KAYIP

"Alex,  gözden  kaybolmuş"  diyerek  bağırdım.

"Kaybolmuş  mu?  iyi  de  bağlıydı  nereye  gider?".

"Bilmiyorum"  diyerek  korkuyla  kocama sarıldım.  Gizemli  yaratık    birdenbire  gözden   kaybolmuştu. Buda  herkesi  endişelendirmiş,  korkutmuştu.

O  bir kayıp. Uzun  süre  haber  alamadığımızdan  adını kayıp  koymuştuk.

Düşman mıydı  o? neydi?  kimdi?

Ne  istiyordu?

 Kafamız oldukça  karışıktı.  Çünkü  bu  soruların  yanıtını  bilemiyorduk.  Ve  düşündükçe  de bu  bizim  daha  da  çok sıkılmamıza,  endişelenmemize neden  oluyordu.

"Korkma  ben  yanındayım".

"Biliyorum  Alex, sen  olmasaydın  yapamazdım".

"Ama varım, varız. Ve  birlikte  üstesinden geleceğiz. Her şeyin.  Lütfen  korkma".

Bana  sarıldı.Ve ben kendimi bir  kez  daha  güvende  hissettim. Kocam  ne  zaman  bana  sarılsa rahatlıyordum. Hele  ki  bu  gibi  durumlarda,olaylarda.  O iyi  ki  vardı.

"İyi  ki  varsın".

"Sende öyle  Merve. Hayatıma  giren  en  güzel,özel   şeysin  sen. Seni  seviyorum".

"Bende".

"Seni çok  seviyorum".

"Bende çok-çok".

"Beni  delirtiyorsun".

"Sende  öyle".

"Peki,  ama,  ya  şimdi  ne  yapacağız?".

"Bekleyeceğiz  bebeğim  elimizden  başka ne  gelir  ki?  burada  birdenbire  ortalıktan kaybolmuş, üstelik  bağlı  haldeyken  bir  canlı  söz  konusu. Onun  ortaya  tekrar  çıkmasını  beklemekten başka  şu  anda  elimizden  bir  şey  gelmez".

"Çıkar  mı ki?".

"Niçin  geldiyse, çıkar.  Yani  biliyorsun  bu gezegende  her  şey mümkün ve hiçbir gizem sonsuza  dek  sürmüyor,  bir  şekilde ortaya  çıkıyor".

"Tıpkı  sırlar  gibi  öyle  değil  mi?".

"Evet  tıpkı  sırlar  gibi sevgilim, hiçbir  sırda  sonsuza  dek  gizli  kalmıyor".

"Tıpkı  dünyadayken  gibi".

"Evet  tıpkı bir  zamanlar  dünyadayken  olduğu  gibi".

"Sence  o  iyi  mi  yoksa  kötü  mü?".

"İnan  bana bilmiyorum.  Sadece  birdenbire  gözden  kaybolması biraz garip. Gene  de  bu  onu  kesin  kötü  yapmaz.  Neye  göre  kötü? kime göre  kötü?".

"Felsefe  yapma".

"Ben  ciddiyim".

"Kaçtığı  için  gezegendeki  çoğu  kişi  onun  kötü  olduğunu  düşünüyor. Masum  olsa  kalırdı, diyorlar".

"Öyle  de gene  de  bilemeyiz,  işte  canım. Belki  de işkencelerden  korktu. Onu  öldüreceğimizden  korktu".

"Belki  de. Fakat  ipler  çok  sıkı  sarınmıştı.  Nasıl  kaçtı? beni kaçmasından  çok,  şaşırtan nasıl  kaçtığı?  sıkıca  bağlıydı.  İşkence  görmüştü.  Yaralanmıştı".

"Belki  de öldü.  Ruhu havalandı. Ve  gözden  kayboldu".

"Alex,  olabilir mi  bu?".

"Hayatım  her çeşit varlık  varsa, hayaletler  de  vardır".

"Haklısın".

 Gel  buraya.  Beni  öptü.  Ve  ben  gene  havalara  uçtum. Alex,  beni  hep uçuruyordu. Beni  rahatlatıyordu.

O hep  bambaşkaydı.  Benim  için.  Benim gözümde...

Hayallerim  onunla  tıpkı  bitmek  bilmeyen  bir tür  okyanus gibiydi.

Daima  beraber...

Hazır  da olsam,  hazır  olmasam  da.

Hep  böyle  yapıyordu.  Onu  görünce kalbimin  çarpmasını,  erimesini  başka  türlü açıklayamazdım.

Sürprizlerin, gizemlerin  adamı  Alex. Ve  da  seksi  ve  de  ateşli.

O  benim.

Bense  onunum.

İşte  bu  kadar.

Peki  o  gizemli  varlık eğer  bir  tür  hayaletse ve  gözden  kaybolduysa   onun  tekrar  bu  gezegene  dönme  ihtimali  var  mıydı?

Belki  de.

Ve  ne  istemişti?

Düşman  mıydı? onlardan  mıydı?  seçilmiş  miydi?  ajan  mıydı? dost  muydu?  şeytan  mıydı?  şeytanla  iş birliğinde geçmişte  bulunmuş  muydu?  yoksa  hiç kimse  miydi?

Yoksa sadece  gözden  kaybolmuş  olan   yanlışlıkla  gezegenlerine  gelmiş  olan  anlık  bir  sıradan  mıydı?

Bay  hiç  kimse  miydi  o?

Sahi  kimdi  o?

Neydi?

Not;  yazmak  gerçekten  de  rahatlatıcı,  ve  beni çok mutlu  ediyor. Geceleri  yazmakla  anlamlandırıyorum.

Daima...

Okuyucularım  unutmayın  seviliyorsunuz.

İyi  ki  varsınız.

Canlarım.

Benim.



Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top