Ve bu yüzden atomları inceleyen bir bilim adamı aslında kendi kendini inceleyen bir atom gurubuydu. İnsan kanında bulunan demir bundan milyonlarca yıl önce, milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki yıldızlarda oluşmuştu. Aslında dünyadayken de İnsanlar 4.5 milyar yaşında olan bir uzay aracındaydı. Kendi kendine yeten, organik ve karmaşık bir uzay aracıydı, bu. Uzay gemimizden 1 milyon kat daha büyük olan bir enerji kaynağının etrafında dönüyorduk. Bunun gibi 200 milyar enerji kaynağı ve muhtemelen bizimki gibi uzay araçlarının da bulunduğunu ben dünyadayken de biliyordum.Sadece inanıp , inanmama konusunda zaman- zaman kararsız kalıyordum, o kadar. Şüpheye düşüyordum. Bende her daim şüphecilik vardı. Bilimi severdim. Sonsuz evreni de. Ve işte burada da dişi bir uzaylı olarak uzaylıları, ve diğer canlıları da seviyordum. Güneşi, yıldızları, merdivenleri, robotları, vampirleri, ve diğerlerini.
bu karadelikler... bu boşluk... gizem... ve de evren...
sınırsız evren...
Yıllar önce henüz çocukken bir şiir yazmıştım. Onu hayali sevgilime yazmıştım. O zamanlar henüz masum bir çocuktum. Ve çıktığım yoktu. Şiir şöyleydi. Hatırladım. Ve o şiirin sahibinin yılar sonra şimdiki kocam Alex, olduğunu düşündüm. Ona sarılırken, havada uçarken bunu fark etmiştim.
yıllar önce yazdığım şiirin sahibine yıllar sonra işte şimdi rastlamış, onunla evlenmiştim.
onu bulmuştum.
aradığımı.
Eski kocam Berk'i, de çok sevmiştim. Ancak Alex, farklıydı. Onunla olan her şey farklıydı ki, insan zaten hayatı boyunca sadece bir kez aşık olmazdı. Birden fazla kez aşık olur, severdi. Ve her bir insanda da, farklı bir özellik keşfederdi. Her insan, farklı birer deneyim, yolculuk, ve macera demekti.
benliğimizi de içine alan. Duygularımızı, tutkularımızı, her şeyi...
her şey.
Şiir şöyleydi.
Ya oysa?
Yazistigim kisi
Kim bilir
Belki de
Yada değil
Belki...
Bir gün...
Peki ama ya oysa yazistigim kisi?
Gerçek olabilir mi bu?
Mümkün olabilir mi?
Kim bilir?
Belki de
Yada değil
Belki...
Bir gün...❤❤
kendini geliştir. Genişlet. Risk almaktan korkma.
ve asla pes etme.
değişimden, değişmekten korkma. Aynılıklardan sıyrıl, kurtul.
farklılıklarla , farklılıklarınla kucaklaş. Farklılıklarla bir bütünüz. Farklılıklarını sev.
ve korkularınla yüzleş, dedim içimden. Ve hemen faaliyete, eyleme koyuldum.
artık buradaki bilinmeyen yaratıklara, cisimlere karşı önyargılı olmuyor, onları görünce çığlık atıp, korkmuyor, aksine önce dost olup, onlarla tanışıyordum.
çünkü korkularımla artık burada, bu gezegende yüzleşmiştim. Buna vampir dostlarımda dahildi. Dünyadayken korktuğum hayali yaratıklar, burada bu gezegende benim dostum olmuşlardı.
vampirler mi?
onlar sadece dosttular. Tıpkı diğerlerinde olduğu gibi.
diğerleri...
korkularınla yüzleş.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top