SEVGİ
Bugün tüm gün kitap okumuştum. Bir ara Alex, yanıma gelmiş, "ne okuyorsun karıcığım?" diye sormuştu. Bende "Victor Hugo Sefiller" diyerek kocama yanıt vermiştim.
"Hım güzel mi bari?".
"Çok güzel tavsiye ederim, diyerek yanıt verdim".
"Okuyacağım dedi" Alex. Benim kadar olmasa da , arada bir okumayı seviyordu. Özellikle de spor dergileri bu ara ilgisini çekmekteydi. Kendisi spora bayılıyordu. Bana dünyadayken ,ve bir uzaylıya dönüşmeden önce düzenli olarak basketbol oynadığını söylemişti. Onun dışında ilgi alanları yüzmek, koşmak, ve yürümekti. Diğer bir ilgi alanıysa, arada bir benle sevişmeden önce porno film açmaktı. Film karşımızda dönerken bizde deli gibi sevişiyor, arada da ekrandaki görüntülere bakıyorduk. Benim fazla porno merakım yoktu, ama, Alex beni buna alıştırmıştı. Ekranda yakışıklı,çok büyük penisli erkekler oluyordu, ben onlara Alex ise, güzel , çok büyük göğüslü, güzel, büyük kalçalı, kadınlara bakıyordu. Bu durumda da arada iki çift beraber izlemiş oluyorduk. İzlerken de aynı zamanda sevişiyorduk.
"Ya siz ne kadar da harika bir çiftsiniz dedi "uzaylı. Bu ara iyi anlaştığımız biriydi.
"Çok sağol. Herkes böyle düşünmüyor".
"Onlar sizi çok kıskanıyor, imreniyor, hele ki kadınlar dedi " güneş. Bu ara uzay gemisinin içinde binlerce canlı vardı. Onlardan birisi de güneşti. Dünyadayken bildiğiniz tepedeki güneş gibi güneşti, tek fark buradakinin canlı ve de konuşuyor olmasıydı, o kadar. Burada her şey vardı, ve de mümkündü. Tüm canlılar konuşuyordu.
Hatta yürüyen merdivenler bile burada konuşuyordu. Burada herkes birbiriyle iyi anlaşıyor, ve herkes özgürdü.
Özgürlük adı bile ne kadar güzel diye düşündüm, içimden. Biz zıt kutuplar oturmuş, birbirimize sarılmıştık.
Birbirimizden çok farklıydık, belki, ama, bu birbirimizi deli gibi sevmemize engel değildi. Neden olsun du ki?
Aşk, sevmek utanılacak bir şey değildi. Aşk sınırsızdı. Asla engel de tanımazdı.Ne diye engel tanısındı ki?Ve sevmeyenler utansın, dedim içimden.
Onlar her şeye rağmen , aşklarının üstesinden gelmişlerdi.
Herkese rağmen...
Sadece ikisi bunu başarmışlardı.
Bu zorlu günler, yerini, mutlu, güzel bir beraberliğe bırakmıştı. Aşk da mantık aramak yanlıştı. Zaten aşkın başlı başına mantıkla bir alakası yoktu. İyi birine aşık olduğun gibi, kötü, acımasız birine de aşık olabilirdin. Kim olursa olsun, ne iş yaparsa yapsın, insan duygularının, hislerinin, tutkularının önüne çekemiyordu. Aşk o yüzden biraz da saçmalıktı. Ve bunu hastalıkla da ilişkilendirmek mümkündü. O yüzden bazen aşkın tanımı için aşkın gözü kördür, deriz. Diyoruz da.
Bazen ne iş yaptığının da bir önemi kalmıyordu. Bu işsiz biri, bir seri katil, bir porno yıldızı, bir orospu da olabilirdi.
Bunun örnekleri çoktu. İşte bizim Alex, ile ilişkimiz de, tıpkı böyleydi. Bazen onunla sadece parası için birlikte olduğumu söylüyorlardı.
Oysa onun kalbi , benim en büyük servetimdi. Bunu kimse bilip, anlayamazdı.
onlar sadece kötülemeyi, eleştirmeyi, vurup, yıkmayı bilirlerdi, o kadar. Onlarında işi buydu, çünkü.
Hayatları başkalarını mutsuz etmek üzerine kurulmuştu.
Uzak duruyorduk.
İkimizde.
Şeytanlardan...
Burada sadece şeytan görünümlü şeytanlar değildi, söz konusu olan, kalbi kötü olan şeytanlardı ki, bunlar ilkinden bin kat daha kötüydü.
Cehennem dedikleri adeta ta kendileriydi.
Kötülükle kaplanmış olan kirli, düşünceleri, ve de kalpleri...
Ne olmuş yani? dedim içimden. Çıplak dergiye poz vermişse ne olmuş? porno film çekmişse ne olmuş?
Dünyadayken de, insanlar gibi düşünmüyordum. Belki de, Alex haklıydı.
Belki de biz henüz dünyadayken de , dönüşmeden önce de aslında birer uzaylıydık da, sadece bunun farkında değildik, o kadar. Sadece dünyadayken arada içimden diyordum ki, uzaylıların biz insanoğlu umurunda( sikinde) bile değiliz.
Siktir et dedim içimden.
Hiçbiri şeyi kafaya takmaya değmez.
Burada hayat kısa değildi. Zaman kavramı hiç yoktu. Her ne kadar sonsuzluğa doğru gitsek de, gideceğimiz yerde hep genç ve ölümsüz olarak kalsak da, bir şekilde burada da hayatın olduğunu şu anda adeta iliklerime kadar hissediyordum.
Artık ölümsüzdük.
Uzaylıydık. Fakat gene de hala duygularımız vardı.
Tıpkı insanken olduğumuz gibi.
Bir zamanlar olduğu gibi.
Ve şimdi...
Evet duygularımız vardı.
Sevgi gibi, aşk gibi.
Tıpkı Alex, ile ben gibi. Birbirimize deli gibi aşıktık. Tıpkı insanken olduğu gibi.
Oysa biz birer uzaylıydık.
Ve bir daha burada asla dünyaya geri dönemeyeceğimiz gibi, insana da, tekrar dönüşümeyecektik.
Artık böyleydik. Olanları değiştiremezdik.
onlar yaşanmıştı.
geçmiş geçmişte kalmıştı.
artık sadece geleceğe bakmalıydık.
ve hepimizde biliyorduk ki, gerçeklerden asla kaçamazdık.
yüzleşmeliydik.
gerçeklerle de, asla olmayacak hayallerle de, ve korkularımızla da.
korkularınla yüzleş...
ve asla pes etme.
"Dünyadayken özlediğin hiç mi bir şey yok? diye sordum, " kocama.
"Aslında hiç de yok değil. Harward Üniversitesini, özlüyorum. Orada güzel yıllar geçirdim".
"Vay demek Harward. Çok başarılı bir öğrenciymişsin".
"Öyleydi. Notlarım çok iyiydi".
"Orada bölümün neydi peki?".
"Kimya Mühendistliği diyerek yanıt verdi," Alex.
"Bak ya".
"Ne oldu?".
"Bunda bile çok farklıyız. Ben sözelciyim. Matematiğim, fiziğim, kimyam berbattır".
"Bende sayısalcıydım. Ne olmuş ki? benimde Edebiyatım berbat. Oysa sen bu konuda harikasın bebeğim. Okuma, yazma işlerinde seninle asla yarışamam.
"Arada farklılık iyidir".
"Hem de nasıl diyerek karşılık verdi" Alex. Aradan kaç sene geçmişti, kocamın öğrenciyken sayısalcı olduğunu, sporcu olduğunu, Basketbolla ilgilendiğini yeni öğreniyordum. Bazen aradan ne kadar sene geçerse geçsin, insan kocasını, bile yeterince iyi tanımayabiliyordu. Daha kim bilir onunda benim hakkımda bilmediği neler vardı?
bunu birbirimizle geçireceğimiz yıllar bize gösterecekti.
zamanla...öğrenecektik.
özgürlüğe gidiyorum
baş ucumda resmin aklımda gözlerin...
bizi düşünüyorum.
gelecekteki aydınlık, günlerimizdeki senle beni
o aydınlık günlerimizdeki bizi....
sadece bizi...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top